YRP'li Kılıç'dan Bakan Ersoy'a tepki: Kendi otellerine bakmaktan Türkiye turizmine bakamaz hale gelmiştir

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, "Ruhsat verip belgelendirdiği oteli yangın başta olmak üzere insan sağlığı ve önlemleri yönünden denetlemeyen Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu yangın faciasında asli kusurludur ve hukuken sorumludur. Hem Belediye Başkanı hem de Kültür ve Turizm Bakanı hem sorumlulukları hem de soruşturmanın selameti bakımından istifa etmelidir" dedi.

ANKA
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
YRP'li Kılıç'dan Bakan Ersoy'a tepki: Kendi otellerine bakmaktan Türkiye turizmine bakamaz hale gelmiştir

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası basın toplantısı düzenledi. Kılıç'ın gündeminde Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel'de meydana gelen yangın faciası, İmralı süreci ve ekonomi vardı.

Yaşanan ekonomik ve sosyal gelişmeler doğrultusunda iktidarın erken seçim yapması gerektiğini belirten Kılıç, "Bu ekonomik tablo sürdürülebilir bir tablo değildir. Fatura her zaman olduğu gibi dar gelirlilere, en alttakilere kesilmiştir. Zengin daha da zenginleşirken fakir her geçen gün daha da fakirleşmektedir. Bu şartlar altında erken seçim kaçınılmazdır ve erken seçim kapıdadır. Hükümetin yapacağı sadece seçimin tarihini belirlemek ve kararı almaktır" ifadelerini kullandı. 

"Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu yangın faciasında asli kusurludur"

Kılıç, şunları söyledi:

"Turizm ülkesinde hem de bir kayak merkezinde bir otel yangını yaşanıyor. Bu otel yangının da 78 insanımız can veriyor. Çok acı bir biçimde yanarak can veriyor ve sorumluluk makamı sorumluluk almaktan kaçıyor. Taraflar birbirinin üzerine suç atmaktan, suçlamaktan başka bir şey şu anda kadar yapmış değil. Kartalkaya Otel yangınında sorumlulukları bulunan Kültür ve Turizm Bakanı da Bolu Belediye başkanı da istifa etmelidir. 78 insanımızın yanarak ya da dumandan boğularak can verdiği yangın faciasında sorumluluğu bulunan isimlerin demegoji yapmaları, birbirlerini suçlamaları kabul edilebilir bir durum değil.

Gerçeklerin karartılmasına Yeniden Refah Partisi olarak seyirci kalmayacağız. Kartalkaya otel faciasında otelin yangına hazırlıksız olduğunu tespit edip durumu üst makamlara, mercilere bildirmeyen Bolu Belediyesi olayda tali kusurludur. Hukuken sorumludur. Ruhsat verip belgelendirdiği oteli yangın başta olmak üzere insan sağlığı ve önlemleri yönünden denetlemeyen Kültür ve Turizm Bakanlığı da bu yangın faciasında asli kusurludur ve hukuken sorumludur. Hem Belediye Başkanı hem de Kültür ve Turizm bakanı hem sorumlulukları hem de soruşturmanın selameti bakımından istifa etmelidir.

''Olaya ait ilk bilirkişi raporunun sümen altı edilmesi de kabul edilebilir bir durum değildir''

Olaya ait ilk bilirkişi raporunun sümen altı edilmesi de kabul edilebilir bir durum değildir. Anlaşılıyor ki soruşturun talimatını verenlerin bilirkişilere değil 'işini bilenlere' ihtiyacı vardır. İlk rapordaki tespitleri ve sorumluları yok sayan her yeni rapor şaibeli olacak ve kamuoyu vicdanında karşılık bulamayacaktır. Yangın çıkışları kapalı ya da yetersiz. Yangın merdivenleri bina içinde ve ulaşılabilir değil. Yangın springleri yok. Duman dedektörleri çalışmıyor. Yangın alarmı yok. Yangın söndürme tüpleri yok ya da yerersiz. Oteller bölgesinde bir tane bile itfaiye aracı yok. Otel sahibi sadece kazanacağı paraya bakmış, insan sağlığını hiçe saymış. Daha ne olsun? Yetkililerin, denetlemesi gerekenlerin, bu otele acentası üzerinden müşteri gönderenlerin sorumluluk alması için daha ne olması lazım? Turizm Bakanı kendi otellerine bakmaktan, Türkiye turizmine bakamaz hale gelmiştir. Türkiye’nin en namlı otelcisi, en havalı tür şirketi sahibi olan Turizm Bakanı ahlaki ve vicdani sorumluluğa ortak olmalı; ya görevden affını istemeli ya da  görevden el çektirilmelidir.''

"Türk-Kürt kardeşliği İmralı’dan gelecek mesaja bırakılamayacak kadar önemli bir değerdir"

''Bir diğer ulusal konumuz devam eden İmralı görüşmeleri'' diyen Kılıç, şöyle devam etti:

''Teröristbaşı Abdullah Öcalan ile terörün biteceğine, 40 bin insanımızın katili olan terörist APO ile Türkiye’ye terörsüz günlerin geleceğine ihtimal vermiyoruz. Terörün bitmesini elbette biz de istiyoruz.  Ama bunun terör örgütü ile müzakere ederek değil, terörizmin her boyutuyla mücadele ederek sağlanacağına inanıyoruz. Ayrıca Suriye’de ABD tarafından eğitilip silahlarla donatılan 130 bin kişilik YPG terör ordusun silahları teslim alınmadıkça PKK terörünün biteceğine de ihtimal vermiyoruz. Türkiye’ye karşı silahlandırılan YPG orada dururken son kullanma tarihi zaten dolmuş PKK bitse ne olur, bitmese ne olur?  Terör örgütünden kurtulacağız derken Suriye topraklarında bir terör devletinin kurulmasına seyirci kalamayız, kalmamalıyız. İmralı’ya tekrar tekrar heyet göndermek artık abesle iştigaldir. Zaman kaybıdır. Terörü cesaretlendirmektir. Türk-Kürt kardeşliği İmralı’dan gelecek mesaja bırakılamayacak kadar önemli bir değerdir.  Ve bu kardeşlik en az bin yıl önce zaten tesis edilmiştir. Kardeşliğimizi hatırlamak ya da pekiştirmek için teröristbaşına ihtiyacımız yoktur.

"Ekonomideki bu gidişat da erken seçimin kapıya dayandığının habercisidir"

Türkiye’nin Hazine garantisi verilen müteahhitlerin borçlarıyla birlikte dış borç yükü 540 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Türkiye’nin 2025 yılında ödemek zorunda olduğu borç faizi ise 60 milyar dolardır. Borcun ana parası olduğu gibi durmakta, borcun faizi yeni borçlarla kapatılmaktadır. Tam manasıyla bir borç faiz sarmalına girmiş bulunmaktayız. Faizsiz ekonomiyi savunanlar döneminde maalesef Türkiye’miz, tarihinin en yüksek faiz ödemeleriyle karşı karşıya bulunmaktadır. Borç faiz sarmalından çıkışın ve ekonomik anlamda kurtuluşun tek çaresi, ‘Milli Görüş ve Adil Düzen’ iktidarına ulaşmaktır. Borcun borçla ödendiği, milli gelirimizin iş ve ihtiyaçlara değil faiz ödemelerine aktarıldığı bu düzen sürdürülebilir değildir. Ve ekonomideki bu gidişat da erken seçimin kapıya dayandığının habercisidir. TÜİK enflasyonu yüzde 44. Asgari ücrete yapılan artış yüzde 30. SSK ve BAĞKUR emeklisine yüzde 15. Memur emeklisine yüzde 11. Ücret ve aylıklar enflasyona ezdirildi. Refah payı da verilmedi. Asgari ücret ve emekli aylıkları daha cebe bile girmeden açlık sınırının altına düştü.  Bu ekonomik tablo sürdürülebilir bir tablo değildir. Fatura her zaman olduğu gibi dar gelirlilere, en alttakilere kesilmiştir. Zengin daha da zenginleşirken fakir her geçen gün daha da fakirleşmektedir. Bu şartlar altında erken seçim kaçınılmazdır ve erken seçim kapıdadır. Hükümetin yapacağı sadece seçimin tarihini belirlemek ve kararı almaktır."

"Yargıda siyasallaşma maalesef var"

Suat Kılıç, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ümit Özdağ ve Ekrem İmamoğlu'na yönelik soruşturma ve yargılama süreçlerine ilişkin bir soruyu Kılıç, şöyle yanıtladı:

'''Yargıda siyasallaşma maalesef var. Bir genel başkanın bir belediye başkanının arka arkaya soruşturmalarla kıskaca alınmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye’de siyasetin daha özgür ve hukukun daha güven telkin ettiği bir iklimde yapılması gerekmektedir. Siyasetin bu kadar soruşturmalarla sıkıştırılan bir ülke dışardan bakıldığında demokratik bir ülke görüntüsü vermeyecektir. Bunun iktidara da bir katkısı yok, Türkiye’nin finansal güvenliğine de bir katkısı yok. O nedenle bir an önce bu yargımaların gevşetilmesi ve siyasilerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Dünya görüşü ne olursa olsun Türkiye’de Anayasa'ya ve yasalara göre kurulmuş bir partinin genel başkanının tutuklu bulunmasının bir anlamı yoktur. Milyonlarca kişinini oyuyla seçilmiş bir belediye başkanını da soruşturmalarla köşeye sıkıştırılmanın bir anlamı yoktur. Elbetteki kimsenin bir suç işleme özgürlüğü yoktur. Suç işleyen hukuk, önünde yargı önünde bunun hesabını verecektir. Tutukluluk ve arka arkaya gelen seri soruşturmalar yargıda bir siyasi gölgenin varlığını hepimize göstermektedir.''

 

 

Gündem