Prof. Dr. Emre Alkin: Acı reçete, sermayesi güçlü olmayan tüm firmaları batırabilir
Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin, dezenflasyonist süreçte uygulanan “talebi boğ, siparişi düşür” reçetesinin işletme sermayesi güçlü olmayan neredeyse tüm firmaların yok olması sonucunu yaratabileceği uyarısında bulundu. Alkin, bu reçeteyle oligopol piyasalara gitme riski olduğunu söyledi.
İLHAN DUMAN
Topkapı Üniversitesi Rektörü, EKONOMİ gazetesi yazarı Prof. Dr. Emre Alkin ve Altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, Nasıl Bir Ekonomi TV’nin Ekonomi Masası programında ekonomiye ve piyasalara yönelik değerlendirmelerde bulundu. Emre Alkin, uygulanan dezenflasyonist reçetenin işletme sermayesi olmayan neredeyse her firmayı yok edebileceği uyarısında bulundu.
Mehmet Ali Yıldırımtürk de borsaya gelecek vergi nedeniyle altına talebin artacağı kanaatinde olmadığını dile getirerek, “Borsa yatırımcısı daha hareketli, daha risk almayı seven yatırımcı. Altın biraz daha orta ve uzun vadeli bir tasarruf aracı” dedi.
“Uygulanan reçetenin yan etkisi çok olacak”
Talebi boğarak, siparişleri düşürerek, mal satanı düşük fiyatla satış yapmaya ikna etme metodunun doğru bir metot olmadığını ifade eden Prof. Dr. Emre Alkin, “Uygulanan reçete, yan etkisi çok ve acılı olacak, sektörlerde ciddi saha temizliği yaratacak enteresan bir reçete. İşletme sermayesi güçlü olmayan neredeyse tüm firmaların yok olması sonucunu yaratabilir” dedi.
Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurarken çok sayıda firmanın sektörlerde faaliyet göstermesini istediğini belirten Alkin, “Çünkü daha evvel Latin Amerika örnekleri Avrupa örneklerini incelemiş ve gelişmeleri izlemiş. Az sayıda firmayla ekonomiye ürün verilmesi, iktidarların az sayıdaki bu firma üzerinden ekonomiyi kontrol etmeleri sonucunu yaratmış. Dolayısıyla Atatürk, Halkbank’ı kastederek esnafa ucuz faizli kredi veren bir bankanın kurulması gerektiğini söylemiş. Bunu şu nedenle söylüyor: Çok sayıda firma olsun ki rekabet olsun. Bu rekabeti devlet denetlesin. Fakat devlet vatandaşın, ferdin işine karışmasın. Bunu İzmir İktisat Kongresi’nde de söyledi” açıklamasını yaptı.
“En iyisi serbest piyasanın oluşması”
Gelinen noktada çok sayıda firma, uygulanan antienflasyonist reçeteyle yok edilirse, bu sefer firmaların konsolide olmaya başlayacağının altını çizen Alkin, “Büyükler iyice büyüyecek. Hatta büyük şirketler, ‘Ürün ve hizmet aldığımız firmalara gerek yok. Biz hepsini entegre şekilde kendimiz yapalım’ derse, çok sayıda firmanın arz-talep dengesiyle fiyat oluşumunu sağladığı piyasalardan oligopol piyasalara doğru gideriz. Uygulanan reçetenin tehlikesi oligopol piyasalara doğru gitmek olur” uyarısında bulundu.
1-2 avuç firmanın piyasaları yönettiği, hatta aralarında anlaştığı, gizli kartel ve tröst oluşturacak kadar ileriye götürdüğü bir yere doğru gidilebileceğine işaret eden Alkin, o zaman Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş prensibinin de ortadan kalkacağını söyledi. Alkin, “Yeni oligarklar oluşur. Zaten inşaatta, enerjide oligarklar var. Her piyasayı oligopolleştirirsek, bu sefer ileride başka problemlerle karşılaşacağız. Yani devlet kodamanlaşmış ticaret devleriyle, daha fazla mücadele etmek zorunda kalacak. Bu olmaz. En iyisi serbest piyasanın oluşması, çok sayıda firmanın olması” değerlendirmesini yaptı.
“Attıkları bir adımın, 3 adım sonra vereceği sonucu görmüyorlar”
Arzı kısıp, talebi boğup enflasyonun düşürülmeye çalışıldığı zaman, bunun 5-6 yıl sonraki sonuçlarının ne olacağının bilinmesi gerektiğini vurgulayan Emre Alkin, “Geçen sene haziran ayında atanmış olan ekonomi yönetimimizin en büyük zaafı, oyunu satranç gibi oynayamamak. Attıkları bir adımın, 3 adım sonra ne sonuç vereceğini hiç görmüyorlar. Dolayısıyla bu beni biraz düşündürüyor. 104 sayfalık vergi paketinde ekonomik etki analizi denmiş. Bir tek vergiyi anlatıyor. Bunu yaptın da ekonomide bunun karşılığı ne olacak? Ekonomik etki analizi, ‘Ben bu vergiyi getiriyorum. Bu kadar tahsilat yapacağım’ demek değil” şeklinde konuştu.
“Borsadan altına yönelen yatırımcı yüzdesi küçük olur”
Borsaya gelecek vergi nedeniyle altına talebinin artacağı kanaatinde olmadığını ifade eden Mehmet Ali Yıldırımtürk de, “Çünkü altınla iştigal edenler ile borsayla iştigal edenler farklı. Borsada kendini yeterince güvende görmeyenler altına yönelebilir ama bunun yüzdesinin oldukça düşük olacağını düşünüyorum. Çünkü borsa yatırımcısı daha hareketli, daha risk almayı seven yatırımcı. Altın biraz daha orta ve uzun vadeli bir tasarruf aracı. Çok sık alıp satılacak bir pozisyonda olmuyor. Ancak kaydi olursa bu yapılabiliyor fakat kaydi de bankaların alış fiyatıyla satış fiyatı arasında fark çok yüksek olduğu için onu da çok fazla tercih etmiyor yatırımcı. Ancak ekranlardan dolar bazında ons fiyatıyla yapılabilir. O da biraz profesyonelliği gerektiriyor” şeklinde konuştu.
Borsaya vergi getirilmesi konusunun bundan önce de yaşandığını ama çok başarılı olmadığını belirten Yıldırımtürk, şunları söyledi: “Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok. Belki işlem vergisi olabilir ama kazançtan vergi, Zekeriya Temizel tarafından da uygulanmaya çalışılmıştı. Çok fazla tutarlı olmadı ve borsaya zarar verdi. Çünkü sert düşüşler yaşandı. O bakımdan bunu bir daha gözden geçirmeleri gerekir. Nasıl bir tepki olacağını ölçmek yerine bunu etraflıca düşünüp ondan sonra kamuoyuyla paylaşmak daha doğru olur.”
“Altında alım ve satım dengeli”
Diğer taraftan konut alımı veya araba alımı için altın satışının devam ettiği bilgisini veren Yıldırımtürk, borç ödemek için de altın satanların olduğunu aktardı. Parasının büyük bir kısmını dövizde, altında tutanların ihtiyaç olduğunda sattığını söyleyen Yıldırımtürk, “Ancak dövizde çok sakin bir seyir olduğu için dövize çok fazla yönelen de olmadı son dönemde. Ama altın hâlâ tercih ediliyor. Bu arada tasarruflarında bir miktar birikimi olanlar yine altın almaya da devam ediyor. Altında alım satım dengeli diyebilirim” şeklinde konuştu.
Oligopol piyasa ne demek?
Oligopol piyasa birbirine çok benzeyen yada farklılaştırılmış ürünler satan az sayıda satıcı olan piyasadır. Başka bir deyişle, oligopol piyasada birkaç büyük oyuncu pazara hükmederek ve ürün fiyatını kontrol eder.
Piyasalar oyuncu ve rakebet durumuna göre 4 ana grubuna ayrılırlar. Bunlar rekabetin yüksek ve aslında ideal olduğu durumdan hiç olmadığı duruma doğru şu şekilde sıralanırlar:
Tam Rekabet Piyasası
Monopolcü Rekabet Piyasası
Oligopol Piyasa
Monopol Piyasa (Tekel)
Oligopol piyasada alıcılar çoktur fakat satıcılar azdır. Oligopol piyasada yer alan şirketler çok benzer ürünler ya da hizmetler satar ve piyasayı kontrol ederler. Firmalardan birinin fiyat değişikliğine gitmesi diğerini de etkiler dolayısı ile enflasyonist baskı oluşturmaları kolaydır. Kolaylıkla kartel oluşturabilirler. Bu piyasaya yeni bir oyuncunun girmesi oldukça zordur.