ARZULANAN BİR KADIN OLMANIN ÇARPICI HİKAYESİ: Bihter
Prime Video tanıdığımız bir hikayenin yeni ve yerli bir yapımıyla buluşturuyor: Bihter. Yapımın iki önemli oyuncusu Hande Ataizi (Firdevs) ve Nezaket Erden (Peyker) canlandırdıkları karakterleri anlattı: “Stratejiyle girilen her gönül işi çökmeye mahkumdur…”
CANAN DEMİRAY
Halit Ziya Uşaklıgil’in unutulmaz eseri Aşk-ı Memnu’ya yepyeni bir bakış açısı geldi. Filmin adından da anlaşılabileceği gibi, hikaye önceki yapımlardan farklı olarak ‘Bihter’ karakterinin bakış açısından anlatılıyor. İçindeki sevgi açlığını erkeklerle doyurmaya çalışan ana karakterin bu tercihleri hayal kırıklığı yaşatıyor. Ancak Bihter bu filmde karar veren ve tüm olayları şekillendiren kişi olarak daha farklı bir portre çiziyor. Hikayede, Bihter’in en az Behlül’le olan ilişkisi kadar fırtınalı bir ilişki yaşadığı annesi Firdevs Hanım’ı ünlü oyuncu Hande Ataizi canlandırıyor. Kızkardeşi Peyker olarak ise başarılı tiyatro oyuncusu Nezaket Erden çıkıyor karşımıza... Bu merak uyandırıcı yapımla ilgili sorularımızı Ataizi ve Erden içtenlikle yanıtladılar.
HANDE ATAİZİ FİRDEVS:
Firdevs’in mizahi bir yönü de var
Firdevs Hanım olmak… Bu rol teklifi gelince ne düşündünüz?
Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanı yıllarca herkesin kalbine taht kurdu. Hatta ve hatta, dizisini bile tekrar izlemeye başlayan yeni bir nesil var. Üçüncü kez Firdevs’i oynama fikri ve filmin dönem filmi olarak çekilecek olması beni heyecanlandırdı açıkçası. Senaryonun farklı bir bakış açısıyla romanı ele alması da enteresan geldi.
Firdevs Hanım, kocası Melih Bey ile aşk için değil hayal ettiği hayatı kendisine sunabileceği için evlenmiş. Annelikten de çok memnun değil. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Herkesin öncelikleri farklı ama günümüzde de kadınlar eş seçerken genelde standartlarını gözeterek eş seçme yolunu tercih ediyorlar. İnsanların öncelikleri para olmasa da toplum ve ülke ekonomisi kişileri önceliklerinden uzaklaştırıyor maalesef. Bu bağlamda da, kadın için en makbulü ona en iyi bakacak, onu madur etmeyecek, çocuğunun özel okulunu sağlama alabileceği bir koca adayı bulmak oluyor. Bu durum romanın yazıldığı zamandan günümüze değin pek değişmedi. Zaten toplumumuzda kadına empoze edilen de bu olduğu için, Firdevs Hanımlar ve Melih Beyler hala aynı hızda devam ediyor. Ama ne oluyor? Sevmediği bir adamla hasbelkader evlilik yapıp, ilk etabı geçen kadın, ikinci etapta sevmediği bir adam ve kendince doyurulmuş küçük arzularıyla, bir anda baş başa kalıyor. “Stratejiyle girilen her gönül işi çökmeye mahkumdur” cümlesi geliyor aklıma.
Hikayede sizi en çok cezbeden faktör ne oldu?
Yazım itibariyle farklı bir senaryo, farklı bir bakış açısıyla, Bihter’in gözünden hikayenin anlatılmasını sevdim. Biraz zamansız, biraz üstten, yani statükolara karşı gelen bir kız çocuğunun gözünden anlatılması beni cezbetti.
Firdevs Hanım’a hayat verirken nerelerden beslendiniz? Canlandırdığınız karakterin dönemin kadınlarına kıyasla nasıl olduğunu anlatabilir misiniz?
Bugüne kadar oynadığım hiçbir karakteri olumsuzundan almadım. Hep bir nedenler zinciri eklerim oynayacağım karaktere. Yaptı, ama neden yaptığını da gözetirim ve sonunda bir sevilesi tarafını ön plana çıkarmayı başarmış olurum. Kendimle ilgili çok bir şey söyleyemeyeceğim; nasıl oldu, nasıl çalıştım. Yani okudum, hayal ettim diyelim. Bir genç kız annesini oynadığım için, anne tavırlarını biraz kendi annemden, biraz da anneannemden almışlığım vardır elbet. Firdevs dönemin kadınlarına kıyasla yaşadığı hayal kırıklıkları, kendince heba olan aşksız senelerine duyduğu sitem ve gelecek endişesiyle bence genel bir kadın kitlesini temsil ediyor. Kendisinin ve kızının hayatını garantiye alabilmek için sürdürdüğü oyunlarla bence Firdevs’in mizahi tarafı da ortaya çıkıyor. Bir taraftan da tıpkı çoğu kadın gibi, “toplum ne der?” diye kendi özgür karakteri arasında çelişiyor.
Firdevs Hanım’ın iki kızı var. Onları nasıl görüyor? Bihter annesine tepkili olmakta haklı mı?
Bihter annesine tepki vermekte tabii ki haklı, çünkü herkes güdülebilir bir karakter olmak zorunda değil. Anne babalar her zaman çocukları için doğruları görüp, isteyecek diye bir dünya yok. Öncelikle “bu hayattan ben ne istiyorum?” durumu var. Karşı taraf kötü niyetli olmasa da bizim doğarken karakterimizle dünyaya geldiğimizi ve bir birey olarak isteklerimizi de gözetmeleri gerektiğini kimse unutmamalı. Ben de isteklerimi, ailemle mücadele ederek elde edebildiğim için, yaşadığım olumlu ve olumsuz anlardan sadece kendim sorumluyum. Benim seçtiğim hayatı yaşıyorum, sevdiğim işi yapıyorum ve evet, bu yüzden mutlu bir insanım galiba.
NEZAKET ERDEN PEYKER:
Bir bakmışsın senin hayatın yok
Böyle bir yapımda yer almanız için teklif gelince ne hissettiniz?
Aşk-ı Memnu çok bilinen bir edebiyat eseri. Yaratıcı ekibi ve uyarlamayı merak ettim. Senaryonun bu hikayeyi bir “yasak aşk” hikayesi olmaktan çıkarıp belli meseleler üzerine bir tartışma alanı açmasını sevdim. Yönetmenleri ve değerli oyuncu kadrosunu duyunca da mutlu oldum. Bihter bir film uyarlaması olduğu için bütün karakterlerin hikayesi açılamıyor. Çok yoğun bir set takvimim yoktu o yüzden. Ama bu bir anlamda benim filmde oynayabilmemi sağladı. Çünkü çok yoğun bir oyun programım vardı. O programla birlikte yürütebileceğim bir çekim takvimi oluşturuldu. Ben daha evvel hiçbir dönem işinde yer almamıştım. Bu da deneyimlemek istediğim bir şeydi. Bu yüzden içinde olmak istedim.
Sizce Peyker nasıl biri?
Kardeşiyle birbirlerinden çok farklılar gerçekten. Bihter daha arzularının peşinden bencilce de olsa gidebilen bir kadın. Bu anlamda çok daha cesur bir kadın. Ama annesiyle kurduğu toksik ilişki hayatta bir sürü hata yapmasına sebep oluyor. Peyker ise annesi ve Bihter gibi hırslara sahip değil. Tek isteği huzurlu ve sakin bir hayat. Onların hırslı ve arzulu hali Peyker’i korkutmuş. Daha ehli, makul olmayı tercih etmiş. Bu tercihini anlıyorum. Ama bu anlamda Peyker’i biraz cesaretsiz buluyorum. Sırf doğru olanı yapmak için sevmediği biriyle evleniyor. Arzularını, isteklerini bastırıyor. Kurgulanmış bir mutluluk, huzur alanı yaratmaya çalışıyor kendine ama gerçek duygular elbette sızıyor içine. Peyker de arzularının peşinden giden, daha cesur biri olsaydı nasıl olurdu merak ediyorum. Başkalarının doğruları için yaşamak çok büyük bir esaret.
Sizce Bihter Peyker’e haksızlık yapıyor mu?
Behlül’ü de iyi tanıyan Peyker farklı ne yapabilirdi? Bihter hayatı, doğruyu, yanlışı daha farklı bir yerden değerlendiriyor. Onun açısından bir haksızlık söz konusu değil. Peyker zaten hayat tercihini yapmış. Bihter çok başkalarını düşünen, başkalarının doğruları için yaşayan biri değil. Peyker’in Bihter için yapabileceği çok fazla bir şey yok. Zaten Bihter yaşamak istiyor ve yaşayacak. Peyker’i dinleyecek durumda değil. Dinlemiyor da zaten. Peyker herkese söyleyebilirdi bu ihtimali ancak o da çok önemsediği ve zaten iyi bir durumda olmayan ailesinin adına zarar verirdi.
Canlandırdığınız karakterle benzer yanlarınızı olduğunu düşünüyor musunuz?
Peyker hepimizin içinde toplumun yerleştirdiği bir tarafımız olarak duruyor bence. Elalem ne der? Bu düşünce bazen bizi istemediğimiz bir hayat yaşamaya kadar itiyor. Ahlaklı olandan, doğrudan yana olmak başka bir şey. Ama toplumun doğru, ahlaklı olarak ürettiği, dayattığı şeyler bazen seni esir alıyor. Bir bakmışsın, senin hayatın yok. Öte yandan zarif, tutarlı, sakin ve kavgadan, gürültüden hoşlanmayan biri Peyker. Bu açılardan belki benzerliklerimiz olabilir. Ama ben hayatta karşı tutkuları olan ve hayalindeki hayatı yaşamak için cesur davranan biriyim.