İmamoğlu parti liderleri turunu tamamladı! "Oluşacak metni, TBMM Başkanı'na sunacağım"
Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kayyum gündemi ile parti liderleri ile yaptığı görüşme turunu tamamladı. İmamoğlu görüşmelere ilişkin "Kayyum konusunun bir siyasi suistimal ya da partisine göre müdahale edebileceğiniz bir zeminde değil, hukukun üstünlüğüne uygun bir metotla işletilmesiyle ilgili yasal düzenlemenin şart olduğunu TBB toplantısında oluşan bu görüşü, değerli genel başkanla paylaştım. Partilerin bir koordinasyonla bu süreci ele almalarını talep edeceğimi aktardım. Bu oluşacak metni, TBMM Başkanı'na da sunacağım" bilgisini verdi.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) olağanüstü encümen toplantısı için bugün Ankara'ya giden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kayyım atamaları gündemini değerlendirmek üzere siyasi parti liderlerinden randevu aldı.
7 liderle görüştü
Bu kapsamda İmamoğlu, bugün sırasıyla CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile görüştü.
İmamoğlu: TBB olarak bir önerimizin de olduğunu bunu da kendileriyle paylaşmak istediğimizi dile getirdik
İlk olarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile bir araya gelen Ekrem İmamoğlu, "Genel Başkanımızla bugün encümen toplantımızda aldığımız temel prensip kararını paylaşmak üzere randevumuzun ilkini gerçekleştirdik. Özgür Özel ile özellikle kayyum uygulamalarının demokrasi adına çok utanç verici olduğunu milletimizi, memleketimizi itibarsızlaştıran hatta uygulamaların ülkemizde pek çok sorunun temelini oluşturduğunu dile getirdik. Bunun çözümünün Meclis'te olabileceğini, partilerle de bu konuda görüşme yapabileceğimizi ve bu hususta TBB olarak bir önerimizin de olduğunu bunu da kendileriyle paylaşmak istediğimizi dile getirdik. Kendileri de grup başkanvekillerimizi görevlendirdi. TBB olarak kendilerine ileteceğiz, onlar da Meclis'te takipçisi olacaklarını ilettiler" dedi.
Özel: Meclis'in bugünkü demokrasi krizinde çözmek için üzerine düşeni yapacağına yürekten inanıyorum
Özel ise "Bugün DEM'le CHP’nin belediyelerine kayyuma tanıyor ama meselenin partilere özgü bir mesele olmadığı bir demokrasi meselesi olduğunu görmek Meclis çatısı altında hepsini birden aynı ilkesel yerden savunmak en doğrusu. Bence de hem bugün yapmış olduğunuz olağanüstü toplantı hem de toplantıdan sonra ilk gittiğiniz başvurduğunuz yerin millet meclisi olması son derece anlamlı son derece özel. Meseleyi en doğru yerden gören bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum. Ümit ediyorum tüm genel başkanlarla yapılacak değerlendirmeler aynı yapıcı yaklaşım için de gerçekleşir ve sorunları çözmek için kurulmuş olan hatta bu ülkeyi önce kurtarmak için sonra Cumhuriyet'i kurmak için kurulmuş olan bu Meclis'in bugünkü demokrasi krizinde çözmek için üzerine düşeni yapacağına yürekten inanıyorum. Bir kez daha süreçle ilgili üzüntülerimi ve tüm belediyelerle ilgili dayanışma duygularımı ifade ediyorum." dedi.
İmamoğlu'nun ikinci durağı Demokrat Parti: Bu meselenin bu ülkenin gündeminden kalkması gerekiyor
Siyasi parti liderlerini ziyareti kapsamında ikinci olarak Demokrat Parti Genel Merkezi'nde Gültekin Uysal ile bir araya gelen İmamoğlu, "Bugün Türkiye Belediyeler Birliği’nde bir toplantı yaptık ve toplantıda özellikle bu sürecin bu şekilde işletilmesinin Türkiye’ye hem hukukun üstünlüğüne başta siyasi partilerin, vekillerimizin vermiş olduğu demokrasi mücadelesiyle tümden ters, milletin iradesinin tamamen karşısında bir uygulamayı bize dayatan bir sürecin içerisindeyiz. Mısır'da haberi almak gerçekten boynumuzu büktü. Tabii Türkiye Belediyeler Birliği toplantısında da bu işin temelden çözüm yerinin Meclis olacağı kanaatindeyiz. Hangi partiden olursa olsun seçilen insanların korunduğu, mekanizmaların kurulduğu bugün kayyum atanan bir yerde düşünün ki Esenyurt'ta şu an seçilmiş meclis üyeleri belediyeye giremiyor. Bırakın Meclis'in toplanmasını veya görev almalarını belediyeye giremeyecekleri duruma getiriyor. Olası bir görev boşalmasında belediye meclisi kendi içinden başkan vekili yada başkan seçer ve yoluna devam eder. Milletin iradesinin sürekliliği sağlanmış olur. Bu kapsamda yasal zeminde bu işin çözülmesiyle ilgili Türkiye Belediyeler Birliği olarak bir çalışma yapacağız ve bu çalışmayı sizlerle paylaşacağız. Bu işin temelden kaldırılıp iki dudağın arasında bir talimatla sürecin yönetilme anlayışının artık bu ülkenin gündeminden kalkması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Uysal: Demokrat Parti olarak ölçümüz her zaman demokrasiden, hukuktan yanadır
Görüşme sonrası Gültekin Uysal da "Deyim yerindeyse tilkinin 40 hesabı var, 40'da kümes üzerine derler. Meselenin hukuki boyutunun ne olup olmadığını orta düzeyde siyaset yapanlar olarak hepimiz idraki içerisindeyiz. Türkiye operasyonlar dönemi içerisindedir. Hukuk ambalajlı siyasetin dizayn edildiği önümüzdeki süreçte söyleyecek sözü kalmamış, iddialarıyla sınanmış, son yerel seçimlerle beraber milletimizin büyük çoğunluğundan bu iktidarın siyasetinin iflas ettiğini teyit etmiştir. Bugün geldiğimiz noktada kayyum meselesi, antidemokratik bir rejimin ortaya çıkardığı tezahürleridir. Demokrasi dışı rejimlerde yasakların hepsi yazılı değildir. Bugün Türkiye'de uyguladıkları da hukuk eliyle, devlet aparatını ele geçirmiş olmaları hususiyetiyle bir parti devletinin yansımasıdır. Bir kişinin yürütmeyi, yargıyı, yasamayı kontrol ettiği ve keyfileştiği bir düzeni müsaade ettikleri kadar hakka, hukuka rıza göstermeyeceğimizi her fırsatta ifade ediyoruz. Erdoğan rejiminin yansımalarıdır. Biz o noktada Demokrat Parti olarak ölçümüz her zaman demokrasiden, hukuktan yanadır." dedi.
İmamoğlu'nun üçüncü durağı DEVA Partisi oldu
Demokrat Parti ziyaretinin ardından DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı partisinin genel merkezinde ziyaret eden İmamoğlu, "Elbette DEVA Partisinin milletvekillerinden de desteği arzu ediyoruz. Şu anda biz ülkemiz adına milletimiz adına bir demokrasi krizini çözmek, hukukun üstünlüğünü ve insanların seçme seçilme haklarının korunduğu asla onlara bir zeval gelmediği bir ortamı sağlama mücadelesini vermekteyiz" dedi.
Babacan: Seçilmiş bir başkan eğer görevden alınacaksa bağımsız ve tarafsız bir yargıyla olmalıdır
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise "Bugün TTB heyeti ile misafir ettik. Ülkemiz zor dönemlerden geçiyor. 2017-2018’den bu yana sorunlar sadece büyüyor. Yeni sorunlar ekleniyor. Biz prensip olarak ülkenin sorunların çözümü meşru demokratik zeminde çözüm aramalıyız. Demokrasi de kalitenin son derece düşmüş olduğu ülkeler var. Seçilmiş makamda olan herkes onu seçenlerin iradesini temsil eder. Tam da bu ilkelerden hareketle özellikle son dönemde yaşamış olduğumuz gelişmeler seçilmiş olma meşruiyetinin kalbine hançer saplıyor. Demokrasi çözüm olmazsa sandığın seçimin sağlam tablo bozulursa milli birliğimizin ve beraberliğimiz de zarar görür. Aynı zaman da terör örgütleri için de elverişli bir ortam oluşturur. Kayyuma ilişkin ilkesel bir duruşumuz var. Seçilmiş bir başkan eğer görevden alınacaksa bağımsız ve tarafsız bir yargıyla olmalıdır." ifadelerine yer verdi.
Dördüncü durak Gelecek Partisi | İmamoğlu: Ülkemizin itibarını zedeleyen bir durum
Siyasi parti liderlerini ziyareti kapsamında dördüncü olarak Gelecek Partisi Genel Merkezi’nde Ahmet Davutoğlu ile bir araya gelen İmamoğlu, "Bizim bu meseleyi hukukun üstünlüğü ve demokrasi zemininde tartışmalı ama bir sağlam bir biçimde bütün belediyeleri, bütün belediye başkanlarını hiçbir hukuk dışı uygulamanın muhatabı yapmamaya dönük bir süreç tarifleme gereği duyduk. Bu bir anayasal zeminde bir ihtiyaç doğuruyor. Ne yazık ki mevcut gündemde olan anayasa maddesi ve daha sonra oluşturulan bir kanun maddesi ve akabinde KHK düzenlemesiyle beraber bağlantı kurarak uygulama biçimi gerçekten çok tartışmalı ve aynı zamanda ülkemizin demokrasi açısından da seçme ve seçilme hakkına müdahale eden bir biçimde uygulanır durumda. Bu bizi derinden üzüyor ve sarsıyor. Başımızı öne eğdiren bir durum. Ülkemizin itibarını zedeleyen bir durum. Bu yönleriyle hep egemenlik kayıtsız şartsız milletindir şiarıyla hareket ederken, bundan bu derece uzaklaşmak, meseleyi, akşamdan sabaha bir şafak operasyonu ya da başka türlü müdahalelerle, çirkin görüntülerle ülkemizin büyük mücadelesini sıkıntıya uğratmak, gerçekten ülkemize yapılacak en büyük kötülüklerin başında" dedi.
Davutoğlu: Türkiye’de bugün bir demokrasi, hukuk, yönetim kriziyle karşıyayız
Ahmet Davutoğlu da "Merkezi yönetimler ve yerel yönetimlerde ayrı partilerden bile olsa ortak bir ülke ve şehir yönetildiği bilinciyle devlet ve şehir yönetilir. Merkezi yönetim, yerel yönetimlerin tercihlerini göz ardı edip, ‘ben bildiğimi okurum, kuralı ben koyarım’ derse şehirlerde meşruiyet tartışılır. Yerel yönetim de ben burada kendime has bir hukuk alanı oluşturdum. İstediğimi yaparım’ derse ülkede hukuk düzeni kalmaz. Bugünkü yönetim krizinin sebeplerinden bir tanesi, iktidarın kamuoyuna verdiği mesajlardaki çelişkidir. Kafanız mı karışık yoksa birbirinizle mi bilek güreşi yapıyorsunuz. Bir taraftan kamuoyunun son derece hassas olduğu bir konuda terör başını Meclis’te konuşturmaya kadar gidecek bir açıklama yapacaksınız ve burada kamuoyunun tepkisini de gerektiğinde göz ardı edeceksiniz. Diğer taraftan da altı ay öncesinde yapılan bir seçimde, seçilen belediye başkanlarıyla ilgili otoriter bir tasarrufta bulunacaksınız. Bu ikisi bir arada olmaz. Ayrı ayrı olur da demiyoruz. Olması gereken, Türkiye’de bugün bir demokrasi, hukuk, yönetim kriziyle karşıyayız. Bunun çözümü, herkesin demokrasiye saygı duymasıdır. Herkesin hukuk düzenine boyun eğmesidir. Hiç kimse hukukun üstünde değildir." ifadelerini kullandı.
Beşinci durak İYİ Parti | İmamoğlu: Hukuk krizi, bizleri derinden üzmektedir
Ekrem İmamoğlu daha sonra İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nu partisinin genel merkezinde ziyaret etti. Ortak basın toplantısında ilk sözü alan Ekrem İmamoğlu, "Ne yazık ki ülkemizin son dönemde yerel yönetimler adına yaşadığı demokrasi ve hukuk krizi, bizleri derinden üzmektedir. Hukuka uygun olmayan bir biçimde, kayyımla ilgili süreçlerin uygulanma biçimi, uygulandıktan sonra sadece başkanlık makamı üzerinden değil aynı zamanda seçilmiş meclis üyelerinin dahi yok sayıldığı bir mekanizma, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi anlayışı açısından en güçlü, en haklı olması gereken yerel yönetim kavramını tümden, büyük bir parçalanmayan ve hatta gerçekten insanların seçme ve seçilme hakkı konusundaki inançlarını yitirdiklerini bir ortama taşımıştır" dedi.
Belediye başkanlarıyla ilgili hukuki süreç olmasına karşın AK Parti Grup Başkanvekili Abdullah Güler'in kayyım atamasıyla ilgili olarak "Bu uygulamalar devam edecektir" açıklaması yaptığını hatırlatan İmamoğlu, "Demokrasinin nasıl bir tahakküm altında, nasıl bir baskıcı zihniyet altında olduğunun göstergesi. Bunun bir parti meselesi haline gelmeksizin, seçme ve seçilme hakkının korunması noktasında acilen TBB encümenini toplantıya davet ettik" diye konuştu.
Dervişoğlu: Öncelikle bu yönteme karşıyız
Müsavat Dervişoğlu ise "Bugün Türkiye bir siyasi krizle karşı karşıya bırakılmak isteniyor. Demokratik hak ve hürriyetlerin, hukukun sınırında kalınarak ele alınması icap ettiği hususu sürekli dile getirdik. Bu zamana kadar yapılan keyfi uygulamaların siyasi krizlere neden olduğu kamuoyunun malumudur. Hukukun içinde kalınarak sorunlara çözüm aranması lazım" ifadelerini kullandı.
"Hiç kimsenin suç işlemiş bir belediye başkanının görevde kalmasını temin etmek gibi bir arayışı yok" diyen Dervişoğlu, "Arayış hukuktur, adalettir ve demokrasinin kamil anlamda yaşama geçirilmesidir. Vatandaşın hem seçme hem seçilme hakkına zarar verecek uygulamalardan kaçınma imkanını hukuk aslında ülkeyi yönetenlere veriyor. Maalesef bu haktan da yararlanılmasının önünü kesebilecek idari uygulamalara başvuruluyor. Bunun demokrasi açısından kabul edilebilir bir yanı yoktur. Bir belediye başkanı suç işlemişle elbette görevden alınabilir ama belediye meclisinin içinden bir belediye başkanı seçilerek hukuken bir uygunluk zemini oluşturmak mümkün. Böyle bir imkan varken siyaseten zorlamalara gitmek, bir siyasi kriz yaratmak, o siyasi kriz vasatından da kendilerine imkan çıkarmaya çalışmak bu hükümetin uygulama yöntemi olmuştur. Öncelikle bu yönteme karşıyız." dedi.
Yerel yönetimler kanunundaki eksiklerin giderilmesine katkı sağlamaya hazır olduklarını belirten Dervişoğlu, "Mevcut kanun bile yeterliyken kanunun yetersizlikleri üzerinden tartışma yapılıyor. Aslında mevcut kanundan yararlanarak bile siyasi kriz yaratmamak mümkün. Ama o kanun da eksiklikleri var. Eksikliklerin ikmal edilmesi noktasında da TBMM'nin bir çaba göstermesi lazım. Böyle bir çaba sarf edilecekse İYİ Parti'nin kuruluş gerekçesidir zaten hukuk, adalet ve demokrasi arayışı, biz buna katkı sağlamaya hazırız. Hakkari'ye de kayyum atandığında grup toplantısında buna karşı olduğumuzu ifade etmiştik. Bizim arayışımız doğrudan doğruya demokrasi arayışıdır" dedi.
Altıncı durak Saadet Partisi | İmamoğlu: Talebimizi TBB’de oluşan görüşü kendileriyle paylaştım
Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti'ni ardından Saadet Partisi Genel Merkezi'ne geçti. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve İmamoğlu, gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından basın açıklaması yaptı. İmamoğlu, "Temel Karamollaoğlu ile kayyum süreciyle ilgili hem bir demokrasi krizi hem bir hukuk krizi ve aynı zamanda seçme ve seçilme hakkına dönük bizleri derinden üzen, hepimizin bu yöndeki özgürlüğüne darbe vuran bu anlayışa karşı istişare ile TBMM çatısı altında çok özel bir hassasiyet gösterildiğinde, kalıcı bir biçimde sadece bugünün iki partisinin maruz kaldığı kısımda değil, tümüyle yarınlarda bugünün iktidar partisinin belediye başkanlarını da, başka partilerin belediye başkanlarını da hak ve hukukunu koruyan aynı zamanda kişisel hak ve hukuku da koruyacak teminat altına alınacak düzenlemelerle sağlıklı bir kanun, anayasal düzenlemeye kavuşması talebimizi TBB’de oluşan görüşü kendileriyle paylaştım. TBB olarak, yerel yönetim ve yerel demokrasinin daha da güçlendirilmesi adına verecekleri katkılar için teşekkür ediyorum" dedi.
Karamollaoğlu: Tamamen partizanca bir yaklaşım
İktidarı eleştiren Temel Karamollaoğlu ise "Bu ziyaret son zamanlarda iktidarın biraz fütursuzca aldığı kararların yanlışlığı kamuoyuyla paylaşmak maksadını güdüyor. Aslında belediyeler demokrasilerde çok önemli yer meşgul eder. Mahalli idareler, kendi il, ilçe sınırları içerisinde tercih ettikleri bir kişiyi ve heyeti o ilçenin, ilin problemlerini çözmek üzere görevlendirirler. Dışarıdan bir müdahale buraya, demokrasiye müdahaledir aslında. Çünkü Türkiye çapında yapılan bir seçim değil, bölgesel, dar alanda yapılan bir seçim. Orada seçilenler de yine bir parti adına seçime girip kazanıyorlar. Başka bir partinin hukukunu alenen çiğneyerek, ne belediye meclisine ne de oradaki seçmene itibar etmeden karar alınıyor" şeklinde konuştu.
"Belediye başkanları suç işlemez mi? Elbette işleyebilir ama bu suç mahkemeler nezdinde tescil edilmediği müddetçe iktidar tarafından dikkate alınacak bir husus kesinlikle olamaz" diyen Karamollaoğlu, "Üzüldüğüm nokta şu. Sayın Bahçeli’nin bir çıkışı oldu. Herkes şok oldu o çıkışla. Hiç düşünmediğimiz kadar ileri giden bir çıkış. Ne için? Türkiye’de iç çekişmeler son bulsun. Eskiden mahkum olan bir kişi bile getirilip Meclis’te bir partinin grubunda konuşturulabilsin. Bu kadar ileri giden bir teklif. Şimdi bıraktık bu kadar geniş çerçeveli bir dayanışmayı, bir ilçede, bir ilde seçilmiş, seçilmesine engel olmayan bir hususun da olduğu teyit edilmiş. Çünkü seçilmesine bir mani olsa zaten aday bile olamaz. Aday olduktan ve seçildikten kısa bir süre sonra rakip bir parti iktidar imkanlarını kullanarak, mahkemeye gitme imkanı bile yok. Hukuki bir imkan bile tanınmadan bir belediye başkanını görevden alacak ve onun yerine doğrudan doğruya kendisinin tercih edeceği partizan bir anlayışla, bir kişiyi tayin edecek. Bu, genel manada demokrasinin tabanına bir bomba koymaktan farksız ama Türkiye’nin içinde bulunduğu ve son zamanlarda gündeme getirilen bir takım bölgesel problemleri çözme yerine, tahrik eden bir yaklaşım. Bunu anlamak, kabul etmek mümkün değil. Hakikaten çok üzülüyorum ülkem için. Tamamen partizanca bir yaklaşım. İnşallah aklı selim galip gelir, bu davranışlarını genişletmezler ve aldıkları yanlış karardan vazgeçerler. Yanlıştan vazgeçmek, erdemliliktir." dedi.
Son durak Zafer Partisi | İmamoğlu: Bu oluşacak metni, TBMM Başkanı'na da sunacağım
Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun son durağı Zafer Partisi Genel Merkezi oldu. Görüşmenin ardından İmamoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ kameraların karşısına geçti. Konuyu siyaset üstü gördüklerini vurgulayan Ekrem İmamoğlu, "Siyaset üstü bir yer koyarak yaşadığımız kayyım konusunun bir siyasi suistimal ya da partisine göre müdahale edebileceğiniz bir zeminde değil, tamamen hukukun üstünlüğüne, demokrasinin kurallarına, insan hak ve özgürlüklerine uygun bir metotla işletilmesiyle ilgili yasal düzenlemenin şart olduğuna kanaat getirdiğimiz Türkiye Belediyeler Birliği encümen toplantısında oluşan bu görüşü, değerli genel başkanla paylaştım. Özellikle TBB olarak Anayasa'daki maddeye 2016'da ek olarak eklenen maddenin suistimale açık olduğunu, farklı inisiyatiflerle kullanılmaya mahal verdiğini, bunun mutlaka düzeltilmesi hususunda aldığımız karar gereği siyaseti partilerden düşüncelerini talep edeceğimiz, bunları makul bir çerçevede birleştirip ortak bir metne dönüştürüp yine kendilerine takdim edeceğiz. TBMM'de milletvekili bulunan partilerin bir koordinasyonla bu süreci ele almalarını talep edeceğimi aktardım. Bu oluşacak metni, TBMM Başkanı'na da sunacağım" diye konuştu.
"Demokrasinin gelişmesinde, yerel demokrasinin de güçlendirilmesi bütün insanlığın kabul ettiği bir aşamadır" diyen İmamoğlu, "Bu aşamada seçme ve seçilme hakkının sekteye uğramadığı, güven kaybının yaşanmadığı bir mekanizma kurulmalı. Suçun ve cezanın kişiselliği üzerinden oluşacak bir görevden uzaklaştırma sonrasında meclisin de yok sayılmaması gerektiği, mecliste seçimlerin mümkün olması gibi aşamalı hukuksal sürecin uygulanması değerli. Umarım böyle bir hukuksuz alanı milletimizin gündeminden kalktığı günleri yaşarız" ifadelerini kullandı.
Özdağ: Yerel demokrasiyi halka hizmet değil ülkeden ayrılmanın aracı olarak görürseniz o zaman amacınız ülkeyi bölmektir
İmamoğlu'nun ardından konuşan Ümit Özdağ "Ülkemiz 1984'ten bu yana bir terör örgütünün ağır, alçakça saldırılarını yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Bu terör örgütünün siyasette sahip olduğu uzantılar, terörle aralarına mesafe koymayı her seferinde reddettiler. Yerel demokrasi gerçekten olağanüstü değerlidir. Yerel demokrasi, demokrasinin gelişmesinin, güçlenmesinin ana kaynaklarından birisidir. Ama yerel demokrasiyi halka hizmet değil ülkeden ayrılmanın aracı olarak görürseniz o zaman amacınız ülkeyi bölmektir. Pervin Buldan'ın Iğdır'da, DEM'in öncülü parti seçimi kazanınca 'Iğdır, Kürdistan'ın sınırları içerisine girmiştir' açıklaması yaptığını unutmadık. DEM'in ve diğer önceki partilerin halka hizmet götürme çabalarını bir tarafa bıraktığı tespit edildi. Bundan dolayı Türkiye kendisini terör örgütüne karşı savunmak zorundadır. Ancak Cumhuriyetimiz, İstiklal Harbi'yle kurulurken dahi hukukla kurulmuş bir devlettir. Devleti kurarken hukukla kurduk, bugün de devleti savunurken hukukla savunmalıyız." dedi.
2023 genel seçimi öncesinde CHP'yle imzaladıkları protokolü hatırlatan Özdağ, "Zafer Partisi olarak bir süre önce CHP eski Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'yla da yaptığımız görüşmelerde kayyum meselesinin gerekli olduğunu fakat bunun yargı kararıyla olması gerektiğini protokolümüze geçirdik. Bugün de terörle ilişkili olduğu düşünülen, tespit edilen belediye başkanları ancak yargı kararlarıyla görevden alınmalı noktasındayız" dedi.
Özdağ: Ahmet Özer en fazla muhalefet ettiğimiz aday olmuştur, fakat onun da yargı kararıyla ve usulüne uygun bir şekilde görevden alınması gerektiğini düşünüyoruz
Yerine kayyım atanan CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in en çok eleştirdikleri adaylardan olduğunu belirten Özdağ, "Ahmet Özer en fazla muhalefet ettiğimiz aday olmuştur. Ben 3 defa Esenyurt'ta sahaya çıkarak seçilmemesi için çalıştım. Fakat onun da yargı kararıyla ve usulüne uygun bir şekilde görevden alınması gerektiğini düşünüyoruz. Kayyum atamalarının devam edeceği görülüyor. Bu, iktidar blokunun önceden tasarladığı ve adım adım yaşama geçirdiği bir uygulamadır. Bunun Orta Doğu'daki bölgesele gelişmeler ve Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ın ölene kadar cumhurbaşkanı olmasını sağlayacak anayasal değişikliklerle ilişkisini görmeden meseleyi tahlil etmek doğru olmaz" ifadelerini kullandı.
Bahçeli görüşme talebini reddetti
Öte yandan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İmamoğlu'nun görüşme talebini reddetti. Bahçeli, "Hangi konuda görüşme talebinde bulundular bilemiyorum. Ama Ekrem İmamoğlu'nun siyasetini tasvip etmediğim için kendisiyle görüşmeyi uygun bulmuyorum" demişti.
Bahçeli'nin randevu talebini reddetmesine ilişkin açıklamada bulunan İmamoğlu, "Randevu talebimi tekrar iletiyorum kendisine yük olur" dedi.