Ekonomi yönetiminden 2024 değerlendirmesi
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar açıklamalarda bulundu. Yılmaz, asgari ücret için “Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek bir enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Önemli olan satın alma gücünün artmasıdır" dedi.
Ekonomi yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantılarının ardından gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Suriye'de son dönemde meydana gelen gelişmelerin ardından detay konuşmak için erken olduğunu, Suriye konusundaki tavırlarının çok açık ve net olduğunu vurguladı.
Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamaları ve DEM Parti heyetinin İmralı Adası'nda terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sorulması üzerine, "Sayın Bahçeli'nin perspektifi çok açık. Terörsüz ve huzurlu bir Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ortaya koyduğu vizyonu da biliyorsunuz. En önemli unsurlarından biri 'Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır' başlığı. Bütün vatandaşlarımızın eşit, onurlu olarak demokratik ülkede kendilerini en rahat hissettikleri şekilde yaşamalarından yanayız. Terörün varlığı demokratik siyaseti zehirliyor. Terörün başladığı yerde demokratik siyaset bitiyor. Terörün gölgesi siyasi partiler üzerinde olduğu sürece gerçek anlamda demokratik siyasetten bahsetmeniz mümkün değil. Terörün gölgesinde olmayan demokrasi arzu ediyoruz. Türkiye'nin de bunu hak ettiğine inanıyoruz” dedi.
"Enflasyonda çok bir sapma beklemiyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz" açıklamalarının hatırlatılması üzerine Yılmaz, şöyle konuştu:
"Biz bir sapma beklemiyoruz. 2025'te çok daha güçlü şekilde dezenflasyon sürecini devam ettireceğiz. Bu süreç zaten başlamıştı, 2025’te de devam edecek. Enflasyonun düştüğü bir ortamda insanımızın satın alma gücü yükselecek. Önemli olan satın alma gücüdür. Kalıcı sosyal refahın özü budur. Bugün bir artış yaparsınız, yarın ondan daha yüksek enflasyon olur, hiçbir anlamı kalmaz. Gönül ister ki daha fazla olsun. Hep altını çiziyoruz, bu asgari ücret. Asgari ücretli sayısıyla ilgili yanlış yorumlar yapılıyor, yüzde 50'si gibi şeyler söyleniyor. 33 milyon çalışan içinde 6,7 milyon kişi. Bunun da bir kısmı eksik kayıtlılık yani daha az prim ödemek için daha az gösterilir. Vergiden, primden kaçınmak için gösterilebiliyor. Dolayısıyla bu istatistiklere bakıp herkes bu kadar alıyor diye düşünmek doğru değil."
Mehmet Şimşek: Küresel koşullar da daha destekleyici hale geliyor
Ekonomi Yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare Toplantısı ve yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) Toplantısı'nın ardından gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Şimşek, enflasyonu düşürmede kararlı olduklarını, enflasyonun 2022'de yüzde 64, 2023'te yüzde 65 seviyesinde gerçekleştiğini anımsatarak, "Yılı yüzde 44-45 aralığında kapatacağız diye Merkez Bankamızın bir tahmini var. Dolayısıyla enflasyon düşüyor" diye konuştu.
"2025'te bütçe açığını yaklaşık yüzde 5'ten yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz"
Şimşek, 2025'te de enflasyonun düşmeye devam edeceğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Para politikası, gecikmeli etkide buluyor. Para politikasının dezenflasyonist sürece katkı vermesi bundan sonraki süreçte de devam edecek. Gecikmeli etki, 18 ay boyunca söz konusu olacak. 2025'te bütçe açığını yaklaşık yüzde 5'ten yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla bütçe açığındaki azalmanın dezenflasyonist etkisi de çok net bir şekilde görülecek. Yönetilen/yönlendirilen fiyatlar konusunda da aslında maksimum hassasiyeti gösteriyoruz. Örneğin 2024'te doğal gaz, elektrik fiyat artışları yüzde 38 civarı oldu. Yani Merkez Bankasının orijinal hedefine paralel gitti. 2025'te de benzer yaklaşım içinde olacağız. Burada önemli olan birkaç faktör var, yani elektrik ve doğal gazı bir kenara bırakacak olursak, akaryakıt ÖTV'si ve tütün ürünlerinin ÖTV'si... Bu iki konuda da enflasyon hedefini tehlikeye atmayacak bir yaklaşım içerisinde olacağız. Son 6 aylık yurt içi ÜFE oranında normal şartlar altında ÖTV'de bir artış söz konusu olacak iken, ki bu oran oldukça düşük, yani enflasyon yıl sonu açıklanmadığı için tam bir rakam vermem doğru olmaz ama göreceksiniz ki 2025 enflasyonu tehlikeye atmayacak şekilde olacak."
"Enerjide dönüşüm çok kritik”
Şimşek, akaryakıt konusunda değerlendirmeye gidebileceklerini bildirdi. Yeniden değerleme oranıyla artan birçok harç ve ücretin zaten enflasyon sepetinde olmadığını ifade eden Şimşek, bunların hane halkının, ihtiyacına binaen, dönemsel olarak aldığı hizmetler olduğunu söyledi.
Enerji alanında fiyat ayarlamalarının çok kritik olduğunu dile getiren Şimşek, "Yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda, akaryakıt ÖTV'si önemli, bir de tütün ürünlerindeki ÖTV. Diğerlerinin enflasyon üzerindeki etkisi olmadığı veya çok sınırlı olduğu için onları ayrı bir çerçevede değerlendiriyoruz." ifadelerini kullandı.
Şimşek, yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2025 hedefini ciddi bir şekilde dikkate alacaklarını kaydetti.
Önceliklerinin gıda arzını artırmak olduğunu belirten Şimşek, Tarım ve Orman Bakanlığına sulama, toplulaştırma, gıda lojistiği, gıda ihtisas bölgelerinin kurulması gibi hususlarda destek vermeye devam edeceklerini bildirdi.
Şimşek, bütçede gıda arzını önceliklendireceklerine de işaret ederek, bunun arz yönlü dezenflasyon için önemli bir adım olduğunu vurguladı.
Sosyal konut arzının artırılmasının da arz yönlü politikaların önemli bileşeni olduğunun altını çizen Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:
"Enerjide dönüşüm, o da çok kritik. Çünkü cari açık üzerinden dolaylı olarak dezenflasyonu destekleyecek. Son 21 yıla Türkiye'nin enerji ithalatı, cari açığının 1,5 katı yani 948 milyar dolar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın yaptığı güzel çalışmalar sayesinde enerjide dışa bağımlılık azaldıkça cari açık üzerinden, kur üzerinden enflasyonist baskılar da daha yönetilebilir olacak. Yani hem gıda arzı hem enerji arzı hem sosyal konut arzı dolayısıyla bütün bunlar etkili olacak. Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın aldığı çok önemli inisiyatifler var. Özellikle üretimin, yatırımların artırılmasına yönelik, cari açığın azaltılmasına yönelik... Bütün bunlar aslında orta-uzun vade dezenflasyonu destekliyor. o nedenle zaten Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) üzerinden bu alanlar destekleniyor."
"Küresel entegrasyon dezenflasyonist sürecin bir parçası"
Şimşek, sektörel ya da ürün bazında tekelleşmeye izin verilmemesinin önemine dikkati çekti.
Bütün ürünlerde, sektörlerde piyasaya girişin-çıkışın kolaylaştırılması ve küresel entegrasyonun güçlü bir şekilde devam ettirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:
"Çünkü rekabetin olduğu ortamda verimlilik, inovasyon vardır. Bu da tabii ki dezenflasyonisttir. Bu nedenle Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği'nin güncellenmesi değerli. Oraya özellikle tarımın, hizmetlerin, kamu alımlarının eklenmesi önemli. Kamu alımları demişken, kamu ihale reformu da bu bağlamda önemli bir reform. Biz küresel entegrasyonu da aslında bir anlamda dezenflasyonist sürecin bir parçası olarak görüyoruz."
Şimşek, para politikasının gecikmeli etkisi, özellikle maliye politikasındaki 2025'e ilişkin öngörüler, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ve yapısal dönüşüm ve yapısal reformların dezenflasyonu kalıcı olarak destekleyeceğini söyledi.
TCMB'nin dezenflasyon için para politikasında gerekli çerçeveyi oluşturduğunu anlatan Şimşek, bu çerçevenin güçlü bir şekilde devam edeceğini dile getirdi.
"KKM'de adımlar atmaya devam edeceğiz"
Şimşek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) konusuna da değinerek, piyasaları bozmadan KKM'den çıkış sürecinin devam edeceğini bildirdi.
Bakan Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
"Şu ana kadar bu süreç çok iyi yönetildi. Yani geçen sene ağustosta 144 milyar dolarla zirveye çıkan KKM bakiyesi şu anda 30-35 milyar dolar aralığına inmiş durumda. Bunun yaklaşık 3'te biri tüzel kişilere ait, geriye kalanı şahıslara ait mevduatlardan oluşuyor. Biz, zaten, tüzel kişilerin kurumlar vergisi istisnasını kaldırmıştık, daha az cazip hale getirdik. Bireylere ilişkin de stopaj getirdik, dolayısıyla önümüzdeki dönemde KKM'yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz. Nitekim Merkez Bankamız zaten yakın dönemde bir iki düzenleme yaptı."
Kredilere ilişkin soruyu yanıtlayan Şimşek, "Bizim tarım, ihracat, yatırım, esnaf gibi alanlarda bir kredi sınırlamamız yok hatta bu alanlarda bizim bütçe üzerinden faiz sübvansiyonumuz var." dedi.
Şimşek, ihracatta reeskont kredisi verdiklerini anımsatarak, bu alanda son bir yıldaki kredi miktarının 531 milyar lira olduğunu bildirdi.
Bu alandaki diğer destek ve kalemlerle ilave olarak 150-160 milyar liranın daha söz konusu olduğunu anlatan Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:
"Tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz”
"Yine çiftçimize gelecek sene için faiz sübvansiyonu olarak 160 milyar lira destek vereceğiz. Benzer şekilde esnafımıza, yani esnaflarımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50'sini devlet olarak karşılamaya devam edeceğiz. Tarımda, ihracatta, esnaf kredilerinde zaten biz sübvansiyon sağlıyoruz. Yatırımlarda da YTAK üzerinden, bir de verilen teşviklerdeki faiz desteği üzerinden yatırımlara da ciddi bir faiz desteğimiz var. Yeni teşvik sistemiyle de bu çok daha net bir şekilde ortaya konulacak ama biz tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz."
Şimşek, enflasyonun düştüğünü belirterek, "Önümüzdeki dönemde muhtemelen finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek, koşullar daha elverişli hale gelecek. Nitekim küresel koşullar da daha destekleyici hale geliyor." dedi.
Bolat: Piyasalarımızdan elimizi asla çekmiyoruz
Ekonomi Yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare Toplantısı ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) Toplantısının ardından gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bolat, Bakanlığın gelecek yılda öncelik vereceği alanlara değinerek, "Önceliğimiz, Suriye ile ticaretin yeni şartlara göre düzenlenmesi, ticaretin, yatırımların arttırılması, Suriye'deki yeni dönemin istikrarlı, güçlü ve Türkiye açısından da güney sınırlarımızda güven veren komşumuzun varlığının ortaya çıkmasıdır." diye konuştu.
Gümrükleri yenileme ve geliştirmeye başladıklarını dile getiren Bolat, bu kapsamda Ceylanpınar Gümrük Müdürlüğünü yenilediklerini, Akçakale Gümrük Müdürlüğünün de genişletme çalışmalarının hızlandırıldığını bildirdi.
Bolat, Suriye ile 2007'de imzalanan ve yarım kalan bir serbest ticaret anlaşması olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Onu yeni yönetim, hükümet ve bakanlar tam olarak belli olduktan ve idareyi tamamıyla devraldıklarından sonra ele alacağız. Bizim bakış açımız, serbest ticaret anlaşmasının devam etmesi. Bizim açımızdan hukuken devam ediyordu, fiilen durdurulmuştu. Bunu inşallah yoluna koyacağız. Ticaret şu ana kadar bazı genelgelerle yürütülüyordu. O, normal düzene konulacak."
Dış ticaret alanında mal ve hizmetler ihracatındaki artış eğilimini devam ettirmenin de gelecek yıldaki öncelikleri arasında yer aldığını dile getiren Bolat, zorunlu ithalatı yapabilecek döviz yeterliliğine sahip olmanın yanında haksız ve sanayicilere zarar veren uluslararası ticaret kurallarına aykırı uygulamaları engellemenin de öncelikleri arasında bulunduğunu söyledi.
Bolat, 2024 yılı dış ticaret ve cari işlemler açığının çok büyük oranda azalmasıyla bu konuda çok olumlu bir gelişme yaşandığını belirterek, para ve döviz piyasalarında sağladıkları istikrarlı süreçte bu gelişmenin önemli katkısı olduğunu ifade etti.
Döviz rezervlerinin iyi durumda olduğuna ve daha da yükseleceğine dikkati çeken Bolat, "Bu, içeride ve dışarıda ekonomi aktörlerine güven verecek, öngörülebilirliği sağlayacak bir gelişmedir." diye konuştu.
"İngiltere ile STA'nın genişletilmesi müzakereleri devam edecek"
Bolat, Avrupa Birliği (AB) ile mevcut Gümrük Birliği'nin bazı sıkıntılı konularının çözüme kavuşturulması için müzakerelere devam edileceğine dikkati çeken Bolat, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Suriye'deki gelişmelerden sonra gerek ABD, gerekse AB'den ülkemize yönelik yoğun ziyaretler ve olumlu açıklamalar, Türkiye'nin, başta AB, İngiltere ve ABD olmak üzere hem siyasi, hem ekonomik ilişkilerine olumlu yansıyacağını ümit ediyoruz. İngiltere ile serbest ticaret anlaşmasının hizmetler sektörlerine genişletilmesi müzakereleri devam edecek."
Körfez İşbirliği Konseyi ile mal ve hizmetleri kapsayan STA müzakereleri hızlandıracaklarını bildiren Bolat, Türk Devletleri Teşkilatı, Rusya ve Ukrayna ile ilişkiler, Afrika ülkeleriyle yatırım ve ticaret ilişkilerinin artırılması, uzak ülkeler stratejisinde Güney Amerika'dan Asya'ya olan eksende ihracatı artırma çabalarının devam edeceğini söyledi.
Bolat, AB'nin yeşil dönüşümüne uyum konusuna da değinerek, Sınırda Karbon Vergisi uygulamasının 1 Ocak 2026'da yürürlüğe gireceğini, ilgili kuruluşlar ve sektörlerle koordinasyon içinde, yeşil dönüşüme uyum çalışmalarını hızlandıracaklarını dile getirdi.
"Kabinemiz canla başla mücadele ediyor"
Kovid-19 salgını ile Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları ve Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkileriyle çalkantılı dönemi geride bıraktıkları belirten Bolat, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, gerek 2018-2023 yıllarındaki kabinemiz, gerekse 3 Haziran 2023'te görevi devralan kabinemiz bu çalkantılı süreci sona erdirip istikrarlı, piyasaların oturduğu ve enflasyonun düşürüldüğü sürecin ilerleme noktasında canla başla mücadele ediyor." diye konuştu.
"Bu yıl 50'ye yakın sektörel düzenleme yaptık"
Otomotivden emlak sektörüne, tüketici sözleşmelerinden evden eve satış ve birçok alanda taksitlerin belirlenmesine kadar bu yıl 50'ye yakın sektörel düzenleme yaptıklarını ifade eden Bolat, ayrıca TBMM'de kabul edilen, fahiş fiyatla, stokçulukla mücadele adına cezaların oldukça yüksek oranlarda artırıldığı kanuni düzenlemenin bu açıdan etkisine de dikkati çekti.
Bolat, tüketicilerin korunması ve piyasa gözetimi alanında da yeni düzenlemeler yapıldığını belirterek, bunları da çok etkin bir şekilde uyguladıklarını dile getirdi.
Tarım ve Orman Bakanlığı ekipleri, Hazine ve Maliye ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarının kurmaylarıyla koordinasyon içinde olduklarını bildiren Bolat, "Özelikle tekelci uygulamalar ya da fahiş fiyat için tamahkarca eylemler, uygulamalar içinde olanlara karşı kanunların bakanlıklara verdiği bütün yetkileri sonuna kadar kullanmakta kararlıyız." dedi.
Enflasyondaki gerilemeye dikkati çeken Bolat, enflasyon konusunda yılı aralık itibarıyla yüzde 44-45 ile kapatacaklarını, gelecek yılın aynı döneminde enflasyonun yüzde 20'li sayılara düştüğü noktada bu konuların daha az konuşulacağını ifade etti.
"Denetimler aksatılmadan devam edecek"
Bolat, asgari ücretin belli olmasının ardından ürün fiyatlarında artış yapanlara yönelik denetimlerin yoğunlaştırıldığını bildirerek, bu konuda satıcıları uyardıklarına dikkati çekti.
Girdi maliyetlerindeki artışın normal, döviz piyasaları ve enerji fiyatlarının istikrarlı olduğunu anlatan Bolat, şunları kaydetti:
"Böyle bir süreçte fiyatları artırmak için tek kullanılabilecek argüman emek maliyetlerindeki artış bahane edilebilir. Ama burada da işçilik ücretindeki artış oranını sanki bütün maliyetin artış oranı gibi yansıtarak fiyatı aynı oranda artırmaya çalışmak fahiş fiyat artışıdır, haksız fiyat artışıdır. Bunlara müsaade etmeyeceğimizi müteaddit defalar söylemiştik ve denetimleri sıklaştırmıştık."
Bakan Bolat, asgari ücretin açıklanmasıyla ülke genelinde 4 bin 378 marketi denetlediklerine işaret ederek, denetimlere ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"400 bine yakın ürün denetlemeleri yapıldı. Bunun sonunda 10 milyon lira civarında bir cezai işlem uygulandı. 2 bin 668 market Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna sevk edildi, bu ikinci bir cezai durumu. Burada da en ağır, kanunun verdiği yetki çerçevesindeki cezalar uygulanacak. Meclis'ten geçen kanun değişikliğinde fahiş fiyat için 1 milyon liraya, stokçuluk için 12 milyon liraya kadar maksimum para cezası uygulanabiliyor ve 1 Ocak'tan itibaren de yeniden değerlendirme oranında bu cezalar artırılacak. Fahiş fiyatta 1 milyon 440 bin liraya, stokçulukta da 17 milyon liraya kadar bu ağır para cezaları uygulanacak. Denetimler aksatılmadan devam edecek. Bütün ilgili bakanlıklar olarak piyasaların üzerindeyiz, piyasalarımızdan elimizi asla çekmiyoruz. Yanlış uygulamalar noktasında bize gelen şikayetleri de dikkatlice ele alıp gereğini yapıyoruz."
Bayraktar: Ekonomiye yaklaşık 2 milyar dolar katkı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, GAP bölgesinde enerji yatırımlarının büyük önem taşıdığını belirterek, "Şırnak, özellikle enerji ve petrol üretimi açısından önemli bir il haline geldi. Günlük petrol üretimimiz bugün itibarıyla 70 bin varilin üzerine çıkmış durumda." dedi.
Ekonomi Yönetimi, Yeni GAP Eylem Planı İstişare Toplantısı ve bu yılın son Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) Toplantısının ardından gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Burada konuşan Bayraktar, yapısal reformlar konusunda özellikle rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin bir an önce devreye alınmasına yönelik çalışmalarda sona yaklaşıldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Nihai bir değerlendirme yapmak için Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında bir toplantıya ihtiyaç var. Bu toplantıda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız ile Kültür ve Turizm Bakanımızın da bulunduğu bir ortamda konuyu nihai hale getirerek, ardından ilk çeyrekte Meclis gündemine taşımayı planlıyoruz. Çünkü iddialı yenilenebilir enerji hedeflerimiz var ve Cumhurbaşkanı'mız bu hedefleri COP'ta ilan etti. Şu anda hedefimizdeki enerjinin tamamını rüzgar ve güneşten karşılıyoruz, bu çok önemli bir şey. Ama gideceğimiz yol çok daha uzun. 120 bin megavata 11 yıl içerisinde gitmemiz lazım, onun için de bu izin süreçlerini mutlaka hızlandırmamız gerekiyor."
Türkiye'nin yer altı kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasının önemine değinen Bayraktar, bu adımın cari açığı azaltma ve istihdama katkı sağlama açısından kritik olduğunu dile getirdi.
Bayraktar, madencilik sektöründe de yapısal reformlara odaklandıklarını vurgulayarak, 2025'e kadar enerji sektöründe izin süreçlerini hızlandırmanın en önemli reform alanlarından biri olacağını söyledi.
Enerji tüketimiyle ilgili yeni düzenlemeler üzerinde çalıştıklarına dikkati çeken Bayraktar, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla en önemli yapısal reform kalemlerimiz 2025'te enerji tarafında bu izinlerle ilgili olacak. Onun dışında gerek yeni fiyat ve desteklerimizin yine Orta Vadeli Program'da olduğu şekilde verimli hale gelmesi, destek programının o anlamda etkinliğini artırmayla alakalı fiyatlamada yapacağımız düzenlemeler söz konusu. Bunu aslında uzun süredir basınımız da takip ediyor. Belli tüketim seviyelerinin üzerindeki tüketimlerin enerjinin gerçek maliyetleriyle karşılanması konusu, ki abonelerin aslında sadece yüzde 3'ünü etkileyen, ama tüketimin yüzde 17'sini etkileyecek bir düzenleme."
GAP Bölgesi'nde petrol üretimi artıyor
Bayraktar, GAP bölgesinde enerji yatırımlarının önemine işaret ederek, "Şırnak, özellikle enerji ve petrol üretimi açısından önemli bir il haline geldi. Günlük petrol üretimimiz bugün itibarıyla 70 bin varilin üzerine çıkmış durumda ve bu üretim ekonomiye yaklaşık 2 milyar dolar direkt katkı sağlıyor." dedi.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) özelinde diğer enerji teşebbüslerinin kurumsal yapılarının güçlendirilmesine yönelik düzenlemeler yapılacağını da açıklayan Bayraktar, bu düzenlemelerin kuruluşların insan ve yapısal kapasitesini artırmayı hedeflediğini ve 2025 yılı içinde hayata geçirilmesinin planlandığını bildirdi.
Suriye'de enerji işbirliği gündemde
Suriye'ye yönelik enerji ve elektrik hizmetleri konusunda da değerlendirmede bulunan Bayraktar, Türkiye'den bir ekibin Şam'a ulaştığını ve enerji altyapısının değerlendirilmesi için çalışma yaptıklarını söyledi.
Bayraktar, Suriye'de şu anda elektrik ve enerji hizmetlerinin Türkiye üzerinden sağlandığı yerler olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Özellikle harekât bölgeleri, İdlib, Afrin, diğer bölgeler. Ama ötesinde, Halep ve daha güneyde ilk tespitlerimiz şöyle: 8 bin 500 megavat savaş öncesi kurulu güce sahip Suriye, bunun yaklaşık 5 bin megavatını kaybetmiş durumda. Şu anda 3 bin 500 megavatlık bir kurulu gücü var. İnsanların büyük çoğunluğu jeneratörlerle elektrik ihtiyaçlarını karşılıyor. Dolayısıyla çok ciddi bir elektrik ihtiyacı var."
Suriye ve Lübnan'ın elektrik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ilk etapta Türkiye'den elektrik ihracatı yapılabileceğini dile getiren Bayraktar, "Tabii iletim şebekesindeki durumu gördükten sonra tabloyu biraz daha net görebiliriz.Türkiye'den Suriyeli insanların ülkelerine dönüşle alakalı ciddi bir talepleri ve hedefleri var, ama bunların bir kısmı Suriye'deki durum biraz daha açıklığa kavuşup oradaki şartlar iyileştiğinde dönmeyi hedefliyor. Dolayısıyla bizim oradaki çalışmalarımızın böyle bir yansıması da olacak." diye konuştu.
Bayraktar, Suriye'nin enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılması konusuna ilişkin, "Heyetimizin içerisinde bu anlamda petrol ve doğal gazla ilgili yapılabilecekleri görmek üzere bir temsilci grubumuz da var. Onlar da 2011 öncesinde 350 bin varillere ulaşan günlük petrol üretimi olan Suriye bugün neler yapabilir, onunla ilgili ilk çalışmaları yapmış olacaklar." değerlendirmesinde bulundu.
İran'da devam eden enerji krizine ilişkin soruyu da yanıtlayan Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:
"İran'da enerji krizi gündemde, özellikle elektrik ve doğal gazda. İran, şu an itibarıyla mevcuttaki yükümlülüğünü tam olarak yerine getiremiyor, yani doğal gaz sözleşmemizin yaklaşık yüzde 60'ı, yüzde 50'si civarında bir akış var. Türkiye'de kış döneminde herhangi bir sıkıntı öngörmüyoruz, bu anlamda gerekli tedbirleri almış durumdayız. İran'da söz konusu kriz maalesef derinleşerek devam ediyor."