Anadolu’nun kayıp yolları
“Bu bir yarıştan çok daha fazlası” diye düşündüğüm Transanatolia Rally Raid, 31 Ağustos-7 Eylül tarihleri arasında 14. yılının haklı gururunu yaşayacak. Farklı iklimler ve coğrafyalar arasında geçen bu zorlu macera sadece sportif bir yarış değil, aynı zamanda kültürel bir etkinlik...
ÖMER KART
Bir Rally Raid etkinliği, günler hatta bazen haftalarca süren, uzun mesafeli, kısaca tarif etmek gerekirse bir ralliden çok ‘yol dışı dayanıklılık’ yarışması olarak tanımlanabilir. Yarışın en büyük zorluğu, hızdan ziyade dayanıklılık ve strateji gerektiren uzun mesafeleri ve sürekli değişen coğrafi koşullardır.
Motor sporları ve offroad dünyasına yabancı olan sporseverlere, Anadolu’nun farklı coğrafyalarından geçen 2200 kilometrelik zorlu bir maceranın ruhunu ve arka planını anlatabilmek pek kolay değil. Hiçliğin ortasında teknolojik yardım olmadan yolunu bulmak, bazen parkurdan çıkıp kaybolmak, çöl sıcağının altında patlayan lastiği değiştirmek, aniden bastıran yağmurun altında saplandığın çamurdan kurtulmak, tüm bu uzun mesafeli yarışın sonunda Anadolu’nun bilinmeyen bir kraterinde kamp yapmak, ateş başında sohbet etmek diğer spor aktivitelerinde deneyimlediğimiz tecrübelerden çok farklı.
Dünya ralli-raid etkinliklerinin zirvesinde 7891km’lik Dakar Rallisi yer alıyor (eski adıyla Paris-Dakar). 1977 yılında Abidjan-Nice rallisinde yarışırken Sahra çölünde yolunu kaybeden Fransız Motosikletçi Thierry Sabine, hızın ve dayanıklılığın yanısıra, yön bulma becerilerinin de ön planda olduğu uzun mesafeli bir yarış organize etmeyi planlar. 1978 yılında düzenlediği ilk etkinliğin başlangıç ve ilk varış noktaları, Fransa ve Senegal’in başkentleri Paris-Dakar yıllar boyu sürecek bir maceranın markası olur.
Türkiye’nin ‘Dakar’ı diyebileceğimiz Transanatolia rallisinin 14’üncüsü 31 Ağustos’ta Mersin’den start aldı. İçel, Karaman, Konya, Niğde, Adana, Kayseri, Yozgat, Sivas, Erzincan, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Muş ve Bitlis il sınırlarından geçerek 7 Eylül’de Van’da finiş görecek macerada, Türk sporcuların yanısıra İtalya, İsviçre, Romanya, Andorra, Fransa, Hollanda, Almanya, İspanya, Japonya ve İngiltere’den yarışçılar katılıyor.
15 il sınırından geçen 2.200 km’lik bu eşsiz coğrafya, sadece parkurların arka planı değil, yarışın başrol oyuncusu olarak öne çıkıyor: Meydan okuyan ama aynı zamanda öğreten bir tabiat. Kanyonlar, uçurumlar, ovalar, obruklar, göller, yaylalar, yarışırken geçilen her viraj, her geçit, doğanın bir parçası olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Etap sonunda, akşam kamp ateşinin karşısında akılda kalan ise; yarışmanın adrenalinden çok doğa ile var olma mücadelesi…
Yarışma parkurunda yumuşak kum, tuz gölleri, çamur, otluk arazi ve krater kayaları bulunan bir rotaya sahip olan Transanatolia’da motosikletler, ATV’ler, SSV’ler, 4x4 otomobiller, buggyler ve kamyonlar için biri ralli diğeri raid olmak üzere iki ana kategori var. Ralli kategorisinde, yarışmacılar yüksek standartlarda hazırlanmış yol notlarını takip ederek zamana karşı mücadele ederken, daha çok amatör sporcuların katıldığı raid kategorisinde yarışmacılar zamana karşı yarışmazlar: Bu kategoride amaç önceden belirlenen rotanın dışına çıkmadan mümkün olduğu kadar hatasız bir şekilde yarışı bitirmektir. Kısaca, ralli klasmanı zamanlar üzerinden belirlenirken raid klasmanı yön bulma becerileri üzerinden belirlenir.
Toplamda 2200 km’lik yarış parkurlarının belirlenmesi için keşif ekipleri, parkurlar belirlendikten sonra yarışmacılar için yol notlarını çıkaran ayrı bir ekip, yol notları çıkartıldıktan sonra parkurlardaki -doğal felaket, insan müdahalesi, öngörülmeyen sebepler yüzünden- olası değişiklikleri kontrol eden ‘artçı’ ekipler, yarışlar esnasında anında müdahale edebilecek sağlık ve güvenlik güçleri, kırılan, bozulan arabaların tamiri için teknik destek ekibi, her yarıştan evvel parkuru son biz kez kontrol eden ‘öncü’ gönüllüler, her yarıştan sonra parkurda kalanları toplayan ‘süpürücüler’, farklı kamp alanlarında 400-500 kişinin yeme, içme, tuvalet ihtiyacını gidermek için lojistik destek tek bir ortak paydada buluşuyor: Transanatolia’nın bir yarıştan daha fazlası olduğunu gösterebilmek.
Transanatolia Rally Raid, Türkiye’nin doğal ve kültürel zenginliklerini dünyaya tanıtan, sporun ruhunu ve dayanıklılığını ön plana çıkaran bir organizasyon olarak, her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir heyecanla bekleniyor. Bu yarış, sadece bir motor sporları etkinliği değil, aynı zamanda doğanın, kültürün ve sporun buluştuğu bir festival olarak hafızalarda yer edecek.