Erdoğan'dan fahiş fiyatlı ürünlere 'boykot' çağrısı, faiz indirimi mesajı, sosyal konut açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa'da konuştu, gündeminde faiz indirimi, fahiş fiyatlar, sosyal konut projesi ve asgari ücret vardı: 'En etkili yöntem milletimizin fahiş fiyat artışı yapanları boykot etmesidir. Sabit gelirliler için sosyal konut seferberliği başlatacağız. Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. (Asgari ücret) Enflasyon oranında çok ciddi bir sapma olursa buna kayıtsız kalmayız.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tofaş Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Bursa 8. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmaya, katılımcıları ve Bursa halkını selamlayarak başladı.
Şiir, medeniyet ve kurucu aklın sanata dönüştüğü kültür şehri Bursa'da olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sınırlar değişir, devirler değişir, zaman değişir ama Bursa'nın bizim kalbimizdeki yeri asla değişmez. Bursa, Anadolu coğrafyası gibi gönlü geniş bir şehirdir. Bursa'da Balkan şehirlerinden kardeşlerimiz var. Bursa'da Kafkas şehirlerinden kardeşlerimiz var. Bursa'da Şam'dan Halep'ten buraya sığınan kardeşlerimiz var. Bursa'da geçmiş devletlerimizin farklı bölgelerinden kardeşlerimiz huzur içinde, güven içinde bir arada yaşıyor. Bursa Üsküp'ün kardeşi olduğu kadar Saraybosna'nın da kardeşidir. Bursa, Akmescit'in, Batum'un, Bakü'nün, Taşkent'in kardeşi olduğu kadar Halep'in, Humus'un da kardeşidir. Hama'nın, Şam'ın da kardeşidir. Rabb'im Bursa'yı ve Bursalı kardeşlerimizi korusun diyorum."
"Saflarımızı daha da sıklaştıracağız"
AK Parti'nin kuruluşundan itibaren sadece bir erdemliler hareketi olarak değil aynı zamanda bir vefa çınarı olarak da temayüz ettiğinin altını çizen Erdoğan, "Bugüne kadar emektarlarımızın tecrübesini gençlerimizin dinamizmi ile birleştirip siyasi mücadelemizi yürüttük. Görev alsın veya almasın bu çatı altında beraber yol yürüdüğümüz aynı ideallere inandığımız aynı büyük hayallerin peşinden koştuğumuz tüm kardeşlerimizi, yol ve dava arkadaşlarımız olarak gördük. Önümüzdeki dönemde de bu çizgimizi koruyacağız. Saflarımızı daha da sıklaştıracağız. Kırgınlıkları göz ardı etmeyeceğiz. Kalpleri tamir etmeye bakacağız. Her ne sebeple olursa olsun teşkilatlarımızdan ayağı kesilenler varsa onları mutlaka bulacak parti çalışmalarımıza yeniden dahil edeceğiz. Şu noktaya özellikle dikkat etmenizi istiyorum. Yeni isimlerle kadrolarımızı güçlendirirken, yokluk zamanlarında partimiz için elbisesi tozlanmış, ayakkabısı çamurlanmış sırf bu kutlu davaya inandığı için varını yoğunu seferber etmiş, Ömer’leri, Ayşe’leri hiç bir zaman ihmal etmeyeceğiz. Bu partiyi ayakta tutanlar işte o samimiyet timsalleridir. Bu partiyi bugünlere taşıyanlar işte o fedakarlık abideleridir. Gelmeyene biz gideceğiz. Aramayanı biz arayacağız. Küsenin kapısını biz gidip çalacağız. Yorulanı biz yüreklendireceğiz. Yani partimizi Bursa’dan her alanda hak ettiği yere taşımak için ne gerekiyorsa hep beraber biz yapacağız. Burada Roman vatandaşlarımızın şu anlamlı sözünü sizlere hatırlatmak isterim. 'Evde oturan ölür' diyor Roman kardeşlerimiz. Merhum Neşet Ertaş da aşk ile çalışan yorulmaz. 'Ne zaman öldüysem işte o zaman yoruldun' diyor. Bizim de Bursa ve diğer illerde yapmamız gereken işte budur. Evde veya il ilçe binasında oturmayacak sürekli sahada olacağız. Sokakta, çarşıda, pazarda insanlarımızın arasında olacağız. Bursa teşkilatımızla birlikte kongrelerimizi yaptığımız diğer tüm illerdeki arkadaşlarımızdan bu hassasiyetle çalışmalarını bekliyorum. Gayretler, samimi çabalar için her birinize teşekkür ediyorum" diye konuştu.
"Yaşanan her sıkıntının, her zorluğun farkındayız"
Koronavirüsün ardından Rusya - Ukrayna savaşı ile birlikte belirsizliklerin daha da arttığını kaydeden Erdoğan, "Tüm dünya gibi Türkiye olarak biz de bu olumsuzlukları hissettik. Önce döviz kuru ile sonra enflasyon ile başlayan hayat pahalılığı Bursa'yı da etkiledi. İşçi, memur, emekli, çiftçi gibi sabit gelirli vatandaşlarımız bu sıkıntılarla daha çok karşılaştılar. Şu hususun bilinmesini özellikle isterim. Gerek şahsen gerek iktidar gerek AK Parti ve Cumhur ittifakı olarak hiç bir insanımızın serzenişine kulaklarımızı tıkamıyoruz. Yaşanan her sıkıntının, her zorluğun farkındayız. Evine ekmek götürmeye çalışan işçimizin de saçlarını ülkemize hizmet uğrunda ağartmış emeklimizin de yazın güneşine kışın ayazına aldırmadan toprağı işleyen çiftçimizin de yatırım yapıp başkalarına ekmek kapısı olan sanayicimizin de her sabah dükkanını Bismillah diyerek açan esnafımızın da, velhasıl hangi işi yaparsa yapsın 85 milyon vatandaşımızın her ferdinin derdi, talebi,. beklentisi sorunlarını çok iyi biliyoruz" dedi.
"Günübirlik hesaplar, ülkemizin yakın geçmişinde bu millete çok vakit ve nakit kaybettirdi"
Erdoğan, AK Parti siyasetinin hizmet ve eser siyaseti olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bizim siyasetimiz millete karşı dürüst şeffaf olma siyasetidir. Biz de tüm meşakkate rağmen sadece bunu yapmaya çalışıyoruz. Türkiye ve Türk milletine borcumuzu layıkıyla ödemenin derdindeyiz. Partimize, ittifakımıza ve iktidarımıza güvenen bu aziz millete hayal kırıklığı yaşatmak istemiyoruz. Günübirlik hesaplar, ülkemizin yakın geçmişinde bu millete çok vakit ve nakit kaybettirdi. 'Kim ne veriyorsa benden 5 fazlası' anlayışı geçmişte Türkiye’ye çok ağır bedeller ödettirdi. Sırf günü kurtarmak için verilen ancak sonra unutulan sözler hem bu ülkeye, hem de siyaset kurumuna çok büyük zararlar verdi. 'Benden sonrası tufan' diyenler geride telafisi yıllar sürecek enkaz bıraktılar. Hesap kitap yapmadan bol keseden vaat dağıtanlar arkalarında tamiri imkansız hasarlar bıraktılar.
"Siyaset kurumuna güveni yeniden biz tesis ettik"
AK Parti olarak bu ucuz siyaseti 2002’den beri elimizin tersiyle ittik. 'Kendimiz bedel ödesek dahi millete ve ülkeye bedel ödettirmeyeceğiz' dedik. 'Her şartta Türkiye için en iyisini yapacağız, zor da olsa en doğru kararı alacağız' dedik. Hamdolsun bu duruşumuzdan da şimdiye kadar taviz vermedik. Siyaset kurumuna güveni yeniden biz tesis ettik. Türkiye’nin asırlık sorunlarına çözüm yollarını biz geliştirdik. Ülkeyi küresel şoklara dirençli hale biz getirdik. Ulaştırmada, konutta, enerjide, tarımda, çalışma hayatında, savunma sanayinde Türkiye tarihinin en büyük şahlanışını bizimle yaşadı. 22 yıl önce hayal dahi edilemeyen büyük dönüşümleri büyük reformları ülkemizde biz gerçekleştirdik. Artık dünyada sözünün ağırlığı olan, itibarı artan, ay-yıldızlı bayrağı başta komşuları olmak üzere tüm dünya için güven veren bir Türkiye var. Tüm bu söylediklerimi ve çok daha fazlasını hep yere sağlam basarak adımlarımızı sağlam atarak yaptık. Bugün de aynı prensipler çerçevesinde hareket ediyoruz. Şahsi çıkarlarımızı değil sadece 85 milyon vatandaşıyla tüm Türkiye’nin menfaatini düşünüyoruz.
"Öncelik enflasyonu düşürmek"
Açık yüreklilikle dile getirdim. Ekonomi programımızın temel gayesi sabit gelirliler başta olmak üzere milletimizin kur ve enflasyon sebebiyle refah kaybını en kısa sürede telafi etmektir. Hayat pahalılığı mazereti olarak kullanılan hususları ortadan kaldırmamız gerekiyor. Uyguladığımız programın önceliği enflasyonu düşürmektir. Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de enflasyon adeta tüm kötülüklerin anası konumundadır.
"En etkili yöntem milletimizin fahiş fiyat artışı yapan ürün ve hizmetleri boykot etmeleri"
Aç gözlü fırsatçıların ne enflasyon, ne kurla, ne faizle izah edilmeyecek keyfi fiyatlandırma alışkanlıkları elbette bizim işimizi kolaylaştırmıyor, zorlaştırıyor. Serbest piyasa ekonomisini başı bozukluk olarak algılayan ve bunu alabildiğine istismar eden bir kesim var. Bunların da üstesinden geleceğiz. Esasen bu konuda en etkili yöntem milletimizin fahiş fiyat artışı yapan ürün ve hizmetleri boykot etmeleridir. Satılmayan ürünün kullanılmayan hizmetin alıcısı olmaz. Gelişmiş bazı ülkelerdeki tüketiciler bunu bilinçli yaparak hükümetlerine yardımcı oluyor. Bizde de bu kültür gelişecek ve oturacaktır. Devletin ilgili kurumları bir taraftan, tüketici diğer taraftan çift kanatlı mücadele ile inşallah tamahkarlık meselesini hal yoluna koyacağız.
Şunu söylemek zorundayız hem enflasyon artışında hem de onu aşan hayat pahalılığı artışında konut ve kira fiyatları çok önemli rol oynuyor. 2024 yılında bu unsurların enflasyona etkisini gördük."
"Yaz aylarında sosyal konut seferberliği başlatmayı planlıyoruz"
2025 yılı için sosyal konut projesini de açıklayan Erdoğan, "Deprem bölgelerindeki inşaat faaliyetlerinin önemli oranda biteceği yaz aylarında ülkemizde bir sosyal konut seferberliği başlatmayı planlıyoruz. Sabit ücretli vatandaşlarımızın satın alabileceği fiyatlarla 1-1 gibi. Bunlarla inşallah sabit gelirli vatandaşlarımızı da konut sahibi yapmanın adımlarını atacağız. Bilhassa yeni yuva kuran gençlerimize bunları tahsis edeceğiz. Böylece konut ve kira fiyatlarında oluşan balon kendiliğinden sönmeye başlayacaktır" diye konuştu.
"Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız"
"Doğalgaz ve elektrikte vatandaşlarımıza sağladığımız destekleri de en fazla ihtiyaç duyanların daha fazla yararlanacağı adil bir modelle yeniden ele alacağız" diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Akaryakıt fiyatlarının da enflasyonun hedeflerimizi bozmayacak seviyede kalmasına özen göstereceğiz. Lüks ürünler dışında temel ihtiyaç maddelerinin en uygun ulaştırılması için yeni mekanizmalar kuracağız. Para politikası yanı sıra diğer araçları devreye alarak inşallah enflasyonu olması gereken seviyeye indireceğiz. Faizi kesinlikle indirmeye başlayacağız. 2025 bunun işaret yılı olacaktır. Faiz inecek ki enflasyon da insin. Bu adımı atacağız. Bu bizim artık olmazsa olmazımız."
Asgari ücret: İşveren daha fazla vermek istiyorsa versin, onların önünü kesen yok
"Hiç şüphesiz son günlerin en çok tartışılan konusu 22 bin 104 lira olarak belirlenen asgari ücret rakamıdır. Hemen birileri çatladı, patladı. Kusura bakmasınlar çatlasanız da patlasanız da biz atacağımız adımları hesaplayarak kitabını yazarak atarız" diyen Erdoğan, "Yüzde 30 artış Merkez Bankamızın 2025 yılı enflasyon hedefinden yüksek olmasına rağmen açık konuşmak gerekirse bu bizim de içimize sinen, emekçimizin alın terinin tam karşılığı olan tutar değildir ama rakam ortada. Görünen o ki bu hesap yerine oturdu. Bu istihdam enflasyon ve gelir arasında dengeyi gözeten bir rakamdır. Biliyorsunuz asgari ücret çalışana verilecek rakamın en alt seviyesini ifade eden meblağdır. İşveren daha fazla vermek istiyorsa versin. Onların önünü kesen yok. 'Siz niye bu kadar veriyorsunuz' demiyoruz. Biz tabanı belirliyoruz, daha fazla verebilirsin. Elini tutan yok, cebine müdahale eden yok. Gelişmiş ülkelerde saat ücreti şeklinde belirlenen rakam Türkiye'de aylık maaş olarak uygulanıyor. Büyükşehirde yaşayan kardeşlerimizin çoğu asgari ücret üzerinde çalışıyor. Şu anda 50-60 bin asgari ücret alan işçiler var. Bunlara müdahale edilmiyor. Çalışanlarımız yol, yemek ve sair isimler altındaki ödemelerle fiilen çok daha yüksek ücret alıyor. Biz tüm hesaplarımızı asgari ücret alan bir kişinin rahatça hayatını idame ettirmesi için yapıyoruz. İstihdamda bir kayıp ve gerileme yaşanmasını arzu etmiyoruz. Türkiye’nin rekabet gücünün korunması gerekiyor. Rekabet gücünde bir azalmanın istihdam kaybının faturasını sadece işçi işveren değil millet olarak hepimiz öderiz. Asgari ücret meselesinin bu gerçekler ışığında değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun olacağına inanıyorum" diye konuştu.
"Enflasyon oranında çok ciddi bir sapma olursa tabii ki biz de buna kayıtsız kalmaz gerekli değerlendirmeleri yaparız"
Türkiye ve dünyada olağanüstü gelişme olmazsa 2025 hedefinin tutacağını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hazirandan beri istikrarlı düşüyor. Bu düşüş 2025 yılında daha da hızlanacak. Şayet enflasyon oranında çok ciddi bir sapma olursa, tabii ki biz de buna kayıtsız kalmaz gerekli değerlendirmeleri yaparız. İnancımız o dur ki buna gerek kalmayacaktır. Biz enflasyonu daha da düşürerek sadece asgari ücretlileri değil milletimizin tamamını rahatlatacak şekilde alım gücünü arttırmayı, refah seviyesini fiyatları stabil tutarak yükseltmek istiyoruz. Özellikle son birkaç yılda ekonomik programımızı ve küresel rekabet gücümüzü riske atma pahasına asgari ücrette tarihimizin en yüksek artışına gittik. Asgari ücret 2023 temmuz-aralık döneminde 11 bin 402 lira idi. 438 dolara tekabül ediyordu. 2024 ocakta 17 bin 2 lira yani o günkü kurla 575 dolar oldu. 2025 yılı için 22 bin 104 liraya döviz bazında 629 dolara yükseldi. Asgari ücreti Asya ülkelerinin tamamından yukarıya çıkarmamıza, Avrupa seviyesine yaklaştırmamıza rağmen arzu ettiğimiz sonuca varamadık. Bunun temel sebebi ise yüksek enflasyon ve onu da aşan fırsatçılık ve fahiş fiyat artışıdır.
"Sıkıntılarımızı tarihe gömeceğiz"
Enflasyonu dizginledikten sonra bazı şeylere daha rahat konuşma ve çözüme kavuşturacağız. Milletimizden sabır, metanet ve ekonomi programımıza güçlü destek istememizin sebebi budur. Son yıllardaki sıkıntılarımızı tarihe gömeceğiz. Eskiler 'Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz' der. Biz bugün bu fedakarlıkları yapacağız ki önümüzdeki yıllarda rahata kavuşalım. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri olarak milletime güveniyorum. Bursamıza ve teşkilatımıza güveniyorum."