Koronovirüsten korunmak için bilinmesi gerekenler
GÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Şenol, "Yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak için hastalık belirti ve bulguları gösteren kişiyle 1 metreden daha yakın mesafede bulunmayanların maske takmasına gerek yok." dedi.
Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Şenol, yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak için hastalık belirti ve bulguları gösteren kişilere bir metreden daha yakın mesafede bulunmayanların maske takmalarına gerek olmadığını bildirdi.
Prof. Dr. Şenol, yaptığı açıklamada, Kovid-19'un yeni bir virüs olduğundan bağışıklık sisteminin bu virüsü tanımadığını, bu nedenle herkesin dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Yeni koronavirüsün hayvanlarda hastalıklara yol açan geniş bir virüs ailesinden olduğunu aktaran Şenol, virüslerin insanlara bazen hayvana temas yoluyla geçebildiğini anlattı. Bunun "sıçrama" olarak isimlendirildiğini aktaran Şenol, Kovid-19'un 2000'lerin başında Çin'de salgın yapan SARS-CoV ve 2102'de Suudi Arabistan'da salgın yapan MERS-CoV ile kuzen olduğunu ifade etti.
Bu virüsün yalnızca "nezle, soğuk algınlığı" gibi hafif formda tablolar yapan alt grupları da bulunduğunu anımsatan Şenol, virüsün damlacık yoluyla bulaştığını vurguladı. Şenol, "Hasta kişinin öksürme, aksırma, hapşırması sırasında ortalığa saçılan, en fazla 1-2 metre uzağa gidebilen, damlacık ağır olduğu için bu mesafeyi alırken bir yüzeye düşüp bir süre sonra etkisizleşen virüs, büyük partiküller halinde bulaşıyor." dedi.
Bilim insanlarının virüsün nasıl davranacağını anlamaya uğraştığını, bunun üzerine çalışmalar yapıldığını hatırlatan Şenol, bu noktadan sonra tedavi ve aşı geliştirilerek virüsün kontrol edilmeye çalışılacağını ifade etti.
Hastalığın en önemli bulgularının, ateş, öksürük ve nefes darlığı olduğuna işaret eden Şenol, şunları kaydetti:
"Virüse bağlı hafif soğuk algınlığı yüzde 80, zatürre oranı yüzde 14, ciddi yaşamsal destek gerektiren zatürre oranı yüzde 5 ve ölüm oranları yüzde 1-2'dir. 80 yaş üzerinde olanlar, kalp, akciğer hastalıkları, diyabet, kanser gibi hastalıkları olanlarda hastalık ciddi seyretmekte ve ölüm oranları daha yüksek olmaktadır. 80 yaş üzerinde olmak yüzde 14 ölüm, kalp, akciğer hastalıkları, diyabet, kanser hastası olmak yüzde 5,6-10,5 ölüm oranı demektir. Kritik, ağır zatürre bulguları ile hastaneye yatırılanlarda ise ölüm oranı yüzde 49'dur."
"Virüs henüz mutasyona uğramadı"
Virüsün mutasyona uğrama olasılığına ilişkin de değerlendirmede bulunan Şenol, "Virüs henüz mutasyona uğramadı. Çin'in uyguladığı karantina nedeniyle de dünyanın diğer bölgeleri için kazanılan zaman, virüsün mutasyon hızını kesen bir fren oldu." diye konuştu.
Şenol, virüsten korunmak için iyi uyku, dengeli beslenme, el temizliği, elle ağız, göz ve burun temasının olabildiğince kesilmesi, hasta kişilerin olabileceği kalabalık ortamlarda bulunmaktan kaçınılması, düzenli hareket edilmesi, grip ve gerekli ise zatürre aşılarının yaptırılması, antibiyotik ve ağrı kesiciler ile bitki kökenli, güvenilirliği bilinmeyen ürünlerden ise uzak durulması gerektiğini anlattı.
"Yüksek filtreli N95 maskeler kullanılmamalı"
Prof. Dr. Şenol, "Yeni tip koronavirüsten korunmak için hastalık belirti ve bulguları gösteren kişiyle 1 metreden daha yakın mesafede bulunmayanların maske takmasına gerek yok. Hasta bakımı yapan ya da hasta olan kişiler ile yakın temasta bulunmak durumda kalan kişilerin ise cerrahi maske diye isimlendirilen 'normal' maske takmaları yeterli." dedi.
Maskelere ilişkin ise Şenol, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Normal maske, partikül süzme kapasitesi sınırlı olan bir maskedir. Hasta ile 1 metreden yakın olmadığınızda hiç işinize yaramaz. En fazla 2 saat süre ile takılmalıdır. Normal maskeyi takarken ve atarken çok dikkatli olunmalı ve eller ile maskenin dış yüzeyini ellememeli.
Piyasada daha yüksek koruyuculuğu olduğu söylenen yüksek filtreli N95 maskeler kullanılmamalı. N95 ve benzeri maskeler profesyonel sağlık personeli kullanımı içindir. Doğru kullanılmadığında soluk almak oldukça zordur."
Prof. Dr. Şenol, el hijyeninin yanı sıra alkol bazlı el dezenfektanların içindeki alkol oranın yüzde 60 ve üzerinde olması gerektiğine işaret etti.
Çevre ve yüzey temizlemede çamaşır suyunun da kullanılabileceğini ifade eden Şenol, hastaysa işe gidilmemesi, hasta olunduğunda maske takılması, kapı kolları, telefon, klavye gibi sık dokunulan yüzeylerin temizlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
"Ağız içinde savunma bariyerlerini bozacak antimikrobik sprey sıkılmamalı"
Özellikle ağız temizliğinin önemine işaret eden Şenol, "Ağız içinde doğal savunma bariyerlerini bozacak antimikrobik sprey sıkılmamalı, tuzlu su uygulanmamalı, sigara içilmemeli." uyarısında bulundu.
Virüsün pet hayvanlarından ve Çin'den gelen kargolardan bulaşmadığına dikkati çeken Şenol, sözlerini şöyle tamamladı:
"Damlacık bulaşı için risk taşıyan kapalı yüzme havuzlarına gidilmesi, 1 metreden yakın mesafede uzun süre geçirilecek kapalı kalabalık ortamlarda bulunulması, zorunluluk dışında kritik düzeyde hastalık bulunan ülkelere seyahat edilmesi önerilmiyor. Seyahatte 2 koltuk ön, 2 koltuk arka ve 2 koltuk yanınızda oturan kişinin hasta görünmesi ve maske takmaması halinde normal maske takarak seyahat tamamlanmalı."
Yeni tip koronavirüs, İtalya'da en çok yaşlıları etkiliyor
Koronavirüsten korumaya 'ambalajlı' çözüm önerisi
Din İşleri Yüksek Kurulu'ndan 'cuma namazı' açıklaması
Bakan Kasapoğlu: Arzu eden öğrenciler yurtlardan ayrılabilecek