Aktivizm bizi çözüme kavuşturacak
Kadına yönelik şiddet toplumsal olarak kanayan yaralarımızdan biri… Cinsiyet eşitliğini gözetmeyen politikalarla şiddetin sona ermesini beklemek ise maalesef gerçekçi değil. Yanındayız Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selen Okay Akçalı, bu konuda oldukça net: “Kadına yönelik şiddet aynı zamanda toplumsal eşitsizliğin yansımasıdır.”
GÜLSEREN ÜST POLAT
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadelede ağırlıklı olarak erkeklerle birlikte yol alan Yanındayız Derneği, toplumsal farkındalığın artırılması ve kadınlar için güçlü bir mücadele adına bu ay iki önemli etkinliğe imza atıyor. İlki, bu yıl 5. kez gerçekleşecek olan #kadınerkekeşittirnokta Konferansı… 21 Kasım’da İş Kuleleri Salonu’nda düzenlenecek bu konferansta dernek, daha önce hiç olmadığı kadar güçlü mesajlar vermeyi hedefliyor. İkinci etkinlik ise 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, Şişli Belediyesi iş birliği ile Maçka Sanat Parkı’nda gerçekleşecek ‘Nöbetteyiz’ etkinliği.
Özellikle erkekleri ‘Nöbetteyiz’ etkinliğinde sorumluluğu üstlenmeye davet eden Yanındayız Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selen Okay Akçalı, “Aktivizm bizi çözüme kavuşturacak yegane yöntem. Safları sıklaştırmalı, daha fazla gecikmeden birlikte yol almalıyız” diyor. Bakın başka neler söylüyor?..
Son dönemde kadın cinayetlerini çok daha fazla duyar olduk. Bu konuşulmadan cinsiyet eşitliği konuşulmazmış gibi geliyor bana… Siz kadına yönelik şiddet olaylarında yaşanan bu artışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Haklısınız. Son dönemde artan kadın cinayetleri ve şiddet olayları, toplumsal bir kriz olarak karşımızda duruyor. Bu şiddet artışının hem toplumsal normların derinleşen eşitsizliğinden hem de güçlü bir şekilde mücadeledeki politikaların eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Kadın cinayetleri yalnızca bireysel şiddet olayları değil. Aynı zamanda toplumsal çapta var olan cinsiyetçilik, güç dengesizlikleri ve kadınların hayatlarına yönelik küçümseyici, değersizleştirici bakış açılarının bir sonucu. Kadın cinayetlerindeki artışının bir başka nedeni de mücadeledeki yetersizlikler. Şiddetle mücadele yasalarının, uygulamaların ve eğitimlerinin ne kadar eksik ve yetersiz olduğu konusunda somut bir tablo var. Bahsettiğiniz gibi kadın cinayetleri önlenmeden, toplumsal cinsiyet ilişkileri konuşulamaz, evet. Çünkü gerçek özgürlük, şiddetsiz bir dünyada, kadınların kendi hayatlarını güven içinde sürdürebilmeleriyle mümkün.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmeyen, hedeflemeyen politikalarla kadına şiddetin sona ermesi beklentisi gerçekçi olabilir mi sizce?
Elbette gerçek değil. Kadına yönelik şiddet yalnızca bir şiddet eylemi değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizliğin de bir yansıması. Bu nedenle öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel bir hedef haline getirilmesi gerekiyor. Kadına yönelik şiddet, toplumdaki cinsiyet rollerine dayalı inançlardan, kadınların toplumdaki statülerine dayalı yanlış algılardan ve güç dengesizliklerinden besleniyor. Bu yapıyı dönüştürmeden, katmanlara inilmeden, kadına yönelik şiddet mücadelesinde kalıcı bir değişim sağlanamaz.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü… Bu gün özelinde özel bir proje planlıyorsunuz? Biraz söz eder misiniz?
Yanındayız Derneği olarak bizler de 25 Kasım’da, tanıdığı ve yakını erkeklerin şiddetine uğramış, öldürülmüş bütün kadınlar için, kadın cinayetlerinin son bulması için nöbette olacağız ve her yıl bu simgesel nöbeti tutmaya devam edeceğiz. Erkek şiddetinin neden olduğu kadın ölümlerinin bir yıllık bilançosunu hatırlatarak kamuoyunda farkındalık yaratılması amacıyla düzenlediğimiz “Nöbetteyiz” etkinliğini bu sene Şişli Belediyesi iş birliği ile gerçekleştireceğiz. Maçka Sanat Parkı’nda saat 19:00 - 20:00 arasında yapılacak olan bu eylemde derneğimizin erkek üyeleri, erkekler tarafından öldürülen kadınları, tek tek isimlerini okuyarak anacak. Ayrıca okurlarınızı da bize katılmaya davet ediyoruz. Artık kabuğumuzu kırma ve harekete geçme zamanı. Çünkü aktivizm bizi çözüme kavuşturacak yegane yöntem. Safları sıklaştırmalı, daha fazla gecikmeden birlikte yol almalıyız.
Kadın, erkeğin ‘emaneti’ değildir. Kadın, erkekle eşit, özgür bir bireydir. Kadın; bedeninin, yaşamının ve kararlarının tek ve mutlak sahibidir. Kadına şiddet, hiçbir koşulda haklı gösterilemez. Şiddetin bahanesi yoktur.
Bugünden yarına değişmez tabii ama önce kanayan hangi yaraya parmak basmalıyız sizce? Nereden başlamalıyız?
Şiddetle mücadelede atılacak en önemli adım, toplumsal bir dönüşüm yaratmak ve şiddetle mücadele eden politikaların etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak. Eğitim, toplumsal değişim adına kritik bir alan. Kız çocuklarının okullaşma oranlarının artırılması, eğitime erişimin önündeki engellerin kaldırılması ve ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Yine erkeklerin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda eğitilmesi ve şiddet gibi olgulara karşı duyarlı hale gelmesi oldukça önemli. Son olarak, kadın haklarını savunmak için sadece yasaların olması yetmez, bu yasaların etkin bir şekilde uygulanması gerekir.
Her oturum bir meydan okuma
Dernek olarak bu yıl 5. kez #kadınerkekeşittirnokta Konferansı’na ev sahipliği yapacaksınız. Bu yılın özel bir teması var mı? Nasıl bir çerçeve çizdiniz?
Bu yıl, daha önce hiç olmadığı kadar güçlü bir mesaj vermeyi hedefliyoruz. Çünkü bizler, kadın-erkek eşitliğinin sadece bir hedef değil, aynı zamanda bir toplumsal dönüşüm süreci olduğunu düşünüyoruz. Bu yılki konferansımızda da bu dönüşümün nasıl mümkün olacağına dair derinlemesine bir tartışma başlatacağız. Konferansımızın çerçevesi ise, daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir toplum yaratmak için atılacak adımlar üzerine odaklanacak.
Biraz başlıklardan ve katılımcılardan da söz eder misiniz? Kimler, neler konuşacaklar?
Kadın hakları savunucuları, iş dünyası liderleri, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve devlet yetkilileri gibi farklı kesimlerden katılımcılarla zengin bir etkileşim ortamı oluşturmayı planlıyoruz. Erkek müttefikliği konusunda uluslararası düzeyde önemli katkılar sağlayan, Birleşmiş Milletler, hükümetler ve şirketlere danışmanlık yapan Equimundo Başkanı ve Kurucu Ortağı Gary Barker ana konuşmacımız olacak. ‘Yüzleşmeler’, ‘Meydan Okuyanlar’, ‘Madalyonun İki Yüzü; Babalık ve Erkeklik’, ‘Dersimiz Feminizm’, ‘Bir Değişim Öncüsünün Hikayesi’, ‘Yerel Yönetimde Bir ‘Yanındayız’ Hikayesi’, ‘Başka Bir Erkeklik Mümkün mü?’, ‘Doğruluk mu Cesaret mi?’ ve ‘Sanat ve Eşitlik’ başlıklı oturumlarda toplumsal cinsiyet eşitliğini farklı boyutlarıyla ele alacağız.
Muhakkak hepsi çok özel ve önemli konular tartışılacak ama sizi özellikle heyecanlandıran başlık hangisi?
Bu konferansta her oturum, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını yerleşik kalıpların ötesine taşıyor; erkeklerin rolünü masaya yatırıyor ve çarpıcı sorular soruyor. Her oturum kendi içinde bir meydan okuma. Burada, ezber bozan bakış açılarıyla erkeklerin eşitlik mücadelesine nasıl dahil olabileceğini tartışacağız. Her bir konu başlığı katılımcıları rahatsız eden, düşündüren ve harekete geçmeye zorlayan bir aktivizm içeriyor. Katılımcılarımızın o salondan, kendileri için bir ‘aksiyon planı’yla çıkmalarını istiyoruz. Şiddete karşı kişisel bir duruş, kolektif değişim için en güçlü adım.