Kılıçdaroğlu'dan 'Toplanıp dağılıyorlar' eleştirilerine yanıt

Altılı Masa toplantılarıyla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, "Bu toplantıda da (2 Ekim) devlet yapılanmasında yeni kurumlar olacak. Ekonomi… Düzenlemeler konusunda görüş birlikteliği, büyük ihtimalle belli konularda sağlayacağız. Şöyle bir şey genelde yazılıyor. Efendim, toplanıyorlar dağılıyorlar. İyi de toplanıp bir karar alıyoruz. Ama aldığımız kararın altının dolması lazım." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Kılıçdaroğlu'dan 'Toplanıp dağılıyorlar' eleştirilerine yanıt
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, salı günü Elazığ'daki temasları kapsamında kent merkezini ziyaret etti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Elazığ’da gerçekleştirdiği grup toplantısının ardından bir grup gazeteciyle sohbet etti.

Gazetecilerin gündem konusunda sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

(Erdoğan’ın ‘Şangay İşbirliği Örgütü’ne tam üyelik sırası geldi” açıklaması) Dış politika milli olmak zorundadır ve dış politikayı kişiselleştiremezsiniz. Bir kişinin beklentileri üzerine dış politika oluşturulmaz. İç politikaya benzemez, dış politika. Aynı zamanda, dış politikanın aktörleri de farklıdır. Büyükelçilerdir bunlar. Dış politika konusunda yazı yazan, yorum yapan önemli insanlar var. Eğer siz, dış politika oluşturacaksanız, bu çerçevede bakmak lazım. Erdoğan kişiselleştirdiği için devlet yönetimini, kendisinin düşündüğü bir şeyi rahatlıkla dile getirebiliyor. Arkasının ne olacağını, nasıl sonuçlar doğuracağını bilmiyor. Etrafında bunu söyleyecek kişi de bırakmadı. Aslında Dışişleri Bakanlığı devre dışı bırakılmasa böyle bir konuşma yapacağı kanısında değilim.

(Altı siyasi partinin 2 Ekim’deki toplantısının gündemine ilişkin soru üzerine) Diğer gündemlerde olduğu gibi. Neler yapacağımız konusunda, her toplantıda önemli aşamalar kat ediyoruz. Bu toplantıda da… Devlet yapılanmasında yeni kurumlar olacak. Ekonomi… Düzenlemeler konusunda görüş birlikteliği, büyük ihtimalle belli konularda sağlayacağız. Toplantıların özelliği; bir karar verildikten sonra, genel başkan yardımcıları o kararla ilgili nasıl olması gerektiği konusunda çalışıyorlar. Belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra genel başkanlara sunuyorlar. Genel başkanlar da ona ‘Evet’ dedikten sonra altılı masada o konuyla ilgili karar çıkmış oluyor. Netleşmiş oluyor, karar. Böyle çalışıyoruz. Şöyle bir şey genelde yazılıyor. Efendim, toplanıyorlar dağılıyorlar. İyi de toplanıp bir karar alıyoruz. Ama aldığımız kararın altının dolması lazım. O kararın gereklerini nasıl yerine getireceğiz, genel başkan yardımcıları oturup uzun uzun çalışıyorlar. Tartışıyorlar kendi aralarında, görüş birliği sağlamaya çalışıyorlar. Görüş birliği oluşturuyorlar, bu çerçevede altı lider oturup karar veriyoruz.

“2018 yılından sonra devlet saydam olma özelliğini kaybetti”

(Yurt dışından Türkiye’ye girdiği belirtilen kaynağı belirsiz para ile ilgili soru üzerine) Özellikle 2018 yılından sonra devlet saydam olma özelliğini kaybetti. Devlet kişiselleştirilmez. Sadece dış politikada değil, devlet yönetiminde de oldu. Dolasıyla vatandaşın ödediği vergilerin nereye gittiği bilmediğimiz gibi, kaç kişinin elektrik borcu dolayısıyla elektriği kesildi, bunu da bilmiyoruz. Söylemiyorlar. Gizliyorlar. Bu demokrasinin büyük ölçüde kan kaybettiğini gösteriyor. Otoriter bir yapı, kendi beklentilerine uygun topluma bilgi verme, eğer bilgiler kendisini rahatsız ediyorsa, onu da gizleme yönünde oluşuyor. Böyle bir garip yapı var.

“Önemli olan genel başkanların söylemidir”

Sayın Akşener ile görüşüyoruz zaten, görüşmüyor değiliz. Zaman zaman tartışmalar olur. Bu da siyasetin doğasında vardır. Tartışmasız, bu süreci yakalamak mümkün değil. Bizim açımızdan önemli olan genel başkanların söylemidir. Genel başkan yardımcıları kendi görüşlerini ifade edebilirler. Önemli olan sayın genel başkanların söylemleridir. Bu çerçeveden, genel başkan yardımcılarının ya da genel başkan dışındaki parti yetkililerinin açıklamalarını dinleriz, kendi görüşlerdir. Onlara da saygı duyarız. Bunu altılı masa arasında kriz ya da dağılma şeklinde düşünmüyoruz. Hiçbir lider de düşünmüyor gördüğüm kadarıyla. Bu tartışmalar olur. İşin doğasında vardır. 

(‘Altılı masada dağılma anı oldu mu?’ sorusu üzerine) Yok efendim, hiç yaşamadık. Gerçekten hiç yaşamadık. Olmadı yani. Olsa zaten çıkar meydana. Geçen İstanbul’daydım. Sabah Gazetesi bir tweet atmış. Efendim, ‘Ali Babacan ile Kılıçdaroğlu çok gizli görüştüler.’ Görüşürüz yani. Gizli kapaklı bir şey yok. Görüşmemiz de bellidir. Masa bellidir. Sanki çok özel bir görüşme, ‘diğeri sakın duymasın.’ Aklın alacağı şey değil. Zaten liderler bir araya geliyor, oturuyor, konuşuyorlar. Tartışıyoruz. Hangi konu nasıl olmalı? Makul düzeyde tartışıyoruz, hepimiz makul insanlarız.

“Diğer illerde ittifaklar olabilir”

(Ortak liste tartışmaları üzerine) Her parti kendi içinde çalışma yapıyor. Biz de yapıyoruz, kendi içimizde. Seçim Kanunu’nu esas alıyoruz. 41 ilde her parti bağımsız seçime girmek durumunda, Siyasi Partiler Yasası’na göre. Onun dışında diğer illerde ittifaklar olabilir. Ama bizim yaptığımız çalışmalar diğer partileri bağlamıyor, diğer partilerin yaptığı çalışmalar bizi bağlamıyor. Bütün partiler belli bir çalışmayı belli bir olgunluğa getirdiğinde, elbette oturulur konuşulur. AK Parti ve MHP de böyle bir çalışma yapıyor, biz de böyle bir çalışma yapıyoruz. Akademik dünyadan da böyle bir çalışma yapanlar var. Onlarla da bize brifing verdiler, sonuçlar nasıl oluyor diye. Biz onlara da rica ettik, diğer partilere de gidip aynı bilgileri verir misiniz diye. Çünkü onların da bilme hakkı var. Böyle düşünüyoruz. Çalışmalar yapılıyor.

“Parti Meclisi’nin, örgütlerin nabzını tutarız”

(‘CHP’de önseçim olacak mı’ sorusu üzerine) Parti olarak hiç düşünmedik, samimi söylemek gerekirse. Şunun için düşünmedik. Henüz seçim sathı mailine giren bir ortam yok. Bir bu. İki, gerçekten örgütler çalışıyorlar. Milletvekilleri, belediye başkanları, diğerleri. Hepsi çalışıyorlar. Her türlü çabayı gösteriyorlar. Seçim sathı mailine girersek Parti Meclisi’nde oturup konuşmamız lazım. Önseçim mi yapalım, yapmayalım mı diye. Zaten büyük bir kısımda belki önseçim hiç yapılmayacak, belki bazı yerlerde merkez yönetim yoklaması, ön seçim yapılacak. Parti Meclisi’nin, örgütlerin nabzını tutarız. Ne düşünüyorlar, ne düşünmüyorlar diye. Ona göre bir karar verilir. Belirleme noktasında ittifakları da düşünmemiz lazım.

(İttifaklar) Olabilir ama bunları hiç altılı masada konuşmadık. Benim şahsi görüşüm, biz bu çalışmayı yapıyoruz. Bu çalışmayı diğer partiler istediklerinde sunuş yapıyorum, bir partiye böyle bir sunuş yapıldı. Onlar da kendi çalışmalarını yapıyor, onlar da bize sunuş yapacak. Belki bu çalışmayı yapan arkadaşların bir araya gelmesi lazım. İller bazında anket yapılırsa daha sağlıklı sonuçlar elde edilir.

“Olay bir parti olayı olmaktan çıkmış”

(‘Partilerin güçlü olduğu illerde çatı mı olacak?’ sorusu üzerine) Konuşmadık. İşin doğasında o var. Ama tartışılmadı. Bir parti anket yapıp, biz daha öndeyiz, burada olsun diyebilir. Oturup konuşulur. Olay bir parti olayı olmaktan çıkmış. Olay bir Türkiye olayı. Dolayısıyla her siyasi liderinin bu sorumlulukla hareket ettiğini görüyorum. Türkiye’yi bu içinde bulunduğu girdaptan çıkaralım. Ondan sonra oturulur, demokratik yollardan tartışılır. Sonuçta altı parti birbirinin rakibi parti. Daha fazla oy almak isteyecektir.

“Çok ciddi bir kararsız kitle olduğuna inanmıyorum”

(Anket sonuçları nasıl, sorusu üzerine) Anket sonuçları güzel. Oyumuz birdenbire, hızlı yükselmiyor. Ama çok kararlı ve istikrarlı yükselişimiz var. Güzel bir şey tabii, böyle olması daha da güzel. Ben çok ciddi bir kararsız kitle olduğuna da inanmıyorum. Zaman içinde yerini buluyor.

“Bizim arzumuz, Türkiye’yi huzura kavuşturmak”

Altılı masanın en güçlü yanı, altı liderin demokrasiye ve adalete olan bağlılığı. Bu olmadığı taktirde bizim varlık nedenimiz tartışılabilir. Zayıf yanını ben görmüyorum. Altı lider de aynı kararlılıkla hareket ediyoruz. Partilerin kendi içinde tartışmalar olabilir, işin doğasında var. Siyasetçisiniz yani. Altı liderin ciddi bir sorumlulukla hareket ettiğini biliyorum, görüyorum. Konuşmalarımızla da teyit ediyoruz. İnşallah böyle gider. Bizim arzumuz Türkiye’yi bir şekliyle huzura kavuşturmak. Bir kişinin iradesine Türkiye teslim edilemez. Çok tehlikeli bir şey.

“Yüz yıllık çınarın dalları olarak görüyorum”

(Altı siyasi partinin farklı gelenekten gelmesi dezavantaj mı?, sorusu üzerine): Avantaj. Yüz yıllık çınarın dalları olarak görüyorum, altı partiyi. Yüz yıllık kök var. Bu kök daha gelişsin, daha büyüsün. Onun iklimini, demokrasi sağlayacak. Farklı dallar aynı kökten nemalanıyoruz. Güçlü bir yapının belli bir zaman içinde ortaya çıkacağına inanıyorum.

“Provokasyonlara hepimizin karşı çıkması lazım”

(Elazığ’da kendisine yönelik afişler) Provokasyonlara, Elazığlıların kendilerini kapalı tutmaları güzel bir şey. Provokasyonlara hepimizin karşı çıkması lazım.

“İki tarafın da işine geliyor”

(Yunanistan ile gerginlik) Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’ın mezarına bile doğru dürüst bakamadılar. Bize izin verin, biz bakalım. Hiç değilse temizleyelim etrafını diye. Dış politikayı iç politikanın malzemesi haline getirirseniz, ciddi bir çıkmaz ile karşı karşıya kalırsınız. Geldikleri nokta o yani. Yunanistan’ın, adaları Lozan Anlaşması’na aykırı olarak silahlandırdığı yıllardır söyleniyor. Dün söylenmedi ki. Yazılıyor, çiziliyor. Şimdi kahraman kesiliyor. İki tarafın da işine geliyor. Erdoğan’ın da karşı tarafın da işine geliyor. İkisi de değişecek pozisyonda. Halk ikisine de güvenmiyor aslında. İkisi kayıkçı kavgası ile ‘Acaba iktidara tutunabilir miyiz?’, bunun hesabını yapıyor. Halk bütün bunları, hepsini biliyor.

(Başörtüsü sorunu gündeme gelir mi, sorusu üzerine) Hiç endişe etmeyin. Rahatlıkla söyleyebilirim, öyle bir sorun asla ne bizim önümüze, ne halkın önüne asla gelmeyecektir. Bundan emin olmanızı isterim. Zaten bizim başörtülü Parti Meclisi üyemiz var. Ben öteden beri, İstanbul Belediye Başkanı adayı olduğum zaman Okmeydanı mitinginde bunu söylemiştim, bu sorunu çözeceğimizi söylemiştim. Bu sorunu çözdük yani. Bunu siyasete malzeme etmek kadar yanlış bir şey yoktu. Orada bizim karnemizin kırık olduğunu da gittiğim yerlerde söylüyorum zaten. Aştık yani bu sorunu, böyle bir sorun gelmez gündeme.” (ANKA)

 

 

Gündem