Prof. Dr. Evren Bolgün: 2025’e girerken açmazın içindeyiz!

Reel sektörün sıkıntılarının giderek arttığını belirten Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Evren Bolgün, “Reel sektörün hızlı bir sorunla karşı karşıya kaldığını, işletme sermayesinin eridiğini, kâr marjlarının tamamen finansman giderleri tarafından eritilmiş olduğunu görüyoruz. Bunu konkordatolardan da görmek mümkün. Dolayısıyla 2025’e girerken bir açmazdayız” ifadesini kullandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Prof. Dr. Evren Bolgün: 2025’e girerken açmazın içindeyiz!

İLHAN DUMAN

Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Evren Bolgün ve Inveo Portföy Fon Yönetim Müdürü Eral Karayazıcı, Nasıl Bir Ekonomi TV’nin Ekonomi Masası programının konuğu oldu. Uzmanlar ekonomideki gelişmeleri ve piyasaları değerlendirdi. Evren Bolgün, Merkez Bankası’ndan aralıkta faiz indirimi beklediğini belirtirken, önümüzdeki 4 çeyrekte büyümenin yavaşlayacağını ve 2025 yıl sonu hedefi olan yüzde 4 büyümenin gerçekleşmeyeceğini öngördü.  Borsayı değerlendiren Eral Karayazıcı da borsada bir dengelenme olduğunu ifade eetti. Karayazıcı, “Türkiye büyük bir değişime sahne oluyor. O yüzden ben fiyat avantajının önümüzdeki çeyreklerde Türkiye'de ön plana çıkacağını ve küresel yatırımcıların da bir süre sonra Borsa İstanbul'da yeniden sahne alacaklarını düşünüyorum” dedi.

“Reel sektörün sıkıntıları daha da arttı”

Merkez Bankası’nın bu ayki faiz kararı metninde, faiz indirimi sinyali verip vermeyeceğine bakacaklarını belirten Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Evren Bolgün, “Bence önümüzdeki aydan itibaren başlayacağı sinyalini vermeyecektir. Aylık enflasyon gidişatının bekledikleri seviyenin üstünde kaldığını görüyoruz. Bunun arkasında da tamamen kendi başarısızlıklarının dışında,  aslında yönetilen-yönlendirilen fiyatlar olduğu sinyalini verdi” diye konuştu.

Bundan 2 ay önce beklentisinin ekim ayında faiz indiriminin başlaması yönünde olduğunu söyleyen Bolgün, “Şimdi aralığa doğru kaymış vaziyette. Piyasada da bu beklenti oluştu. Piyasayı bozan biraz da bu oldu. Reel sektörün sıkıntıları daha da artmış durumda. Özellikle imalatçı, sanayici, üretici, ihracatçı. Eylül ayında istihdam tarafındaki erimenin daha da şiddetlendiğini göreceğiz. Reel sektörün hızlı bir sorunla karşı karşıya kaldığını, işletme sermayesinin eridiğini, kâr marjlarının tamamen finansman giderleri tarafından eritilmiş olduğunu görüyoruz. Zaten bunu reel taraftaki konkordatolardan başlayarak da görmek mümkün. Dolayısıyla bir açmazdayız aslında 2025’e girerken. Faizi bu kadar uzun süredir tutuyoruz ama bunun bedelini de hızlı bir şekilde ödemeye devam ediyoruz” yorumunu yaptı.

“OVP’deki yüzde 4 büyüme hedefi gerçekleşmeyecek”

Türkiye ekonomisinde hizmet sektörünün payı yüzde 71 olduğunu kaydeden Evren Bolgün, “Ama gelir dağılımı adaletsizliğinde de dünyada ilk sıralardayız. Hizmeti alan kesimin içerisinde yüzde 40’lık tüketim harcamalarının büyük bir kısmını birinci yüzde 20’lik en zengin dilim yapıyor. Kabaca 17,5 milyon kişiden bahsediyoruz” dedi. Dolayısıyla dengeli bir dağılım olmadığının altını çizen Bolgün, şöyle devam etti: “Öte yandan ihracatı, yani Türkiye'nin döviz gelirini de büyük ölçüde sanayi sağlıyor. Turizm dolayısıyla hizmetler de sağlıyor tabii ki ama Türkiye'nin ihracatının geneline baktığımızda payın büyük bölümünü sanayi oluşturuyor. İstihdam tarafında da aynı durum var. Dolayısıyla bir sektör ve yüksek paya sahip. Öbür sektördeki sıkıntıları geri plana itmek için gibi durum Türkiye'nin lüksü değil. Çünkü sanayi tarafındaki kapanma hizmetten çok daha farklı bir şey. Bir sanayi işletmesinin kapanmasının etkisi katlanarak kartopu şeklinde diğer sektörlere de yansır. O işletmeyi ayağa kaldırmak ileride çok daha zor, açıkçası neredeyse mümkün değil.  Şu anki politikayla, her şey aynı kalırsa Türkiye'nin büyümesi önümüzdeki 4 çeyrek boyunca potansiyel büyümesinin altında kalacak. Bu nedenle biz hızlı daralmayı göreceğiz. OVP’deki 2025 için yüzde 4 büyüme hedefi gerçekleşmeyecek.”

ekonomim.com’da gördüğü Burcu Aydın Özüdoğru’nun ekonomi ısı haritasına da atıfta bulunan ve çok güzel bir çalışma olduğunu ifade eden Evren Bolgün, “Oradaki ısı haritası Türkiye ekonomisini güzel yansıtıyor. Kızarmış vaziyette Türkiye son 1,5 çeyrekte.  Gördüğüm kadarıyla küçülmeye devam edeceğiz. Bakalım ne kadar dayanacağız. Açlık sınırı 20.000 TL’ye yaklaştı. Asgari ücrete zam yapılmadı. Bir taraftan işletmeler, diğer taraftan dar gelirli çalışan kesim sıkıntı yaşıyor. İyi şeyleri de söyleyelim. Ekonomiyi bu kadar sıktığımızda tabii enflasyonun düştüğünü göreceğiz. Enflasyon yüzde 52’lerden önümüzdeki yılın ilk yarısında 30’lu rakamlara indiğini göreceğiz ama ben 2025 sonu için 17,5 olmasını da beklemiyorum” açıklamasını yaptı.

“Fed’den 25 baz puan indirim bekliyorum”

Öte yandan Fed’in yarın açıklayacağı faiz kararı konusuna da değinen Bolgün, şunları söyledi: “ABD’de son gelen makroekonomik verilerle piyasada faiz indiriminin 50 baz puan olması yönünde bir konsensüs var. Tabii 50 baz puan indirim beklemeyenler de var. Ağustos ayındaki Jackson Hole toplantısında Powell’ın sinyalleri sanki 50 baz puan indirime doğru yönlendirmiş gibi bir havası vardı ama Fed’de bazı karar vericiler 25 puan olması yönünde de ısrarlarını sürdürüyor ve bunun da arkasındaki neden de ekonomik gelişmeler büyük ölçüde.  Finansal piyasalarda çok sıkı para politikası uyguladıklarını iddia etmiyorlar. Bir taraftan Fed uzun süredir bilanço küçültüyor. Bir taraftan da faiz indirimi döngüsüne başlayacak. Ama 25 baz puan mı olacak  50 mi olacak? Benim beklentim açıkçası 25 baz puanla başlayacağı ve devam edeceği yönünde.”

“Borsada dengelenme var”

Inveo Portföy Fon Yönetim Müdürü Eral Karayazıcı da borsada bir dengelenme olduğunu söyledi. Borsa İstanbul’un dikkate değer bir geri çekilmeye sahne olduğunu belirten Karayazıcı, “Dolar bazında yaklaşık yüzde 20’lik bir düşüş oldu. O dengelenme 9.250 puan civarında gerçekleşti. Daha iyi bir sıçrama olabilir miydi? Dün işte bir değer kaybıyla karşılaşmamak söz konusu olabilir miydi? Elbette mümkündü. ‘Peki neden bu gerçekleşmiyor?’ derseniz birkaç faktör ön plana çıkıyor. Biri yurt içi tasarruf sahiplerinin algısında çok ciddi bir değişiklik var. Filmi 4 ay geriye saralım. Para Piyasası Fonu var mıydı Türkiye'de? Vardı. Borsa 320-340 dolar bandındaydı. Borsadan para piyasası fonlarına bu kadar büyük bir göç yoktu. Para piyasası fonlarının sağladığı getiride de 4 ay öncesine göre değişiklik olmadı. Değişen şey, artık kazan doğurmuyor. Bireysel yatırımcıların önemli bir bölümü, belli bir deneyim kazanana kadar, finansal enstrümanlarla ilgili fikirlerini, onların kısa vadeli istatistiklerine bakarak oluşturuyorlar. ‘Borsa çok hızlı yükseliyor. Demek ki iyi’ bakış açısına sahipler. Bu, tabii ki finansal piyasalarda zeminsiz. Ama o borsanın istatistikleri kısa vadede zayıf olunca, hisse senedi yatırımlarında önceki aylarda kaydedilen getiri kaydedilmeyince duygusal olan yatırımcılar borsadan çıkışa geçtiler” değerlendirmesini yaptı.

“Borsada rota hissettirmeden yukarı dönebilir”

Borsanın yaklaşık 2 aydır aşağı gelmesinin bir anda yatırımcıların psikolojisini değiştirdiğine işaret eden Karayazıcı, “Acaba borsadan elde edilen kazançlara vergi getirecek bir düzenleme yakın zamanda gündeme gelebilir mi? Bu konu bence profesyonelleri frenleyen bir unsur. Ben bütün bunlara rağmen endeksin 275 dolar civarında taban oluşturmuş olabileceğini ve bir tepki yükselişiyle kalmayıp, hissettirmeden rotanın yukarıya dönmesinin de söz konusu olabileceğini düşünüyorum. Ama bir vergi gelirse borsaya bu dünyanın sonu değil. Geçici medcezir yaratır. Geçici de olsa o etkiyi görürüz ve o belirsizlik de önümüzdeki süreçte frenleyici bir unsur olarak, lokal bir faktör olup devrede kalacak gibi görünüyor” görüşünü dile getirdi.

BİST’in dolar bazında 285 seviyesinde olduğunu aktaran Eral Karayazıcı, şöyle devam etti: Ben yıl kapanışının bundan daha yukarıda olacağını düşünüyorum. Ne kadar yukarıda olacağını kestirmek çok kolay değil. 320 dolar da olabilir 300 dolarda da kalabilir. Burada hem dış iklim etkili olacak ki ben orada iyimserim, güçlü, pozitif bir hareket bekliyorum. Son çeyrek zaten gelenekseldir. Dünya borsalarında iyi geçiyor. Son 5 yılın tamamında S&P yukarı gitti. Ortalaması yüzde 10. Bence vergi ikinci belirleyici faktör olacak yıl kapanış seviyesi üzerinde. Filmi biraz daha ileriye sarsak 2025’te BİST’in yeniden dolar bazında 340 dolar seviyesini görme ihtimalini yüksek buluyorum. 2025’in ilk yarısında o seviyeyi de aşıp 375-400 dolar bandına da yükselme şansı olduğunu düşünüyorum. Çünkü şu göz ardı edilmemeli. BİST çok hızlı başladı 2024 yılına. Daha beşinci ayda dolar bazında yüzde 35 getiriye ulaşmıştık. Şu anda bu oran yüzde 11. Bu kötü bir şey değil, iyi bir şey. Diğer borsalarla olan fark kapandı. Amerika'nın 3 büyük endeksi  2024 yılında yüzde 14 getiri sağladı. Avrupa endeksleri yüzde 7,5 getiride. Türkiye de arada bir yerde, yüzde 11’de. Her ne kadar diğer gelişen ülkeler bu yıl düşüş kaydetmiş olsa da Türkiye'nin pozitif bir tarafı var. Çünkü çok büyük bir değişime de sahne oluyor Türkiye. O yüzden ben fiyat avantajının önümüzdeki çeyreklerde Türkiye'de ön plana çıkacağını ve küresel yatırımcıların da bir süre sonra Borsa İstanbul'da yeniden sahne alacaklarını düşünüyorum.”

“Türkiye tansiyondan kurtuluyor, yan etkisi yavaş büyüme”

Diğer borsalar yukarı gittiğinde baz etkisiyle BİST’i de yukarı çektiğini belirten Karayazıcı, “Bir diğer konu da finansal piyasalar gerçek hayatın ortalama 9 ay önünden koşuyor. 2-3 yıl sonrasını görmek çok zor ama 9 ay sonrasına senaryo yazmak çok da zor değil. Amerika da yavaşlıyor. ABD ekonomisinde 2025 ortasına kadar çok yavaş bir büyüme göreceğiz. Teknik olarak bir durgunluk göreceğiz. Buna rağmen neden borsalarda yukarı yönlü bir eğilim var? Çünkü 2025’in ikinci yarısından itibaren yeni bir büyüme döngüsünün ABD’de başlayacağı, 2 yıldır durgunlukta olan Avrupa'da da ılımlı bir büyüme yaşanacağı fikri ön planda. Türkiye’de de bence finansallarla ilgili senaryolar “2025’in ikinci yarısında nasıl gelir? sorusuna yönelecektir. Belki bu bir çırpıda olmayacak. Türkiye'de şirketlerin finansalları zayıf. Türkiye yüksek tansiyondan kurtulduğu için yan etki olarak da bir yavaş büyüme dönemine girdi. Ben bunun profesyonel yatırımcılar nezdinde çok infial yaratacak bir gelişme olmadığını düşünüyorum” açıklamasını yaptı.

Gündem