Prof. Dr. Zeynep Ökten: Ekonomi bıçak sırtında

Tüm verilerin ekonomide durgunluğa işaret ettiğini belirten Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Ökten, “Sanayi verisine baktığımızda taşlığa doğru gidiş var. Diğer taraftan tüketim malları ithalatında çok yükselme var. Tüm bunlar ekonomide bir bıçak sırtı gidişin olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Prof. Dr. Zeynep Ökten: Ekonomi bıçak sırtında

İLHAN DUMAN

Nasıl Bir Ekonomi TV’de Ekonomi Masası’nın konukları ALB Yatırım Başekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Ökten ve Yatırım Finansman Direktörü Dr. Nuri Sevgen oldu. Uzmanlar, piyasaları ve ekonomideki gelişmeleri yorumladı.  

Yarın açıklanacak bütçe verilerinin piyasa için önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, “Kasımdan bu yana bütçe, açık veriyor. Hatta son dönemde verilere  yıllıklandırılmış bazda baktığımızda 1,97 trilyon TL’ye kadar yükseldi. Eylül ayında da güçlü bir bütçe açığı beklenebilir. Çünkü bütçe açığının öncü göstergesi hazine nakit dengesi 210 milyar TL’lik bir açık vermişti. Bu nedenle yine görece güçlü bir bütçe açığı beklenebilir” dedi.

“Faiz sabit kalır, gözler PPK metninde olacak”

Perşembe günü gözlerin Merkez Bankası faiz kararında olacağına işaret eden Eryılmaz, “Piyasanın beklediği gibi ben de faiz kararında bir değişiklik beklemiyorum. Fakat Para Politikası Kurulu (PPK) metni geçen aya göre çok daha önemli hale geldi. Çünkü son gelen Tüketici Fiyat Endeksi rakamıyla birlikte ağırlıklı olarak kasımda beklenen faiz indiriminin ocağa doğru kaydığını gördük. Farklı beklentiler elbette var ama ağırlıklı beklenti ocak ayında. Dolayısıyla özellikle son gelen enflasyon hakkında ne düşündüğü Merkez Bankası faiz indirimi beklentilerini etkileyecek” dedi. Merkez Bankası yönetiminin özellikle son çeyrekte hizmet enflasyonunda iyileşme beklediğini ifade ettiğini hatırlatan Eryılmaz, “Fakat mevsim etkilerinden arındırılmış şekilde baktığımızda yüzde 4’e yakın seyrediyor hizmet enflasyonu. Hatta alt detayda kiralar yüzde 6,5 artış göstermiş. Dolayısıyla hizmet enflasyonuna dair iyileşmeye dair görünümde bir değişme bekliyor mu? Cuma günü açıklanan piyasa katılımcıları anketinde yıl sonu enflasyon beklentisinin ve 2025 yıl sonu enflasyon beklentisinin yukarı gittiğini görüyoruz. Enflasyon beklentilerine dair ne düşünüyor? Dilde ve tonda değişme olacak mı? Buna bakacağız. Bu önemli olacak” diye konuştu.

“Borsada 8.700 desteğinin kırılması konuşmak istemediğimiz senaryo”

Borsa tarafına bakıldığında ise  aşağıda 8.800, yukarıda 9.200 bant aralığının devam ettiğini kaydeden Eryılmaz, “Fakat kötü olan şu: Yakın vadenin en düşük seviyesini gördük. Yani temmuzdaki 11.252 zirvesinin en düşük seviyesi olan 8.836’ya kadar geri çekilme gördük. Dolayısıyla ister istemez şu soru gündeme geliyor: Acaba dipler 8.800 bölgesi oldu mu? Teknik olarak baktığımızda orada bir dip oluşmuş gibi görünse de dip burası demek elbette ki doğru değil. Bu açıdan bu hafta özellikle Merkez Bankası kararı çok önemli. Hazine ve Maliye Bakanı sayın Mehmet Şimşek tarafından büyük şirketlere vergi denetiminin başlayacağı, kabinede birtakım değişiklikler olacağı gibi beklentiler de yine borsa endeksi açısından çok önemli. Dolayısıyla gözümüz 8.700-8.800 desteğinde olacak. Elbette özellikle 8.700 desteğinin güçlü şekilde çalışmasını bekleriz. Fakat 8.700 desteği çalışmazsa çok hızlı bir şekilde düşüşleri görebiliriz. Özellikle 8.200’lere doğru düşüşün yolu açılır diye düşünüyorum. Tabi arada bir 8.500 desteğimiz var ama 8.700’ün kırılması, orada bir kapanış almak aslında hiç konuşmak istemeyeceğimiz bir senaryo” ifadelerini kullandı.  

Yükseliş için de öncelikli olarak 9 .200’ün yukarı yönlü kırılması gerektiğini vurgulayan Filiz Eryılmaz, şöyle devam etti: “Orada en az bir günlük kapanış olması lazım. Bu olmadan güçlü satış baskısının tamamen ortadan kalktığını söylemek çok mümkün olmayacak. Yukarı yönlü ivmelerde de  9.200 üstünde tutunma emaresi görebilirsek 9.500-9.600 direncine doğru yine daha hızlı ve daha güçlü yükseliş mümkün olabilir. O açıdan teknik olarak oldukça baskılı bölgelerdeyiz. Dolayısıyla ilk etapta merakımız 8.700-8.800 desteğinin bu haftada çalışmaya devam edip etmeyeceği noktasında. Dolayısıyla bu noktada özellikle kısa vadeli düşünen yatırımcılar için açıkçası 9.200 tutunmayı görmeden alım yapmayı açıkçası oldukça riskli görüyoruz. 10.200 seviyesi geçilmeden de kaldıraçlı kredi pozisyonları bu noktada önermiyoruz. Orta uzun vade için özellikle 8.700 desteğinin çalıştığından daha emin olduğumuzda yine kademeli alım diyebileceğimiz, beğendiğimiz, bilançosunun iyi gelmesini beklediğimiz, çarpanlar açısından uygun, yine konjonktürel anlamda daha olumlu sektörlere yönelik olarak elbette ki toplama dönemi olduğu kanaatindeyiz. Sadece toplama dönemi değil bu dönemin özellikle bazı hisseleri değiştirme anlamında rotasyon dönemi de olduğu kanaatindeyiz.”

“Bu bir vergidir”

Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Ökten de Savunma Sanayi Destekleme Fonu'na aktarılmak üzere, 100 bin TL ve üzerinde olan her kredi kartından yıllık 750 TL katkı payı alınması konusunun yurt dışı çıkış harcı gündemine benzediğini ifade ederek, “Bunu tartıştırılmak isteniyor. ‘Ortak bir noktayı bulun ve buna razı olun’ gibi bir durum var ortada. Şu anda bu 100.000 TL çok da yüksek bir limit değil. 17.000 TL asgari ücretin olduğu, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 70.000 TL’yi geçtiği bir ülkede 100.000 TL kredi kartı sınırı yüksek bir sınır değildir. Düşük ve orta gelirlinin kredi kartı limiti artık bu noktada” diye konuştu. Düzeltilmiş gelir dağılımı verilerinin yayınlandığını hatırlatan Ökten, Türkiye’nin halen dünyadaki en yüksek gelir dağılımı adaletsizliklerinin yaşandığı ülkelerden biri olduğunu belirtti. Ökten, “Dolayısıyla bu kadar yüksek bir gelir dağılımı adaletsizliğinin olduğu bir yerde neden alt ve orta gelir gruplarının da bir şekilde sürekli devlete artı vergi yüküyle ortaya çıkması lazım? ‘Bu  bir vergi yükü değil, bir vergi değil’ diyorlar. Ama bana göre vergi. Sen eğer devlete bir para ödüyorsan, savunma sanayiine de gitse, bu benim için vergidir. Cebimden çıkan artı bir paradır. O zaman bu limiti, hem gelir dağılımı adaletini daha uygun vaziyette hem de savunma sanayiinin böyle bir şeye ihtiyacı varsa ülkenin gerçekten bir tehdit altında olduğunu düşünüyorsan bu limiti çok daha yukarı çıkartın. TÜİK’in de ortaya koyduğu gibi ilk yüzde 20’lik gelir diliminin bu ülkedeki gelirin yüzde 49’unu tek başına elde tuttuğu bir yerde, onların kredi kartı limitleri de çok yüksektir, bu kadar insandan 750’şer lira toplayacağına daha yukarıdaki kredi kartı limitinden çok daha yüksek bir parayla bunu zaten elde edebilirsin. Hiç olmazsa burada, “Gelir dağılımına dair de nispeten adaletli bir yaklaşım” olur diyebiliriz” şeklinde konuştu.

“Enflasyon verisiyle faiz indirimine yer açılmadı”

Bu hafta Merkez Bankası’nın açıklayacağı faiz kararına yönelik beklentisini de dile getiren Zeynep Ökten, “Son gelen enflasyon verisi, Merkez Bankası’nı da ekonomi yönetimini de çok mutlu etmedi. Bizi de iyice mutsuz etti. Dolayısıyla şu anda bir faiz indirimine yer açılamadı. Baz etkisiyle enflasyon aşağı doğru inse de para politikalarının etkilerini daha gözlemleyemiyoruz. Onun için sene sonunda hedeflenen enflasyon Orta Vadeli Program’da revize edildiği halde, bu hedefe ulaşmakta zorlanacağız. Çünkü jeopolitik riskler arttı. Petrol fiyatlarının artışını yansımasını gözlemleyeceğiz. Kış geliyor. Bunların hepsinin olmasıyla birlikte sene sonundaki enflasyon hedefini de yakalayamacağız” dedi.

Dolayısıyla Merkez Bankası’nın da şahin duruşundan vazgeçmek niyetinde olmadığını söyleyen Ökten, “Ben Merkez Bankası’nın açıklamalarında, faiz kararında bir değişiklik olmayacağı görüşündeyim.  Verilere bakarak, gelecek sene ocaktan önce bir faiz indirim olmayacağı sinyalini verecek şekilde karşımıza çıkacağını düşünüyorum. Çünkü 2025 Ocak ayına kadar biz hâlâ aylık bazda beklenenin üzerinde enflasyonlarla karşılaşacağız. Dolayısıyla beklenenin üzerinde gelen aylık enflasyonları takip edeceklerini ve  2025 ocaktan önce herhangi bir faiz indirimi yapmayacağı sinyalini vereceğini düşünüyorum” açıklamasını yaptı.

“Cari açığın azalması iyi bir haber değil, açık krizde azalır”

Öte yandan verilerine ekonomide durgunluğa işaret ettiğinin altını çizen Ökten,  “PMI’ya, sanayi verisine baktığımızda taşlığa doğru gidiş var. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın, ‘Cari açık azalıyor. Senelerdir olmadığı kadar aşağı doğru indik’ açıklamasının çok da iyi bir haber olmadığını biliyoruz. Çünkü Türkiye'de eğer cari açığın Gayri Safi Mili Hasıla’ya oranına gittikçe azalması ya da cari fazlaya doğru yaklaşması sadece kriz dönemlerinde oluyor. Yani 2002 yılında pozitif bir cari denge vermişiz. 2009 yılında pozitife yaklaşmış. 2019’da artıya geçmişiz. Bunların hepsi kriz dönemleri. Kriz olduğu dönemlerde zaten biz cari fazla vermeye doğru gidiyoruz. Onun için tüm bu göstergeler bize zaten ekonominin ne kadar durağanlaştığını gösteriyor. En son otomotiv verileri geldi. İhracatta ciddi azalma var, içerideki üretimde azalma var, iç talep de durma noktasına geliyor. Beyaz eşyada da ihracatta, üretimde düşüş var. Bunlar bizim lokomotif sektörlerimiz” dedi

Diğer taraftan tüketim malları ithalatında çok yükselme olduğunu belirten Ökten, “Yani tüm veriler bize esasında ekonominin düzelme yolunda, enflasyonla mücadele yolunda istenilen şekilde gitmediğini gösteriyor. Çünkü tüketim harcamalarını hâlâ dengeleyemiyoruz. Bu da şundan kaynaklanıyor: Döviz kuru baskılandığı için ithalat şu anda ucuz. Bütün, ithal ürünlerimizi alalım. Çünkü eninde sonunda bu artacak. 2022’de düşündüğümüz sisteme geri döndük. Tüketim ithalatı çok arttı. Dolayısıyla tüm bunlar ekonomide bir bıçak sırtı gidişin olduğunu gösteriyor. Onun için de bir karar verilmesi lazım. Büyüme mi ve enflasyon mu? Ekonomi yönetimi “Enflasyonla mücadelede büyümeden ödün vermeyeceğiz” diyordu. Biz de mutlaka bir seçim yapmak zorunda olduklarını söylüyorduk. Şimdi büyümenin aşağı doğru gittiği, işsizliğin biraz daha arttığı bir döneme doğru ilerliyoruz” yorumunu yaptı.

“3. çeyrek bilanço beklentilerinin alınıp satılacağı döneme gireceğiz”

Bu hafta piyasa açısından en önemli konunun Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu toplantısı olduğunu söyleyen Yatırım Finansman Direktörü Dr. Nuri Sevgen, perşembe günü yapılacak toplantıda faizde değişiklik beklenmediğini ama metnin çok önemli olacağını ifade etti. Yurt dışına bakıldığında bugün Japonya’nın tatilde olduğunu belirten Sevgen, “Amerika tahvil piyasası ve bankalar kapalı ama hisse senetleri piyasası açık işlem görüyor. Orada 3’üncü çeyrek bilançoları gelmeye başlıyor. Bizde de bilançolar haftaya gelmeye başlayacak. Bunların beklentilerinin yavaş yavaş alınıp satılacağı zamanlara gireceğiz” diye konuştu.

Cuma genelde satış günü olduğu için hafta sonu riskini almak istemeyenlerin satış yaptığını söyleyen Sevgen, “İsrail ve İran gerginliğinin büyüyebileceğini dair inançlar, vergiyle ilgili konular ve kabine değişikliği konusu, yatırımcıları biraz tedirgin etmiş gibi görünüyor. Daha önceki destek seviyesi 8.850 civarıydı. Cuma günü de 8.850’nin biraz altına sarktık ama üzerinde kapattık. Şimdi buranın altına gelirse 8.700 civarı destek seviyesi. Bunun altına sarkarsa 8.500’lere kadar önemli desteğimiz yok. O yüzden teknik açıdan hoş bir görüntü olmaz. Ancak işlem hacminin olmadığı yerde teknik analizin de çok tutarlı olduğunu söylemek doğru bir şey olmaz. Ancak temel itibariyle “Şu anda nereye kadar düşecek, ne olacak?” noktasında takip ettiğimiz göstergemiz bu. Hisse senetleri hâlâ ucuz. Uzun dönem baktığımızda çok ucuz. Fiyat kazanç beklentileri önümüzdeki dönem için gerçekten iyi seviyelerde endekste. Dolar bazında dolar sabit kaldığı için hâlâ biraz yüksek görünmekle birlikte TL bazında oldukça düşük seviyedeyiz. Teknik olarak da yüzde 20 aşağı gelmiş gibi görünüyor zirveden. Bu da önemli bir durum” dedi.

“Uzun vadeli yatırımcı için her düşüş alım fırsatıdır”

Borsada her zaman dibin dibi olduğu yorumunda bulunan Sevgen, şöyle devam etti: “Dip konusunda garanti vermek çok zordur. Bana sorarsanız buralar oldukça dip ya da dibe yakın seviyeler, mevcut haberler koşulunda. Ama alıcı gelmiyor ve satışlar başladığı zaman panik satışlar oluyor. Alıcı da olmadığı zaman olmadık fiyat hareketlerini gözlemleyebiliyoruz. Yabancı yatırımcının da olmaması rasyonel düşünceyi engelliyor. Çünkü yabancı yatırımcı aldığı zaman uzun dönemli alıyor ve takastaki önemli likidite fazlasını çekiyor. Bu olmadığı zamanlarda kredi pozisyonları taşındığı için olası bir harekette sert bir şekilde aşağı yönlü çekilme oluyor. Bundan kaynaklı olarak da net bir şey söylemek zor ama mevcut koşullar içerisinde rakamlara baktığınız zaman bu seviyelerin bence dibe yakın olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak bunun hiçbir zaman garantisi olmadı. Temkinli olmak lazım. Her ne kadar rasyonel olmasa da sert bir hareket, özel kredi pozisyonu taşıyorsanız ve kaldıraçlı işlem yapıyorsunuz hiç olmadık yerde olmadık zararlara sokar. Ama kısa süreli değil de uzun dönemli bakıp, ufak ufak alıyorsanız bence her düşüş alım fırsatıdır.”

Gündem