Yalıda oturana ucuz elektrik yok

Demokrat Parti’ye göre iktidara kim gelirse gelsin enerji kriziyle uğraşmak zorunda. Genel İdare Kurulu Üyesi Ali Arif Aktürk, DP iktidarında serbest piyasayı çalıştıracaklarını, enerji faturası desteklerini gelire göre adil dağıtacaklarını söylüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Yalıda oturana ucuz elektrik yok

Mehmet KARA

Türkiye seçimlere doğru giderken, partilerin enerji alanındaki politikaları da merak konusu. “Altılı Masa” tabir edilen Millet İttifakı partilerinin enerji alanındaki sözcülerini dinlemeye CHP’nin ardından bu hafta Demokrat Parti (DP) ile devam ediyoruz. Enerji Günlüğü yazarlarından, BOTAŞ Gaz Alım Dairesi Eski başkanlarından, DP Genel İdare Kurulu Üyesi Ali Arif Aktürk DÜNYA’nın sorularını cevapladı.

Enerji alanındaki en önemli problem nedir?

Vatandaş açısından baktığımızda en önemli sorun, tüm dünyada hızla artan emtia fiyatlarıyla birlikte Türkiye’de de enerjinin, doğalgazın, elektriğin pahalanması ve bu pahalılığa kötü bir dönemde yakalanmamızdır.

Neden böyle oldu?

Vatandaş açısından bakarsak, bu yüksek enflasyonun bir kısmını sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi yurt dışından ithal ediyor olmamıza rağmen, temel neden bizim kıt kaynaklarımızı 20 yılda hoyratça harcamış olmamız. Ve bedelini şimdi bu enflasyonla, hızla artan enerji fiyatlarıyla, cari açıkla, bütçe açığıyla karşı karşıya kalarak ödüyoruz.

Siz iktidara gelirseniz ne yapacaksınız?

Önce şunu söylemem gerekiyor: Eğer bu kışı geçirebilirsek ek bütçede öngörülen kaynakları sağlayıp da sübvanse edecek kaynak yaratabilirsek ve başta petrol olmak üzere Ukrayna’dan kaynaklanan krizle artan enerji fiyatlarında bir miktar gevşeme olmaz ise biz mutlaka ve mutlaka 2023’te seçimlerden sonra ekonomik krizle birlikte enerjinin tetiklediği bir krizle karşı karşıya kalacağız. Yani ister şu anki iktidar seçimi kazansın, devam etsin; isterse başka biri gelsin. Kucağında çok büyük bir krizle, çok büyük bir sorun yumağıyla karşı karşıya kalacak.

O zaman seçime katılmayın bari…

Altılı masada bildiğiniz üzere güçlendirilmiş parlamenter sistemden bahsediyoruz. Bizim bir kere kuvvetler ayrılığını, hukuku tesis etmemiz gerekiyor. İkinci olarak da enerjide uzun vadeli politikalar gerekiyor. Biz ya da altılı masadakiler iktidara gelirsek uzun vadeli politikaları belirleyecek aynen Milli Güvelik Kurulu (MGK) gibi Enerji Arz Güvenliği Kurulu kurmalıyız.

Kimler girecek bu kurula?

Enerji bakanı, dışişleri bakanı, sanayi bakanı, ekonomi bakanı bunun üyesi olacak. Hatta muhalefet partisi lideri de Kurul’da bulunacak. Mesela, altılı masadan bir aday seçildi ve Recep Tayyip Erdoğan muhalefette kaldı. Erdoğan, muhalefet lideri olarak bizim bu Enerji Arz Güvenliği Kurulu’nun münferit üyesi olacak. Kurulun bu yapısı sayesinde, enerji stratejilerimizi belirlerken Sayın Erdoğan’ın da tecrübelerinden faydalanarak Türkiye’nin gelecek 30 yılını, 50 yılını, nükleerdeki, doğalgazdaki pozisyonunu, yenilenebilir enerjisedik durumunu, karbon salımındaki vaziyetini çizmiş olacağız.

O halde bunu ekonomik hedeflerden bağımsız düşünemeyiz...

Evet ve bu yüzden ikinci olarak, kaldırılan Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) yerine, yeni bir yapı kuracağız. Buna Stratejik Planlama Teşkilatı diyoruz. Enerji de stratejik bir konu. Türkiye’de enerjinin kontrollü bir şekilde planlanarak doğru çalışan bir serbest piyasa tesis edilmesinin öneminin altını çiziyoruz. Biz SPT ile enerji özelinde ve makro ekonomi genelinde Türkiye’nin planlamasını tesis edeceğiz.

Enerjide vatandaşa destek fiyatlar sürecek mi?

Türkiye’de yıllardır sübvansiyon yapılıyor. Enerji fiyatları yurt dışında arttığında sübvansiyon artıyor, azaldığında düşüyor. Ama Boğaziçi’nde yalıda oturan bir iş adamının 800 m2, 1000 m2, 1500 m2 yalısında sübvansiyona ihtiyacı yok. Sultanbeyli’deki Ayşe teyzenin, dar gelirlinin sübvansiyona ihtiyacı var. Sübvansiyonu dünyanın her ülkesi yapıyor ama dar gelirlisine yapıyor. Bizim de sübvansiyonu doğru insana yapmamız gerekiyor. Şu anda konutlardaki gaz fiyatı herkes için sübvanse ediliyor. Size de, bana da, Rahmi Bey’e de, Ayşe teyzeye de, Mehmet amcaya da destek var. Doğru insana doğru sübvansiyon, doğrudan destekle yapılması gerekiyor. Ama Rahmi Bey’e, belki size ve bana gazın da elektriğin de maliyet bazlı belirlenmiş gerçek fiyatından satılması gerekiyor.

Tek dönemlik EPDK üyeliği

Rekabet Kurulu, EPDK gibi kurumların bağımsız otoriteler olarak götürmesi gereken görevler var. Orada siyasetten hariç işin ehli insanların sadece bir dönem görev yapacak şekilde atandığı kurul üyeleriyle bir sistem tesis etmeyi planlıyoruz.

Gaz ve elektrik iletim şebekesine bağımsızlık

Elektrikte ve doğalgazda bağımsız sistem operatörlerimiz olacak. Bağımsızdan kastımız, Türkiye varlık fonunun altında olmayan, kendi kararlarını kendi verebilen bir BOTAŞ, bir bağımsız elektrik iletim organizasyonu (TEİAŞ’ı kastediyor, MK) kuracağız.

Petrol aramalarında kamu-özel işbirliği

Bir Japon şirketi Afrika’ya yüzde 25’e kadar devletin desteğiyle gidiyor. Ticari bir keşif yapılırsa devlet yola devam etmek istemezse şirketin o ana kadarki harcamalarını faiziyle birlikte geri ödüyor. Bu modelin bir benzerini biz de petrol ve doğalgaz (TPAO) ile maden (MTA) aramalarında uygulayacağız. TPAO arkasına Dışişleri Bakanlığı’nı da alarak Afrika’nın ücra yerlerinde, açık denizlerinde özel sektörle birlikte petrol ve gaz arayacak. Gerekli mevzuatı da çıkaracağız.

Enerji savurganı cezalandırılmalı

Türkiye sübvanse edilmiş enerji kullanınca vatandaş klimayı dibine kadar çalıştırıyor, ortam ısısını 22 dereceye düşürüyor. Bugün İstanbul, İzmir ve Ankara’ya gidin herkesin evi en aşağı 22-23 derecedir. Yani enerjiyi de verimli kullanmıyoruz. Fransa’nın yeni birtakım kararları var. Ortam sıcaklıkları 19-24 derece arasında olacak. Klimaları fazla kullananlara 750 Euro para cezası uygulanacak. Benzerlerini biz de uygulamalıyız.

 

Gündem
Bu konularda ilginizi çekebilir