Aklımı yağmaya verdim, fikrimi şaştım

Maharet, iltifata tabidir. Senin yeter ki bir maharetin olsun, mutlaka bir alıcısı çıkacaktır. Hele ki maharetinin farkında olmayan veya ona yeterince değer vermeyen bir coğrafyada isen, onu birileri fark eder etmez kendi diyarına çekecektir. Tıpkı şu anda dünyada olduğu gibi…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Aklımı yağmaya verdim, fikrimi şaştım

Maharet, iltifata tabidir. Senin yeter ki bir maharetin olsun, mutlaka bir alıcısı çıkacaktır. Hele ki maharetinin farkında olmayan veya ona yeterince değer vermeyen bir coğrafyada isen, onu birileri fark eder etmez kendi diyarına çekecektir. Tıpkı şu anda dünyada olduğu gibi…

İnsan gücü hele ki yetenek taşıyorsa, başka iklimlerde yeşeriyor, yağmalanıyor, kapışılıyor. Bunu kavrayabilmenin yolu ise insan kaynaklarının değer yargılarını bilmek, korku, kaygı, beklenti ve davranış normlarını incelemektir.

Dede Efendi’nin bestenigar şarkısının nakaratı bu; “ben seni sevdim seveli, kaynayıp coştum /aklımı yağmaya verdim, fikrimi şaştım.” Şarkı, işi mecnuna eş olmaya ve çöllere düşmeye kadar vardırıyor ama biz fikir şaşmasına odaklanalım.

Her toplumun %2’si zeki ve yeteneklidir. Ancak toplumların kaderini bu %2’ye nasıl davrandığınız belirler. Eğer bunları devlet başa yaparsanız, ufukların efendisi olursunuz. Fakat onları kuzgun leşe atarsanız; uygarlığın taşrasına düşersiniz.

Türkiye 16’ncı Yüzyıl’da ilkini yaptı ve ufukların efendisi oldu. Ancak şimdi ikincisini tercih ettik ve hızla uygarlığın taşrasına itiliyoruz. Evet, beyin gücümüzden söz ediyorum. Hani şu “kalktı göç eyledi Afşar illeri” bozlağındaki haykırış gibi, göçen giden beyinlerimizden bahsediyorum.

Bu konuda çok yazıp çizdim. Ancak şimdi veriye dayalı bazı aktarımlarda bulunacağım. ManpowerGroup’un 2023 İş Gücü Trendleri Raporuna bakıyoruz. Çarpıcı bir başlık vereyim; Yaşlanan nüfus nedeniyle bir Almanya nüfusu kadar işçiye ihtiyaç duyulacak.

Bilin bakalım bunları nereden devşirecek? Evet bildiniz, bizim gibi insan sermayesini önemsemeyen uluslardan… Bunda yarım asır önce aynı Almanya, davul zurna eşliğinde pazularımızı ithal ediyordu. Şimdi ise sessiz sedasız beyinlerimizi yağmalıyor, bizim değerlendiremediğimiz zekâmızı ithal ediyor. ManpowerGroup’un, çalışma hayatının geleceğini şekillendirecek 14 trendi ortaya çıkardığı ‘The New Human Age’ (İnsanlığın Yeni Çağı) isimli 2023 İş Gücü Trendleri Raporu’nda çarpıcı veriler yer alıyor.

Rapora göre günümüzde her 10 Z Kuşağı çalışanından 7’si çalıştıkları şirketlerin çeşitlilik içeren ve kapsayıcı çalışma ortamı yaratma konusundaki ilerlemesinden memnun değil. Her 10 çalışandan 8’i pandeminin iş konusunda düşüncelerini etkilediğini söylüyor. Öyle ki çalışanların %64'ü tam zamanlı olarak ofise dönmeleri gerekirse yeni bir iş aramayı düşüneceklerini belirtiyor.

Teknoloji yeteneklerine talebin artmaya devam ettiğini de gösteren rapora göre 2022 yılının mart ayından bu yana işten çıkarılan 140 binden fazla teknoloji çalışanının %72'si üç ay içinde yeni iş buldu. 

İnsanlığın Yeni Çağı isimli 2023 İş Gücü Trendleri Raporu’nda başka ilginç detaylar da var. Sekiz ülkede 2 bine yakın çalışan veya aktif olarak iş arayan kişinin katılımı ile gerçekleştirilen araştırma kapsamında, ayrıca 13 binden fazla işe alım yetkilisiyle de anket yapılmış.

Çalışma hayatının geleceğini etkileyen 4 temel faktöre yer verilen bu kapsamlı raporda, ana faktörler altında ise 14 temel eğilim sıralanıyor. Tüm bu trendler sektör fark etmeksizin tüm şirketlerin çalışanları için gelecek planlarına yardımcı olacak önemli veriler sunuyor. Araştırmanın yapıldığı ülkeler mi? ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, İsveç ve Norveç.

Hazırladıkları rapor hakkında değerlendirmede bulunan ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı’nın söyledikleri ilginç; “Tarih boyuna insanlar her zaman tüm zorlukların üstesinden gelerek işlerini yapmanın yeni yollarını keşfetmiş ve yeni şartlara adapte olmuştur.

Nitekim pandemi de bize bir kez daha bunu açıkça öğretti. Günümüzde tarihte hiç görülmemiş en büyük zorlukların üstesinden gelmemize ise inovasyon ve teknoloji yardımcı oluyor. Artık insanlık için yeni bir çağ içerisindeyiz.

Bu çağ insanların bağlantılarını sürdürmesi, daha üretken, yaratıcı ve yenilikçi olması ve daha anlamlı hayatlar yaşaması için teknolojiyi ve dijital araçları kullandığı bir çağ. Diğer yandan çalışanlar başarıya ve kariyerlerinde ilerlemeye odaklanmış olsalar da sürdürülebilirlik, çevre, eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi konuları da derinden önemsiyorlar.”

Raporun dikkat çektiği önemli bir bulgu, trendlere dair; Değişen Demografi, Bireysel Tercihler, Teknoloji Kullanımı ve Rekabet Etkenleri çalışma hayatının geleceğini etkileyen 4 temel faktör olarak gösteriliyor.

Değişen Demografi: Rapora göre Çeşitlilik, Eşitlik, Kapsayıcılık ve Aidiyet (DEIB) konularında iklim değişikliğine ve LGBTQ hareketine kadar birçok konuda Z kuşağı işverenlerinden artık daha fazlasını talep ediyor. Örneğin katılımcıların %52'si, şirketlerin çevre konusunda yeterince çaba göstermediğini söylüyor.

Raporda Z kuşağının 2025 yılına kadar iş gücünün %27'sini oluşturacağı ifade ediliyor. Durum bu iken günümüzde Z Kuşağı çalışanlarının %68'i çalıştıkları şirketlerin çeşitlilik içeren ve kapsayıcı çalışma ortamı yaratma konusundaki ilerlemesinden memnun değil.

Öte yandan gelişmiş ülkelerde nüfusun hızla yaşlanmasına da dikkat çekiliyor. Öyle ki küresel çapta 2030 yılına kadar 85 milyon (Almanya'nın toplam nüfusuna neredeyse eşit) işçi açığı ortaya çıkacağı tahmin ediliyor.

Bireysel Tercihler; Rapora göre çalışanlar artık “işle dolu bir yaşam değil, farklı alanlara dokunabilecekleri bir yaşam“ istiyor. Çalışanların çoğunluğu (%81) pandeminin iş konusunda düşüncelerini etkilediğini söylüyor. Mevcut çalışanların %31'i, daha iyi bir ve yaşam dengesi sunması durumunda başka bir rol üstlenebileceklerini belirtiyor.

Çalışanların %61'i ise zamana bağlı olmadan çalışmanın daha iyi bir iş/yaşam dengesi yarattığını düşünüyor. Hatta %42'si bu şekilde bir yaklaşımın çalışmanın geleceği olduğuna inanıyor. İş gücünün %64'ünün tam zamanlı olarak ofise dönmeleri gerekirse yeni bir iş aramayı düşünmesi de araştırmada ortaya çıkan önemli bir sonuç oldu.

Teknoloji Kullanımı; Teknolojinin insan yaratıcılığıyla birleşmesi, geniş çaplı bir ekonomik büyüme yaratıyor. Teknolojiye yatırım yapmaya devam eden şirketlerin, dışarıda yetenek ararken aynı zamanda içeride de dijital yetenekleri geliştirmeleri gerekiyor. Bu nedenle özel yeteneklere olan talebin artmaya devam etmesi bekleniyor.

Araştırmaya göre örneğin 2022 yılının mart ayından bu yana işten çıkarılan 140 binden fazla teknoloji çalışanının %72'si üç ay içinde yeni iş buldu. Raporda ayrıca 2025 yılına kadar gizlilik ve güven, siber güvenlik, veri analizi, makine öğrenimi ve yapay zekâ, bulut, veri ve yazılım geliştirme gibi alanlarda 149 milyon yeni iş imkânı ortaya çıkacağı öngörüsünde de bulunuluyor. Buna karşın küresel şirketlerin %76'sı BT ve teknolojide boş pozisyonları doldurmakta zorlanıyor.

Rekabet Etkenleri; Raporda, dijital öncelikli küresel ekonomide yüksek vasıflı yeteneklere erişimin şirketlere belirgin bir rekabet avantajı sağladığının altı da çiziliyor. Şirketlerin bu yeteneklerle nerede olurlarsa olsunlar buluşması gerekir. Ancak şirketler yerel çapta işe alım yapmak istese de gerçek kaynak küresel arenada yatıyor.

Amerika'dan Asya'ya, Afrika'dan Avrupa'ya, kalifiye yetenekler geniş bir alana dağılmış durumda. Hatta birçok ülkede düzenlemeler ve altyapı uzaktan çalışmaya uygun, iş gücü maliyetleri düşük ve verimlilik yüksek. ManpowerGroup’a göre göre vasıflı yetenekler için ilk üç genel pazar ABD, Singapur ve Kanada olarak öne çıkıyor.

Buradan çıkarılacak ders çok bize… En önemlisi, en değerli sermayemiz olan insanların nasıl davrandıkları, değer yargıları ve davranış kalıplarını bilmekte fayda var ki daha nitelikli insan kaynakları kurabilelim. Bilgimiz olsun istedim.

HAFTA