Son dakika: Erdoğan Cumhur İttifakı'nın adayları için ay sonunu işaret etti

Son dakika haberi... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, yerel seçimlere ilişkin soruya, "Ay sonuna kadar da peyderpey aldığımız bu temayüllerin neticelerini açıklamaya başlayacağız" yanıtını verdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Son dakika: Erdoğan Cumhur İttifakı'nın adayları için ay sonunu işaret etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularına yanıtladı. Erdoğan, yerel seçim ve muhalefetin ittifakına ilişkin soruya şöyle yanıt verdi:

"Biz bu konuda kendimize bakıyoruz, diğerleri ne yapmış, ne yapıyor bunun üzerinde durmuyoruz. Bizim şu anda Cumhur İttifakı olarak biliyorsunuz bir yolculuğumuz var. Burada da Milliyetçi Hareket Partisi ve AK Parti olarak beraber bu yolculuğumuzu devam ettiriyoruz. Görüşmelerimizi yaptık, yapıyoruz. Geçen hafta içinde malum gerek Yeniden Refah Partisi gerek HÜDA PAR gerek diğer iki ortağımızla da görüşmelerimizi yaptık. Şu an itibarıyla ekiplerimiz birbirleriyle temas halinde. Genel Başkan Vekilimiz Efkan Ala ile Genel Başkan Yardımcılarımız Ali İhsan Yavuz ve Yusuf Ziya Yılmaz bizim bu görüşmelerle görevlendirilmiş arkadaşlarımızdır. Bu arkadaşlarımıza gösterilen muhataplar kimlerse onlarla arkadaşlarımız görüşmeleri yapıyorlar. Biz de bu arada illerimizi, büyükşehirlerden başlamak üzere davet ediyor görüşlerini alıyoruz.

Adaylar ne zaman belli olacak?

Ankara, Adana, İzmir ve Pazar günü de İstanbul’da bütün arkadaşları davet ettik. Bu arkadaşlarımızla İstanbul’da toplantımızı yaptık. Şimdi, yarından itibaren tekrar kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ay sonuna kadar da peyderpey aldığımız bu temayüllerin neticelerini açıklamaya başlayacağız. Bütün bunlarla beraber Cumhur İttifakı’nda ilçelerde kimlerle gireceğiz, Meclis üyeliklerinde kimleri Meclis üyesi olarak belirleyeceğiz, bunları arkadaşlarımız da birer birer görüşüyorlar. Şu ana kadar herhangi bir sıkıntı yaşamadan çalışmalarımız devam ediyor. Bizde kavga, gürültü yok, rahatız. Ama diğer ittifaktaki durumu zaten izliyorsunuz, benim size anlatmama gerek yok. Kavgayla, gürültüyle zaten bir yere varılmaz. İnşallah sonu iyi olacak."

Cumhurbaşkanı'nın verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:

* ( İsveç'in NATO üyeliği ve Cumhur İttifakı'nın tutumu) Biliyorsunuz İsveç’in NATO üyeliği ile katılım protokolünü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne biz gönderdik. İsveç konusu Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Sayın Joe Biden ile yaptığımız görüşmede de gündeme geldi. ABD ile aramızdaki F-16 meselesini de bu çerçevede değerlendirdik. Görüşmede kendisinin "Siz bunu Meclis’ten çıkarın, aynı şekilde ben de Kongre’den bunu geçiririm."  şeklinde bir ifadesi oldu. “ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan eş zamanlı olarak bu süreci işletsin. Eş zamanlı olarak bunu işletirsek, bunu parlamentodan çok daha rahat bir şekilde bizim de geçirme imkanımız olur." dendi. Parlamentodaki sürece ilişkin bir başka zorlaştırıcı konu da savunma tedarikinde Kanada ve bazı müttefiklerin olumsuz tavırları... Bunların hepsi birbirine bağlı. Gerek Amerika'nın F-16 konusu, gerekse Kanada'nın verdiği sözleri tutması noktasında beklediğimiz olumlu gelişmeler, inanıyorum ki parlamentomuzun da konuya olumlu bakışını hızlandıracaktır. Diğer taraftan İsveç’in bize Vilnius'ta verdiği sözler bulunuyor. Bunların tutulmasını bekliyoruz ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz.

"Hamas'ın terör örgütü olmadığını defalarca söyledim"

* (Hamassız bir çözüm mümkün mü ve Türkiye'nin rolü) Hamas'ın terör örgütü olmadığını ve bir siyasi parti olduğunu defalarca söyledim. Yine söylüyorum.  Bir siyasi parti olarak da kazanacakları hakların mücadelesini vermektedirler. El Fetih ile Hamas’ı, yani İsmail Heniyye ile Mahmud Abbas'ı makamımda bir araya getirdim. Medyaya da zaten o görüşme yansımıştı. El Fetih ile Hamas'ın görüşmemesi diye bir durum söz konusu değil. Görüşüyorlar, bu görüşmeleri daha ileri taşımaları da mümkün. Bu konuda Türkiye olarak bizim yaptığımız ve yapabileceğimiz çok şeyler olduğuna inanıyorum. Çünkü El Fetih ile Hamas’ın birbiriyle barışık yaşaması şart. Şu anda Hamas denince Filistin konuşuluyor. Demek ki bunlar birbiriyle adeta et ve kemik gibiler. Bizim şu anda bu birlikteliği korumak ve bu birliktelikle beraber de inşallah bu işi bir sonuca kavuşturmanın gayreti içinde olmamız lazım. Neticeyi de böyle almamızın gereğine inanıyorum. Şu anda bütün derdimiz Gazze’den yaralı ve hastaların ne kadarını ülkemize alabiliriz, ülkemizde bunların tedavilerini yaptırabiliriz… Ondan sonra bu saldırılar biter, bir nokta konulursa gündemimiz Gazze’nin inşa ve ihya çalışmaları olacak. İslam dünyasını, bunun için seferber etmemiz lazım. Bu konuda da biz yine görev almaya, inşa ve ihya konusunda da elimizden gelen gayreti göstermeye hazır olduğumuzu görüştüğümüz Körfez ülkeleriyle, İslam İşbirliği Teşkilatı’yla değerlendiriyoruz.

* (ABD Başkanı Biden'la telefon görüşümesi) 

Daha adil bir dünya için adil adımlar atmak şart. Amerika Birleşik Devletleri’nin bu süreçte tarihi bir sorumluluğu olduğuna ve bunu yerine getirmesi gerektiğine inanıyorum. O sorumluluk İsrail’i bu canilikten vazgeçirmek, Gazze’deki bu katliamı durdurmaktır. Fakat ABD bugüne kadar İsrail’i durdurmak şöyle dursun adeta teşvik etti. ABD’den cesaret ve güç alan İsrail ise ne uluslararası hukuk tanıdı ne insan hakları. “Nasıl olsa arkamda ABD var ve beni her şartta korur.” yaklaşımı ile hareket eden bir İsrail’den söz ediyoruz. Biden ile görüşmemizde ABD’ye o tarihi sorumluluğu hatırlattım. Tüm dünyanın beklediği o tavrı takınmaları çağrısında bulundum. Dünya İsrail’in durdurulması gerektiğini daha nasıl haykırabilir? BM zemininde de ülkelerin meydanlarında da haftalardır insanlık “yeter” diyor. Beyaz Saray önünde hatta ABD kongresinde bile bu haykırış yankılandı. Artık Amerika Birleşik Devletleri bu çağrılara kulak tıkamayı bırakmalıdır. İsrail sadece Filistinlileri, Gazze’yi değil insanlığı vurmaktadır.

Tarih buna sessiz kalanları yargılayacak ve mahkum edecektir. Adalet sadece Gazze’de sükunet ile sağlanmayacak maalesef. Dünyada çok çeşitli sorun alanları bulunuyor. Mesela Tahıl Koridoru mekanizması daha adil bir dünya için atılmış olumlu bir adımdı. Tahıl Koridoru’nu yeniden işletmemiz lazım. İhtiyacı bulunan Afrika ülkelerinin, buradan nasibini almalarını sağlamamız lazım. Rusya, Katar, Türkiye olarak üçlü bir dayanışma oluşturmuştuk. Bu koridordan gelecek tahılı mali noktada Katar destekleyecek, fabrikalarımızı çalıştırmak suretiyle bunları una çevirmek noktasında biz devreye girip işleyecek ve sonra da Afrika ülkelerine bunları gönderecektik. Bu planın takibini yapıyoruz. Yakında Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ile görüşme yapıp, “Ne yapıp edip Tahıl Koridoru’nu işletelim” diyeceğiz. İnşallah ondan da olumlu cevaplar alarak yolumuza devam ederiz.

* (İsrail kabinesinde olası değişiklik) Netanyahu’nun gidici olduğunu söylediğimizde kulak asmayanlar, haklılığımızı ifade etmekte zorlananlar da dahil herkes onun gittiğini görecektir. Ancak koltuğunu bırakıp gitmek onu kurtarmayacak. Mazlumların hesabını sormak için hukuk zemininde peşinde olacağız. İsrail kabinesinde yapılacak değişiklik sonrası umarım bu katliam biter. Yoksa Netanyahu’yu koltuğundan eden bu süreç onları da tarihe karıştıracaktır. Sadece Netanyahu değil, bu soykırımda parmağı bulunan herkes hukuk önünde işledikleri savaş suçlarının hesabını verecek. İsrail’de de Netanyahu yönetimine karşı güçlü sesler yükselmeye başladı.  Mesela rehinelerin, İsrail tarafından öldürülmesi olayı var ki tepkinin dozunu artırdı. En büyük intikam sahibi Allah’tır.

* (Avrupa Birliği'nin 3 ülkeye ilişkin kararı) Onlara adaylık statüsü vermesi demek, bunların gelip de Avrupa Birliği’ne üye olması anlamına gelmez. Onlarla bir süreç başlatılacak, onlar da oyalanacak. Bu ülkelerin hiçbirisi, bir Türkiye değil. Avrupa Birliği’nin, bundan sonra Türkiye’nin konumunu iyi değerlendirmesi lazım. Avrupa Birliği’ne katılmaya birçok üye ülkeden daha hazır durumda bulunan Türkiye’nin, yıllardır siyasi engellemeler nedeniyle kapıda bekletilmesi yanlıştır. Türkiye’nin gerek stratejik gerek ekonomik potansiyeli Avrupa Birliği’ne tam üyeliği çoktan elde etmiş olmasını gerektirirken, yıllardır çeşitli bahanelerle oyalandık. Türkiye’nin ne kadar önemli ve ne kadar etkili bir ülke olduğu son yıllarda yaşadığımız süreçlerde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Artık AB bu yanlıştan vazgeçmelidir. Belki de Macaristan’ın dönem başkanlığında bu konu masaya çok daha farklı bir şekilde yatırılıp ona göre yeni bir adım atma durumu gündeme gelebilir.

Gündem