Prof. Dr. Özatay, ‘Merkez’e parazit yapmayın’ diyerek, faiz için tahminini açıkladı

Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı ve EKONOMİ gazetesi yazarı Prof. Dr. Fatih Özatay, Merkez Bankası’nın faizi düşürebileceği tarihi açıklayarak, “Sadece Cumhurbaşkanı değil, başka bakanların, Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın ya da Merkez Bankası dışında kalan birisinin de bu konuda konuşmaması lazım. Ama böyle konuşmalar olunca o zaman bir gürültü, elektronik terimiyle bir parazit oluşuyor” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Prof. Dr. Özatay, ‘Merkez’e parazit yapmayın’ diyerek, faiz için tahminini açıkladı

İlhan DUMAN

Nasıl Bir Ekonomi TV’de yayınlanan Ekonomi Masası’nın konukları altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı ve EKONOMİ gazetesi yazarı Prof. Dr. Fatih Özatay ve Yatırım Finansman Direktörü Dr. Nuri Sevgen oldu. EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, gazeteci Berfin Çipa ve Barış Esen’in sorularını yanıtlayan uzmanlar piyasaları ve ekonomiyi değerlendirdi.

Ons altında yıl sonu beklentisini dile getiren Mehmet Ali Yıldırımtürk, 2.700 dolar olacak tahmininde bulundu.  Bazı yabancı kuruluşların beklentisi gibi kendisinin de daha önce 3.000 doları beklentisi olduğunu ifade eden Yıldırımtük, “Ancak Amerika Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini ötelemesiyle beraber bu faiz baskısının az da olsa hâlâ fiyatlar üzerinde etkisi olduğunu görüyoruz. Yılın başında 6 kez faiz indirimi yapılabileceği beklentisi vardı. Sonra bunu 3’e indirdiler. Ardından da ‘Yüzde 2’ye yaklaşan bir enflasyon görene kadar faiz indirimini öteleyeceğiz’ şeklinde açıklama oldu. Bu nedenle önümüzdeki aylarda, belki eylülde bir faiz indirimi söz konusu olabilir. Ama 2 indirim beklentisi de var. Bunlar bir miktar altın fiyatını etkiliyor ama esas etkileyen jeopolitik gerginlikler. Jeopolitik gerginlikler hem bizim bölgemizde hem de dünyanın farklı yerlerinde her an yükselebiliyor. Bu da tabii tedirginlik oluşturuyor” dedi.

“Altını destekleyen gelişmeler, baskılayan gelişmelerden daha fazla”

Diğer taraftan enflasyonda dünyada bir katılık söz konusu olduğunun altını çizen Yıldırımtük, “Bölgesel olarak da bu değişebiliyor. Bunlar altını destekleyen gelişmeler. Altını destekleyen gelişmeler, baskılayan gelişmelerden daha fazla” diye konuştu. Çin'i de dikkate almak gerektiğini belirten Yıldırımtük, “Çin'de emlak sektöründeki ve üretimdeki sıkıntılar, aynı zamanda Amerika'yla ticaret savaşı tedirginlikleri artırıyor. Diğer taraftan para birimlerine olan güvenin de bir miktar törpülenmiş olması altını biraz daha ön plana çıkarıyor. Özellikle merkez bankalarının rezerv çeşitlendirme çerçevesinde altın alımları devam ediyor. Zaman zaman ara verseler bile her fırsatta altın alımları devam ediyor” dedi.

“Ons altın eylül ayında 2.600-2650 doları bulur”

Şimdi biraz vites küçültmüş olsa bile altının yine yükseliş trendini sürdüreceğini söyleyen Mehmet Ali Yıldırımtük, “Bugünlerde 2.315-2.317 dolar seviyeleriyle 2.365-2.375 dolar fiyat aralığında hareket ediyor. Bugünlerde ayrıca fonların kontrat işlemleri var. Bu da fiyatların dalgalanmasında etkili oluyor. Ben yakın bir gelecekte, tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2.450 doları geçeceğimiz kanaatindeyim. Ama Eylül ayı itibariyle 2.600-2.650 doları sene sonu itibariyle de 2.700 doları göreceğimizi tahmin ediyorum. Amerika'da seçim yapılacak olması da altını destekleyecektir diye düşünüyorum” açıklamasını yaptı.  

“Dövizde kısa süreli yükseliş tedirgin etmemeli”

Kapalıçarşı'daki piyasayı da  aktaran Yıldırımtürk, şunları söyledi: “Bayram öncesinde satışlar vardı. Özellikle uzun bayram tatilini repoda, faizde geçirmek isteyen yatırımcıların döviz tarafında satışı olduğunu ve bankalardaki piyasanın daha aşağısında işlem gördüğünü o dönemde görmüştük. Altında da bir miktar satışlar var ama kâr amaçlı bir satıştan ziyade ihtiyaç amaçlı satışların olduğu bir görünüm sergiliyor. Döviz tarafında bayram sonrasında bir miktar hareketlilik olduğunu görüyoruz. Bu da repoya gitmiş olan paranın tekrar dövize veya altına yönelmesinden kaynaklanan bir gelişme. Ama ben döviz fiyatlarındaki yükselişin çok fazla süreceği kanaatinde değilim. Merkez Bankası’nın istikrarlı ve kararlı döviz fiyatı oluşturma konusundaki duruşuyla döviz fiyatları bu seviyede devam edecek gibi görünüyor. Bu başka bir şey getiriyor. Özellikle TL cinsinden mevduatın faizleri bankalara göre değişse de 92 günlük faizin son günlerde bazı bankalarda yıllık bazda yüzde 48, bazılarında da yüzde 52 olduğunu duyuyorum. Döviz fiyatları 32,5-33,5 TL bandında herkese derse 92 günlük getirilerin yüzde 5’lerin üzerinde olma olasılığı var. Bu da tabii dolar cinsinden bir getiri sağlamış oluyor. TL olarak verilmiş olsa da faiz dolar olarak tekrar yerine koyduğunuzda, dolar bazında faiz elde etmiş oluyorsunuz. Bu şekilde bir miktar döviz satışları olduğunu da görüyorum piyasada. O bakımdan döviz fiyatlarında kısa süreli bir yükseliş çok tedirgin etmemeli.”

“Çarşıda temkinli işlemler var”

Altın tarafına bakıldığında da Kapalıçarşı'da dengeli bir seyir oluşmaya başladığını belirten Yıldırımtürk, “Daha önce dış piyasayla iç piyasa arasında makas oldukça açılmıştı. Son dönemde makas kilogramda 500 dolarlara gerilemişti. Bugünlerde 1.200 dolar seviyesinde hareket ediyor. Alış ve satışlar düşük montanlarda devam ediyor. Satışların daha ziyade otomobil ya da emlak alımı için geldiğini görüyoruz. Tabii gelirinden tasarruf etme imkanı olanlar da döviz almak yerine düşük montanlarda altın alıyor. Bu arada düğün mevsimiyle altına talep var. Yaz ayı boyunca yarısı satıcı yarısı alıcı şeklindeki pozisyonun devam edeceği kanaatindeyim. Ama şu anda 2.500 TL seviyelerinde işlem gören altın fiyatının eylül ayı itibariyle muhtemelen 2.750 TL, sene sonu itibariyle de 3.000-3.500 TL seviyelerini görebileceği kanaatindeyim. Çarşıda geçtiğimiz günlere göre tedirginlikten ziyade biraz daha temkinli bir duruş ve temkinli işlemler olduğunu söyleyebilirim” dedi.  

“Faiz, eylülde olmasa da ekimde düşürülebilir”

Prof. Dr. Fatih Özatay da ekonomik program bu şekilde devam ettiği sürece eylül veya ekimde Merkez Bankası’nın faiz indirebileceği bir konuma gelineceğini söyledi. TEPAV olarak Para Politikası Değerlendirme Notu’nu yayınlayarak hem çeşitli uyarılarda bulunmaya hem de Merkez Bankası’na yardımcı olmaya çalıştıklarını belirten Özatay, “Sonuçta hepimiz aynı gemideyiz. Şunu görüyoruz: Enflasyon baz etkisi nedeniyle belirgin biçimde düşecek. Bunun ötesinde iktisadi nedenlerle de düşecek. Özellikle kurdaki gidişat enflasyonu düşürücü yönde çalışıyor. Dolayısıyla yıl sonu enflasyonu hedeflenene yakın bir yerde gerçekleşecek. Ama bu 6 ay sonrası için. Biraz daha ileriye bakınca daha da düşeceği görülüyor. Hani 2025 sonu hedefi belki biraz iddialı ama nisan-mayıs ayına geldiğimizde yüzde 30-35 bir enflasyon göreceğiz. Bunu tam değerlendirmedik daha. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’na girenler de sadece mevcut enflasyona bakmıyorlar. 6 ay sonra ne olacak? 9 ay sonra ne olacak? Faiz artırırsak ne olur? Artırmazsak ne olur? Bunlara da bakıyorlar. Bu çerçevede yüzde 50 faiz yüksek. Özellikle Eylül ayı geldiğinde enflasyonun yüzde 40’a doğru gideceği, ondan sonra biraz daha düşeceği görünüyorsa Merkez Bankası’nın faiz düşürmesi gerekiyor. Eylülde olmasa da ekimde düşürülebilir. Ama eylülde tartışılacaktır ters bir gelişme olmazsa” diye konuştu.

“Faiz indirimini Merkez Bankası dışındakiler konuşmamalı”

Öte yandan Merkez Bankası’nın faiz indirmesi durumunda eleştirilerle karşılaşabileceğini ve bunun da temel bir zorluk olduğunu dile getiren Özatay, şöyle devam etti: “Şöyle bir eleştiriyle karşı karşıya kalabilir: Niye bu kadar erkenden faiz indiriyor? Acaba bir baskı mı geldi? Halbuki teknik açıdan bakınca faizin düşürülebileceği bir ortam olacak. Merkez Bankası’nın bu eleştirileri bertaraf etmesi gerekiyor. Sadece Cumhurbaşkanı değil, başka bakanların, Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın ya da Merkez Bankası dışında kalan birisinin de bu konuda konuşmaması lazım. Ama böyle konuşmalar olunca o zaman bir gürültü, elektronik terimiyle bir parazit oluşuyor. Merkez Bankası’nın sinyalini alamıyorsunuz. Bu nedenle konuşmamak lazım. Sonuçta Merkez Bankası yapacak zaten bu işi.”

“Bütçe açığının OVP’de öngörülen oranın üzerinde kalma riski var”

Bütçe açığı çok önemli. TEPAV’ın notuna göre tüm alınan önlemlere karşın bütçe açığının Orta Vadeli Program’da (OVP) öngörülen düzeyin biraz üzerinde kalma riski var. En son 6,9 hesapladı  arkadaşlar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranla.  Ama Orta Vadeli Program’da 6,4. Çok fazla bir fark yok ama bu kadar da önlem alındı. Harcama kısıcı, vergi artırıcı çalışmalar yapılıyor. Bütçe açığının belirgin bir kısmı deprem harcamaları nedeniyleydi Ama bunun dışında da seçim öncesi cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde alınan  kararlarının etkisi var. Bunlar geçmişte kaldı ama sadece 2023’ü 2024’ü etkilemiyor 2025’i de etkileyecek.  Dolayısıyla Orta Vadeli Programda öngörülen hedefi aşağı düşürücü önlemler gerekiyor. Dolaylı vergileri değil de doğrudan vergileri artırıcı önlemler gerekiyor. Ama vergi tasarısından bazı maddeler çıkarıldı. Çıkarılan maddeler önemli maddeler. Servet vergisi mesela. Bu, yükün adil dağılması açısından da önemli. Esas oralardan alabiliyorsanız, tutup da yönetilen yönlendirilen fiyatları artırmaya, bazı ürünlere zam yapmaya o kadar gerek kalmayabilir.

“Enflasyonla ilgili netlik yokken faizi konuşmak bana abesle iştigal”

Dr. Nuri Sevgen’de ekonomide yılbaşından bu yana önlemler alındığını, enflasyonda en çok konuşulan şeyin baz etkisi olduğunu belirterek, “Baz etkisinin ne kadar etkilediğini önümüzdeki hafta göreceğiz. Daha enflasyonla ilgili net bir şey görmemişken faizi konuşmak bana abesle iştigal geliyor. Bu işi ciddiye almadığımızı gösteriyor” dedi. Faiz indirimini reel sektörün konuşmasının normal olduğunu söyleyen Sevgen, şöyle devam etti: “Çünkü faizin yükselmesi doğal olarak onlar açısından bir sıkıntı.  İşleri yavaşlıyor, maliyetleri artıyor. Ama maliye yönetimi bu konuda böyle bir adım atar ya da bu yönde bir söylem ortaya çıkarırsa bu bir risk. Zaten şu anda yüzde 50 faizde stopaj kestiğiniz zaman elinize geçen rakam yüzde 46’lar civarında. Likit fon alırsanız da yüzde 50’lerin üzerine çıkıyor. Baktığımız zaman enflasyon yüzde 75. Bakalım haziranda nereye düşecek? Yıl sonu enflasyon hedeflerinde ekonomistlerin en iyimser yüzde 45 civarında tahminleri var. Diyelim ki 40 olsun. Yine ciddi bir reel faiziniz yok. Bir de faizi düşüreceğim derseniz yeniden konut fiyatlarında bir hareketlilik gözlemleyeceğiz. Otomotiv sektöründe hareketlilik gözlemleyeceğiz. Gereksiz bir balon yaratacağız. Hisse senetleri piyasası da doğal olarak bundan etkilenecek. Kuru tutmakta bu sefer zorlanmayız çünkü rezervlerimiz var. Ama kuru tuttuğunuz zaman da doğal olarak bir şeylerin değerini dolar bazında yeniden artırmaya başlayacağız ve pahalı hale geleceğiz. Topyekün faiz indirme noktasında bir adım atarsanız aldığınız bütün önlemler, vergi paketinin hepsi boşa gider.”