15 maddede kanlı yasa gerçeği!

Sokak hayvanlarını toplayıp barınağa hapseden, sahiplenilmediği durumda da ötenazi yolunu açan yasa, Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yasa maddeleri, hayvan hakları gönüllülerinin faaliyetlerini de ‘yasa dışı’ hale getiriyor. Sokak hayvanlarının öldürülmesinin önünü açan yasa maddeleri ne anlama geliyor, birlikte bakalım!

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
15 maddede kanlı yasa gerçeği!

ŞEBNEM TURHAN

Türkiye’de hemen hemen herkesin karşı çıktığı sokak hayvanlarını toplayıp öldürmeyi yasalaştıran tasarı Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi ve Cumhurbaşkanı’nın onayına gönderildi. Bu yasa sadece sokaktaki kedi ve köpeği öldürmekle kalmayıp, can dostlarımızı kurtarmaya çalışan hayvan gönüllülerinin faaliyetlerini yasakladığı gibi sokaktaki canların yaşayabilmesi için kapınızın önüne bir tas su, bir tas mama koymanızı bile engelleyecek.

Yasayı hazırlayıp Meclis’te kabul eden iki partinin dediklerinin aksine artık büyük bir katliamın kapısı açıldı ve sokaklardaki canları yaşatmaya çalışanlara yönelik saldırılar da yasal hale getirildi. Gelin Türkiye Vegan Derneği’nin ve hayvan gönüllülerinin hazırladıkları metinlerin yardımıyla yasa maddelerinin ne anlama geldiğini anlayalım…

Madde 1: İsmi ‘Hayvanları Koruma Kanunu’ olan yasa, ilk maddesi ile hayvanları ve hayvan haklarını, kanunun amacı ibaresinden sonra eklenen “insan, hayvan ve çevre sağlığını gözetmek kaydıyla” ifadesi ile açık bir şekilde ikinci plana atıyor. Yani belirsizlik yaratan bu ibare ile hayvan hakları gözetilmekten çıkarılıyor ve keyfiliğin önü açılıyor.

Madde 2: Bu maddeyle artık barınaklar yalnızca yaralı, hasta ve bakıma muhtaç hayvanların bakımlarının yapılacağı rehabilitasyon merkezleri olmaktan çıkarılıyor. Dolayısıyla değişiklik ile bakıma muhtaç durumda olmasa dahi ‘sahipsiz’ olarak tanımlanmış, sokakta yaşayan sağlıklı can dostlarımızın toplanarak barınaklara kapatılmalarının önü açılıyor. Bu da hayvanlar ölene ya da sahiplendirilene kadar barınak adı verilen ancak gerçeğinin hayvan toplama kampından farksız olduğu yerlere hapsedilmesini getiriyor.

Madde 3: Mevcut kanundaki “sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” ifadesi bu madde ile kaldırıldı. Yani artık sahipsiz kabul edilen sokak hayvanlarını devletin koruma yükümlülüğü yok. Yani sahipli-sahipsiz hayvan hakları açısından ikilik yaratıldı. Ek olarak “hayvanların sahiplendirilinceye kadar bakılmaları” ifadesinin getirilmesi ile hayvanların özgürlükleri kısıtlandı, barınaklara gönderilen hayvanların “sahiplenilmedikleri” sürece barınaklarda esaret altında tutulmaları sağlandı. Dolayısıyla Madde 3 ile sokakta yaşayan hayvanların hem özgürlükleri hem de yaşam hakları ellerinden alındı.

Madde 4: Bu madde, mevcut kanundaki “Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır”ı kaldırdı. Bu durum maddeye getirilen “kanuni istisnalar hariç” ve “insan ve çevre sağlığı için oluşabilecek”, ifadeleri ile sokakta yaşayan hayvanların yaşam haklarının ellerinden alınması için olanak tanısa da muğlak bir zemin olması sebebiyle hayvanların katledilmesi açısından suiistimale açık bir madde olarak karşımıza çıkıyor.

Madde 5: Bu madde ile “öldürme ve ötenazi işlemine ilişkin esaslar” getiriliyor ve hayvanların öldürülmesine ilişkin yeni fıkralar ekleniyor. Düzenlemeler ile tedavisi mümkün olan hasta hayvanların ve rehabilite edilebilecek, tedavi edilebilecek hayvanların dahi öldürülebilmesinin önü açılıyor. Bu maddenin tedavi ve rehabilitesi mümkün olan hayvanların dahi yaşam haklarını yok sayması suistimale açık muğlak bir alan yaratıyor ve barınakların rehabilitasyon merkezi olma görevini tamamen ortadan kaldırıyor.

Madde 6: Hayvanlarla ilgili yasakları içeren maddede değişiklik getiriyor. Yapılan değişiklikler ile hayvanlara veya anne karnındaki yavrulara müdahaleler yapmaya ve yabancı maddeler vermeye yalnızca tıbbi gerekçeler altında değil aynı zamanda kanuni gerekçeler altında da izin veriliyor. Ek olarak toplanan sahipsiz hayvanların ‘bakımevi’ dışında bir yere bırakılamayacağı da belirtiliyor.

Madde 7: İl Hayvanları Koruma Kurulu Görevlerine ilişkin değişikliklerde “yerel hayvan koruma gönüllüsünün müracaatları değerlendirilir” ifadesinin çıkarılması çok kritik. Bu ifadenin çıkarılması ve ek olarak kanun teklifindeki diğer maddelerle de desteklenecek şekilde yerel gönüllüler tasfiye ediliyor. Ayrıca yerel hayvan koruma gönüllülerinin sokakta hayvan kalmayacağı gerekçesiyle kaldırılması yasada sadece köpeklerin olmadığının, kedilerin de bu kapsama dahil edileceğinin habercisi.

Madde 8: İnşa edilecek bakımevleri için teşvik ve mali desteğin Bakanlıkça sağlanabileceğini içeren bu değişiklik ile ‘kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat’ programının mevcut barınak sayısının yetersiz olduğu/olabileceği kabulü olduğu halde terk edildiği görülüyor.

Madde 9: Hayvanlara eziyet eden, bakımını ciddi derecede ihmal eden kişilerden alınan hayvanların korunmasına dair kararların olduğu bu madde hayvanların sahiplendirilinceye kadar barınaklarda kalmasını içeriyor. Ayrıca hayvanların sahiplendirilme niteliğinde olduğuna da karar verilecek. Bu kararı kim verecek? Ancak koruma altına alınan hayvanlardan “sahiplendirme niteliği olmayanların” ya ömürlerinin sonuna kadar barınaklara hapsedileceği ya da öldürülebileceği anlamına geliyor. Bu durum vatandaşların, kötü muameleye maruz kaldığını tespit ettikleri bazı hayvanlarda hayvanın öldürülme/hapsedilme korkusu nedeniyle yetkili birimlere şikayet edilmemesine yol açabileceğinden toplumda hayvana karşı şiddete ve kötü muameleye sessiz kalınması riskini de taşıyor.

Madde 10: İdari para cezalarını maddede yerel hayvan koruma gönüllüsü ifadeleri bir kez daha kanun dışına çıkarılıyor. Terk edilen hayvanlara yönelik cezalar düzenlenirken hayvanları üretenlere, ticaretini yapanlara yönelik ise hiçbir ceza getirilmiyor.

Madde 11: Bu madde ise adli ceza maddelerini düzenliyor, madde hayvanlara kasıtlı kötü davranma ve kanunî, tıbbî ve bilimsel istisnalar dışındaki öldürülmelerine 6 ay-3 yıl arası hapis cezası veriyor ancak diğer maddelerle birlikte yorumlandığında sahiplendirilmeyen hayvanların da öldürülmesi suç kabul edilmiyor.

Madde 12: Kanun, hayvanların sağlığı konusunda diğer kanunlara referans vermeyi bırakarak yalnızca 5199’u ve Kara Avcılığı Kanunu’nu refere ediyor.

Madde 13: Mevcut kanunda yapılan değişiklik ile yerinde yaşatma yapılmayacağının altı bir kez daha çiziliyor. Toplama yapmayan, barınaklar açmayan belediye yetkililerine hapis cezası verileceğini işaret ederek ülke genelindeki tüm belediyeleri toplama yapmaya mecbur bırakıyor.

Madde 14: Değişikliklerin uygulanması için 4 yıl süre tanınıyor. Ancak bu süre yeni bakımevleri kurulması ile ilişkili olduğundan bu madde ile bir kez daha mevcut barınakların nüfusa oranla yetersiz olduğuna işaret ediliyor. Bu madde, yerel yönetimlerin, yasa geçer geçmez hayvanları toplayıp hapsedeceklerini istediği için 2028’e kadar -yasayı getirenlerin 4 milyon ilan ettiği- hayvanların nerede tutulacağı belirsizliğini koruyor.

Madde 15: Daha önceki farklı işlevleri olan maddelerden çıkarılan Yerel Hayvan Koruma Gönüllüsü mevcut yasada bu noktada tanımlanıyordu. Bu maddenin onaylanması ile birlikte yerel hayvan koruma gönüllüleri tamamen yok sayılıyor. Mevcut durumda beslemelerin, kısırlaştırmaların, bakımların ve hak ihlallerine karşı mücadelenin büyük bir çoğunluğunu yerel hayvan koruma gönüllülerinin yaptığı düşünüldüğünde resmi tanımının yasadan çıkarılması büyük bir kayıp. Ayrıca bu maddenin yorumlanmasıyla artık kapınızın önüne bir tas su, bir tas mama da bırakamayacaksınız. Bunu yaptığınızda size gelecek saldırılara karşılık artık korumasız kaldınız, malum saldırılar daha kanun yasalaşmadan başlamıştı.

Kampanyalar başladı

Yasa çıktı ama hayvan gönüllüleri can dostlarını terk etmiş değil. Pek çok belediye bu yasayı uygulamayacağını açıkladı, özellikle veteriner hekimlerinin yasaya karşı çıkmaları çok değerli. Türkiye Vegan Derneği bunun bir son olmadığını vurgulayarak öncelikle Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını bunun yanı sıra belediyelerle çözüm arayışlarının devam edeceğini vurguladı. CHP de kabul edilen yasayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağını söyledi. Yasa gündeme geldiğinden beri karşı çıkan derneklerin başında gelen ‘Dört Ayaklı Şehir’ yeni bir kampanya başlattı. ‘Can Yoldaşımı Yaşatacağım’ kampanyası ile olabildiğince fazla sayıdaki sokak köpeği ve kedisini kısırlaştırıp, aşılatıp kimliklendirmeyi hedefliyorlar. Sokak hayvanlarını bu işlemlerin ardından geçici ve kalıcı yuvalara yerleştirmeyi, güvenli alanda kalmalarını sağlamayı isteyen Dört Ayaklı Şehir üyeleri önceliklerinin ise toplatılma riski altındaki sokak köpekleri ve kedileri olduğunu duyurdu.

 

HAFTA