Dervişoğlu'ndan 'Öcalan' ve 'yeni açılım süreci' tepkisi: Milli güvenlik tehdidi yaşıyoruz

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, iktidarın “Terörsüz Türkiye” söylemiyle başlattığı yeni açılım sürecine sert tepki gösterdi. Süreci “milli güvenlik tehdidi” olarak nitelendiren Dervişoğlu, “Bugün iktidarda olanlar, ‘Ben ne dersem o olur’ anlayışıyla hareket ediyor. Ancak böyle bir yaklaşım, Türkiye’de rejimin adını demokrasi olmaktan çıkarır” ifadelerini kullandı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Dervişoğlu'ndan 'Öcalan' ve 'yeni açılım süreci' tepkisi: Milli güvenlik tehdidi yaşıyoruz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin öncülüğünü yaptığı ve iktidarın “Terörsüz Türkiye” olarak tanımladığı yeni çözüm süreci kapsamında, DEM Parti’nin İmralı Heyeti’nin cuma günü Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile bir araya geleceği bildirildi. Süreç çerçevesinde PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan’la görüşmeler gerçekleştiren heyette yer alan Pervin Buldan, Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne ilişkin yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, katıldığı bir canlı yayında gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. NOW TV'de İlker Karagöz'ün sorularını yanıtlayan Dervişoğlu, teröristbaşı Öcalan için konuşulan 'fiziki özgürlük' tartışmalarıyla ilgili “Geçmiş dönemlerde de gerekli uyarıları yaptım" dedi.

Dervişoğlu devamında şunları kaydetti:

"Abdullah Öcalan denilen cani başı için ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelsin ve DEM kürsüsünden hitap etsin’ dendiğinde, Abdullah Öcalan'ın Çankaya ilçesine bağlı Aşağı Ayrancı semtinde oturmadığını, dolayısıyla Meclis’e gelebilmesi için öncelikle serbest bırakılması gerektiğini, konuya buradan başlamanın onun affına yönelik bir adımın atılması anlamına geleceğini ifade etmiştim. Süreç bugün o noktaya taşındı. Keşke haklı çıkmasaydım."

Teröristbaşı Öcalan için İtalya’da düzenlenen bir etkinlikteki DEM Partili Pervin Buldan’ın açıklamalarına değinen Dervişoğlu, “İtalya'da yapılan bir etkinlikte İmralı ulaklarından birinin, yol yöntem ve zamanlama göstererek Öcalan’ın serbest bırakılmasına yönelik adımların atılacağını ifade etmesi, benim tarafımdan bakıldığında muteber değil. Çünkü Abdullah Öcalan'ı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde alınacak bir kararla serbest bırakabilmenin mümkün olabilmesi DEM’in parlamentodaki grubuyla temin edilecek bir iş değil. Bu konuyla alakalı Öcalan'ın ulakları ya da ona bağlı örgüt mensuplarından ziyade Cumhurbaşkanının ve onun ortaklarının konuşması lazım” şeklinde konuştu.

“DEM’den ve İmralı’dan gelen mesajlar"

MHP lideri Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan yeni açılım sürecine ilişkin gelişmelerin AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet tarafından kamuoyuna duyurulmadığına dikkat çeken Dervişoğlu, “DEM’den ve İmralı’dan gelen mesajlar “Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ciddiye alacağı şeyle değil. Bu yeni ses de dikkat ederseniz İtalya’dan geldi. Peki İtalyan neresi? İtalya, Abdullah Öcalan denen caninin Suriye'den çıktıktan sonra ilk ikametgahlarından biri. Dolayısıyla İtalya bu işlerin planlandığı, kurgulandığı, konuşulduğu, konuşulan düşüncelerin eyleme dönüştürüldüğü bir alan. Türk milleti doğrudan doğruya böyle bir şeyin muhatabı ise aydınlatıcı bilgileri vermesi gereken bu devleti yönetenlerdir. Ben zaten bu sebeple İmralı ulaklarını kabul etmedim. Onlardan öğrenecek bir şeyimizin olmadığını o sebeple söyledim ve süreci bir kalkışma olarak tanımladım” değerlendirmesini yaptı.

“Milli güvenlik tehdidi yaşıyoruz”

‘Kalkışma’ ifadesine dair Dervişoğlu, “Türkiye doğrudan doğruya milli varlığı üzerinde oyun oynanan bir ülke konumunda. Bu planlamaları yapanlar da benzer toplantılarda Ortadoğu coğrafyasını nasıl şekillendirmeye çalıştıklarını ifade ediyor. Bizim söylediğimiz hiçbir şey sürpriz değil. Bu zamana kadar ne söylediysek bulunduğumuz yerdeyiz. Şimdi keşke haklı çıkmasaydık da diyoruz. Ben o zaman söyledim. ‘Türkiye cumhuriyetsizleştirilmek isteniyor, Türkiye türksüzleştirilmek isteniyor. Türkiye'nin üniter yapısına son derece ciddiye alınması gereken tecavüzler var. Üniter devlet yapısıyla birlikte vatandaşlık tanımının üzerinde birtakım tartışmalar yaşanacak. Bu milli birliğimize ve vatan bütünlüğümüze zarar verecek’ diye defalarca ifade ettim. Bu ciddi bir milli güvenlik tehdididir” dedi.

"Terörle mücadele, teröristle müzakere edilerek çözülemez"

“Bu arkadaşlar milletin vicdanında şekillenmiş doğrularla birlikte hareket etmek yerine, Batılı emperyalistlerin ya da Trump'ın sofrasına oturarak birtakım kararlar verme tercihinde bulunuyorlar. Türkiye karanlık bir yere doğru sürükleniyor. Terörle mücadele, teröristle müzakere edilerek çözülemez. Terör ve terörizm birbirinde farklı şeylerdir. Terör münferiden de yapılabilir ama terörizm bir amaca matuftur.

Türkiye'nin başına yarım asırdan beri bela olmuş ve geçmişi olan bir terör kalkışmasının neye mal olacağının hesabının doğru yapılması lazım. Ne istendiğine bakılması lazım. Yaşadığımız coğrafyada Türkiye'nin bölünmesi isteniyor. Türk milletinin milli birliğinin ve beraberliğinin dağıtılması hedefleniyor. Ve teröristler ve onların yardakçıları bu zamana kadar terör yoluyla elde ettikleri başarılarla övünüyorlar.

‘Abdullah Öcalan'a sayın denmesini silahlı mücadeleyle sağladık’ diyen bir terör örgütü var karşımızda. Terör ve terörizm emellerinden ve hedeflerinden vazgeçmez. Yaşadığımız coğrafyada elde edilmiş olan haklarını silahlı mücadeleyle elde ettiklerine inanan bir yapıyla karşı karşıyayız. Bunların arkasından vatandaşlık tanımı gelecektir. Çok dillilik gelecektir. Federal yapılar gelecektir. Bu talepler bitmeyecektir. Bu taleplerin bu hükümet eliyle meşrulaştırılarak konuşulması esas itibariyle mahsurlu bir durum. Siz muhataplarınıza bu taleplerle karşınıza gelebilecek bir zemin hazırlarsanız, olup bitenleri dolaylı olmaktan da çıkarak direkt bir biçimde bir tehdide dönüşmesinin, pazarlık konusu yapılmasının önünü açarsınız." 

 

 

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Gündem