Koronavirüs salgını, iş saatindeki kaybı artırıyor
Yeni tip koronavirüs pandemisi nedeniyle iş saati kaybının istihdama etkisi yüksek oldu. Türkiye'de salgının en üst düzeyde etkili olduğu Nisan 2020 döneminde çalışılan süre normalde çalışılacak süreden yüzde 34,9 oranında düştü.
Uluslararası Çalışma Örgütü, salgın nedeniyle iş saati kayıplarının etkisinin istihdam kaybından daha yüksek olduğunu hesapladı. ILO tarafından yapılan çalışmaya göre, Türkiye’de salgının en üst düzeyde etkisinin görüldüğü ve kapanmanın uygulandığı Nisan 2020’de çalışılan saat süresi, normalde çalışılacak süreden yüzde 34,9 ve Mayıs 2020’de yüzde 33,8 oranında düştü. Nisanda yaşanan çalışma saati kayıplarının üçte birinden az kısmı, işten çıkarma yasağı başlamadan önceki işten çıkarmalar nedeniyle yaşandı. ILO çalışmasında, 2020 Nisan ayında erkeklerin çalışma saati, normale göre yüzde 32,5, kadınların çalışma saati yüzde 38,5 daha az oldu. Uluslararası Çalışma Örgütü, Türkiye’de salgın döneminde istihdamı koruma uygulamalarının başarılı sonuçlar vermesine karşılık, ekonominin kapanması ve salgın etkileri nedeniyle iş saati kayıplarının etkisinin istihdam kaybından daha yüksek olduğunu hesapladı. ILO Türkiye ofisi tarafından yayımlanan makalede, “Salgın olmasaydı ne kadar saat çalışılacaktı” sorusu ekonometrik olarak tahmin edilerek, salgın döneminin gerçek çalışılan saatlerle arasındaki fark hesaplandı.
Buna göre, istihdamı koruma önlemleri kayıtlı çalışanların uğradığı zararı karşılamakta etkili oldu. Ancak korunan istihdam, salgının ekonomiye etkisini (çalışma hayatı ve çalışılan süre bakımından) göstermekte yetersiz bir veri haline geldi. Bu nedenle fiili çalışılan süre ile gerçekte salgın olmasaydı ne kadar süre çalışılacağı arasındaki fark ölçüldü. Bunun için TÜİK tarafından yayımlanan işe gelmeyen sayısı, kısa çalışma gibi veriler incelenerek, çalışma sonuçlandırıldı. Nisan ayında TÜİK verilerine göre toplam istihdamın sayısının 25.61 milyon olmasına karşılık, işe gelmeme, kayıt dışılık, kısa çalışma gibi nedenlerle gerçekte Türkiye’de nisan ayında 20.45 milyon kişinin çalıştığı bulgusuna yer verildi. Çalışmaya göre, Türkiye’de salgının en üst düzeyde etkisinin görüldüğü, kapanmanın uygulandığı Nisan 2020’de çalışılan saat süresi, normalde çalışılacak sa
at süresinden yüzde 34.9 ve Mayıs 2020’de ise yüzde 33.8 oranında düştü. TÜİK’in son güncel verilerinin ışığında yapılan hesaplamaya göre, 2020 Şubat ve Mart aylarında çalışma saati olması gerekenden sırasıyla yüzde 6.4 ve yüzde 21.3 oranında düşük gerçekleşti. Nisan ve mart aylarını takip eden haziran ayında yüzde 22.2, temmuz ayında yüzde 11.3, ağustos ayında yüzde 8.4 ve eylül ayında yüzde 7.7 oranında daha düşük çalışma saati gerçekleşti.
Nisanda yaşanan çalışma saati kayıplarının üçte birinden az kısmı, işten çıkarma yasağı başlamadan önceki işten çıkarmalar nedeniyle yaşandı. ILO çalışmasında, işten çıkarmalardan doğan iş saati kayıplarından çok daha yüksek düzeyde işe gitmeme, kısa çalışma gibi nedenlerin rol oynadığı vurgulandı.Çalışmada kadın ve gençlere yönelik özel detay çalışmalar da yer aldı Buna göre, 2020 Nisan ayında erkeklerin çalışma saati, normale göre yüzde 32.5 daha az gerçekleşirken, kadınların çalışma saati yüzde 38.5 oranında az oldu. Şubat-Eylül döneminin tamamında kadınların iş saati kayıpları erkeklerin 4-5 puan daha fazlası olarak gerçekleşti. Çalışmada ayrıca kayıtdışı çalışanlar ile konaklama (otel lokanta, bar vs. dahil) sektörlerinin bütün dünyada olduğu gibi en fazla olumsuz etkilenen sektör olduğuna işaret edildi.
Genç işsizliği dünyada da sorun
Çalışma içinde, istihdam kayıplarına yönelik bölümde, gençlerin istihdam kayıplarına yönelik detay da yer aldı. Verilerle yapılan analizde nisan ve mayıs ayında gençlerin yüzde 21’inin istihdam kaybı (işten çıkarılma) yaşadığı belirtildi. ILO notunda genç işsizliğinin sadece Türkiye için değil bütün dünya için uzun süredir ILO’nun dikkat çektiği sorunlar arasında olduğu hatırlatıldı. Türkiye için ayrıca salgın döneminde gençlerin işsizliğinin hızlanmasının iki kanaldan dikkat edilmesi gereken bir durum olduğu vurgulandı. Bunlardan ilkinin, gelir kaybı, ikincisinin ise işini kaybeden ve “ne çalışan, ne de eğitim gören” haline gelen gençlerin, bu durumdan çıkma ihtimalinin erkeklerde yüzde 50.6, kadınlarda ise yüzde 235 olduğu hatırlatıldı.