Adalar Denizi’nin kraliçesi
Orada güneşin batışı bir başkadır. Seyrine doyum olmaz. Hele bir de keyifli dost sohbetleriyle renklenen denizci sofraları kurulduysa zamanı durdurmak istersiniz. Dikili’den söz ediyorum… İzmir’den kuzeye doğru dümen tuttuğunuzda sizleri coşkuyla karşılayan zümrüt taçlı kraliçeden.
HAKAN ATİS
Kıyılarımızda demirlenip uzun süre dinlenmeyi hak eden nice güzelliklere sahibiz. Ancak bağlama yeri sorunları ve marina ücretlerinin yüksekliği amatör denizcilerimizi genellikle Çanakkale-Muğla arasında yer alan kıyılarımıza bağlı kılıyor. Bu sorunun çözümü sanıldığı kadar zor değil. Hopa’dan İskenderun’a uzanan cennet kıyılarımızda amatör denizcilerimiz için sert havalara kapalı, kışlama ve çekme-atmaya uygun, elektrik, su, market, güvenlik ihtiyaçlarının karşılanabileceği bağlama yerleri inşa edilmeli. Lüks olmasına gerek yok. İşin o kısmını marinalar başarıyla karşılıyor. Sözün özü dileyenler modern marinalarda, dileyenler ifade ettiğim tesislerde bağlanabilmeli. Bu sanıldığı kadar zor değil! Ücretsiz olması da şart değil, yeter ki fiyatı amatör denizcilerimize ‘eziyet’ çektirecek düzeyde olmasın. Almanya, İtalya ve İsveç’te bu modelin başarılı örneklerini gördüm. Dilerim gün gelir ülkemizde de yaygınlaşır. Bu girişin ardından konumuza geçelim.
Keyifli rota
Dikili’ye 1987 yılından bu yana yolum düşer. Orası keyif aldığım sakin ve güzel deniz beldeleri arasında ilk sıralarda yer alır. Bunun yanı sıra denizcilikteki ustam olan sevgili kuzenim Tayfun Erkul’un yaşam diyarıdır. Zeytin ağaçlarının içinde yer alan maviliklere nazır evinin terasında ve zarif yelkenlisi Delfin’de gerçekleştirdiğimiz sohbetler hayat dersi gibidir. Sözün özü Dikili, yılın her mevsimi ruhumu dinlendirir. Bu cennet, İstanbul’dan demir alıp güneye inen veya Antalya, Datça, Göcek, Marmaris, Bodrum, Kuşadası, Seferihisar, Çeşme, Karaburun’dan kuzeye tırmanan mavi yürekli dostların aşina olduğu keyifli bir rotadır. Bu nedenle ben özellikle ilk kez deneyecekler için öneriler paylaşacağım. Elbette mevsim rüzgarlarına, denizin değişkenliğine ve yöreyi iyi bilen kaptanların tavsiyelerine dikkat edilmeli. Bu rotayı Ayvalık’tan güneye iniş olarak aktaracağım. Dikili ve ilçenin cazip yerleri Bademli ve Kalem Adası, yaklaşık 25 millik mesafede yer alıyor. Olağanüstü bir durum yaşanmaması halinde 4, 5 saat süren keyifli seyirle ulaşmanız mümkün. Sizlere emniyetli öneriler sunmak için denizlerimizi iyi tanıyan iki dostumun, Deniz Giray ve Tayfun Erkul’un tavsiyelerini aktarmak istiyorum. Her ikisine de teşekkür ediyorum.
Not defteri
Ayvalık-Dikili rotasında karayel ve lodos gibi rüzgarlara dikkat edilmesinde yarar var. Bunlar deniz kaldırabilir. Kuzey Ege’de özellikle sıcak günlerde batıdan yağmurla birlikte gelebilecek ani hava kaçaklarına karşı mutlaka tetikte olunmalı. Dikili balıkçı limanının ortalama derinliği 5 metre. Ancak yer bulmak hayli zor. 1987 yılında dönemin İzmir Valisi Nevzat Ayaz, aralarında bulunduğum gazetecilerle birlikte mevcut limanda inceleme yapmış ve yenisinin yapılacağını müjdelemişti. Üstünden hayli uzun zaman geçti. Yine de umutlu bekleyiş devam ediyor! Dilerim o büyük ve modern liman bir gün inşa edilir. Sözün özü mevcut limanda demir atamazsınız. Bir ihtimal bazen girişte, iskele yönünde kısa süreli yer bulabilirsiniz. Genellikle limanın patronu sayılan balıkçı teknelerine aborda olabilirsiniz. Ancak… Sert havalarda mecbur kalırsanız sığınabilirsiniz fakat dikkatli olmanızda yarar var. Derinlik ve yer sorunu hep aklınızda bulunsun. Öte yandan Bademli ve Kalem Adası, Ayvalık’a aynı mesafede sayılabilir. Özellikle Kalem Adası’nın kuzeyi çok sığ ve kayalık. Boğaz gibi görünür ancak geçiş güvenli değil. Hemen yanında bulunan Bademli ise derinliğin 4-6 m arasında olduğu doğal bir cennet. Sakin havalarda muhteşem denizi kaçırmayın. Sizleri mutlu kılacaktır. Ancak kıyılarındaki döküntülerden ve girişindeki Güvercin kayasından uzak durmanızda yarar var. Gece girmeyi planlıyorsanız Kalem Adası’nı seçmeniz daha isabetli olacaktır. Sözün özü, haritaların dikkatle okunması ve yöreyi iyi bilen kaptanlarla konuşulması her zaman faydalıdır. Bunu ihmal etmeyin. Benim tavsiyeme gelince… Bizim sularımızdaki Maldivler sayılan, sizlere masalsı güzellik sunacak Kalem Adası’nı pas geçmeyin derim. Atlayın botunuza istediğiniz noktasında demir atın. O an hayatı ıskalamadığınızı anlayacaksınız. Söz kuzeyin cennet beldelerinden açılmışken Eski Foça’yı da unutmamak gerekir. Yılın büyük bölümünde sakinliği ve doğal güzelliği ile sizleri mıknatıs gibi çeker. Bundan emin olabilirsiniz. Uygun havalarda oradan demir alıp Karaburun’a doğru keyifli yelken seyri yapabilirsiniz. Dönüşünüzde İngiliz Burnu’nda demirleyin. Seyirden sonra lezzetli mutfağıyla ünlü Kavala Wine Bistro Bar’a mutlaka uğrayın. Yörede bilinen adıyla taş evin Kavala kurabiyeleri başta olmak üzere mutfağı nefistir. Orada mavi yürekli dostlarınızda keyifli sofralar kurabilirsiniz. Peki ya Karaburun? Unuttum sanmayın. Sıra ona da gelecek. Çünkü o cennet özel bir yazıyı hak ediyor. Değerli okurlar, bu haftalık noktalıyorum. 15 Aralık Cumartesi için hoşgörünüzü diliyorum. Önümüzdeki hafta uzun bir seyahatte olacağım. Ayın 22’sinde yeniden buluşmak dileğiyle esen kalın. Pruvanız neta, rüzgar kolayınıza olsun.