HDP: Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur

Kapatma davası konusunda sundukları ön savunmayla ilgili açıklama yapan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Dede, iddianamenin iade edilen ilk iddianameden farkı olmadığını ve bu hususu Anayasa Mahkemesine de ilettiklerini belirtti. Dede, "Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünü uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır." ifadesini kullandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
HDP: Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, bazı partililer ve avukatlarla parti genel merkezinde yaptığı açıklamada, Siyasi Partiler Kanunu'nun 102. Maddesi'ne göre, eş başkanlar ve merkez organları dışındaki kişilerin siyasi partilerin odak haline geldiği düşünülen eylemi olduğu takdirde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili partiye uyarı yapması gerektiğini, ancak partilerine herhangi bir uyarının yapılmadığını söyledi.

451 partili hakkında devam eden soruşturma ve kovuşturmaların, HDP'nin kapatılma davasına delil olarak değerlendirilmemesi gerektiğini savunan Dede, aksi bir durum yaşandığı takdirde bunun mahkemelerin bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine aykırılık oluşturabileceğini söyledi.

İddianamedeki tüm iddialara tek tek cevap vermediklerini bildiren Dede, "Siyasi partilerin faaliyetlerine ilişkin getirilecek kısıtlamalar geniş yorumlanmalıdır. Biz de ön savunmamızda, demokrasi açısından partilerin yeri ve önemini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları ışığında değerlendirdik. HDP'ye açılan kapatma davasının kanunilik ve meşru amaç niteliklerini taşımadığını vurguladık." dedi.

Savunmada HDP'nin Türkiye demokrasisindeki yerine de yer verdiklerini ifade eden Dede, "Yargılama konusu yapılan hususlardan biri, HDP'nin Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözümü konusunda sarf ettiği gayret ve çabasıdır." ifadesini kullandı.

"Siyasi partiler hakkında kapatma davası açılması meşru bir amaca dayanmalıdır." diyen Dede şöyle devam etti: "Oysa biz hazırlık sürecinin hukuki değil siyasi gerekçelerle hazırlandığını çok iyi biliyoruz. İktidarın 5 yıldır vesayetindeki yargı eliyle gerçekleştirdiği operasyonlarla bu süreci nasıl gerçekleştirdiğini ve kullandığını, HDP’yi hedef haline getirdiğini çok iyi biliyoruz. Ortakları ile birlikte kapatma davasını kampanya şeklinde ilmik ilmik ördüğünü biliyoruz. Savunmamızda bu hususu da AYM’nin dikkatine sunuyoruz. Bu davanın açılmasının meşru bir amacı yoktur, siyasi iktidar ve ortaklarının ömrünü uzatması için kurdukları baskı neticesinde hazırlanmıştır.

Birinci iddianame adeta MHP kongresine bir armağan olarak sunulmuş, ikincisi ise 7 Haziran’da HDP’nin siyasi iktidarın iktidarı kaybetmesine sebep olduğu tarihe denk getirilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu tarihe yetiştirmek için ekleri 7 Haziran’da vermemiş daha sonra eksikleri tamamlanmıştır. İkinci iddianame hazırlandıktan sonra sorulan sorulara ‘biz elimizden geleni yaptık’ diye cevap vermiştir. İlk iddianame AYM’ye verildikten sonra AYM kapsamlı gerekçelerle iade etmişti. Hukuk tarihine geçecek bir belge niteliğindedir. Bu sadece hazırlayan savcıya yönelik bir karar değil, HDP’ye yönelik yapılan saldırılara da verilen bir cevap niteliğindedir. İkinci iddianameyi değerli akademisyen, avukat ve hukukçular incelediğimizde ikinci iddianamenin de ilk iddianameden farkı olmadığını, iade gerekçelerinin ikinci iddianamede karşılanmadığını tespit ettik. İade gerekçeleri, davanın derhal reddi gerekçelerini oluşturmaktadır. Bunu da AYM’nin dikkatine sunduk."

HDP'nin kapatılma istemiyle hazırlanan iddianamenin, Anayasa Mahkemesinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade ettiği ilk iddianameden farkı olmadığını ve bu hususu Anayasa Mahkemesine de ilettiklerini belirten Dede, şunları kaydetti:

"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ne kadar AİHM'in bugüne kadar verdiği kararları göz önünde bulundurmamışsa da biz, Anayasa Mahkemesinin bu konuda AİHM tarafından oluşturulmuş içtihatlar ile Türk hukuk sistemi içtihatlarını uyumlu hale getireceği yönündeki inancımızı koruyoruz. Türk yargısı ve demokrasisi açısından bir şansımız var. Şu anda AYM üyesi olan hiçbir üye kapatma kararına imza atmış değil. Türkiye demokrasisi açısından, demokrasinin önünü açacak başta örgütlenme hakkı olmak üzere, birçok hakkın ihlali niteliğinde olan siyasi parti kapatma davalarından AYM'nin HDP kapatma davasında vereceği kararla birlikte yeni bir yol açacağına inanıyoruz."

 

 

Gündem