Arnica YK Başkanı Senur Akın Biçer: Sumi-e ruhuma çok yakın geliyor
Kağıt, mürekkep ve fırçalar, hayatında önemli bir yer tutuyor Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer’in… Kendisine her seferinde başka bir yolculuk sunan sumi-e sanatına yıllarını veren başarılı iş insanı, son dönemde seramik alanında, öğrenmenin büyüleyici etkisine kapılmış durumda: “Benim için yeni ve uzun bir yolculuk olacak.”
GÜLSEREN ÜST POLAT
Türkiye ve Japonya arasında diplomatik ilişkilerin başlangıcının 100. yılı, geçen aylarda iki ülkenin sanatçılarını Tokyo Metropolitan Sanat Müzesi’nde bir araya getirdi. Japonya ve sanat kelimeleri yan yana gelince akla ilk gelen isimlerden biri kuşkusuz Senur Akın Biçer oluyor. Yıllardır Japon sumi-e sanatını icra eden ve bu ülkede farklı dönemlerde galerilerde eserleri de sergilenen Biçer’in, böyle özel bir etkinlikte olmaması da düşünülemezdi elbette. Japonya’dan JYUNTEN Sanat Derneği ve Türkiye’den Pinelo Sanat Galerisi iş birliğiyle düzenlenen karma sergi, imtiyaz sahipliğini Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer’in yaptığı İthaf Sanat dergisi desteğiyle hayata geçirildi.
Sanatın hayatındaki rolünü ‘ifade, anlam, bağlantı’ olarak tanımlayan Biçer ile hem bu projenin detaylarını hem de gönül verdiği yeni hobisini konuştuk. Anlayacağınız gündemimizde bolca sanat vardı…
Türkiye ve Japonya arasında diplomatik ilişkilerin başlangıcının 100. yılı… Bu nedenle geçen aylarda Tokyo Metropolitan Sanat Müzesi’nde ‘Güçlü Dostluğa İthaf’ başlıklı bir de sergi açıldı. Bu sergide imtiyaz sahibi olduğunuz İthaf Sanat dergisinin de önemli bir rolü vardı. Biraz bu süreçten söz eder misiniz? Nasıl gelişti her şey? Ne tür çalışmalar yaptınız?
Daha önce benim de çeşitli karma sergilerine katıldığım Pinelo Art Gallery, Japonya’nın önde gelen çağdaş sanat kurumlarından Jyunten Sanat Derneği ile birlikte Tokyo Metropolitan Sanat Müzesi’nde Türk ve Japon sanatçıların katılımıyla uzun yıllardır sergiler düzenliyor. Bu yıl da sekizinci kez düzenlenen sergi, Türkiye ve Japonya’nın diplomatik dostluğunun 100. yılına denk geldi. İki ülke arasındaki bağların sanat ile güçlendirilmesi, ikinci yüzyıla çok daha güçlü bir giriş yapılması açısından bu etkinliklerin öneminin büyük olduğuna inanıyorum. Bu nedenle ‘sanata gönül verenlere ithaf’ mottosuyla sanatseverlerin beğenisine sunduğumuz İthaf Sanat dergimizle bu etkinliğe destek olmaktan büyük mutluluk duyduk ve projemize ‘Güçlü Dostluğa İthaf’ dedik. Türkiye’den katılan sanatçıların eserlerinin Tokyo’ya ulaştırılması, sergileme için hazır hale getirilmesi gibi konularda destek olduk.
Japon sanatına olan ilginizi biliyoruz. ‘Sumi-e’ sanatı icra ediyorsunuz. Bu son sergiye özel eserler de ürettiniz sanırım. Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Kaç eseriniz sergilendi? Hangi tema üzerinde durdunuz?
Bu sergide kağıt üzerine yaptığımız eserler yer aldı. Ben de Japon fırça sanatı olarak tanımlayabileceğimiz sumi-e türü resimleri, ebru yaptığım özel kağıtların üzerine çalışıyorum. Sumi-e resimlerinin kağıtları, mürekkebi, fırçası özel. Her resim için öncesinde bir planlama süreci gerekiyor. Çünkü fırça darbelerinin üzerinden ikinci kez geçmek mümkün olmuyor. Tıpkı hayat gibi, yaptığınızı geri alamıyorsunuz. Ancak yine de bazen planladığımın dışında resimler ortaya çıkıyor. Bu da aslında sanatın gücü. Sumi-e içimizdekini ortaya koyma fırsatı veren bir sanat. O yüzden de ruhuma çok yakın geliyor. Bu sergi için de özel bir resim yaptım. Önce ebrusunu yaptığım kağıt üzerindeki bir detaydan, bir renkten yola çıkarak tüm kompozisyon ortaya çıktı. Aslında bir noktadan, bir çizgiden yola çıkarak bütüne ulaştım.
Karma sergide sizinle birlikte eserleri sergilenen başka hangi Türk sanatçılar vardı?
‘Güçlü Dostluğa İthaf’ projemiz kapsamında Design Festa Sanat Galerisinde fotoğraf sanatçısı olan kardeşim Serhan Akın’ın eserleri de sergilendi. Sergi açılışında dokuma sanatçımız Fırat Neziroğlu bir performans gerçekleştirdi ve açılışı Tokyo Büyükelçimiz Korkut Güngen gerçekleştirdi. Sayın Büyükelçi Tokyo Metropolitan Sanat Müzesi’ndeki sergimizi de ziyaret etti. Sanatçılar olarak kendisiyle sanat üzerine derin bir sohbet gerçekleştirme fırsatı da bulduk. Bunlar bizim için çok kıymetli anlardı.
Tokyo Metropolitan Sanat Müzesi’ndeki karma sergide ise aralarında Prof. Süleyman Saim Tekcan, Hikmet Barutçugil, Dr. Öğretim Üyesi Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Doç. Dr. Şehnaz Biçer, Fırat Neziroğlu, Prof. Melihat Tüzün, Prof. Müge Demir, Prof. Hamdi Ünal, Doç. Dr. Devabil Kara, Dr. Öğretim Üyesi Pelin Özyol ve Muhammed Kutsal’ın da bulunduğu birçok sanatçımızın ve akademisyenin eserleri Japon sanatseverlerle buluştu.
Tekrar sumi-e sanatına dönersek… Bu sanat dalında ulaşmak istediğiniz bir nokta var mı peki? Nedir sizin için zirve?
Bu sanat, yarışmakla, başkasıyla rekabet ile ilgili değil. Ancak size, içinize dönüp ruhunuzla dans etme fırsatı tanıyor. Bu nedenle aslında bir zirveden bahsedeceksek kendi içime yaptığım yolculuğun derinliği olabilir bu. Her seferinde başka bir yolculuk, başka bir derinlik sunuyor sumi-e.
Son dönemde seramik sanatına da yöneldiğinizi okumuştum. Bu ilginizi de sumi-e sanatı gibi derinlemesine geliştirecek misiniz?
Üniversite yıllarımda seramik dersi almıştım. Sonrasında zaman zaman ufak temaslarım oldu bu sanat ile. Ancak bu sanat dalında daha da ilerlemek istiyorum. İlgi odağımdaki konularda öğrenmenin, merakın büyüleyici etkisine kapılıyorum. O nedenle sanırım seramik sanatı da benim için yeni ve uzun bir yolculuk olacak.
Sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenmenin hayata dair ne tür kazanımları var sizin için? Sanat sizi nasıl biri yaptı mesela? Çünkü bir yandan yoğun da bir iş hayatınız var.
Sanat, içinizdekini görme fırsatı sunan, dış dünyaya da daha farklı bir gözle bakabilmenin yollarını gösteren muhteşem bir araç. Bu açıdan baktığımda “sanat beni şöyle yapmıştır” diye kesin bir şeyler söyleyemeyebilirim ancak bugün olduğum kişi olmamda, kendimi tanımamda, hayatın dönüşüm içeren eğlenceli bir yolculuk olduğunu, farklı kompartımanlara ayrılsa da bir bütün olduğunu keşfetmemde çok büyük etkisi var sanatın diyebilirim...
Hiç özel bir galeri kurmayı düşündünüz mü? Sanata ve belki de galerilerde kendilerine yer bulamayan genç sanatçılara yönelik?
Sanatçıları desteklemeye büyük önem veriyoruz. Ve evet, genç sanatçıların galerilerde yer bulabilmesi güç olabiliyor. Henüz galeri girişimim yok. Ancak ileride neden olmasın.
Sanatın hayatınızdaki rolünü üç kelimeyle ifade edin desek bu kelimeler neler olurdu?
Bu üç kelime “ifade, anlam, bağlantı” olurdu…
Arnica olarak, Arnica Art Land Sanat Çalıştayları da gerçekleştirdiğinizi biliyoruz. Hala devam ediyor mu bu çalıştaylar? Yakın dönem için planlarınız neler?
Arnica Art Land Sanat Çalıştayı’nı hayata geçirirken hedeflerimizden biri, sanatın büyük kentlerde sıkışmasını önlemek, ülke geneline yayılmasını sağlamaktı. İlk ikisini Mersin Borcak Yaylası’nda rahmetli babamın her taşına emek verdiği yayla evimizin de içinde bulunduğu geniş bir arazide yaptık. Bu yıl üçüncüsünü Bayburt’ta Kenan Yavuz Etnografya Müzesi’nde gerçekleştireceğiz. Çeşitli dallarda eser üreten sanatçılarımız, Bayburt’un köy ortamında, o coğrafyayla da birleşen işler yapacak. Heyecanımız büyük. Arnica Art Land Sanat Çalıştaylarını bundan sonra farklı illerde de yapabiliriz.