Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu: Dışarıda pazar kaybeden firma, içeride fiyat artırıyor

Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, talepte yeterince yavaşlama olmadığını, bunun da fiyatlama davranışlarına yansıdığını söyledi. Aslanoğlu, “Dış talepte düşüş nedeniyle pazar kaybeden birçok firma, ciroyu ayarlayabilmek için içeride fiyat artırıyor” diye konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu: Dışarıda pazar kaybeden firma, içeride fiyat artırıyor

İLHAN DUMAN

Nasıl Bir Ekonomi TV’de Ekonomi Masası’nın konuğu olan Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, ekonomideki gelişmeleri değerlendirdi. Bayram öncesi başlayan vergi tartışmalarının halen devam ettiğini söyleyen Aslanoğlu, “Şu anda istişareler yapılıyor ama ekonomi politikaları oluşturulurken istişare etmek, ekonomi politikaları oluşturulduktan sonra istişare etmekten çok daha iyi olabilir. Bu sadece vergi konusu için değil her konu için geçerli. Çünkü işin teorik kısmı var. Bir de işin içindekilerin yaşadıkları pratikteki gelişmeler var. Elbette sektörlerin, farklı uzmanların görüşleri doğrudan alınacak diye bir şey yok ama herhangi bir konuda politika değişikliğine gidilmek istendiğinde, bu istişarelerin, tartışmaların daha sağlıklı yürümesi için o sürecin daha önden yürütülmesi iyi olabilir” dedi.

"Olmayacak bir şeyi konuşup ana konuları atlıyoruz"

Ekonomi ve ekonomi dışı tartışılması gereken çok önemli konular olduğunu belirten Aslanoğlu, “Ama bazen bu tür paketlerin içinde; ekonomimiz, bizim geleceğimiz açısından etkileri en az önemli olan kısmını daha çok tartışıyoruz veya zaten olmayacak bir şeyi boşuna tartışıyoruz. Ana konular gitmiş oluyor. İşin bu boyutu var. Bizim kamu maliyesinde, bütçede temel sorunumuz, kayıt dışı ekonominin çok yüksek varlığı ve dolaylı vergilerin toplam vergi hasılası içerisindeki payının yüksek olması” dedi. Bu iki konunun birbiriyle ilintili olduğunu söyleyen Aslanoğlu, kayıt dışılık yüksek olduğu için gelirden yeterince vergi alınamadığını kaydetti. O açığı kapatmak için de dolaylı vergilere yüklenildiğinin altını çizen Aslanoğlu, “Yani şu anda bizim odaklanmamız gereken alan kayıt dışıyla mücadele konusu. Vergi oranlarının artması, yeni vergi gelmesi değil. Çünkü bu konu ön plana çıktığı zaman asıl yapısal sorun geri planda kalmış oluyor” diye konuştu.

“Vergi oranını azaltan ama tabana yayan sistemi tartışmayı tercih ederim”

Yeni taslakta ilk başta aslında bununla ilgili çok önemli ve olması gereken adımlar olduğunu söyleyen Erhan Aslanoğlu, “Bir kısmı çıktı. Taslağın son halinde görünmüyor. Bir kısmı var. Bizim temelde buraya odaklanmamız gerekiyor. Bunu daha iyi nasıl yaparız? Vergi sisteminde denetim önemli. Denetim, aslında bugün teknoloji en maksimum düzeyde kullanılarak yapılmalı. Denetimin yanında ceza ve aynı zamanda ödül sistemi de olmalı. Vergide bunun teorisi de var. Vergi oranı ne kadar düşük olursa bunun toplam hasıla etkisi o kadar yüksek olabilir. Vergi oranı arttıkça elde edilen gelir de azalabilir. Zaten gelirin azalması, kayıt dışılığın artması anlamına geliyor. O yüzden ben vergi oranlarını artıran değil de azaltan, ama tabana yayan, aynı zamanda vergisini ödemeyenlerden de yüksek cezalar alan bir sistemi tartışmayı tercih ederim. Aslında bu kısmen var. Fakat biz başka boyutlarını tartışıyoruz” dedi.

Çarşıda, gıda fiyatında iyileşme görmüyorum

Enflasyon konusuna da değinen Aslanoğlu, yıl sonu enflasyonunun, Merkez Bankası’nın üst bant olarak belirlediği yüzde 42’nin üstünde gelme ihtimalinin, son gelişmelerle birlikte daha da arttığını ifade etti. Aslanoğlu, “Haziran ayında yüzde 3’lü rakamlar çok yüksek. Türkiye'nin 20 yıllık istatistiklerine bakıldığında, haziran, temmuz, ağustos ayları görece düşük olması gereken aylar. Gıdanın, tarımın bunda etkisinin yüksek olması gerekiyor” dedi. Gıdayla ilgili kafaların karışık olduğunu dile getiren Aslanoğlu, “Benim de kafamı karıştıran çok fazla konu var. Çarşıda, pazarda gördüğüm fiyat farklılaşmasının çok olduğu ve gıda çok ciddi iyileşme olmadığı yönünde. Bazı yaz-meyve sebzelerinde oluyor. Ama örneğin TÜRK-İŞ’te yüzde 7 olan gıda enflasyonu TÜİK'’te yüzde 1 çıkıyor. Bir başka raporda yüzde 3 çıkıyor. Bunlar çok büyük farklar. Bu ay gıdanın ne çıkacağı TÜİK'te de önemli olacak ama TÜİK'in ulaştığı veri setiyle diğer anketlerin hem bölge olarak hem kapsam olarak farklılıkları var. Gıdadaki mesele önemli. Maalesef Türkiye'de ciddi bir kuraklık yaşıyoruz. Bunun, gıda fiyatlarına önümüzdeki dönemde yansıma ihtimali artıyor. Yani başta ekmek fiyatı olmak üzere birçok temel üründe yine sıkıntıyla karşılaşma ihtimalimiz olabilir. Bu işin bir riski ama o tam kontrolümüzde olan bir şey de değil” diye konuştu.

“Talebi yeterince yavaşlatamıyoruz”

Öte yandan elektrik zammını ya da işte ücret ayarlamalarını birçok sektörün konuştuğunu aktaran Erhan Aslanoğlu, şöyle devam etti: “Asgari ücret artacak mı artmayacak mı? Ayrı bir konu, ama benim görebildiğim kadarıyla birçok sektör az ya da çok bir ücret ayarlaması yapma yönünde harekete geçmiş durumda. Tabii bu yapıldığı zaman biliyoruz ki arkasından “Ben bu ücreti vereceksem bu geliri elde edecek birtakım adımlar da atmam gerekiyor” gibi bir yaklaşım da geliyor. 1-2 ay içerisinde bunun fiyatlara yansıması elektrik zammıyla da birleştiği zaman daha fazla olabilir. Ekonomimiz talebi yeterince azaltabilmiş değil. Şu anda bütün öncü göstergeler, yüzde 3,5-4 civarında ikinci çeyrek büyümesine işaret ediyor. Türkiye yüzde 3,5-4 büyüyerek enflasyonla mücadele edemez, amaçlarına yeterince ulaşamaz. Para politikasının asıl aktarım mekanizması talebi zayıflatmaktan geçer. Biz talebi zayıflatamıyoruz yeterince. O yüzden de birçok sektör “ben asla fiyat artırmam” demiyor. Ne zaman fiyat ayarlaması yapacağına odaklanmış durumda. Ayrıca ihracatla, dış taleple ilgili sorun devam ediyor. Dışarıda fiyatını artıramayan, pazar kaybeden birçok firma içeride ciroyu ayarlayabilmek için o kâr marjlı fiyatlama eğilimini en üst düzeyde gösteriyor. Özetle söylemek gerekirse talep koşulları, maliyetlerin fiyatlara geçişkenliği konusunda yeterince baskı yapamıyor.”

“1-2 ay tam resmi göremeyeceğiz”

Haziran ayında bayram öncesi ve bayram sırasındaki fiyat ayarlamalarının etkisinin görüleceğini dile getiren Aslanoğlu, “O da kısmen geçici olabilir. Temmuzda baz etkisiyle ortadan kalkabilir. Bu 1-2 ay tam resmi göremeyeceğiz ama bütün işaretler enflasyonda zorlayıcı faktörlerin yüksek olduğu yönünde. Geçen hafta Merkez Bankası, faiz kararı duyurusunu yayınladığında gıdaya dikkat çekti. İç talebin yeterince zayıflamadığını ifade etti. Jeopolitik risklere işaret etti. Fiyatlama davranışlarının tam değişmediği söyleniyor. Yani birçok risk devam ediyor. Merkez Bankası o metinde “Faizi artırıyorum” deseydi şaşırtıcı olmazdı. Öyle bir noktadayız. Yani faiz artırımı gerektirebilecek noktada, biz bir süre sonra faiz indirimlerini konuşacağız. Tüketici de yatırımcı da bunu izliyor ve davranışlar tam oturmuş değil. Ne tüketici ‘Ben tam frene bastım’ diyor ne de üretici ‘Talep bitti.  Ben arzı nasıl yapayım?’ diyor. Bunlar enflasyon öngörülerine maalesef pozitif yönde hizmet etmeyen gelişmeler” diye konuştu.