Ağaca tırmanamayan balığı yargılamak

Var olmak, kendini gerçekten kabul edip, dünyaya ilham verebilmektir. Farklı olmaktan ve tüm bu farklılıklarınızı güçlü tarafınız olarak görmekten korkmayın…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ağaca tırmanamayan balığı yargılamak

Tunç DİPTAŞ

Farklı bir çocuktu, 3 yaşına kadar konuşamadı. 5 yaşına geldiğinde tüm çabasına rağmen tam bir cümle kurmayı beceremedi. 9 yaşına kadar konuşma zorluğu problemiyle mücadele etti. Normal insanlar gibi iletişimde kalamıyordu. Bu yüzden ilkokulda sınıf arkadaşları tarafından hor görülüyor, dalga geçiliyordu. Birçok kez derslerde başarısız olup okuldan atılmanın eşiğine geldi.

Zor bela liseye kapağı attığında öğretmenler onun dersleri kaytarmasından, sürekli kantinde arkadaşlarıyla vakit öldürmesinden ve hayalperest olmasından şikâyet ediyordu. Sınav zamanı gelip çattığında da arkadaşlarından kopya çekerek derslerini geçme yolunu seçti.  

Bir gün öğretmenlerinden birisi dayanamayıp “Sen zeki bir çocuksun, neden derslere girmiyorsun?” diye sordu. Cevabı gecikmedi: “Derslerde anlatılanları dinlerken sıkılıyorum ve bu bilgilerin çoğunun gereksiz olduğunu düşünüyorum.”

15 yaşında okulu bıraktı. 16 yaşında kendi imkânlarıyla çalışarak üniversite sınavına girdi ve hemen hemen bütün alanlarda başarısız oldu. Sadece fizik ve matematik alanında gösterdiği üstün yetenek dikkat çekiciydi. Bunu alanlardaki başarısını iyi kullandı ve üniversiteye kabul edildi.

21 yaşında üniversiteden mezun oldu ve iş aramaya koyuldu. Üniversitede asistanlık dahil birçok işe başvurdu ancak kendini kimseye beğendiremedi. Üç yıl iş aradıktan sonra nihayet üniversitede asistanlığa kabul edildi ve çalışmalarını yayımlamaya başladı.

Çocukluğu zorluk ve başarısızlık hikayesi ile dolu bu kişi Albert Einstein… Sonrası malum. Bilim dünyasında çığır açan icat ve teorilere imza attı. 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü. 1999 yılında Time dergisi tarafından yüzyılın en önemli kişisi seçildi. Gelmiş geçmiş en zeki insanlardan biri olarak kabul ediliyor.

FARKLILIKLARINIZI SEVİN VE ONLARI BENİMSEYİN

Fizik alanında çığır açmış, icatlara imza atmış, tarihe mal olmuş bir filozofun hayatının her aşamasında çok başarılı olduğu farz edilir. Ancak Albert Einstein’ın çocukluğuna ve gençliğine baktığımızda bu durumun tam tersi olduğu görülüyor.

Albert Einstein yıllar sonra başarısının sırrını “hayal etmek ve zevk aldığı konuda kendisini sürekli geliştirmek” olarak açıkladı ve şunları söyledi: “Bana dahi diyorlar. Aslında herkes dahi olabilir. Eğer bir balığı ağaca tırmanamadığı için yargılarsanız, o balık hayatı boyunca buna inanıp kendisinin aptal olduğunu düşünür.”

Einstein’ın hikayesinden öğrenebileceğimiz önemli dersler var.

1.   Herkesin kendine has özellikleri, güçlü yönleri vardır. Bunların farkında olursak ve ısrarla bu özelliklerimize odaklanırsak ancak o zaman kendimizi gerçekleştirebiliriz. Einstein hiçbir zaman toplumun kendisini kabul etmesiyle ilgilenmedi. Bunun yerine kendini her yönüyle benimseyerek güçlü yönlerine odaklandı.

2.   Okullarda alınan eğitimden daha önemli olan kişisel eğitim ve insanın kendisini sürekli olarak geliştirmesidir.

3.   Bir balıktan ağaca tırmanmasını beklemek, bunu yapamayınca yargılamak doğru değildir. Bir sanatçının mühendis gibi ya da bir mühendisin sanatçı gibi düşünmeyeceğini, davranmayacağını bilmek gerekir. Önyargılı yaklaşmak yerine insanları olduğu gibi kabul edip, doğal olarak güçlü oldukları alanda değerlendirmek en doğrusudur.

Var olmak, kendini gerçekten kabul edip, dünyaya ilham verebilmektir. 

Başarılı bir lider olmak, kendi markanızı yaratmak, kariyer basamaklarını hızla çıkmak, kendi işinizi kurmak istiyorsanız farklılıklarınızı sevin ve benimseyin.  “Başkası ne der” demek yerine, “Ben kendime has özelliklerimle farklılık yaratıyorum” düşüncesini koyun. Farklı olmaktan, başkalarının kusur olarak gördükleri özeliklerinizi benimsemekten ve bunları güçlü tarafınız olarak görmekten korkmayın.

Böylelikle yeni dünyalara, yeni icatlara, yeniliklere açılmanın keyfini yaşayın.

 

 

HAFTA