“Amacımız ülkemizi yetenek merkezine dönüştürmek”

Philip Morris Türkiye Genel Müdürü Filiz Yavuz Diren, gelecekten umutlu… “Türkiye genç, dinamik ve güçlü yetenekleriyle fırsatlarla dolu bir ülke” diyor. Başarılı yönetici ile toplumsal cinsiyet eşitliğinden, yeşil dönüşüme, girişimcilikten, dijitalleşmeye birçok konuda sohbet ettik…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Amacımız ülkemizi yetenek merkezine dönüştürmek”

DİDEM ERYAR ÜNLÜ

Philip Morris Türkiye (PMTR), Philip Morris International’ın (PMI) en geniş ve en etkin ekosistemine sahip iştiraklerinden biri konumunda. Türkiye’de 60 bin tütün çiftçisi, 150 bin bakkal esnafı ve dinamik start-up iş birlikleri ile çok geniş kitlelere etki ediyor. Philip Morris Türkiye Genel Müdürü Filiz Yavuz Diren, “Türkiye’yi global bir yetenek merkezine dönüştürmek ve ekiplerimizin dijital yetkinliklerini artırmak önceliklerimiz arasında” diyor. İşte Filiz Yavuz Diren ve ekibinin hareket planları…

HERKESİN POTANSİYELİ İLE ÖN PLANDA OLMASINI ÖNEMSİYORUZ

İlk olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki hassasiyetlerine değinen Filiz Yavuz Diren, şu açıklamalarda bulundu: “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin çok istikrarlı bir savunucusuyuz. Emeğin adil ücretlendirilmesinin, kadının iş hayatında eşit temsil edilmesi için çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu alanda, 2018 yılında eşit işe eşit ücret politikamızı denetleyen ve tescilleyen İsviçre merkezli bağımsız kuruluş Equal Salary Vakfı’nın verdiği ‘EQUAL-SALARY’ Sertifikası’nı alan ülkemizdeki ilk firma olduk. Çalışanlarımıza sunduğumuz tüm fırsatlar birlikte değerlendirildiğinde, 2023 yılında üst üste sekizinci kez Top Employer (En İyi İşveren) Sertifikasına layık görüldük. İşe alımlarda cinsiyetsiz özgeçmiş taramaları, son aday listelerinde yüzde 50 kadın aday oranı sağlamak gibi politikalarımız, organizasyonumuzda dengeli bir cinsiyet dağılımı sağlama hedeflerimize destek oluyor. İş ortamımızda cinsiyetinden, geçmişinden bağımsız olarak tüm seslerin duyulmasını ve herkesin potansiyeli ile ön planda olmasını önemsiyoruz.”

KADIN VE ERKEĞİ FARKLI GÖRME LÜKSÜMÜZ YOK!

Dijital altyapılarının güçlü olmasının kendilerine birçok alanda esneklik sağladığını ifade eden Diren, ofis çalışanlarının yüzde 90’ının, saha çalışanlarının ise dörtte üçünün uzaktan çalışma olanağından faydalandığını kaydetti. Diren şöyle devam etti: “Bu şekilde, kalıplaşmış iş tanımlarını yeniden tasarlayarak, potansiyel adayların cinsiyetlerine yönelik bir önyargı taşımadan, yetkinliklerini göz önünde bulundurarak tercih yapmalarını hedefliyoruz. 2022’de saha satış pozisyonlarında kadın çalışan işe alımlarımızda önceki yıllara kıyasla yüzde 60 artış gerçekleşti. Tedarik zincirimizin önemli bir bölümünü oluşturan 150 bin bakkal esnafımıza dönük, dijital platformlarımız aracılığıyla, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, toplumda engelli bireyler için kapsayıcı uygulamalar gibi konularda farkındalık artırıcı projeler yürütüyoruz. Yaklaşık 20 bin kadın bakkal esnafımıza, iş hayatlarının sürdürülebilirliğini ve güvenliklerinin sağlanması amacı ile panik butonu uygulaması hediye ettik. STEM alanlarında genç kadınları desteklemeyi amaçlayan Milyon Kadın Mentor Hareketi’nin destekçilerinden biriyiz ve 31 gönüllümüzle en çok mentora sahip ilk 5 kurumdan biri olma gururunu taşıyoruz. Önemli bir gündemimiz, ülkemizi yasa boğan deprem ve deprem sonrası bölgenin ekonomik kalkınması. Bu alanda da çeşitlilik ve kapsayıcılığın önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz. Altını çizerek söylemek isterim: Kadın ve erkeği farklı görme, fırsatları hak edene değil tek cinsiyete sunma ve rekabetçiliği yok etme lüksümüz yok! Deprem felaketinde bir kez daha gördük ki hepimiz biriz, kadın erkek fark etmeksizin, bu felaketten hep birlikte zarar gördük yine birlikte yaralarımızı saracak ve birlikte yükseleceğiz.”

TÜTÜN TARIMININ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE KATKI SAĞLIYORUZ

Tütün tarımı ve sürdürülebilirliği ilgili de konuşan Diren şu bilgileri aktardı: “Tüm dünyada bir marka haline gelmiş Türkiye menşeli oryantal tütünün sürdürülebilirliği bizim için çok önemli bir konu. Ülkemiz oryantal tütün üretimi açısından yıllık 65 bin ton tütün üretimiyle dünyada 1. sırada yer alıyor. 2018-2022 yılları arasında dünya oryantal tütün pazarının yaklaşık yüzde 50’sini tek başına ülkemiz üretti. Philip Morris olarak son 15 yılda 2 milyar dolarlık tütün alımı ile ülkemizde yetiştirilen oryantal tütünün en büyük alıcısı konumundayız. Tütün çiftçilerimize, tedarikçilerimizin de desteği ile, iyi tarım uygulamaları ve tütün tarımı çalışma prensipleri konusunda yüz yüze ve pratik eğitimler verilmesini sağlıyor, tütün tarımının sürdürülebilirliğine katkı sağlıyoruz. Oryantal tütünün yanı sıra, 2021 yılından itibaren ülkemizde farklı çeşitte tütün yetiştirme denemelerinin başlamasına öncülük ettik. Bu denemeler kapsamında, güneşte kurutulan Virjinya (SCV) çeşidi tütüne öncelik verdik ve tedarikçilerimiz aracılığıyla bazı üretim bölgelerinde çeşitli üretim yöntemlerini başarı ile hayata geçirildi. Tütün tarımı için teknolojik gelişmelerden faydalanıyoruz. 380 hektar büyüklüğünde bir alanda, tedarikçilerimizi meteoroloji istasyonları; hastalık, yağış, don ve rüzgâr uyarı sistemleri ve dijital haşere renk tuzaklarından oluşan dijital tarım çözümlerini hayata geçirmeleri için destekliyoruz. Dijital tarım çözümleri sayesinde ilaçlama ve sulama için en doğru zamanlama tespit edilebiliyor, böylece tarla ve üründen alınan verim maksimize edilebiliyor.”

BAKKALLARI TEKNOLOJİ İLE GELECEĞE HAZIRLIYORUZ

Philip Morris Türkiye olarak 2016’dan beri, bakkal esnafıyla birlikte geleneksel satış kanallarının dijital dönüşümünü şirketin stratejik öncelikleri arasına aldıklarını açıklayan Filiz Yavuz Diren, yapılan çalışmalarla ilgili şu bilgileri aktardı: "Geçtiğimiz yıllar içerisinde, 150 bin bakkal esnafımızı dijital platformlar ve dijital ön sipariş sistemi ile buluşturarak, onların iş yapış süreçlerini kolaylaştırdık ve dijital çözümlerle iş geliştirmelerine katkıda bulunduk. 2019 yılında hayata geçirdiğimiz proje kapsamında TOBB üniversitesinin desteği ile hazırlanan Dijital Okuryazarlık Eğitimlerimizi 150 bin bakkalımıza sunduk. Dijital platformumuz üzerinden karlılık, nakit yönetimi gibi konularda da bakkallarımız için ücretsiz eğitim içerikleri oluşturduk. Böylece hedeflediğimiz gibi çok yönlü ve kapsamlı bir dijital dönüşüm için sadece kendi çalışanlarımızın değil, bakkalların da teknolojiyi yakından takip etmelerini sağladık. Bugün geldiğimiz noktada ticari faaliyetlerimizin yüzde 95’inden fazlasını dijital platformlarımız üzerinden gerçekleştiriyoruz. Veriyi merkeze alarak oluşturduğumuz bu model sayesinde B2B geleneksel kanal ticaretini ve bakkallarımızı da geleceğe hazırlıyoruz.”

“2040’TA TARLADAN TÜKETİME ‘NET SIFIR’ HEDEFLİYORUZ”

PMI'ın sürdürülebilirlik konusuna yaklaşımı ve projeleriyle ilgili bilgi veren Diren, “Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yarattığı sonuçlar, ekonomik ve sosyal yapılardaki değişimler, ‘yeşil dönüşümün’ artık bir ‘sorumluluk’ haline geldiğini gösteriyor. Bu süreçteki en önemli rollerden biri de iş dünyasına düşüyor. Biz de global sürdürülebilirlik yaklaşımımızla faaliyet gösterdiğimiz bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de inovatif çözümlerimizle uzun vadeli değer yaratacak projeler hayata geçiriyoruz. Karbon nötr olma konusunda çok iddialı hedeflerimiz var. PMI, Paris İklim Anlaşması’nda tanımlanan yol haritasına uygun olarak, ‘Low Carbon Transition Plan’ adında oldukça ayrıntılı bir mücadele planı oluşturdu. Bu plan kapsamında, İzmir-Torbalı’da yer alan fabrikamız da dahil olmak üzere dünya genelindeki tüm üretim tesislerinde 2025 yılına kadar direkt ve indirekt emisyonlarda (yani kapsam 1 ve kapsam 2 emisyonlarında) karbon nötr olmayı hedefliyoruz. Bu hedef, 2040 yılına kadar tarladan, tüketime ürünün tüm yaşam döngüsünde (kapsam 1-2-3 emisyonlarında) net sıfıra erişmek şeklinde genişletiliyor. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde, çatı güneş enerjisi santrallerimize (GES) ek olarak rüzgâr enerjisi santrali (RES) kuracağız. Ayrıca, en önemli doğal kaynağımız olan suyumuzu etkin kullanma ve koruma konusunda tüm sanayi kuruluşlarına örnek olacak çalışmalarımız var. Kendi sınırlarımız içerisinde ve yerel bölgelerde suyumuzun verimli yönetimini sağlayarak, Türkiye’de Alliance for Water Stewardship – Su Yönetimi Birliği (AWS) Sertifikasını almaya hak kazanan ilk kuruluş olduk. Bunun yanı sıra Türkiye Sıfır Atık Projesi’ne destek olmaktan da büyük mutluluk duyuyoruz. Atıklarımızın yüzde 99,9 oranında geri dönüşümünü sağlayarak, ülkemizin döngüsel ekonomisine önemli katkılarda bulunuyoruz” dedi.

“İZMİR FABRİKAMIZ İHRACAT ÜSSÜ OLUYOR”

PMI’ın İzmir Torbalı’daki fabrikasının, dünyada 40’tan fazla üretim tesisi bulunan markanın en büyük üretim kampüslerinden biri konumunda olduğunu söyleyen Filiz Yavuz Diren, üretim hacminin yanı sıra, üretim verimliliği, kalite ve sürekli gelişim alanlarında grup içinde en başarılı fabrika ödülünü defalarca kazanmış bir üretim tesisi olduğuklarını hatırlattı. Diren şöyle devam etti: “Fabrikamız, aynı zamanda grup içinde bir ihracat üssü rolü oynuyor. Makine parkurumuza ve çalışanlarımıza yaptığımız yatırımlar neticesinde ihracat kapasitemizi artırıp 2000 yılından bu yana 20’den fazla ülkeye, 2 milyar dolar üzerinde ihracat gerçekleştirdik. Öte yandan, İzmir Torbalı’da bulunan fabrikamızda makineler arası internet (IoT), otomasyon ve yapay zeka teknolojileri sayesinde hızlı ve kaliteli veri toplayarak üretimde etkinliği artırıyor, hata oranlarını azaltıyoruz. Bu verimlilik, ihracat hedeflerinin farklı ülkelerde yer alan fabrikalardan İzmir fabrikamıza kaymasını, böylelikle hem fabrikamızın rekabetçi gücünü hem de ihracat kapasitemizi artırmamızı sağlıyor.

HAFTA