Cumhurbaşkanı Erdoğan: PKK’nın lağvedilmesi için çalışmalar dikkatlice yürütülüyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyon düştükçe alım gücünün artacağını söyledi, CHP lideri Özel'in kırmızı kart çağrısı için konuştu. DEM Partili heyetin İmralı ziyareti hakkında konuşan Erdoğan, "Bölücü örgütün lağvedilmesini sağlayacak çalışmaların, dikkatle ve çok yönlü bir şekilde yürütülmesi talimatını verdik" dedi.

AA
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Cumhurbaşkanı Erdoğan: PKK’nın lağvedilmesi için çalışmalar dikkatlice yürütülüyor

Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2025'in ilk Grup Toplantısında gönüldaşlarıyla beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek, toplantının, ülke, millet, AK Parti ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını diledi.

Büyük umutlarla, büyük heyecanlarla karşılanan 2025'in başta millet olmak üzere tüm insanlığa hayırlar getirmesini, barışa ve huzura vesile olmasını temenni eden Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, milletvekillerine, siyasi parti gruplarına ve Meclis personeline 2025 boyunca demokrasiye hizmet yolunda kolaylıklar diledi.

Yeni yılın ilk iki haftasında iki acı haber alındığını anımsatan Erdoğan, "Türk Halk ve Arabesk Müziği'nin duayen ismi şarkılarıyla, gönül tellerimizi titreten, Ferdi Tayfur'un vefatı sadece sanat camiamızı ve sevenlerini değil milletçe hepimiz derinden üzmüştür. 'Mor güllerin kokusuna, yattım gönül uykusunu, al beni de asker eyle, sevenlerin ordusuna.' diyerek Anadolu'nun bağrı yanık gençlerinin duygularına tercüman olan merhum Ferdi Tayfur, kalbi, ülkesi ve milleti için çarpan bir sanatçımızdı. Çok kıymetli bir söz ustasıydı. Kendisini bir kez daha rahmetle ve şükranla yad ediyor, ailesine, sevenlerine ve hayranlarına başsağlığı diliyorum." ifadesini kullandı.

İkinci büyük kaybın da eski Anayasa ve Adalet Komisyon Başkanı, AK Parti Amasya ve Ankara milletvekili Ahmet İyimaya olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Kendisi beyefendi kişiliği, engin hukuk birikimi, kitaba, okumaya, araştırmaya merakı ve kendine has üslubuyla Meclis çatısı altında ülkemize uzun yıllar hizmet etmiş, müstesna bir isimdi. 'Bizi doğrudan, insanlık için iyiden ayırma Ya Rabb'i' diye duamızı yapıyoruz. Ahmet İyimaya kardeşimizi de burada rahmetle anarken camiamıza ve tüm ailesine başsağlığı diliyorum." dedi.

AK Parti'nin üye sayısı: Türkiye'nin en büyük ailesiyiz

Yine yoğun bir gündemle katılımcıların ve milletin huzurunda olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Siyasete ve dış politikaya dair kanaatlerimizi paylaşmadan önce geçen hafta açıklanan şu önemli rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımız, her yıl ocak ayının ilk haftasında siyasi partilere dair en güncel verileri yayımlıyor. Buna göre Türkiye'de faaliyet gösteren 168 siyasi parti arasında AK Partimiz 11 milyon 135 bin 306 üye sayısıyla zirvedeki yerini koruyor. Bizden sonra ikinci sırada yer alan Ana Muhalefet partisine attığımız fark ne kadar biliyor musunuz? 9,5 milyon üyedir. AK Parti gençlik kollarının 1 milyon civarındaki üye sayısı, birçok siyasi partinin toplam üye sayısından daha fazladır. Birleşmiş Milletler'e kayıtlı 109 ülkenin ve Avrupa'daki 35 ülkenin nüfusundan daha çok mensubu olan devasa bir aileden bahsediyorum. AK Parti olarak üye sayısı itibarıyla Türkiye'nin en büyük ailesiyiz. Bunu söylerken hamaset yapmıyor, işte bu gerçekleri dillendiriyorum. Şunu bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade ediyorum, böyle bir ailenin ferdi, böyle bir hareketin neferi, böyle bir siyasi partinin lideri olmakla iftihar ediyorum. Rabb'ime de sonsuz hamdediyorum. Bir kez daha AK Parti'ye gönül veren, bu kutlu davaya destek olan 11 milyon 135 bin 306 üyemizin her birine tek tek teşekkür ediyorum."

"Milletin rotasından hiç ayrılmadık"

Kuruluş aşamasından itibaren milletiyle birlikte yol yürüyen bir parti olduklarını söyleyen Erdoğan, "Partimizin çeyrek asra yaklaşan siyasi mücadelesinde, milletin rotasından hiç ayrılmadık. Milletin hedef, amaç ve kadim değerlerinden asla kopmadık. Hiçbir ayrım gözetmeden bütün vatandaşlarımıza kalbimizin kapılarını açtık. Elbette bu sevdayı kıskananlar oldu ve oluyor. Elbette bu gönül bağını çekemeyenler çıktı ve çıkıyor. Rabb'im nazardan saklasın. Birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı daim eylesin." ifadesinin kullandı.

"Büyük kongremiz 2028'e giden sürecin işaret fişeği olacak"

Partililere, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin, "Sevgide güneş gibi ol, dostlukta ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hatalarını örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol." sözlerini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz hep bu çizgide yürüdük, bu öğütlere kulak verdik. Siyasete yeni bir üslup, tasavvur ve bakış açısı kazandırdık. Bundan sonra da aynı samimiyet, aynı aşkla yolumuza devam edeceğiz. 12 Ekim'de başlattığımız 8. Olağan Kongre sürecimizi bunun en önemli zemini olarak görüyoruz. Şimdiye kadar 955 ilçe kongremizi tamamladık. Kalan 15 ilçe kongremizi de önümüzdeki günlerde neticelendireceğiz. 81 il kongremizden 56'sını yüksek bir coşkuyla ve demokrasi şöleni havasında gerçekleştirdik. Bu haftaki il kongrelerimizle birlikte sayı 63'e çıkacak. Gençlik kollarımız 65 ilde, kadın kollarımız 23 ilde kongrelerini hamdolsun tamamladı. Allah nasip ederse 27 Ocak'ta Ankara'da 'Gençliğinle Türkiye'ye yön ver' sloganıyla yine muhteşem bir atmosferde gençlik kollarımızın 7. Olağan Kongresini yapacağız. 5 Şubat'ta kadın kolları kongremizi yaptıktan sonra Büyük Kongremiz için yoğun bir hazırlık içinde olacağız. Büyük Kongremiz öncekiler gibi Türk siyasetine yine damga vuracak, ufuk çizecek inşallah 2028'e giden sürecin işaret fişeği olacaktır. Rabb'im bizlere aziz milletimize mahcup etmesin."

"İhracatta Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık"

Yılın ilk günlerinde ekonomi ile ilgili güzel haberler aldıklarını belirten Erdoğan, "İhracatta 262 milyar dolarla Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Geçen yıla göre ihracatımız yüzde 2,5 oranında artış gösterdi. Bizi en fazla sevindiren rakamlardan biri; savunma ihracatımızın 7 milyar 154 milyon dolarla tarihin en yüksek seviyesine çıkmasıydı. Burada da 2023'e kıyasla yüzde 29'luk bir artış kaydettik." diye konuştu.

Erdoğan, turizm istatistiklerinin bu ayın sonunda belli olacağını dile getirerek, "İnşallah turizmde de yüzümüzü güldüren bir tabloyla karşılaşacağız." dedi.

İş gücü piyasasının güçlü görünümünü sürdürdüğünü vurgulayan Erdoğan, işsizlik oranının son 19 aydır tek hanede seyrettiğini hatırlattı.

"Son bir yılda 986 bin kişilik istihdam oluşturduk"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 yılı kasım ayında bir önceki aya göre 0,1 puan, 2023 yılı kasım ayına göre 0,4 puan gerileyen işsizlik oranının yüzde 8,6 olarak gerçekleştiğine işaret ederek, "Erkeklerde yüzde 6,6 ile tarihimizin en iyi seviyesini yakaladık. Son bir yılda 986 bin kişilik istihdam oluşturduk. İstihdam sayımız 32 milyon 748 bin kişiye yükseldi. Bunlar hem sevindirici hem de umut verici gelişmeler. Bölgemizdeki sıcak çatışmalara ve küresel piyasalardaki belirsizliklere rağmen bunları başarmamız ayrıca takdire şayandır" değerlendirmesinde bulundu.

"En büyük baş ağrımız olan enflasyonla ilgili artık düşüşün başladığını görüyoruz"

Enflasyonla mücadeleye verdikleri önemi her fırsatta vurguladıklarını kaydeden Erdoğan, "En büyük baş ağrımız olan enflasyonla ilgili artık düşüşün başladığını görüyoruz. Haziranda girdiğimiz dezenflasyon süreci hamdolsun devam ediyor. Aralık ayında yıllık enflasyon mayıstaki seviyesine göre 31 puandan fazla geriledi, yüzde 44,4 olarak gerçekleşti. Mal kalemlerinde enflasyon düşüşü daha belirgin ancak hizmetler kısmında atalet yüksek seyrediyor." ifadesini kullandı.

Erdoğan, dünyada da benzer bir durumun yaşandığını müşahede ettiklerini anlatarak, "Hükümet olarak bu ataleti kıracak müdahalelere kesinlikle giriyoruz, gireceğiz. Enflasyonla mücadeleyi sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda ve konut gibi alanlarda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz." diye konuştu.

Bir süredir üzerinde çalıştıkları sosyal konut projesinin bunlardan biri olduğunu ifade eden Erdoğan, "Deprem konutları tamamlandıkça elimiz biraz daha rahatlayacak." dedi.

"2025 senesinde enflasyon hedeflerimizi tutturma konusunda umutluyuz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2025 senesinde enflasyon hedeflerimizi tutturma konusunda umutluyuz. Enflasyon düştükçe alım gücü de artacağı için milletimizin sıkıntıları biraz daha hafifleyecek. Bunun için biraz daha sabredecek, kararlı duruşumuzu bozmayacak ve sonuçta 85 milyon hep beraber, hep birlikte kazanacağız. 22 yılda küresel krizler dahil nice zorluğun üstesinden alnımızın akıyla geldik. 2008 krizinde herkes 'Yandık, bittik' böyle bir havada iken, biz 'Bu kriz, Türkiye'yi teğet geçecek' dedik ve hamdolsun haklı çıktık. Sadece bununla da kalmadık IMF'ye olan borcun ödenmesinden tek haneli enflasyon oranlarına kadar imkansız görünen pek çok ekonomik başarıya imza attık. Biliyorsunuz IMF'ye 23 milyar dolar borcumuz vardı. Kendileri kapımızı çaldı, 'Hayır, biz artık sizden bir daha borç almayacağız' dedik. Ve böylece IMF'ye kapıyı kapadık. Milletim, kalbini ferah tutsun. Ne yapıyorsak akılla ve incelikli bir strateji ile yapıyoruz. Günü kurtarmak için değil, geleceğimizi güvenceye almak için çalışıyoruz. Türkiye, emin ve ehil kadroların yönetiminde güven içindedir. Türkiye, Cumhur İttifakı'nın mihmandarlığında menzile mutlaka varacaktır. İktidar ve ittifak olarak art niyetin, kötümserliğin kin ve husumetin bizi yolumuzdan alıkoymasına, inancımızı ve azmimizi sarsmamasına izin vermeyeceğiz."

"Suriye'de 61 yıllık Baas zulmünün sona ermesi muhteşem bir gelişmeydi"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024'ün bölgede ve dünyada kritik hadiselerin yaşandığı bir yıl olduğuna dikkati çekerek, "Komşumuz Suriye'de 61 yıllık Baas zulmünün sona ermesi geçen seneye damgasını vuran muhteşem ve muazzam bir gelişmeydi. Suriyeli kardeşlerimiz, 13 yıl boyunca kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla, misket bombalarıyla, işkenceyle, açlıkla halkını katleden Esed'ten ve Baas rejiminden sonunda kurtulmuştur." değerlendirmesinde bulundu.

"Neymiş kırmızı kart gösterecekmiş; ya sen o işlerden anlamazsın, o iş bizim işimiz"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sadece Halep, Şam, Hama, Humus değil tüm kesimleriyle Suriye halkı 61 yıllık istibdadın ardından hasretini çektiği özgürlüğe kavuşmuştur. Mazlumların tepesine bomba yağarken bu çatı altında grup toplantısında 'Ne bayır kaldı ne bucak' diyerek Esed'in işlediği zulümleri bile kendi hükumetine ve ülkesine fatura edenlerin utancı işte bu yüzdendir. Çok açık ve net söylüyorum: Suriye meselesinde öyle pervasız, öyle vicdansız, öyle siyaseten ahlak dışı cümleler kurdular ki bugün konuşmaya yüzleri dahi yok. Hırçınlaşmalarının, seviyeyi daha da düşürmelerinin sebebi işte bundandır. Hatalarıyla yüzleşmek yerine öküz altında buzağı aramaya devam ediyorlar. Samimi bir öz eleştiri yapmak yerine hırçın hale gelmelerinin sebebi bu, bugün bazı gerçekleri bundan dolayı tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. Susacak, saklayacak, kaçacak, zoru görünce veya işine gelmeyince topu taca atacak karakterde değiliz, hiçbir zaman da böyle bir tıynette olmadık. Hep dobra dobra konuştuk, harbi olduk, hasbi olduk, sözümüzü muhatabına çekinmeden mertçe söyledik. Bugün de yalanlarla değil, sadece ve sadece hakikatin diliyle konuşacağız. Neymiş kırmızı kart gösterecekmiş; ya sen o işlerden anlamazsın, o iş bizim işimiz."

Erdoğan, Suriye'de ilk barışçıl gösterilerin 15 mart 2011 tarihinde başladığını hatırlattı.

Suriye halkının yarım asırdır devam eden hak, hukuk, adalet, özgürlük taleplerini yüksek sesle dile getirdiğini belirten Erdoğan, "Bu gösterilerde Türkiye'nin hiçbir dahli, hiçbir müdahalesi olmadı. Zaman zaman da çıkıp bize Suriye'nin adresini gösterdi. 'Oraya gidelim.' Yahu sen oranın adresini, yolunu bilmezken, zaten biz oralardayız. Bunlara gerçekten navigasyon haritasını vermek lazım. O navigasyon haritasıyla Suriye'ye nereden gidiliyor, nasıl gidiliyor, bunu bilsinler." ifadesini kullandı.

"Sözünü hiçbir zaman tutmadı"

Suriye'de olaylar başladıktan sonra "sabık Suriye Devlet Başkanı Esad'la" birkaç kez görüştüğünü anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gösterilerin barışçıl olduğunun altını çizdim. Taleplerin dikkate alınması gerektiğini söyledim. Toplumun beklentisi olan reformların artık daha fazla geciktirilmeden hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ettim. Bütün bu görüşmelerimizde kendisiyle her temasımızda Esed, bize 'reform yapacağını' söyledi. Ama sözünü hiçbir zaman tutmadı. Göstericilerin seslerine kulak vermek yerine, ordusunu devreye sokarak olayları şiddetle, kanlı yöntemlerle bastırma yoluna gitti. Kendisiyle o süreçte de görüşmem oldu. Gösterileri şiddetle bastırmanın hem ülke genelinde hem de İslam coğrafyasında tepkilere neden olacağını yapıcı bir dille Esed'e izah ettim. Tabii bunun aslı Esed değil, Esad'dır. Öyle söylüyorlar. Bizi bile alıştırdılar."

Erdoğan, Suriye'deki gösterilerin önüne geçmenin tek yolunun vaat edilen reformların yapılması olduğunu Esad'a hatırlattığını ifade ederek, Esad'in olayları barışçıl yöntemlerle çözmek varken şiddetin dozunu biraz daha artırıp, katliamlarına hız verdiğini söyledi.

Bunun üzerine küçük çaplı barışçıl gösterilerin, kullanılan orantısız şiddet nedeniyle büyüdüğünü ve Suriye geneline yayıldığını belirten Erdoğan, Rusya ve İran'ın yanı sıra PKK, DEAŞ, Şebbiha gibi terör örgütlerinin de meseleye müdahil olduğunu hatırlattı.

Erdoğan, sınırın hemen ötesinde başlayan ateşin, Türkiye'yi de ciddi manada tehdit eder boyutta bir yangın yerine dönüştüğünü dile getirerek, "Suriye'den ülkemize toplu hareketlilik başladı. Dahası Suriye'de masum siviller, toplu katliam, kimyasal silah, işkence, tecavüz, zoraki göç gibi insanlık dışı muameleye maruz bırakıldı." diye konuştu.

"Esed zalimine ve Baas rejimine laf etmediler"

Türkiye'nin Suriye'de iç savaş bu raddeye vardıktan sonra hem sınırlarını korumak hem terör örgütlerine karşı tedbir almak hem de mazlumlara sahip çıkmak amacıyla gelişmelere müdahil olmasının kaçınılmaz hale geldiğini anlatan Erdoğan, "Türkiye'nin yanı başındaki bir ülkeye tamamen haklı ve meşru gerekçelerle, özellikle de insani sebeplerle müdahil olmasından daha tabii bir şey olamaz." dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin hasımlarının dışarıdan Türkiye'nin çabalarını eleştirdiğini, bunların hangi niyetlerle hareket ettiklerini çok iyi bildiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Bizim için asıl şaşırtıcı olan içeriden bazılarının, 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var?' diyerek meselenin ciddiyetinden uzak bir şekilde bizi haksızca eleştirmeleri. 'Amerika'nın Suriye'de ne işi var?' demediler. 'Bölgesel aktörlerin Suriye'de ne işi var?' demediler. 'Avrupa'nın, batının Suriye'de ne işi var?' demediler. Terör örgütlerinin hem de Türkiye için tehdit unsuru olan bölücü terör örgütünün, 'Suriye'de ne işi var?' demediler. Sadece Türkiye'yi eleştirdiler. Sadece şahsımızı ve hükümetimizi hedef tahtasına koydular. 13 yıl boyunca bir kez olsun ülkelerinin yanında, Türkiye'nin yanında, mazlumun, mağdurun, Suriyeli muhacirlerin tarafında yer almadılar. Suriye'de 1 milyon insan hayatını kaybederken, bunlar ses çıkarmadı. 12 milyon insan ölüm, işkence, hapis, tecavüz korkusuyla evlerini, yurtlarını terk ederken, bunlar seslerini çıkarmadılar. Kitlesel kıyımlar yapılırken, bunlar seslerini çıkarmadılar. Hapishanelerde insanlık dışı işkenceler yapılırken, seslerini çıkarmadılar. Gerek Şam'da gerek Halep'te o cezaevlerini ekranlarda izledik. Ne halde... Bütün bunlar olurken bunlar ses çıkarmadı. Bebekler ölürken, çocuklar katledilirken sustular. Kadınlar en aşağılık muameleye maruz kalırken bunlar sustular. Kürt'ün kimliği inkar edilirken sustular. Türkmen kovulurken sustular. Arap öldürülürken sustular. Vahşete, zulme, katliama, barbarlığa, gaddarlığa yıllarca sessiz kaldılar. Halep'te, Bayırbucak'ta, Hama'da, Humus'ta çocuklar kırılırken, üzülerek söylüyorum, bize saldırdıkları kadar Esed zalimine ve Baas rejimine bunlar laf etmediler."

"Utanmak yerine, sosyal medyadan akıl veriyorlar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin Suriye'de iç savaş devam ederken kullandığı dili eleştirerek, "Açın yazılanlara, Meclis kürsüsünden söylenenlere bakın. Yasak savmak kabilinden birkaç eleştirel cümle dışında yıkımın ve zulmün boyutlarıyla orantılı hiçbir tenkit göremezsiniz. Kendi devletlerini ve hükümetlerini suçladıkları kadar Suriye'yi kan deryasına çeviren Esed'e ve destekçilerine toz kondurmadılar." dedi.

"Ne zaman ki 8 Aralık'ta Suriye halkı epik bir zafer kazandı işte o zaman bunların dillerinin bağı çözüldü. Günah galerilerine bakmadan şimdi ahkam kesiyorlar." ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Utanmak yerine, sosyal medyadan sağa sola akıl veriyorlar. Esed'in ve Baas rejiminin katliamları karşısında 13 yıl boyunca duymadıkları endişeyi son 40 gündür duyuyorlar. Neymiş, Suriye'de katliam varmış. İyi de daha düne kadar, 'Suriye'de ne işimiz var?' diyen siz değil miydiniz? Hani Orta Doğu bataklıktı? Hani Suriye'nin iç işleriydi? Ne oldu da Suriye'ye dönük radarlarınızı açtınız? Zalim defolup gidince mi aydınlandınız? Baas yıkılınca mı aklınız başınıza geldi? Soruyorum size. Bebekler ölürken neredeydiniz? Kimyasal silah kullanılırken neredeydiniz? Hapishanelerde işkenceler yapılırken neredeydiniz? Kadınlara, kocalarının önünde tecavüz edilirken neredeydiniz? Masum çocuklar kuşatma altında açlıktan kıvranırken neredeydiniz? Suriye'nin şehirleri yağmalanırken, terör örgütleri Suriye'de cirit atarken, Suriye'den ülkemize roket yağarken Allah aşkına sizler neredeydiniz?"

Erdoğan, Suriye'de 1 milyon insanın öldüğünü, İslam medeniyetinin gözbebeği şehirlerin talan edildiğini, Suriye'nin dört yanından toplu mezarlar fışkırdığını dile getirdi.

"Türk-Kürt-Arap kardeşliğini bozamayacaksınız"

Bu süreçte muhalefetin kullandığı dili eleştiren Erdoğan, "13 yıl boyunca tüm bunlar yaşanırken, aklınıza gelmeyen vicdanı, merhameti şimdi azılı katillerden hesap sorulurken mi hatırladınız?" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, muhalefetin 13 yıl boyunca neden sustuğunu, şimdi neden konuştuğunu çok iyi bildiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Zalim Esed'in katliamlarına neden tepki göstermediğinizi gayet iyi biliyoruz. Dün, bizim değil, hükümetin değil, Cumhur İttifakı'nın değil, Türkiye'nin karşısında konumlandılar. Bugün de yine Türkiye'nin karşısındalar, ülkemizin hasımlarının yanındalar. Dün de ideolojik taassupla hareket ediyorlardı. Bugün de hadiselere ideolojinin penceresinden bakıyorlar. Dün de iyi niyetli değillerdi, bugün de art niyetli davranıyorlar. Ne yaparsanız yapın, Suriye devrimini üflemekle söndüremeyeceksiniz. Ülkemiz içinde de o çok arzuladığınız kışkırtmayı yapamayacaksınız. Türkiye-Suriye kardeşliğini, Türk-Kürt-Arap kardeşliğini bozamayacaksınız, şer güçlerin çizdiği sosyal fay hatları kaşıyarak barış içerisinde bir arada yaşama irademize dinamit koyamayacaksınız. Allah'ın izniyle buna izin vermeyeceğiz. Sizin tuzaklarınıza asla ve asla düşmeyeceğiz. Siyaset, akılla, basiret ve ferasetle yapılır. Siyaset, ülkenin ve milletin çıkarlarını merkeze alarak yapılır. Siyaset, Türkiye'nin hak ve hukukunu yüceltmek için yapılır. Siyasetçisi, yazarı, akademisyeni, bürokratı, gazetecisiyle bu yeni dönemde herkesin görevi ülkemizin Suriye'de istikrarın tesisi için yürüttüğü çabalara katkı sunmaktır."

Yüzyıllarca yıllık kardeşlik bağlarının ve 911 kilometrelik sınırın bulunduğu komşu bir ülkeye Batılıların baktığı zaviyeden bakamayacaklarını vurgulayan Erdoğan, Suriyelilerin yaralarına şifa olma ve bir an önce kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamanın, hem kardeşlik hem komşuluk vazifesi olduğunu söyledi.

"İstikrarsızlığa ve kaosa asla müsaade etmeyeceğiz"

Merhum yazar ve şair Sezai Karakoç'un "Ben, Şam'ı bin yıl öncesinden bilirim" dizelerini okuyan Erdoğan, "Türkiye olarak, Suriye'de istikrarın tesisi, geçiş sürecinin tamamlanması, tüm Suriyelileri kucaklayan bir sistemin inşası için desteğimizi, katkımızı sürdürüyoruz." dedi.

Devrimin ardından MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Şam'ı ziyaret ettiğini anımsatan Erdoğan, bugün de geçici hükümetin Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanının Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştireceğini aktardı.

Suriye'nin en kısa sürede toparlanması için hem inkaz hükümeti ile hem Arap dünyasıyla hem de uluslararası toplumla işbirliği yaptıklarını dile getiren Erdoğan, ülkeyi tekrar istikrarsızlığa ve kaosa sürükleme girişimlerine yeni Suriye yönetimi ile birlikte asla müsaade etmeyeceklerinin altını çizdi.

İsrail başta olmak üzere, Suriye topraklarına ve halkına saldıran güçlerin, bu mütecaviz eylemlerine bir an önce son vermesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Aksi takdirde ortaya çıkacak ağır sonuçların herkese etkisi menfi olacaktır." diye konuştu.

"Gazze'de ateşkesin sağlanması barış için önemli"

Erdoğan, 15 aydır soykırımın ve katliamların sürdüğü Gazze'de ateşkesin sağlanmasının, tüm bölgede kalıcı barış ve istikrar için önemli bir fırsat doğacağını belirterek, "İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerini çok yakından takip ediyor, bir an önce müspet haberler almayı ümit ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Suni etnik gerilim senaryosuyla ülkeyi bölmeye çalışanların da söylemlerini ve kimlerin hesabına çalıştıklarını gözden geçirme vakti gelmiştir. Çünkü halihazırda Suriye'deki en ciddi sıkıntı, ülke topraklarının neredeyse üçte birini halen işgal altında tutan, YPG terör örgütüdür. Suriye'nin doğal kaynaklarını da gasbeden YPG terör örgütü, şayet kendini feshedip silah bırakmazsa, yaklaşan acı akıbetten kurtulamayacaktır. Biz, Suriye'deki her kesim gibi Kürt kardeşlerimizin de tüm meselelerinin çözümünün takipçiyiz, destekçisiyiz, Kürtlerin güvenliğinin teminatıyız. DEAŞ gibi proje ürünü bahanelere gelince, bunların artık ikna edici yanı kalmamıştır. Şayet, Suriye'de ve bölgede DEAŞ tehdidinden gerçekten korkuluyorsa, bu meseleyi çözme iradesine ve kudretine sahip en büyük güç Türkiye'dir. Herkes bölgeden elini çeksin, biz, Suriyeli kardeşlerimizle beraber, DEAŞ'ın da, YPG'nin de, diğer terör örgütlerinin de kafasını kısa sürede ezeriz. Allah'ın izniyle bunu yapabilecek kudrete ve kuvvete fazlasıyla sahibiz."

"Milletimiz gibi biz de bu orijinal fikir karşısında dumura uğradık"

Erdoğan, CHP'yi ve kırmızı kart eylemini eleştirdi.

Kendileri her aşaması en ince detayına kadar hesaplanmış siyaset yürütürken, CHP'de farklı bir havanın hakim olduğunu belirten Erdoğan, kimin ne dediğinin, ne yaptığının belli olmadığını vurguladı.

"Ya rol çalmanın, ya da mülteci düşmanlığını körüklemenin peşindeler." diyen Erdoğan, Suriye devriminin üzerinden 40 gün geçtiğini ancak CHP'nin bu konuda tutarlı, mantıklı, içerisinde bilgi kırıntısı olan tek bir cümle kuramadığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanılan kötü tecrübelerin bazı şeyleri gösterdiğine işaret ederek, "Ana muhalefetten, Türkiye'nin dış politikasına anlamlı bir destek beklemek tamamen beyhude bir uğraştır. Biz ne dersek diyelim, ne kadar uğraşırsak uğraşalım, hepsi faydasız. CHP ve şürekası her milli meselede yanlış yerde konumlanmayı bir şekilde başarıyor. Mavi Vatan'dan Libya'ya, Karabağ'ın azatlığından Rusya-Ukrayna savaşına, Gazze mezaliminden Suriye devrimine kadar her konuda çuvalladılar." şeklinde konuştu.

Dış politika gibi bilgi, birikim, vizyon ve ustalık gerektiren bir alanın, CHP'nin çapını ziyadesiyle aştığının her seferinde görüldüğünü dile getiren Erdoğan, muhalefetin seviyesine son günlerde bir kez daha tanıklık edildiğini belirtti.

"Açık söylüyorum; Türkiye'nin ana muhalefet partisini mi, yoksa bir ilkokul müsameresini mi izliyoruz, halen anlayamadık." ifadesini kullanan Erdoğan, lafa gelince CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, "Gazi Mustafa Kemal'in koltuğunda oturuyorum" dediğini aktararak, şöyle devam etti:
"Ama bakıyorsunuz, ne bir ciddiyet var, ne ağırbaşlılık var, ne de işgal ettiği makamın kendisine zorunlu kıldığı vakur duruş var. Koltuğunu korumak için bir atraksiyon yapması lazım fakat onu bile doğru düzgün beceremiyor. Hatırlarsınız bir ara, ülkenin yarısı aydınlıkken 'Işıkları kapatalım' dedi. Ancak, bu eylem nispeten bir emek, disiplin, iyi kötü bir koordinasyon gerektirdiği için sadece 3 gün dayanabildi. Sonra Meclis'te nöbet işine girdiler; onda da CHP elitizminin kurbanı oldular. Şimdi daha orijinal bir eylemle kamuoyunun huzuruna çıktılar. Bir defa şunu söylemek isterim; bu son çıkışlarını, açıkçası biz de beklemiyorduk. Milletimiz gibi biz de bu orijinal fikir karşısında dumura uğradık. CHP'nin siyaset üretme kabiliyetini böylece bir kez daha görmüş olduk. Öncelikle bu dahiyane fikir için CHP lideri Sayın Özgür Özel başta olmak üzere CHP yönetimini tebrik ediyorum. Halkımızın umutlarını artırdılar, Türk siyasetine yeni bir ufuk kazandırdılar, demokrasimizin gücüne güç kattılar."

"Önlerinde kartlarla yapabilecekleri çok sayıda alternatif var"

Erdoğan, çok çaba ve zahmet gerektirmediği için "kart oyununun" CHP'nin karakterine daha uygun olduğunu vurguladı.

Kırmızı kart eylemini eleştiren Erdoğan, "Öncekiler kelebek ömürlü olmuştu, bunu biraz daha devam ettirebilirler. Ama kendilerini bu oyuna fazla kaptırmasınlar. Daha bunun pazılı var, pişpiriği var, pokeri var, iskambili var. Yani önlerinde kartlarla yapabilecekleri çok sayıda alternatif var." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, trajedi boyutuna varan vahim tablonun takdirini en iyi CHP'li seçmenlerin yaptığını ve yapacağını kaydetti.

Muhalefetin açıklamaları ve eylemleri ile dış politika konusunda hazırlanan video gösteriminin ardından konuşmasına devam eden Erdoğan, "Bölgedeki gelişmelere yapıcı istikamette vaziyet ederken, kendi kronik sorunlarımızı çözme yönünde adımlar atmaktan da geri durmuyoruz." dedi.

"Şehitlerimizin aziz hatıralarına halel getirmeyecek bir şuurla hareket ediyoruz"

Türkiye'de 40 yılı geride bırakan bir bölücü terör meselesinin bulunduğuna işaret eden Erdoğan, geçtiğimiz aylarda, bu meseleyi kalıcı şekilde sona erdirme yönünde, Cumhur İttifakı ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin cesur çıkısıyla başlayan bir dizi gelişmeye şahitlik edildiğini aktardı.

Erdoğan, gelinen noktada milletin bu konuda "ihtiyatlı bir iyimserlik" içinde olduğunu gördüklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Hükümet olarak, her vakit olduğu gibi bu hususta da şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin hassasiyetlerine asla halel getirmeyecek bir şuurla hareket ediyoruz. Türkiye'nin, insani ve ekonomik olarak çok büyük bedeller ödediği böyle bir sorunu kalıcı biçimde geride bırakması, istisnasız herkesin faydasınadır, ülkemizin hayrınadır. 'Terörsüz Türkiye' ifadesinde anlamını bulan bu yeni dönemin kapılarını açma fırsatını kullanmamak, her şeyden önce üstlendiğimiz sorumlulukla bağdaşmaz."

Bölgesel gelişmelerin lehlerine olduğunu vurgulayan Erdoğan, iç siyasette havanın son derece müsait olduğunu, terörle mücadelede kritik kazanımlar elde edildiğini aktardı.

"Bölücü örgütün lağvedilmesini sağlayacak çalışmaların, dikkatle ve çok yönlü bir şekilde yürütülmesi talimatını verdik"

Erdoğan, Türkiye'nin, başta savunma sanayisi olmak üzere her alanda gücünün zirvesinde bulunduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Böyle bir denklemde terör belasını kalıcı ve kati olarak def edecek bir fırsatın heba edilmesine hiç kimsenin gönlü razı olmaz, biz de zaten razı değiliz. Bu anlayışla ilgili arkadaşlarımıza, bölücü örgütün lağvedilmesini sağlayacak çalışmaların, dikkatle ve çok yönlü bir şekilde yürütülmesi talimatını verdik. Belli bir aşamaya gelen bu çabaların çerçevesini ve gayesini, Diyarbakır İl Kongremizde detaylıca izah ettim. Silahı aradan çıkaralım, terör duvarını yıkalım, 85 milyon olarak hep beraber birbirimize sıkıca sarılalım, istiyoruz. Bin yıllık ortak mazimizden güç ve ilham alarak, istikbalimizi yine birlikte inşa edelim istiyoruz. Terörün 40 yıldır yüreklerde açtığı yaraları, el ele, gönül gönüle vererek hep beraber saralım istiyoruz. Kazanan emperyalistler değil, Kürt, Türk, Türkmen, Arap ayırımı yapmadan biz olalım istiyoruz."

"Gelin canlar bir olalım, iri olalım, diri olalım" dediklerini vurgulayan Erdoğan, bunu da asla hamaset olsun diye değil, kardeşlik seferberliğine tüm kalpleriyle inandıkları için söylediklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Amacımız, terör bariyerlerini kaldırarak, kardeşlik hukukunu yüceltmektir. Bu amaç doğrultusunda kayda değer bir mesafe de alındı. Heyetin yaptığı temasların verimli geçtiğini, birkaç istisna dışında, siyasi partilerin 'Terörsüz Türkiye' hedefine samimi destek verdiğini görüyoruz. Bu, hedeflere ulaşılması noktasında elbette önemli bir kazanımdır. Diğer aktörlerin de sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini söylemeleri tarafımızdan memnuniyetle not edilmiştir. Şunu milletimizin özellikle bilmesini isterim; şayet gerekli çağrı yapılır, terör örgütü ve bağlantılı yapılar da gereken adımları atarsa, kazanan Türküyle, Kürdüyle tüm Türkiye olacaktır. Eğer örgüt bu çağrıya kulak tıkar ve ipe un sererse, bağlantılı yapılar da kendilerinden beklenen iradeyi sergilemezse, o zaman biz 'Terörsüz Türkiye' hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz."

"Meseleyi suhuletle, sükunetle nihayete erdirmek arzusundayız"

Operasyonlar sayesinde PKK'nın, ülke içinde eylem yapamaz, sınırlara da yaklaşamaz hale getirildiğini bildiren Erdoğan, örgütü bulunduğu her yerde toprağa gömmenin kendileri için sadece vakit ve planlama meselesi olduğunu vurguladı.

Erdoğan, yıllardır terör örgütünü destekleyen güçlerin kendi canlarının derdine düştüğünü dile getirdi.

"Hiçbir gücün, öyle eskisi gibi örgüte fiili ve etkin destek verme istediğinin de olmadığını görüyoruz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gölgesinde yürüdükleri kağnılara güvenenlerin sonu hüsran olmaya mahkumdur. Fakat biz meseleyi suhuletle, sükunetle ve mevcut mekanizmaları işleterek nihayete erdirmek arzusundayız. Çünkü tüm taraflarıyla insanımız, terörden çok acı çekti, çok bedel ödedi. Artık bunları ilanihaye dindirme vakti gelmiştir. Gün, bugündür. Gün, kardeşlik günüdür. Gün, huzurun kapısını ardına kadar açma günüdür. Gün, tüm coğrafyamızda barışı, istikrarı, güvenliği egemen kılma günüdür. Niyet hayır, Allah'ın izniyle, akıbet de hayır olacaktır. Rabbim, yar ve yardımcımız olsun. Rabbim işlerimizi kolaylaştırsın, ayaklarımızı sabit kılsın."

 

 

Gündem