Erzincan'daki altın madeni ile ilgili iddianame hazırlandı: 9 işçi ölmüştü

Erzincan'da 9 işçinin öldüğü altın madenindeki toprak kayması için hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı. İddianamedeki bilirkişi raporuna göre, 43 şüpheliden 12'sinin "genel olarak projenin doğru yönetilememesi, risklerin belirlenmemesi, acil yönetim planı oluşturulmaması, iletişim ve koordinasyonun yeterince sağlanamaması" gibi nedenlerle asli kusurlu oldukları kanaatine varıldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Erzincan'daki altın madeni ile ilgili iddianame hazırlandı: 9 işçi ölmüştü

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeninde 9 işçinin toprak altında kalarak yaşamını yitirdiği heyelana ilişkin 5'i tutuklu 43 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, bilirkişi raporuna göre 12 zanlının "genel olarak projenin doğru yönetilememesi, risklerin belirlenmemesi, acil yönetim planı oluşturulmaması, iletişim ve koordinasyonun yeterince sağlanamaması" gibi nedenlerle asli kusurlu oldukları kanaatine varıldığı belirtildi.

Toprak kaymasının yaşandığı günün detayları iddianamede

Şüpheliler hakkında "Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" ve "Çevreyi taksirle kirletmek" suçlarından hazırlanıp Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan iddianamede, toprak kaymasının yaşandığı günkü gelişmeler özetlendi.

Sabah mesai başlangıcında çatlakların işçiler ve süpervizörler tarafından fark edilmesi ve WhatsApp grubunda paylaşılması sonrası firma yetkililerinin konuyu saha toplantısında görüştükleri, sahaya çıkıp inceleme yaptıkları, haber verilmesi üzerine sahayı boşaltma ve yolu kapatma talimatı verildiği ifade edilen iddianamede, toplantıda solüsyonun kesilmesine karar verildiği, işin durması gerektiğine ilişkin mail atıldığı, sahada gözlem amaçlı gezi yapıldığı ve bu sırada heyelan gerçekleştiği, iki kişinin toprak altında kaldıktan sonra kendi imkanlarıyla çıktıkları ve 9 kişinin heyelan bölgesi içinde kaldıkları belirtildi. 

43 şüpheliden 12'si asli kusurlu 

İddianamede, bilirkişi raporuna göre 43 şüpheliden 12'sinin "genel olarak projenin doğru yönetilememesi, risklerin belirlenmemesi, acil yönetim planı oluşturulmaması, iletişim ve koordinasyonun yeterince sağlanamaması" gibi nedenlerle asli kusurlu oldukları kanaatine varıldığı kaydedildi.

Bu 12 şüphelinin asli kusurlu bulunmasına ilişkin değerlendirmeler iddianamede şu şekilde yer aldı:

- SSR firması global projeler başkan yardımcısı J.H: Yetki devirlerinin, proje risklerinin belirlenmemiş ve projenin doğru yönetilmemiş olması

- Operasyon başkan yardımcısı I.R.G: İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürlüğünün görev alanı kapsamında acil yönetim planı oluşturulmaması

- Sürdürülebilir yatırım projeleri müdürü S.S: Proje tasarım kriterlerinin takip edilmesi, izlenmesi, değerlendirilmesi konusunda yetersiz kaldığı, olası heyelan senaryolarını değerlendirmediği ayrıca Faz 4 olarak proje genişletilmesine gidilmesine rağmen konteynerin liç alanının hemen altında topuk bölgesinde konumlandırılmış olmasında sorumlu olması 

- Kıdemli geoteknik mühendisi A.R.K: Uyarı veren radar verilerinin yeterince değerlendirilmemesi ve bilgilendirme ile gerekli aksiyonların zamanında alınmaması

- İş sağlığı ve güvenliği müdürü S.Ç: Olası heyelan durumu için gerekli ve yeterli acil önlem planı hazırlanmasını sağlamaması

- INR firması proje koordinatörü Ö.A: Yığın liçin stabilitesini kaybetmesinde etkili olan proje hatalarından sorumlu olması

- Operasyon direktörü K.Ö: Çatlaklarla ilgili amir olarak bilgi verilmesine rağmen olayın yönetilememesinde etkili olması

- GRE firması tasarım mühendisleri L.Q. ve V.L.L. ile kontrol mühendisi K.G: Projede tasarım eksiklik ve hataları bulunması

- 2017-2023 dönemleri proje müdürü K.J.R: Yığın liç stabilizesinin bozulmasında etkili olabilecek patlatma kontrol ve denetimini sağlayamaması

- Anagold firmasının "ülke müdürü" C.Y.D: Olay günü, durumun kendisine bildirilmiş olmasına rağmen ciddi bir iletişim ve yöntem mekanizmasının kurulmamış olması

- Olaya ilişkin bazı tespitler mail içeriklerinde yer aldı

Şüphelilerden 31'inin ise tali kusurlu olduğu ifade edildi 

İddianamede, İliç İlçe Jandarma Komutanlığının e-mail inceleme tutanağında ve dosya içerisine sunulan e-mail ekran görüntülerinde, kıdemli geoteknik mühendisi A.R.K'nin 13 Şubat saat 13.03'te M.B. ve K.M.A'ya gönderdiği mailde, "Sahada görüştüğümüz üzere, güneybatı yığın liçinde Lift 32 ile Lift 25 arasında, özellikle son 2 liftte aşırı ve ani malzeme yüklemesi nedeniyle bir ivmelenme gözlemlenmiştir. Şu an itibarıyla radarda analiz edilen alan için 90 mm'ye yakın bir deplasman ölçülmüştür. Dünden bu yana, biriken malzemenin sınırları boyunca ani oturmalar meydana gelmiş ve çekme çatlaklarının genişlediği ve açıldığı tespit edilmiştir. İvmelenen hareket hızını azaltmak için istifleme işlemleri durdurulmalı ve öncelikli önlem olarak çekme çatlakları çimento ile kapatılmalı ve düzeltilmelidir. Hareket hızı kabul edilebilir seviyelere düşene kadar (20 mm/günün altında) istifleme işlemlerinin durdurulması önemlidir. Acil düzeltici önlemler alındıktan sonra, alan için kritik seviye SMS uyarıları tanımlanacak ve daha fazla bilgi verilecektir." yazılı olduğunun tespit edildiği belirtildi.

M.B'nin saat 13.38'de A.R.K, I.R.G, A.C, S.Ç, B.A, H.Ü, İ.T, B.M, K.M.A, C.S.H, S.S, A.S, G.G. ve Ş.D'ye gönderdiği e-mailde ise şu ifadeler yer aldı:

"A.R.K. Bey, öncelikle bölge erişime kapatılmıştır. Faz 4B-3 çalışması ve istifleme işlemleri durdurulmuştur. HL sulama alanlarının kapatılması için bir çözüm yönetimi toplantısı düzenleyeceğiz. Bu süre zarfında iş makineleriyle bölgedeki çatlakların düzeltilmesine başlamamızda bir sakınca var mı? HL bölgesindeki cevher şu anda 12 kg/ton çimento ve 2 kg/ton kireç içeriyor, mevcut cevherle saha düzeltmeleri yapmakta herhangi bir sorun var mı? Öğle ve gece vardiyalarında radar sonuçlarını izlememize destek olabilir misiniz? Faz 4B-3 proje çalışmalarının sürdürülmesinde herhangi bir sorun var mı? Bu süreçte istifleme işlemlerine devam etmeyeceğiz. Toplantı sonunda saha sulamasını durdurma kararımızı açıklayacağız."

"Patlatmaların yığın liçine olası hasar risklerinin belirlenmediği anlaşılmıştır"

İddianamede, değerlendirme kısmında, meydana gelen kayma sonucu siyanürlü toprak malzemenin alıcı ortamlara (su, toprak ve hava) karıştığı, yüzeysel su kaynaklarında, yeraltı sularında, toprak numunelerinde ve hava ortam numunelerinde ilgili yönetmeliklerdeki sınır değerlerin bazı parametreler açısından aşılmış olması sebebiyle çevre kirlenmesinin meydana geldiği belirtildi. 

Bundan dolayı "çevreyi taksirle kirletmek" suçunun unsurları itibarıyla oluştuğu belirtilen iddianamede, "Atılı suç her ne kadar TCK 75 uyarınca ön ödeme usulüne tabi olsa da İliç Cumhuriyet Başsavcılığının aynı şirketle ilgili daha önceki bir tarihte gerçekleşen maden iş kazası olayına dair yürüttüğü soruşturma neticesinde verdiği 2022/241 soruşturma ve 2022/327 karar numaralı kararı ile Anagold AŞ yetkilileri olan şüpheliler hakkında aynı suçtan dolayı ön ödeme emri çıkartıldığı ve şirket yetkilileri olan şüphelilerin bu usulden yararlandıkları, TCK 75/6'da 'Bu fıkra kapsamındaki suçların beş yıl içinde tekrar işlenmesi halinde fail hakkında aynı suçtan dolayı ön ödeme hükümleri uygulanmaz' hükmü bulunduğu, suç tarihinde şirket yetkilileri olan ve bilirkişi raporlarında meydana gelen olayla ilgili kusur izafe edilen C.Y.D, K.Ö. ve I.R.G. hakkında ön ödeme usulünün uygulanamadığı ve çevreyi taksirle kirletmek suçunu işledikleri yönünde yeterli şüphenin mevcut olduğu anlaşılmıştır." ifadeleri yer aldı. 

"Hazırlanan projelerde tasarım hataları var"

İddianamede, şunlar kaydedildi:

"Meydana gelen olayın mevzuat uyarınca iş kazası olduğu ve kazada kaçınılmazlık unsuru bulunmadığı, olayın meydana gelmesinde proje yönetim mekanizmasının doğru ve işler şekilde kurulmadığı, Faz 4B olarak kapasite artışına gidildiği ve hazırlanan projelerde tasarım hatalarının bulunduğu, işletme aşamasında proje tasarım kriterlerinin yetersiz takip edildiği, Faz 5 inşaatı sırasında yığın liçine yakın mesafelerde ve yüksek miktarlarda patlayıcı kullanılarak yapılan patlatmaların yığın liçine olası hasar risklerinin belirlenmediği, uyarı sistemlerinin yetersiz olduğu, çatlakların uyarı vermesi sonrası olayın etkin şekilde yönetilmesini sağlayacak sistemin bulunmadığı, tasarım ve projelendirme aşamasında yığın liçin duraylılık analizinde hazırlanan raporlarda meri mevzuatlarının gerekliliklerini sağlayacak veri setlerinin kullanılmadığı, Maden ve Çevre Kanunu kapsamındaki yükümlüklerin yerine getirilmediği ve bunun sonucu Faz 1, 2, 3 inşaatı sonrası çok daha olumsuz koşullardaki topografya üzerinde kapasite artışına gidildiği anlaşılmıştır."

 

Gündem