Kılıçdaroğlu: Vergi alıp devleti yönetenler milletine hesap vermek zorunda
Aydın'da konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, demokrasinin önemine vurgu yaparak, "83 milyondan vergi alıp devleti yönetenler milletine hesap vermek zorundadır, demokrasinin gereğidir bu. Vatandaş vergimi veriyorum diyorsa, o parayı harcayan idarenin de o vatandaşa hesap vermesi lazım." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın'da, Kanaat Önderleri ve Muhtarlar Buluşması'nda konuştu.
Konuşmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, “128 milyar dolar nerede?" tartışmaları için "Merkez Bankası’nın parasının nereye gittiği sorulur mu?" demesini eleştiren Kılıçdaroğlu, "83 milyondan vergi alıp devleti yönetenler milletine hesap vermek zorundadır, demokrasinin gereğidir bu. Hesap vermeyen bir siyaset demokrat olamaz. Vatandaş vergimi veriyorum diyorsa, o parayı harcayan idarenin de o vatandaşa hesap vermesi lazım. Senin paranı şuraya harcadım demesi lazım. Biz de bilmeliyiz ki ödediğimiz vergiler şuralara şuralara harcandı diye.
‘Merkez Bankası’nın parasının nereye gittiği sorulur mu?’ diyor devleti yönetenler. Bütün demokrasilerde sorulur. Niye bu soruyu soruyorsunuz? Çiftçide, esnafta sorunumuz var, sanayici önünü göremiyor. Üniversitelerde mezun olan çok sayıda gencimiz işsiz, 10 milyonu aşkın işsizimiz var. Türk Lirası eriyor, Amerikan Doları'dır, Avrupa Birliği’nin Euro’sudur, onlar Türk Lirası karşısında değer kazanıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde ya da devletini yöneten hükümet, kendi vatandaşından dolar üzerinden borç alıyor. İktisatçılar buna ilk günah derler. Kendi ülkesinde kendi ülkesinin parasıyla değil yabancı bir ülkenin parasıyla kendi vatandaşından borç aldığında buna ilk günah denir. O günah işleniyor şimdi. Hani milliyetçilik, hani vatanseverlik…" ifadelerini kullandı.
"İktidarın belli stratejileri olmalı"
"Türkiye'yi buradan çıkaracak olan iktidarın belli stratejileri olması lazım, Türkiye buradan nasıl çıkar? Ben size bunu aktarmaya çalışacağım." diyen Kılıçdaroğlu, "Birinci kural şu, devletin saydam olması lazım. Devleti yönetenlerin ahlaklı olması lazım, her kuruşun hesabını millete vermesi lazım. Millete hesabını verirken de bundan onur ve gurur duyması lazım ve herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanması lazım. Bunun adı demokrasidir. Demokrasinin olmadığı yerde can ve mal güvenliği yoktur. Sanayici önünü görecek, yatırım yapacak. Yabancı sermaye gelecek, yatırım yapacak, diyecek ki Türkiye’de demokrasi var, sabahleyin kimse gelip dükkanımı, evimi basmayacak, sabahın köründe kapım kırılmayacak. Demokrasi can ve mal güvenliği. Düşünce özgürlüğü olacak, gazeteciler rahatlıkla yazacaklar. Siyasi otorite rahatlıkla eleştirilecek.
İkincisi, üreten Türkiye. Türkiye'nin üretmesi lazım. Üretim zincirlerinden koparıldı. Türkiye Cumhuriyeti, mercimek, nohut, et ithal eder mi? Bu kadar bereketli toprakların olduğu bir yerde bunlar ithal ediliyorsa çiftçi nasıl geçinecek? Orta direk yok oldu. Çiftçiyi ayağa kaldırmanın yolu, kırsala, mutlaka her köye bir ziraat mühendisi görevlendirmek zorundayız. Parasını devlet verecek. Hayvancılık varsa bir veteriner tayin edeceksin oraya. Elin adamına ödüyorsun. Üstelik Euro, ABD doları üzerinden ödüyorsun. Bu adama Türk parası vereceksin ya büyük para da değil. Ve üretecek bunlar." diye konuştu.
"Parlamento işlevini yitiren bir kuruma dönüştü"
Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında şunları söyledi: "Parlamento işlevini yitiren bir kuruma dönüştü. Bakanlar Meclis’e gelmiyor, soru önergesi veremiyoruz. Hesap soruyoruz, bakan yok. Ne için, rejim değişti. Her şey saraydan. Çözebiliriz. Demokrasi birinci yolumuz, üreten Türkiye ikinci yolumuz, üçüncü yolumuz güçlü bir sosyal devlet inşa etmek. Fakir, fukaranın yanında olan devlet, sosyal devlettir."