Öztrak: Bu ittifak kavgalı ev olmuş
CHP Sözcüsü Öztrak, “Tek kişilik vesayet rejimi, milletimizin geleceğini, umutlarını, gülümsemesini çaldı. Bu ittifak, kavgalı ev olmuş. Ev halkı birbirine racon kesiyor. Yetmiyor şantaj yapıyor. Herkes herkesin dosyasını tutmuş." dedi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrası basın toplantısı düzenledi.
Öztrak toplantıda şunları kaydetti:
“Marmara Denizi’nde müsilaj kâbusu büyüyor. Deniz salyası tüm Marmara’yı, hatta Kuzey Ege’yi etkiliyor. Bu, sadece denizin üzerini örten bir pislik değil aynı zamanda denizin altını da öldüren, çölleştiren bir bela. Bize ait tek denizimiz, Marmara Denizi can çekişiyor. Bugünlere, elbette bir günde gelmedik. Ama bugün bu konuda en son konuşacak olanlar, ülkeyi 19 yıldır yöneten, İstanbul’u 25 yıl yöneten, sonunda da ‘İstanbul’a ihanet ettik’ diyen mevcut kadrolardır."
Öztrak, suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarıyla ilgili, "Tek kişinin iki dudağına bağlı bu düzende, denge-denetim kalmadı. Koskoca ülke vesayet rejiminin pisliği, kiri ve pası içinde nefes alamaz hale geldi. Tek kişilik vesayet rejimi, milletimizin geleceğini, umutlarını, gülümsemesini çaldı. Bu ittifak, kavgalı ev olmuş. Ev halkı birbirine racon kesiyor. Yetmiyor şantaj yapıyor. Herkes herkesin dosyasını tutmuş. Cumhur İttifakı, cürüm ve cüruf ittifakı olmuş. Ev halkından bir organize suç örgütü elebaşı, ‘biz bir aileyiz, her suçta beraberiz’ diyor. Ülkeyi ciğer gibi, mafya-siyaset-ticaret ekseninde yıllarca yemişler. Şimdi de düştükleri çukurda, birbirlerini yiyorlar. Kavgalı evin ahalisi, birbirlerine bağırıp çağırmaktan milletin sesini duymuyor. Milletimiz derdine derman bekliyor, bunlar kavga ediyor.
Suç örgütü elebaşı, AK Parti için mitingler düzenlemekle kalmamış. AK Parti’nin seçimlerde dağıttığı, milyonlarca poşet kahveyi de o vermiş. Kahve parasını da tahsil edememiş. Anlaşılan bunlar birbirlerini de tokatlıyorlar. Erdoğan, partisinin Mali ve İdari İşler Başkanı’nı bir çağırsın, sorsun bakalım. Bu kahvelerin parası ödenmiş mi, ödenmemiş mi? Bu kahvelerin faturası Anayasa Mahkemesi’ne ibraz edilmiş mi? Ödenmediyse, Siyasi Partiler Kanunu’na göre bu milyonlarca liralık kahve, nasıl kayda alınmış? Bu millete utanmadan sıkılmadan haram kahve içirenlerden bunun hesabı mutlaka sorulmalıdır.
Yine AK Parti’nin son kongresinde, MKYK’ya seçilen bir siyasetçiye, milletvekili seçimlerinde çanta çanta para verildiği iddiası var. Atanmış İçişleri Bakanı da benzer bir iddiayı gündeme getirmişti. Bunu ciddiye almak gerekir. Ancak suç örgütü elebaşı para dolu çantaları, 10 bin dolar maaşları, tek bir AK Partili siyasetçiye vermemiş. 10 bin dolar maaşa bağlanan siyasetçi de hala belli değil. Erdoğan İçişleri Bakanı’nı çağırıp bu konuda bilgi aldı mı? Partisinde para çantası alma iddialarına muhatap siyasetçiden savunma istedi mi? Genel Başkan olarak Erdoğan partisinin Disiplin Kurulu’nu çalıştıracak mı? Çalıştırmayacak mı?" ifadelerini kullandı.
Öztrak konuşmasının devamında, "Kavgalı evin bir başka ferdi. Sezgin Baran Korkmaz. AK Parti döneminin türedi zenginlerinden. Geçmişi gölgeli bir isim. Kara para aklama ile suçlanıyor. Yurt dışına kaçtı. Kaçmadan önce İçişleri Bakanıyla görüştüğü iddiası var. Nasıl kaçtığı hala muamma… Yurt dışına çıkış talimatının, İçişleri Bakanı tarafından verildiği iddia ediliyor. TBMM Başkanı, 10 bin dolar alan siyasetçiyi açıklamasını isteyen bir yazıyı, İçişleri Bakanı’na yazdığını açıkladı. Ama cevap alamadığı görülüyor. Anlaşılan bu atama bakan, kendisini TBMM’den üstün görüyor. Hem 10 bin dolar maaş meselesi hem de Sezgin Baran Korkmaz konusu çok ciddidir. Bu korkunç iddialar kendisine sorulmalı. Gerekiyorsa konu, soruşturma sürecine ve Yüce Divan’a taşınmalıdır. Meclis Başkanı, parti gruplarını ikna ederek Meclis’in bu rezalete el koymasını sağlamalıdır. Hem mektubuna cevap almalı hem de Meclis’in Anayasal görevini yerine getirip bu skandalın hesabını sormasını sağlamalıdır. Meclis Başkanı bunları yapamıyorsa, milletin ve onun seçtiği TBMM’nin hakkını, hukukunu koruyamıyorsa o koltukta bir dakika bile oturmamalıdır. İstifa etmelidir." diye konuştu.
"Şeker kotasını yeniden yüzde yüz artırdılar"
"İki yıl önce, şeker fabrikaları özelleştirilirken, tepkileri hafifletmek için nişasta bazlı şeker kotalarını düşürdüler." diyen Öztrak, "Şeker fabrikaları elden çıktı. Değerli arsaları satıldı. Anlaşılan, 14 Haziran’da Biden görüşmesine, eli boş gitmemek için, nişasta bazlı şeker kotasını yeniden yüzde yüz artırdılar. Bundan en çok kim yararlanacak? Amerikan Cargill firması. Amerikan Başkanı ile tatlı bir başlangıç yapabilmek için milletin çoluğunun, çocuğunun sağlığı tehlikeye atılıyor. Kendi çiftçimize vurulan darbe de cabası. Çiftçinin sırtına vurulan hançer bir değil, on değil. Çiftçinin bankası Ziraat Bankası, basının amiral gemisinin de içinde olduğu bir medya grubu, havuza katılsın, Saray’a ram olsun diye; 2018’de 675 milyon dolar kredi verdi. Bankanın o dönemki Genel Müdürü ‘vardı, verdik’ diye meydan okudu. Ama dün ortaya atılan iddiaya göre; grup, aldığı kredinin ne ana para ne de faiz borcunu ödemiş. Ziraat Bankası; havuz medyası genişlesin diye 675 milyon doları, Turkcell, Varlık Fonu’na kalsın diye; 1,6 milyar doları dağıtırken, bu ülkede çiftçiler yokluktan canına kıyıyor. Nevşehir’de bir patates üreticisi, Ziraat Bankası’na gidiyor, borcunu yapılandırmak istiyor. Talebi kabul edilmeyince kendini ateşe veriyor. Muğla Milas’ta çiftçi Fahrettin Aktaş, ‘traktörümü satın, borcumu ödeyin, bu onursuzlukla yaşayamam’ diye arkasında not bırakıp hayata veda ediyor. İzmir Torbalı’da çiftçi Basri Yıldırım, tarlasını satmasına rağmen borçlarını kapatamıyor, üç evladını arkasında bırakıp intihar ediyor. Ziraat Bankası artık daha fazla sessiz kalamaz. Bu kadar çiftçimiz canıyla ihtarname çekerken, Doğan Medya’yı yandaş satın alsın diye verilen kredinin encamı, ticari sır bahanesiyle örtülemez. Bugüne kadar bu kredinin ne kadarı ödendi? Ödemelerde bir gecikme var mı? Banka yönetimi, Ziraat Bankası’nın saygınlığını korumak için bunları halka açıklamalıdır." şeklinde konuştu.