Kılıçdaroğlu: İmamoğlu size büyük lokmadır, boğazınıza takılır
İBB Başkanı İmamoğlu'nun da katıldığı partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Söyledim, yine söyleyeyim, herkes duysun. İmamoğlu size büyük lokmadır, boğazınıza takılır, boğulursunuz, boğarız sizi boğarız." diye konuştu..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de haftalık grup toplantısında konuştu.
Toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı.
Kılıçdaroğlu, “İktidar” sloganı ile karşılandı. Buna karşı Kılıçdaroğlu, “Hiç meraklanmayın, halkın iktidarını mutlaka kuracağız. Halkın iktidarını.” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğini biliyorum. Hepimiz bunun farkındayız. Ama kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. İnançla yolumuzu devam edeceğiz. Türkiye’ye huzuru getireceğiz. Türkiye’ye kucaklaşmayı getireceğiz. Türkiye’ye helalleşmeye getireceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeden 85 milyon insanı kucaklayacağız, bunun sözünü veriyorum bütün halkıma. Ve bize düşen görev Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu zor atmosferden çıkarmak. Türkiye’ye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek. Türkiye’de devletin kurumlarını liyakatli kişilerin yöneteceği bir sürece evriltmek. Bütün bunları azimle, sabırla, kararlılıkla gerçekleştireceğiz. Altı lider, altı genel başkan bir aradayız. Hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz. Demokrasiyi savunuyoruz. Bu ülkeye demokrasiyi ya getireceğiz ya getireceğiz. Beraber getireceğiz. Bazen soruyorlar veya eleştiriyorlar; ‘efendim demokrasi diyorsunuz, milletin mutfağında bir şey kalmadı’ diye. Mutfakta bir şeyin kalmamasının yol açan temel olay bu ülkede demokrasinin olmamasıdır.
“6 milyon oy alan genel başkanı kendi ilçe binasına giremiyor”
Demokrasinin olmadığını gösteren temel bir olay. Bir partinin genel başkanı İstanbul'da Kadıköy'de kendi ilçe binasına giremiyor. Niçin? Talimat verilmiş. 6 milyon oy alan bir siyasi partinin genel başkanı kendi ilçe binasına giremiyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Onlar şeytanlar ve bunu yapıyorlar. Ve bizler de beraber mücadele edeceğiz. Birlikte mücadele edeceğiz. Bunu yaparken polis arkadaşları asla suçlamıyorum onlara talimat veren bu işin sorumlusu. Talimat verenin kim olduğunu, gücünü saraydan aldığını da çok iyi biliyorum. O nedenle bizler taşkınlığa kapılmadan sağduyu ile hareket ederek sandığı bekleyeceğiz. Sandık gelecek, gideceğiz oyumuzu kullanacağız saray ve şürekasını yolcu edeceğiz. Hep beraber yolcu edeceğiz.
“6 yaşındaki bir çocuğun hakkı için gittim”
Küçük bir çocuk sistematik tecavüze uğruyor. Bakan geliyor diyor ki iki yıldır olaydan haberimiz var. Devleti çalıştırmadılar, savcıları, polisleri çalıştırmadılar. Sahte raporlar aldırdılar. Arkasındaki güç kim? Bunun cevabını hala almış değilim. ‘Devleti çalıştırın’ dedim. Adalet Bakanlığı’na yürüdüm. Bir çocuğun hakkı için bir çocuğun. 6 yaşındaki bir çocuğun hakkı, hukuku için gittim ben oraya. Sonra ne oldu? Devletin refleksi çalışmaya başladı. Demek ki bu kardeşiniz haklı. Demek ki bu kardeşiniz adaletin peşinde sonuna kadar koşacak. Adaleti getirecek bu ülkeye.
“Süt üretimi 104 bin tona düştü”
Vallahi de billahi de, yemin ediyorum bunlar devleti yönetemiyorlar. Çalışan devleti durduruyorlar. Üretecek devleti engelliyorlar. Çalıştırmıyorlar. Ya eylül ayında 123 bin ton olan süt üretimi ekim ayında 104 bin tona düştü. Süt veren ineklerin neredeyse tamamını kesime gönderdiler. Üç adım sonrasını bırakın yarın sabah ne olacağını bilmiyorlar. Yarın sabah hangi kararı alacaklarını bilmiyorlar. Tek söyledikleri biz yaparız… Senin yaptığın meydanda. Herkes görüyor zaten bunu. Kızıyorlar, bizi niye eleştiriyorsunuz diye. Eleştiriyoruz ki doğruyu yapın. Haklı olanı yapın. Adaletten yana olun. Bunun için sizi eleştiriyoruz.
"Çiftçi perişan"
Çiftçiyi zaten perişan ettiniz. Çiftçi borç batağında 276 milyar borcu var bankalara, sadece bankalara. BDDK’nın kayıtlarına girerseniz görürsünüz. Çiftçiye verilen destek 2022’de 39 milyar 823 milyon lira. Oysa kanuna göre verilmesi gereken destek 134 milyar 290 milyon TL. 134 milyar TL kanuna göre çiftçiye destek verilmesi gerekirken 39 milyar veriyorlar. Para nereye gidiyor? Çiftçi kardeşim, senin de hakkını ben savunuyorum. Senin de hakkını CHP savunuyor. Senin de hakkının ne olduğunu gün gün, saat saat izliyoruz. Şu soruyu kendine sor, Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesine göre hakkın olan destek sana niçin ödenmiyor? Ve sen neden hakkını talep etmiyorsun? Çekindiğini, ‘başım belaya girer mi?’, bunu da biliyorum. Senin hakkını, hukukunu bu kardeşin savunacak. Sana verilmeyen para tefecilere gidiyor.
"Kimse hesap sormuyor"
Kur Korumalı Mevduat’a ödenen para, 172 milyar TL. Taş atıp kolu yorulmuyor, tarlaya, hayvana, ahıra gitmiyor, ağaca çıkmıyor, ağacı budamıyor, meyveleri toplamıyor, istihdam yaratmıyor, bir kişiye bile iş vermiyor. Ama parası var, bankaya yatırıyor. Vergi vermiyor, sıfır vergi. Kimse hesap sormuyor. Getir uyuşturucu parasını yatır oraya. Sonra çiftçiye 39 milyar TL, buna 172 milyar TL para ödüyorsun. Çiftçi kardeşim, eğer ülkeni düşünüyorsan, eğer sen de refah içinde yaşamak istiyorsan ve sen de artık bu düzen değişmeleri, birileri çok yoruldu, onu yolcu etmemiz gerekir diye düşünüyorsan bakacaksın. Orada Altı Ok’u göreceksin, altında CHP yazdığını göreceksin. Alın terine değer veren bir parti göreceksin. Senin hakkını, hukukunu koruyan bir parti göreceksin. O partinin adı CHP’dir. Biz bunu yapacağız. Çiftçi kardeşim, hiç üzülme. Biz bunu yapacağız. Çiftçinin hakkını teslim edeceğiz.
“Kanun çıkarsa AYM'ye götüreceğiz”
Sağlıklı bir toplum örgütlü bir toplumdur. Aynı alanda çalışanlar, aynı hedefe kitlenenler örgütlenirler. Bazen sendika olur, bazen STK olur. Örgütlü bir toplum güçlü toplum demektir. Örgütlü bir toplum, haksızlıklara karşı direnç gösteren bir toplumdur. Yüzde iki örgütlenme barajı getiriyorlar. Neye göre? Yandaşa göre, arkadaşın dediği gibi... Bazı sendikaları nasıl elimine ederiz diye getiriyorlar. 400 bine yakın kamu görevlisi var. Devlet kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapmaz. Ayrımcılık yaparsa, herkes farklı şey düşünür… Kanunu, Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz, çıkarsa. Ama çıkmaması için mücadeleyi yapacağız… Barajları yıkacağız, sadece yüzde 2 barajını değil. Sarayın koyduğu bütün barajları yıkacağız. Hiç endişe etmeyin. Yüzde 2 barajı olanlara 707 lira verilecek ikramiyeye göre, yüzde 2 değilse 250 lira verilecek üç ayda bir. Aynı işi yapıyorlar farklı sendikadalar, 'Sen oradan istifa et, oraya geçersen 707 lira alacaksın' diyorlar. Bu demokrasiye, ahlaka, erdeme, insan haklarına aykırıdır. Devlet, bilinçli olarak aynı işi yapanlar arasında ayrımcılık yapamaz. Bir konu daha var burada… Sendika kuramayanlar da var. Mesela polisler, hakimler, savcılar… Onlara verilmiyor, açıkça onlar cezalandırılıyorlar. Polis, hâkim, savcı, infaz koruma memurlarına sesleneyim. Sizin hakkınızı teslim edeceğiz. Adaleti sağlayacağız, en ufak bir endişe duymayın.
“85 milyonun önünde adaleti açıkça katlettiler”
Düzmece bir dava açtılar mı? Evet, açtılar. Sonra saray bu mahkemeye müdahale etti mi? Evet, etti. Asla çıkarılamayacak bir kararı bu mahkemede çıkardılar mı? Evet, çıkardılar. Her şeyi; gizli kapaklı değil, her şeyi alenen yaptılar. Herkesin gözü önünde yaptılar. 85 milyonun önünde adaleti açıkça katlettiler. Bunu bütün vatandaşlarımın sağcısı, solcusu, ortacısı, başı açığı, kapalısı, dünyanın neresinde yaşıyorsa, Türkiye’nin hangi coğrafyasında yaşıyorsa bütün vatandaşlarımın bu adaletsizliği bilmesini isterim.
Bir de bunlar olurken sarayın bir de fotoromanı var. O da başka bir pisliğin içinde. Bir bakıyoruz o da cesaretlenmiş konuşmaya başlıyor. 16 milyon insanın sevgilisini görevden alacakmış, beyefendiye bakın. Sen kimsin, Ekrem İmamoğlu kim? Sen Ekrem İmamoğlu'nun tırnağı bile olamazsın. Ekrem İmamoğlu'nun adını ağzına alman için önce ağzını bir yıkayacaksın. Sen kendini nasıl onunla kıyaslarsın? Sen atama ile gelmişsin o seçimle gelmiş. Senin ne haltlar işlediğini, ben biliyorum, gayet iyi biliyorum. Senin neler çevirdiğini de biliyorum. Kripto dolandırıcıları senin yanında, mafyaya haber uçurmak senin görevin, uyuşturucu baronlarıyla fotoğraf çektirirsin, kirli paranın da bir numaralı adamısın. Ben bunları bilmiyor muyum? Tamamını biliyorum. Söyledim, yine söyleyeyim, herkes duysun; İmamoğlu size büyük lokmadır, boğazınıza takılır, boğulursunuz, boğarız sizi boğarız.
“Kararı okurken savcı orada yoktu”
Dava zaten düzmeceydi. İstedikleri gibi karar çıkaramayacaklarını önce gördüler, sonra o hâkimi sürdüler. Görevden aldılar, başka bir yere sürdüler. Onun yerine iradesini saraya ipotek etmiş, yargıçlık cübbesi giyen ama asla hakimlik statüsü olmaması gereken bir kişiyi oraya oturttular. ‘Sen kararı vereceksin’ dediler. Karar sarayda yazıldı, o da okudu. Kararı okurken savcı orada yoktu. Hâkim, savcının olmadığı ortamda zaten karar okuyamaz. Ama hâkim hakim değil ki… Hâkime talimat verilmiş, o da gereğini yapıyor. Bu duyulunca; millet delirdi. İnsanlar isyan etti. Vallahi de delirdi millet billahi de delirdi. İsyan etmeye başladı. Bu sefer döndüler, 'Biz ne yaptık' dediler. Derhal pergoleci Fahrettin'i devreye koydular. Bunların tek işi var, dezenformasyon, acaba ortalığı nasıl bulandırırız diye. Önce kafaları karıştıralım, dediler, 'bu komplodur' dediler. Dikkatleri dağıtmak için 'Cambaza bak' oyununu oynadılar… Bu millet cambaz numarasını yemedi, belediye başkanına da sahip çıktı adalete de sahip çıktı.
Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu bugün buradadır. Sizin bilmediğiniz ama bizi yakından tanıyanların, dostlarımızın, yol arkadaşlarımızın iyi bildiği bir şeyi bu kürsüden sizlere ifade edeceğim. Böylece bütün vatandaşlarımız da duymuş olsunlar. Ekrem İmamoğlu ile baba-oğul ilişkisi gibiyiz. Kendisi CHP'nin evladı olduğu kadar benim de evladımdır, ona sahip çıkmak benim de boynumun borcudur. Şimdi yankesici saraylılara sesleniyorum. Çekin arabanızı, bu kantar sizi çekmez. Erdoğan'a da insani olarak bir şey söylemek isterim; ihtiras, doymak bilmeyen bir canavardır. İhtirasının esiri olma, ihtirasına teslim olma. Kin kusma ve öfke kusma. Adaletli olmaktan ayrılma. Sana öğretmediler mi adaletin, dürüstlüğün, kucaklaşmanın ne olduğunu? İhtirasına teslim oluyorsan, ki oluyorsun süren dolmak üzere 4-5 ay sonra her şeyi göreceksin.
“Herkes Bay Kemal'i beklesin”
Yol arkadaşlarım, çok işimiz var çok, gerçekten. Bu saçmalıklara ayıracak vaktimiz yok. Adaletin bir gün tecelli edeceğini mutlaka biliyoruz, hepimiz. Bugün olmasa yarın. Şunu bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim. Bu işlerle elbette uğraşılacak. Elbette yargıçlar, avukatlar bu işlerle uğraşacaklar. Elbette milletin vicdanı kanıyor. Elbette o kanayan yarayı durdurmak için mücadele edeceğiz. Ama şundan bütün vatandaşlarımın emin olmasını isterim. Türkiye güzel, büyük bir ülke. Ekibimizi kurduk, paramızı bulduk. Her şeyi, hızla Türkiye'yi büyüteceğiz, Türkiye’yi kalkındıracağız. Herkes görevinin başında; adaletle, huzur içinde görevini yapacak. Türkiye’nin demokrasiye, büyümeye, kalkınmaya, adalete, kucaklaşamaya ihtiyacı var. Bunların tamamını, Allah nasip ederse mutlaka ama mutlaka yapacağız. Bundan herkesin emin olmasını isterim. Herkes bilsin. Göreceksiniz bunların tamamını aşama aşama, büyük bir kararlılıkla hayata geçireceğiz. Herkes Bay Kemal'i beklesin.” (ANKA)