Başardılar, çünkü Üçüncü Kapı’yı seçtiler

ABD’nin en genç iş dünyası bestseller yazarı Alex Banayan, Üçüncü Kapı isimli kitabında, dünyaca başarılı isimlerin; hayatı, işi ve başarıyı bir gece kulübü gibi değerlendirdiklerini söylüyor. Hepsinin ortak noktası da giriş için zorlu olan üçüncü kapıyı kullanmaları…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Başardılar, çünkü Üçüncü Kapı’yı seçtiler

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

“Hayat, iş, başarı… Hepsi gece kulübü gibidir. İçeri girmenin her zaman üç yolu vardır.

Birinci Kapı, insanların yüzde 99’unun uzayıp giden bir kuyrukta içeri girme umuduyla beklediği ana giriştir. İkinci Kapı, milyarderlerin, ünlülerin ve bu işin içinde doğmuş insanların geçtiği VIP girişidir. Ama kimsenin size söylemediği şey, her zaman ama her zaman, bir Üçüncü Kapı olduğudur. Sıradan çıkmanız, ara sokağa sapmanız, kapıya yüzlerce kez vurmanız, pencereyi zorlamanız, mutfaktan gizlice girmeniz gereken giriş –ve daima bir yolu vardır-. İlk yazılımını satan Bill Gates ya da Hollywood tarihindeki en genç stüdyo yönetmeni olan Steven Spielberg, hepsi… Üçüncü Kapı’yı kullandı.”

Bu sözler, Alex Banayan’ın Üçüncü Kapı isimli kitabın ilk satırları…

Kitabın alt başlığı olan, ‘Dünyanın En Başarılı İnsanlarının Kariyerlerine Nasıl Başladıklarını Ortaya Çıkarmak İçin Çılgın Bir Arayış’ cümlesi ise, ABD’nin en genç iş dünyası bestseller yazarı olmayı başaran Banayan’ın yola çıkış nedenini anlatır nitelikte.

Forbes’un ‘30 Altı 30’ listesinde ve Business Insider’ın ‘30 Yaş Altı En Güçlü İnsanlar’ listesinde yer alan Alex Banayan, 1992 doğumlu. Ailesi doktor olmasını hayal ediyor. O da, ‘acaba ben ne istiyorum’ diye hiç sorgulamadan ailesinin çizdiği doğrultuda tıp fakültesine hazırlanmak için 2010 yılında Güney Kaliforniya Üniversitesi’ne giriyor. Hemen ilk senesinde, derslerden sıkılıyor. Çalışmak istemediği bir biyoloji sınavı öncesinde, ilham olması umuduyla başarılı insanların biyografilerini okumaya karar veriyor. Alanlarında büyük başarılara imza atmış isimlerin üniversiteyi yarım bıraktığını, hatta üniversiteye hiç gitmediğini görüyor. Fakat okuduğu kitapların hiçbirinde bu kişilerin kariyerlerine nasıl başladıkları, kendilerini zirveye taşıyan ilk adımı nasıl attıklarına dair bir bilgi bulamıyor. Bunun üzerine bu insanlara ulaşmaya ve bizzat kendilerine sormaya karar veriyor. Ve böylece, yazılmamış olan kitabı da kendi yazmaya…

Bu görüşmeleri yapmak için ihtiyacı olan parayı bulmak adına, Amerikan televizyonlarının çok izlenen yarışma programlarından biri olan The Price is Right’a katılıyor ve büyük ödülü kazanıyor. Önce farklı alanlarda başarı sağlamış olan insanların kitaplarını okuyor ve görüşmek istediği insanların listesini hazırlıyor.

Sonrasında bu kişilere ulaşmak için tanıdığı herkese e-postalar göndermeye başlıyor. Bu sayede kendine geniş bir ağ kuruyor. Ve sonunda listenin en tepesinde yer alan Bill Gates’e ulaşıyor. Gates’i, Maya Angelou, Steve Wozniak, Jane Goodall, Larry King, Jessica Alba, Pitbull, Tim Ferriss, Warren Buffet gibi isimler izliyor.

Hikayenin gerisini kendisine sorduk…

Sizi üniversiteyi bırakmaya, dünyanın en başarılı insanlarına ulaşıp röportaj yapmaya ve nihayetinde Üçüncü Kapı'yı yazmaya motive eden neydi?

Bu süreç asla planımın bir parçası değildi. Üniversite birinci sınıf öğrencisiydim ve her günümü yurt odamdaki yatağımda tavana bakarak geçiriyordum. ‘Hayatımda ne yapmak istiyorum?’ krizini hiç yaşadınız mı bilmiyorum ama ben bunu yaşıyordum ve bu beni oldukça zorluyordu. Hayatımda ne yapmak istediğim sorusu sonunda ‘Ne yapmak istediğini bilen insanlar bunu nasıl başardı?’ sorusuna dönüştü. Kimse adını bilmezken Bill Gates ilk yazılımını nasıl sattı? Film okulundan reddedilen Steven Spielberg nasıl Hollywood tarihinin en genç büyük stüdyo yönetmeni oldu? Kütüphaneye gittim ve iş kitaplarını ve biyografileri karıştırarak cevaplar aradım. Ama sonunda elim boş döndüm. İşte o noktada, ‘Madem kimse okumayı hayal ettiğim kitabı yazmadı, neden kendim yazmayayım?’ diye düşündüm.

‘Üçüncü Kapı’ ne anlama geliyor?

Amacım hiçbir zaman ‘başarının tek anahtarını’ bulmak olmadı. Benim görüştüğüm insanlar dışarıdan tamamen farklı olsa da, hepsinin hayata tamamen aynı zihniyetle yaklaştığını söyleyebilirim. Bu girişimcilerin her biri hayatı, işi ve başarıyı bir gece kulübü gibi değerlendiriyor ve bu kulübe girmenin her zaman üç yolu var. Birinci Kapı, ana girişi temsil eder. İnsanların yüzde 99'u içeri girebilmek için orada bekler. İkinci Kapı, milyarderlerin ve ünlülerin geçtiği VIP girişidir. Ama kimsenin size söylemediği şey, her zaman ve her zaman Üçüncü Kapı'nın olduğudur. Sıradan atladığınız, ara sokakta koştuğunuz, kapıya yüzlerce kez vurduğunuz, pencereyi kırıp açtığınız, mutfaktan gizlice girdiğiniz giriş… Her zaman bir yolu vardır. Bill Gates'in ilk yazılımını nasıl sattığından Steven Spielberg'in Hollywood tarihinin en genç stüdyo yönetmeni olmasına kadar, dünyanın en başarılı insanlarının hepsinin ortak bir noktası var: Hepsi Üçüncü Kapı'yı kullandı.

Dünyanın en başarılı insanları ile konuşma fırsatı buldunuz; peki tüm bu ilham verici hikayeler arasında sizi en fazla etkileyen hangisi oldu?

Bill Gates’e ulaşmam iki yılımı aldı. Lady Gaga'ya ulaşmam üç yılımı aldı. Larry King'i bir marketin içinde kovaladım. Warren Buffett'ın hissedarlar toplantısını hack’ledim, Tim Ferriss'e ulaşmak için bir tuvalette bekledim. Açıkçası onlara ulaşmak ve röportaj yapmak çok zordu.

Her bir görüşme ise son derece öğretici ve şaşırtıcıydı. Bill Gates bana pazarlık yapmanın püf noktalarını öğretti. Jessica Alba, milyar dolarlık bir iş kurmak için en büyük korkularınızdan nasıl yararlanabileceğinizi anlattı. Steve Wozniak bana sürdürülebilir mutluluğun nasıl tasarlanacağını gösterdi. En sevdiğim hikaye ise Quincy Jones'a ait. Micheal Jackson dahil çok sayıda ünlüye mentorluk yapan Jones şöyle der: “Kendinizi tanıyın ve kendinizi sevin. Her yıl kendinizi biraz daha iyi tanımanız ve biraz daha fazla sevmeniz gerekiyor. Tek yapmanız gereken bu ve eğer bunu yapabilirseniz, başarı kaçınılmaz olur.”

Başarı hikayelerindeki ortak temalar veya dersler nelerdi?

Büyük resimde, tüm başarı hikayelerinin temelini Üçüncü Kapı oluşturuyor. Daha da detaya indiğimizde ise odaklanma, azim ön plana çıkıyor.

Sizce başarıyı engelleyen temel unsur nedir?

Korku. Belirsizlik korkusu, bilinmeyen korkusu, başarısızlık korkusu, reddedilme korkusu, acı çekme korkusu, liste uzayıp gidiyor. Başarı ancak geriye dönüp bakıldığında anlaşılır. Bir şirket kurmanın başlarındayken, başarı asla açık değildir. Silikon Vadisi'nde ‘insanüstü girişimci’ efsanesi hakimdir. Örneğin Elon Musk gibi birinin korkusuz olması gerektiğini varsayarız. Ancak bu gerçek değil. Benim görüştüğüm herkes, aslında işin başında korku duyan insanlardı. Korku girişimciliğin doğal bir parçasıdır. Görüştüğüm hiç kimse korkusuz değildi, ama hepsi cesurdu. Bu iki özellik arasında kritik bir fark var. Korkusuzluk, düşünmeden bir uçurumdan atlamaktır. Cesaret ise korkunuzu kabul ettiğinizde, sonuçlarını analiz ettiğinizde ve yine de o atlayışı yapacağınıza karar verdiğinizde ortaya çıkar.

Dünya genelinde çoklu krizlerin ve belirsizliklerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Böyle bir zamanı yönetebilmek için sizce iş liderlerinin sahip olması gereken temel özellikler neler olmalı?

Odaklanmak çok önemli. Steve Jobs ünlü bir sözünde şöyle der: “İnsanlar odaklanmanın, odaklanmanız gereken şeye ‘evet’ demek olduğunu düşünüyor. Ama hiç de öyle değil. Odaklanmak, diğer yüzlerce iyi fikre hayır demek anlamına gelir. Seçiminizi çok dikkatli yapmanız gerekir.” Liderlerin öncelikle yapması gereken, insanları risk almaları için güçlendirmek. Yeni bir dünyadayız ve yeni bir dünyanın yeni fikirlere ve yeni yöntemlere ihtiyacı var. İnsanların deney yapmasına izin verin. Onlara güvenin.

 

 

HAFTA