Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu: TL’nin getirisini azaltmak, enflasyonla mücadelede sıkıntı yaratabilir

Enflasyonun mevcut seviyesinin faiz indirimine çok fazla imkan vermeyeceğini ifade eden Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, “Öte yandan mevcut faiz seviyesini korumakta kurun önemli bir rol üstlendiğini düşünüyorum. O açıdan önümüzdeki süreçte TL’nin getirisini azaltmak, enflasyonla mücadelede ciddi sıkıntı yaratabilir” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu: TL’nin getirisini azaltmak, enflasyonla mücadelede sıkıntı yaratabilir

İlhan DUMAN

Nasıl Bir Ekonomi TV’de Ekonomi Masası’nın konukları altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve EKONOMİ gazetesi yazarı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ve Yatırım Finansman Direktörü Dr. Nuri Sevgen oldu. EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, gazeteci Berfin Çipa ve Barış Esen’in sorularını yanıtlayan uzmanlar piyasaları ve ekonomiyi değerlendirdi.

Altın piyasasındaki gelişmeleri aktaran Mehmet Ali Yıldırımtürk, geçen hafta itibariyle altın için kısa süreli alım fırsatları oluştuğunu belirterek, “2.607 dolara kadar gerileyen ons altın fiyatı gözlemiştik ama orada çok fazla kalamadı ve tekrar 2.650 doların üzerine çıkmıştı. Bu hafta da aynı şekilde 2.650 dolar seviyesinde yorgunluk hissediyorum. Çünkü çok hızlı bir yükselişi oldu Fed’in 50 baz puanlık faiz indirimi sonrasında. Bir hazmetme sürecindeyiz. O bakımdan 2.650 seviyelerinin ardından tekrar 2.620 ve 2.600 dolar seviyelerini görebiliriz. Ama orada çok fazla kalmıyor. Gün içinde bu düzeltmeler oluyor. O seviyeleri yakın takip edenler o seviyelerden alım fırsatı olarak değerlendirebilir diye düşünüyorum” açıklamasını yaptı.

“Jeopolitik gerginlikler altını destekliyor”

Ons altında sene sonunda 2.700-2.750 dolar seviyelerinin görülebileceğini söyleyen Yıldırımtürk, “Bu haftaki Avrupa Merkez Bankası toplantısında, daha önce bir faiz indirimi beklenmiyordu ama şu anda faiz indirimi gerekiyor. Sonrasında da yine Fed’den normal şartlarda kasım ve aralık aylarında 25’er puanlık faiz indirimi olacak gibi görünüyor. Aslında faizin etkisi daha az. Borsadaki düşüş, bölgemizdeki jeopolitik gerginlikler daha çok altını destekliyor. O bakımdan kısa süreli bir düzeltme hareketi oluyor. Dikkatimi çeken şu: Haftanın ilk yarısında biraz daha sakin bir seyir oluyor. İkinci yarısında ve özellikle cuma günleri, hafta sonu riskini almak istemeyen yatırımcıların satışlarını azaltması ve alışa dönmesiyle beraber bu fiyat tekrar yeniden yükselişe geçiyor” bilgisini verdi.

“Petrolde yukarı yönlü hareket fazla değil”

Petrol tarafına bakıldığında ise petrol fiyatlarındaki yükselişin sınırlı kaldığını gördüklerini belirten Yıldırımtürk, bu durumun petrol üreten ülkelere daha fazla finansman sağlamamak adına uygulanan ekonomik politikadan, daha doğrusu ambargodan kaynaklandığını düşündüğünü ifade etti. ABD’nin petrolün fazla yükselmesini istemediğini ve bu nedenle yükselişlerde satışa geçtiği görüşünü dile getiren Yıldırımtürk, “Jeopolitik gerginliklerle beslense bile petrol fiyatında çok fazla yukarı yönlü hareket görülemiyor. Brent petrolün 79 dolara yükseldiğini gözlemiştik. Tekrar oradan bir geri çekilme var. Muhtemelen orada 70-80 dolar seviyesinde gelgitler olacak gibi görünüyor” diye konuştu.

“Enflasyonun mevcut seviyesi faiz indirimine imkan vermeyecek”

Merkez Bankası’nın bu haftaki faiz kararına yönelik beklentisini paylaşan Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da enflasyonun mevcut seviyesinin faiz indirimine çok fazla imkan vermeyecek gibi göründüğünü vurguladı. Faizin inmesi, ekonominin açılması ve finansmanın sağlanmasının son derece önemli olduğunun altını çizen Aslanoğlu, “Ancak bugün hanelerin enflasyon beklentisinin yüzde 70’lerde, reel sektörün yüzde 50’nin üzerinde olduğu bir noktadayız. Reel sektör ve finans sektörü beklentisinin hiç bu kadar açılmadığı bir noktadayız. Bu durum, ‘Türkiye'de para politikası hâlâ yeterince sıkı değil mi?’ sorusunu bile gündemde tutuyor. Hanelerin yüzde 70 enflasyon beklediği bir yerde tasarruftan tüketime kayma eğilimi de var. Tasarruf edebilenler toplumun çok az bir kısmı. Bu önemli oranda belirleyici de oluyor” dedi.

Öte yandan mevcut faiz seviyesini korumakta kurun önemli bir rol üstlendiğini söyleyen Aslanoğlu, “O açıdan önümüzdeki süreçte TL’nin getirisini azaltmanın, enflasyonla mücadelede ciddi sıkıntı yaratabilecek bir risk oluşturduğu kanaatindeyim. Tabii burada kur politikasından ayırmadan para politikasını düşünmekte fayda var. İkisi eş anlı düşünülmek zorunda. Aksi takdirde mevcut enflasyon beklentileriyle tüketimi daha fazla canlandırabiliriz. O yüzden bence biraz daha beklenmesi gereken ve politikanın ana kurgusunda bir daha düşünülmesi gereken bir noktadayız. Yani para politikası ve kur politikasının beraber düşünülmesi gerekir” yorumunu yaptı.

“Talebi bırakırsak enflasyon olduğu yerde sabitlenir”

Bugün aşağı giden sanayi üretiminin, yani büyümeyle, arzla ilgili bir sorunun yaşandığını belirten Erhan Aslanoğlu, “Bununla birlikte mücadele etmemiz gereken taraf talep konusu. Onu bırakırsak, yani büyüme odaklı bir karar alacak olursak bu paradoksal bir şekilde enflasyonu olduğu yere çok daha fazla sabitleyebilir. O açıdan bence beklenmesi gerekiyor. Ama sabırların da taşmaya başladığını görüyorum. Enflasyonda manşet rakam 50’nin altına indiği için, kasımda biraz zor ama aralık ayında sembolik de olsa bir indirim gelme ihtimali, yani 100-200 baz puan indirim ihtimali önemli oranda var” diye konuştu.

“Merkez Bankası, oranı düşürmeden faizi indiriyor”

Dr. Nuri Sevgen ise Merkez Bankası'nın bankaların ellerindeki parayı depo ettiği rakamın 400 milyar TL’ye kadar ulaştığını kaydederek, “TLREF oranı yüzde 48’lere geldi. Stopaj düşüldükten sonra ele geçen faiz oranı da yüzde 43’ler civarında oluyor. Demek ki Merkez Bankası faizi zaten fiilen düşürdü” dedi. Haftalık ve repo faizi hâlâ yüzde 50’de sabit olsa da repo faizi çok düşük bir miktarda yapıldığı için toplam faize bakılması gerektiğini söyleyen Sevgen,  “Çünkü önemli olan fonlama maliyeti orasıdır. Orada da yüzde 48’i baz alırsanız brüt olarak zaten 200 baz puan düşmüş durumda. O yüzden Merkez Bankası’nın son PPK toplantısında metinde önemli bir düzeltmeyle likiditeyi bir miktarı serbest bırakacağı görülüyordu. Bu durum devam ediyor. Bir ara 200’lere kadar düştü ama şu an 400’e yaklaştı. Perşembe günü metinde göreceğiz. Ama faiz oranını indirmeden bence faizi indiriyor” açıklamasını yaptı.

Öte yandan borsadaki düşüşü yorumlayan Sevgen, şöyle devam etti: “Kredi mekanizması borsada çok fazla kullanılıyor. Yabancı yatırımcı her bulduğu fırsatta satıyor. Yerli yatırımcı maliyetlerinden kurtulmak için her yükselişte bir şekilde nakite geçme çabasında. Aşağı doğru inişlerde piyasayı tutabilecek bir güç yok. Dün de yine bir sürü spekülasyon vardı. Bunların içinde bazı manipülatör gruplar olarak adlandırılan isimlerin mali şube tarafından gözaltına alındığı yönünde spekülasyon vardı. Resmi bir açıklama gelmedi. Bununla ilgili doğal olarak o tahtalarda, o hisse senetlerinde yoğun satış gözlendi. Yine çok sevdiğim dostum A1 Capital’in kurucusu Murat Güler'in vefat haberi de biraz  piyasayı etkiledi. Çünkü A1 Capital piyasada etkili kurumlardan biri.  Küçük etkiler ama bunun dışında ekstra bir şey yok. Çünkü dünya piyasaları gerçekten olumlu.

Piyasada alım yönlü ya da en azından destekleyici yönde bir alıcı birikmediği zaman aşağı geliyor. Kendi hisselerini almak üzere bildirim yapan bazı şirketler var ve bu şirketler alım yapıyorlar. Biraz panik hareketi var, destek yok. Destek olsa bunların hiçbiri geçerli değil. Herkes ucuz olduğunun farkında ama destek olacak bir güç olmadığı sürece de istediğiniz kadar grafik çizin, arz talep dengesini analiz etmeye çalışın. Bir panik olduktan sonra her şey bozulur. Piyasa ucuz. ‘Piyasa buradan döner’ diyebilmemiz için spekülasyonların bitmesi ve destek olarak yüklü bir alış gelmesi gerekiyor. Bu alışı henüz göremiyoruz. Burada faiz indirim spekülasyonlarının çok büyük etkisi olacağını sanmıyorum. Çünkü faizi indirse de en iyimser oranla yüze 45’e indirmesi bekleniyor. Zaten şu anda yüzde 47,5-48’lere TLREF gelmiş durumda. Yani bu borsayı çok da fazla etkileyecek bir etki değil. Asıl etki önümüzdeki dönemde bu arzı karşılayacak bir talebin gelmemesi.”

Gündem