Mahfi Eğilmez anayasa ve Nobel Ekonomi Ödülü’nün ortak noktasını işaret etti

Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun layık görüldüğü Nobel Ekonomi Ödüllü çalışmasına işaret eden Mahfi Eğilmez, bu çalışmada bahsedilen kurumlar ışığında Türkiye’de son dönemde artan anayasa tartışmalarının nasıl geliştiğini vurguladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Mahfi Eğilmez anayasa ve Nobel Ekonomi Ödülü’nün ortak noktasını işaret etti

Ünlü iktisatçı Mahfi Eğilmez, önemli gündem maddeleri olan Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun aldığı Nobel Ekonomi Ödülü ve aynı dönemde Türkiye’de başlayan anayasa tartışmalarının ortak noktalarına değindi.

“Anayasanın Değiştirilemez Maddeleri ve Nobel Ekonomi Ödülü” başlıklı yazısında Eğilmez, bu yıl Nobel Ekonomi Ödülü'nü alan Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson çalışmasına değindi.

Eğilmez, ödülde öne çıkan alanı şu şekilde açıkladı:

““Ülkeler arasındaki büyük gelir farklılığını azaltmanın zamanımızın en büyük amacı olduğuna” vurgu yapan ödül komitesi başkanı “bu üç iktisatçının bu amaca ulaşabilmek için toplumsal kurumların önemini ortaya koyduklarını” belirtiyor. İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, bu üç iktisatçının “bazı ülkelerin kurumlarının zayıflığı nedeniyle gelişememe tuzağına düşüp orada kaldıklarını, buna karşılık toplumsal kurumlarını geliştirebilen ülkelerin bu tuzaktan çıkarak refahlarını artırdıklarını savunan çalışmalarını” ödüle layık gördüğünü açıkladı.”

“Eğitimde bilim dışı ülkeler gelişmiş ülke sayılamaz”

Kurumların sadece ekonomik açıdan ele alınamayacağını belirten Mahfi Eğilmez, “Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası, düzenleyici ve denetleyici kurullar nasıl birer kurumsa, hukuk, demokrasi, eğitim, laiklik de birer kurumdur” şeklinde açıklamada bulundu.

Merkez bankasının bağımsızlığının, doğru kararlar alıp doğru politikalar uygulaması açısından ne kadar önemli olduğuna değinirken, “Eğitim sisteminin bilime dayanması ve bilime uygun insan yetiştirmesi ya da hukukun üstünlüğü ve herkese eşit uygulanması da o kadar önemlidir. Hatta bana sorarsanız bunlar çok daha önemlidir” ifadelerini kullanarak şu şekilde kurumların önemini anlatmaya devam etti:

“Ekonomik olarak ya da askeri olarak belirli bir güce sahip olmak tek başına gelişmişlik ölçüsü değildir. İnsan haklarını güvence altına almayan, azınlıklarını koruyamayan, hukuku insanlara eşit uygulayamayan, eğitimde bilim dışı konulara yönelen bir ülke istediği kadar GSYH’sini ve kişi başına gelirini yükseltsin gelişmiş ülke sayılamaz.”

Anayasa tartışmaları

Mahfi Eğilmez, anayasa tartışmalarında özellikle ilk 4 madde içinde 2. maddeye dikkat çekerek bu maddedeki kurumları şu şekilde sıraladı:

“Bu maddede geçen kurumları bir sıralayalım: (1) İnsan haklarına saygı, (2) Atatürk milliyetçiliğine bağlılık, (3) Demokratik devlet, (4) Lâik devlet, (5) Sosyal devlet, (6) Hukuk devleti.”

Yazısının sonunda bu kurumların “kâğıt üzerinde var ama uygulamada hiçbiri yok” diyen Eğilmez, değişiklik tartışmalarını da şu şekilde ifade etti:

“Ona karşın siyasal iktidar bu maddelerde değişiklik yapma imkânını zorluyor. Nedeni bu maddede sayılan ilkelere uymamak değil, onlara zaten uymuyorlar, nedeni uymadıkları için sorumlu duruma düşmekten kurtulmak. Türkiye’nin GSYH’sini ve kişi başına gelirini artırmasına karşın içine düştüğü tuzaktan çıkamamasının nedeni bu sayılanların yasalarda yazılı kalması, uygulamaya sokulamamasıdır.”

Yapısal reformların önemi

Mahfi Eğilmez, uzun yıllardır ekonomide tartışılan ve kendisinin de sürekli vurgu yaptığı yapısal reformları Nobel Ekonomi Ödülü ve anayasa tartışmaları ışığında şu şekilde özetledi:

“Özetle söylemem gerekirse Acemoğlu, Johnson ve Robinson’un çalışmalarının Nobel ödülüyle ödüllendirilmesi, Türkiye açısından benim neredeyse 35 yıldır anlatmaya çalıştığım yapısal reformların önemini bir kez daha ortaya çıkardı.”

 

Gündem