Davutoğlu'dan baş başa görüşme tepkisi: Hiçbir bakanın olmadığı belki de tarihteki tek ziyaret
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Putin ile Soçi'de baş başa görüşmesiyle ilgili, "Heyette herhangi bir bakan yoktu. İki ihtimal var; ya Cumhurbaşkanı bakanlarına güvenmiyordur ve toplantıya sokmuyor ve heyete almıyordur ya da bakanlarının ehliyetine inanmıyordur." dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin genel merkezinde bugün yapılan 15. İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu.
Davutoğlu'nun gündeminde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Soçi'de yaptığı baş başa görüşme vardı. Davutoğlu, toplantıya heyet götürmeyeceğini ve Putin’le baş başa görüşeceğini açıklayan Erdoğan'a “kararınızı gözden geçirin” uyarısında bulunduğunu hatırlatarak, "Erdoğan, tek taraflı açıklamada mükemmel bir tablo çiziyor. ‘Suriye’yi Türkiye ile Rusya birlikte çözecek.’ diyor. Gayet güzel ama Putin, ‘Erdoğan ile görüşmelerimiz her zaman sorunsuz geçmiyor.’ diyor. Bu şu demek; ‘İçeride bir sorun yaşadık’. Kendi kamuoyuna ‘İçeride sorun yaşadık ve ben basın toplantısı yapmadım.’ diyor. Eğer aksi ise Cumhurbaşkanı toplantı tutanaklarını açıklasın veya özetlesin ve kamuoyumuzu ikna etsin." diye konuştu.
Davutoğlu, şunları söyledi:
“Dün Sayın Cumhurbaşkanı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir toplantı gerçekleştirdi. Sayın Cumhurbaşkanı New York’ta ABD Başkanı Biden ile bir görüşme alabilmek için neredeyse diplomatlarımız haftalardır, aylardır uğraşıyor. Bize gelen bilgiler 25. sıraya konmuş Sayın Cumhurbaşkanı. 24 Nisan’da Biden’ın soykırım suçlamasına sessiz kalan, daha önce Trump’ın ‘Ahmak olma’ mektubuna sessiz kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kez 25. sırada olmayı içine sindirerek bir ümit New York’ta görüşme imkânı araştırdı. Dün de uçağa binmeden önce Soçi’ye giderken son bir ümitle üç tavsiyede bulundum. Bütün bu uyarılarımıza rağmen gitti ve ben bu heyeti okuduğumda, açık söyleyeyim devlet kültürümüz açısından, diplomatik müzakere itibarı açısından da büyük bir hicap duydum. Çünkü heyette Dışişleri Bakanı yoktu. Heyette Milli Savunma Bakanı yoktu. Heyette herhangi bir bakan yoktu. Şimdi dünyanın en derin tecrübesine ve en büyük zekasına sahip olan bir lider bile her an yanında soru sorabileceği, fikir alabileceği bir kişi bulundurur. Siz, Türk-Rus ilişkilerinin en kritik evresinde gidiyorsunuz, çok kritik Suriye dosyasının konuşulacağı biliniyor, Savunma Bakanı’nız yok. Suriye konuşacaksınız ve Azerbaycan konuşacaksınız, Dışişleri Bakanı’nız yok.
"Bu devlet kültürümüze yakıştı mı?"
Bir devlet başkanının veya başbakanın bir yurt dışı gezisinde dışişleri bakanının olmaması demek ya çok ağır bir hastalık geçiriyor, bir şey vardır, çok derin bir mazereti vardır o zaman da dışişleri müsteşarı olur eski sisteme göre. Şimdi ne konuşulursa konuşulsun, konuşulmuş olursa olsun bu tablonun kendisi, devlet kültürümüze ve devlet ahlakımıza da aykırıdır. Adı da Devlet olan Sayın Bahçeli’ye soruyorum: Bu devlet kültürümüze yakıştı mı? Nasıl bir tablo var? Dışişleri Bakanı orada olur.
İki ihtimal var; ya Sayın Cumhurbaşkanı bakanlarına güvenmiyordur ve toplantıya sokmuyor ve heyete almıyordur ya da bakanlarının ehliyetine inanmıyordur. Sayın Cumhurbaşkanı’na söylüyorum: eğer bakanlarına güvenmiyorsan ya da ehliyetlerine inanmıyorsan onları değiştir. Ve bakanlara söylüyorum: yürüttüğümüz görev gereği Suriye’de olan biten her şeyden veya dış politikada olan biten her şeyden siz de sorumlusunuz. Eğer Cumhurbaşkanı’nın size güvenmediğini hissediyorsanız o makamı bırakın. Bunlar bakanlar değil, maalesef bakamayanlar. Bakamayıp göremeyenler. Yok, böyle bir heyet olmaz. Böyle bir ziyaret olmaz. En iyi anlaşmayı yapsanız bile bu ziyaretin görüntüsü tarihe, Türk diplomasi açısından bir leke olarak geçmiştir. Hiçbir bakanın olmadığı belki de tarihteki tek ziyarettir. O zaman biz neyiz? Çadır devleti miyiz, kişi devleti miyiz, neyiz? Tablo bu.
Tablo iki: Son yılların en önemli görüşmesi yapılacak, büyük adımlar atılacak denilen görüşme, bekleniyor bekleniyor, yapılıyor ediliyor, bir basın açıklamasında iki lider bir araya gelmiyor. Ve sorulara cevap vermiyor. Şimdi siz tek taraflı olarak dışarıda ‘Her şey mükemmel geçti’ deseniz bile kim inanır? Ben burada Sayın Erdoğan’ın birlikte basın toplantısı yapma talebinden kaçındığını düşünmüyorum. O, o resmi vermek isterdi. Muhtemeldir ki Rusya tarafı bundan kaçındı. Çünkü Sayın Erdoğan Soçi’ye gitmeden önce, bir hafta 10 gün boyu New York’taki o açıklama sonrasın da Rus basını her gün Sayın Erdoğan’a ağır eleştiriler ve hakaretler yağdıran haberler, makaleler yayınladı. Bir psikolojik ortam hazırlandı yani. ‘Geliyorsan buraya bizim dikte edeceğimiz şeyleri kabul de edeceksin’ anlamında bir ortam oluşturuldu. Böyle bir şey olmaz.
"Cumhurbaşkanı toplantı tutanaklarını açıklasın"
Sayın Erdoğan, tek taraflı açıklamada mükemmel bir tablo çiziyor. ‘Suriye’yi Türkiye ile Rusya birlikte çözecek’ diyor. Gayet güzel ama Sayın Putin ‘Sayın Erdoğan ile görüşmelerimiz her zaman sorunsuz geçmiyor.’ diyor. Bu şu demek ‘İçeride bir sorun yaşadık’. Kendi kamuoyuna ‘İçeride sorun yaşadık ve ben basın toplantısı yapmadım.’ diyor. Eğer aksi ise Sayın Cumhurbaşkanı toplantı tutanaklarını açıklasın veya özetlesin ve kamuoyumuzu ikna etsin.
Hemen suçlama. Bir dert var. Benim endişem, yurt problemi yüzünden Anadolu’daki genç kızlarımızın okuyamama tehdidi. Erkekleri göze alıp yollayabiliyor anneler babalar ama maalesef genç kızlarımızı böyle bir tehlike bekliyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın yetkilileri önce bunu araştırsınlar.”