Dervişoğlu'ndan iktidara tepki: Bu devleti sizin zulmünüzden kurtarmak boynumuzun borcu olsun
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel'de meydana gelen ve 78 kişiyi hayattan koparan yangın faciasına ilişkin yaptığı açıklamalarda iktidara tepki göstererek, "Bu devleti bu hâle siz getirdiniz. Bu devleti sizin zulmünden bu milleti ne zilletten kurtarmak boynumuzun borcu olsun" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu Adana'da Seyhan Otel’de düzenlenen Genişletişmiş İl Divan Toplantısı'na katıldı. Dervişoğlu partililer tarafından "Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet” pankartlarıyla karşılandı.
Toplantıda konuşma yapan Dervişoğlu, şunları kaydetti:
“Türkiye öyle bir sistemle yönetiliyor ki bu sistem yüzünden kurumlar denetlenmiyor. Çünkü yetkiler tek bir kişinin inhisarında toplanmış, bir kişinin iki dudağının arasından çıkan kelama kaderimiz terk edilmiş durumda. Elbetteki bir mevzuat var orta yerde o mevzuata bağlı olarak da turistik tesislerin denetimi biliyorsunuz Turizm Bakanlığı'nın yetkisinde olan bir husus ama Turizm Bakanlığı'na bu yetki verilirken yeter sayıda personel var mı, ehil kurumlar var mı bunlar da hep tartışma konusu. Biz denetleyemediğimiz için süreci, her şeyi Sayın Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkan iki kelama bağlı olduğu için üzülerek ifade ediyorum ki suçluyu aramaktan ileriye gidemeyeceğiz. Suçlusu kimse, sorumlusu kimse elbetteki sonuna kadar peşini bırakmayacağız. İYİ Parti olarak konuyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir araştırma önergesi verdik.”
"Bu sistemi kim kurduysa asıl sorumlu odur"
Mademki sorumlu sistemdir dedik o zaman bir şeye vurgu yapmak mecburiyetindeyim. Bu sistemi kim kurduysa asıl sorumlu odur. Bu sistemin başında kim bulunuyorsa asıl sorumlu budur. Bu milleti, devletinden ayıran her kim ki sorumlusu odur. Sağda solda sorumlu aramaya gerek yoktur. Her şeyin sorumlusu, her olumsuzluğun sorumlusu iş başındaki iktidar ve onun başındaki Recep Tayyip Erdoğan’dır.
"Bu devleti sizin zulmünüzden kurtarmak boynumuzun borcu olsun"
Bir otel yanıyor yangın merdiveni var mı? Otele yakın itfaiye var mı? Bunları konuşuyoruz. Acaba okullarda durumumuz ne? Bir okul yanarsa ne olacak ders saatinde? Bir iş yeri, bir alışveriş merkezi yanarsa ne olacak? Bunun hesabı kimden sorulacak? O zaman da işletme sahibini mi suçlayacağız? O zaman da itfaiye müdürünü mü suçlayacağız? İşte buna sebep olan gerçek sorumluları teşhir etmek ve ifşa etmek mecburiyetindeyiz. Bu devleti bu hâle siz getirdiniz. Bu devleti sizin zulmünüzden bu milleti ne zilletten kurtarmak boynumuzun borcu olsun.”
"Anladım ki başlangıçtaki istifalarla son zamanlardaki istifaların menşei aynı"
İYİ Parti’de yaşanan istifalara değinen Dervişoğlu şöyle konuştu:
“İçinizden bir kişi eksilse ben sabahlara kadar ağlarım ama o teferruatlar gittikçe huzur buluyorum, mutluluk duyuyorum. Onun için siyaset gidenlerle değil, kalanlarla yapılıyor. Cenabı Allah sizlerden razı olsun. Bizimle kimlerin uğraştığına bakarak sizlere söyleyebilirim ki biz hatasız bir yolculuk sürdürüyoruz ki birileri bir yerlerde düğmeye basıyor. İYİ Parti üzerinde birtakım planlamalar yapılıyor. İYİ Parti’nin güneşini sıvamaya dünyanın çamuru da boyası da yetmez. O kadar fazla tekere çomak soktuk ki aslına bakarsanız bu oyunun içinde herkes olabilir. Önce başka bir siyasi partiye doğru başlatıldı gidişler sonra da iktidar partisine doğru yönelişler gözlemledik. Bunları da kendi kendine olmayacak işler diye düşünüp acaba arkasındaki parmağın kimler olduğunu merak ettik. Anladım ki başlangıçtaki istifalarla son zamanlardaki istifaların menşei aynı. Her şey bir merkezden yönetilmiş. Giden herkes gördüğünüz gibi helallik alıp gidiyor. Şahsi helalliklerimizi veririz. Ama biz bu büyük millet için bu bekâsı uğruna kendimizi feda ettiğimiz bu büyük devlet için siyaset yapıyoruz değerli dava arkadaşlarım. Bu devlet için verdiğimiz mücadele, sergilediğimiz mücadele akıttığımız alın teri bunlara haram olsun, zehir zıkkım olsun.
"Cumhurbaşkanı’nın eli İYİ Parti’nin içine uzanmış"
İstifa eden vekillerden biriyle istifası öncesinde arasında geçen konuşmayı anlatan Dervişoğlu, “Dedim ki kardeşim gidiyorsun hayırlı olsun. Peki bunun takvimini nasıl ayarlayacaksın? Bana verdiği cevap çok manidardır; ‘Başkanım dedi, Sayın Cumhurbaşkanı acele etmemi istedi.’ O zaman anladım ki Cumhurbaşkanı’nın eli İYİ Parti’nini çine uzanmış. Sen elini ancak senin cebine el uzatanlara uzatırsın Sayın Erdoğan” şeklinde konuştu.
"Ben her zaman diyorum ki bu parti kuruluş felsefesinin arkasında yürümeye devam ediyor"
"Ben yaklaşık 9 aylık bir genel başkanım. Bu arkadaşlardan bir tanesi ben genel başkan olduktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne bile çıkmamıştır” diyen Dervişoğlu, şunları söyledi:
“Çünkü eğer kürsüye çıkarsa iktidar partisinin aleyhine bir şeyler söylemesi gerekecektir. Onu söylemekten imtina etmek için milletin meclisinde kendisine verilmiş kürsü hakkından bile yararlanmamıştır. Milletvekili arkadaşlarımızla toplantılar yaparız o toplantılara katılmamıştır.Yine milletvekili arkadaşlarımızla yemekli toplantılar yapıp problemlerimizi konuştuğumuz zamanlar olmuştur. O toplantılara da katılmamıştır. Bir tanesi benden daha fazla Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sözcüleri, milletvekilleri ve bakanlarıyla beraberdir. Şimdi bana diyeceksiniz ki 'Sayın Başkanım bunu madem ki biliyordunuz siz niye müdahale etmediniz?' Benim size verilmiş bir sözüm var da onun için müdahale etmedim. Ben her zaman diyorum ki bu parti kuruluş felsefesinin arkasında yürümeye devam ediyor. İYİ Parti’nin kuruluş gerekçelerini dimdik ayakta duruyor. Olağanüstü bir kongreyle iş başına geldim ve benim yüzümden, Müsavat Dervişoğlu yüzünden hiç kimse bu İYİ Parti’den ayrılışına gerekçe olarak şahsımı göstermesin çünkü onun yaratacağı infial daha tehlikelidir diye düşündüm.
Giderken İYİ Parti’ye kuruluş gerekçelerinden uzaklaştılar diyemiyorlar. İYİ Parti’ye yoldan çıktılar diyemiyorlar. İYİ Parti’nin Genel Başkanı ve siyasi kadroları yanlış konuşuyor yanlış iş yapıyor diyemiyorlar. Diyorlar ki eğer söz konusu vatansa gerisi teferruattır. Peki vatana hizmeti nerede yapacaksınız? Ya elinde belediyeler olan bir siyasi partide ya da elinde iktidar olan ceberrut bir partide. Eğer bunu vatana hizmet sayıyor da bunun gerisi teferruat diyorsanız. Ben de size diyorum ki asıl teferruat sizsiniz, defolup gidebilirsiniz. “
"Türk milletin iradesi karşısında hiç kimse hayatta kalamaz"
İmralı görüşmelerinde yaşananlarla ilgili Dervişoğlu şunları söyledi:
“Abdullah Öcalan cezaevinden çıkarak Ankara’nın mutena bir köşesinde ev hapsine alınacakmış türünden dedikodular televizyon ekranlarında da karşımıza çıktı. Hatta bunların bir kirli maşası var, evin nerede tutulduğunu bile biliyorum demişti. Sonra biz bunları deyince dediler ki bize aklımızda af falan yok bunu nereden çıkarıyorsunuz? Sonra da Recep Tayyip Erdoğan beyefendi ağzından kaçırdı. Adamın affından bahsediyorlar. 'Ama adam cezaevinden çıkmak istemiyor ki' dedi. Sen demek ki bunu Abdullah Öcalan’a sordun. Sordun ki onun cezaevinden çıkmak istemediğini öğrendin. Çift dilliliğin, çift bayraklılığın, çok devletliliğin üstünde bir de Abdullah Öcalan’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirilip Türk milletine hitap etmesi hayali varsa işte o zaman bu büyük milletin ayranı kabarır ve bu büyük milletin iradesi karşısında hiç kimse hayatta kalamaz. Herkes zannediyor ki ya böyle bir şey olunca bunların milliyetçilikle sert refleksleri var devreye giriyor. Hayır bunlar bizim milliyetçi ve sert reflekslerimiz değil, bunlar muhtaç olduğu kudret damarlarındaki asil kanda mevcut olanların asil duruşunun ifadesidir.”
“Ahmet Eşref fakı Baba’nın bu duruşu Türkiye’de siyaset yapan herkese örnek ve emsal olmalıdır”
Partisinden istifa ettikten sonra vekillikten de istifa eden bazı istisnaların olduğunu belirten Dervişoğlu, şöyle devam etti:
“Bir kişi, bir siyasi partiden istifa ettikten sonra milletvekilliğinden de istifa ediyor. Geride bıraktığımız dönem içinde Adalet ve Kalkınma Partisi'nden istifa eden, bugün bizlerle aynı safta memleket ve millet için yürüyen sizin dava arkadaşınız eski Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba var. Bakın o partiye girdiğinde ben Grup Başkanvekili’ydim o zaman da iktidarla, RTÜK ile ilgili bir tartışmamız var. Ahmet abi partiye girdi. Ondan sonra da milletvekilliğinden istifa ettiğini bildiren dilekçeyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sundu. Ben gittim, kendisine dedim ki: ‘Ahmet abi Çarşamba’ya kadar partide kal çünkü Çarşamba günü RTÜK adaylarının belirlenmesi süreci söz konusu olacak. Sizin partinizde bulunmanız münasebetiyle de bize bir RTÜK üyeliği düşecek. Bana döndü, baktı dedi ki; ‘ben oyu kimden aldıysam o bana emanettir. Bana emanet edilen gönülleri başkasına ciro edemem’ dedi. Dolayısıyla hem partisinden istifa etti hem de milletvekilliğinden istifa etti. Ahmet Eşref Fakıbaba’nın bu duruşu Türkiye’de siyaset yapan herkese örnek ve emsal olmalıdır."
"Yunanistan tarafından işgal edilen adalarda Türk egemenliğini savunma kararı alınmalı"
Suriye’deki gelişmelere değinen Dervişoğlu, “Dış politikada yeni destanlar yazdıklarını söyleyenlere buradan sesleniyorum; Yunanistan tarafından işgal edilmiş adalarda Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliğini savunma kararı almadan bana destandan değil, sıradan bir türküden bile bahsedemezsiniz” dedi.