Türkiye’de israfın karnesi: Kamu kaynakları halk için kullanılıyor mu?

İPA, kamu kaynaklarının halk için kullanımında Türkiye’nin nerede olduğunu araştırdı. Türkiye’nin İsraf Karnesi raporu yayınlandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Türkiye’de israfın karnesi: Kamu kaynakları halk için kullanılıyor mu?

İBB’ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA), Türkiye’nin İsraf Karnesi raporunu yayınladı.

Raporun özetinde, “ekonomik kriz ağırlaşırken, kamuda israf artıyor, kaynaklar etkin ve verimli kullanılmıyor” ifadeleri yer alırken, israf yaratan ana alanlar şu şekilde sıralandı:

-Yanlış ekonomik ve mali politikalar nedeniyle katlanılan yüksek faiz yükü,

-Yanlış politika uygulamaları sonucunda ortaya çıkan yüksek kamusal maliyetler,

-Seçim yatırımları,

-Kamunun istihdam alanı olarak görülmesi,

-İstisnai kadro uygulamasıyla yapılan sınavsız atamalar,

-Personel alımı ve karar verici kadrolara atamalarda liyakatin ve ehliyetin devre dışı bırakılması,

-Plansız, dengesiz, önceliklendirmeden yoksun yatırım kararları,

-Çok yüksek hesap hatasıyla ihale edilen kamu özel işbirliği projeleri ve ödeme garantileri,

-Görevlendirme zararları yoluyla bütçe denetiminden uzak harcamalar,

-Kişi veya şirkete özel istisna, muafiyet veya vergi indirimleri,

-Uzun vadeli perspektiften yoksun, verimlilik ve stratejiyi esas almayan teşvik sistemi,

-Şeffaflıktan uzak ihale sistemi,

-Kamunun ilan ve reklam harcamaları.

Kamuda israf neden önlenemiyor?

Kamu harcamalarında israf, usulsüzlük ve yolsuzlukların önlenememe nedenleri de şu şekilde belirtildi:

-Her şeyden önce kamuda israf dar bir kapsama hapsedilerek gerçek israf kalemlerinin kamuoyundan gizlenmesi,

-Kamu harcamalarında şeffaflığı zayıf olması,

-Kamuda personel istihdamında ve yükselmelerde ehliyet ve liyakat sisteminin işlememesi,

-İstisnai kadro uygulamasının yaygınlaşması,

-Kamu ihale sisteminin çok sayıda istisnalarla işlemez hale gelmesi,

-İhalelerde şeffaflığı sağlayan açık ihale sisteminin oranının azalması, buna karşılık pazarlık usulünün yaygınlaşması,

-Kamu yatırımlarında planlama kapasitesinin düşük olması veya var olanın da yeterince kullanılmaması,

-Kamu harcamalarında gerçekçi ihtiyaç analizlerinin yapılmaması,

-Sayıştay başta olmak üzere harcama denetimi yapan birimlerin etkin çalışma imkanlarının olmaması,

-Yargıdaki bağımsızlık ve tarafsızlık krizi,

-Yürütmeye çok fazla yetki tanınarak Meclisin gözetim ve denetim yetkisinin kısıtlanması,

-Meclisin bütçe hakkının rafa kaldırılması,

-Varlık Fonu ve benzeri yapılarla, bütçe dışına çıkmış çok büyük bir kamusal kaynağın denetim dışında kalması,

-Kanun yapma gücünü elinde bulunduranların israfı kanun kılıfı altında yapma imkanına sahip olması,

-Seçim kazanma amaçlı rasyonellikten uzak yatırım, mal ve hizmet alımlarının yaygınlığı,

-Görev zararları uygulaması yoluyla bütçe ödenek sınırlarının aşılabilmesi ve denetiminden uzak harcama yapma imkanının bulunması,

-Sosyal güvenlik sistemindeki yanlış politika ve uygulamalar nedeniyle sosyal güvenlik görev zararı ve açıklarının devasa boyutlara ulaşması,

-Kamuda, bir mal veya hizmet alımının veya yatırımın gerçekten ihtiyaçtan kaynaklanıp kaynaklanmadığından ziyade bu mal ve hizmetin alım yöntem ve usulleri ile ilgilenilmesi.

Kamuda israf kalemleri incelendi

Kamuda israf kalemleri içinde politika tercih ve uygulamalarına dayalı olarak ortaya çıkanlar en büyük paya sahip olanlar olarak belirtilirken, “lüks makam odaları, makam araçları, temsil ve ağırlama giderleri” görece küçük israf kalemleri olarak değerlendirildi.

Görevlendirmelerde liyakat ve ehliyet ilkelerine uyulmaması, ekonomi biliminin rasyonalitesinden uzaklaşılması, seçime endeksli politika tercihleri, mali disiplinin göz ardı edilmesi gibi nedenlerle ortaya çıkan harcama kalemlerinin ülkenin sadece mali kaynaklarını tüketmekle kalmadığı, aynı zamanda gelecekten de israf edilmesi olarak yorumlandı. Sürekli artan gelir dağılımı adaletsizliğinde en önemli etken olarak ülke kaynaklarının etkin kullanılmaması ön plana çıkarken, toplanan vergilerin israf edilmesi, gelir dağılımı adaletsizliğinin önüne geçilebilmesine engel olacağı da hatırlatıldı.

Kamuda israf kalemlerinden öne çıkan başlıklar da şu şekilde oldu:

Faiz giderleri: Kamu yönetiminde yapılan harcamaların en önemli bölümü merkezi yönetim bütçesiyle gerçekleştirilmektedir. Merkezi yönetim bütçe açıklarının boyutu; ekonomi ve maliye politikalarının başarısının önemli bir yansıması olarak görülmektedir. Artan bütçe açıklarının, borçlanma gereksinimini artırması daha fazla faiz yükü ve ödemesi anlamına gelmektedir.

 

Kur Korumalı Mevduat: Kur korumalı mevduat uygulaması, dönemin Hazine ve Maliye Bakanı tarafından bütçeye, dolayısıyla da kamuya hiçbir yükü olmayacak bir politika aracı olarak tanıtıldı ancak kur korumalı mevduat yüzünden kamu iki yılda 1 trilyon 58 milyar lira zarara uğradı!

 

Kamu-Özel İşbirliği Projeleri: Uygulamada normal bütçede görülmeyen kamu özel işbirliği uygulamalarına yapılan harcamalar gizleniyor. Sayıştay ve Dünya Bankası verileri araştırılınca garanti ödeme tutarlarının yatırım maliyetlerinin kat kat üstünde olduğu görülüyor. Örneğin Kuzey Marmara Projesinin Kınalı-Odayeri kesimi yatırım tutarının 1 milyar 40 milyon dolar olmasına rağmen garanti tutarı yatırım tutarının 2,4 katına ulaşıp 2,5 milyar dolar oldu.

 

Kamu yönetiminde liyakat esasının göz ardı edilmesi, istisnai kadro uygulamaları, sınavsız atamalarla ehliyetsiz kişilerin üst düzey görevlere getirilmesi hem hizmet kalitesini düşürmekte hem de maliyeti artırmaktadır. 19 yıldır bu konuda hiçbir iyileştirici adım atılmamış ve bu uygulamalar yaygınlaşarak mevcut yönetim anlayışı için bir ekol haline gelmiştir.

Ekonomik kriz koşullarında vatandaşlardan tasarruf etmesi beklenirken kamu tasarruf etmemektedir. Merkezi yönetim baskı ve cilt giderleri, büro mefruşat alımları, lojman kiralama giderleri, taşıt bakım ve onarım giderleri ve ilan giderleri gibi harcama kalemlerinde de ciddi artışlar yaşanmaktadır.

 

Raporun sonucunda, “Halkımız zor koşullarda yaşarken merkezi yönetimin kendisinden başlayarak israfla mücadele etmesi, kamu kaynaklarını etkin ve verimli kullanması beklenir. Rapor tam aksi bir tabloyu bizlere gösteriyor” ifadeleri kullanıldı.

Gündem