CHP lideri Kılıçdaroğlu: Dokunulmazlıklar, siyaseti kendi arzularına göre dizayn etme alanı değildir
CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde, milletvekilinin dokunulmazlık dışında hiçbir güvencesi yoktur. Bu güvencenin kalkmaması lazım. Dokunulmazlıklar, siyaseti kendi arzularına göre dizayn etme alanı değildir." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de partisinin basın toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu, konuşmasında 'İnsan Hakları Eylem Planı' ile ilgili, "19 yıl geçmiş hala insan haklarını düşünüyorlar. Allah bunlara akıl fikir versin Sanıyorlar ki insan haklarını yeniden tesis edeceğiz. Bunların dünyadan haberi yok." dedi.
"Şubat ayında Aksaray’a gittik. Belediye başkanlıklarımızı ziyaret ettik. Kanaat önderleriyle özel bir toplantı yaptım. Onlarla bir araya gelmek, konuşmak, dertleşmek, sorunlara çözüm üretmek hepimizin görevidir." diyen Kılıçdaroğlu, "Niğde Ulukışla Aksaray Demir Yolu’ndan şikayet ettiler. Kanal İstanbul ile uğraşacağına yapsana. Herkese para var da Aksaray’a niye yok. Onlara şöyle bir söz verdim: CHP iktidarında, Aksaray’da ürettiğiniz ürünleri demir yoluyla Mersin’e taşıyacaksınız. 1994 yılından bu yana her mitingde dile getirdikleri havalimanı da duruyor olduğu gibi. Kardeşim sen Anadolu’ya bir gözünü çevir, ne oluyor diye. Ama Aksaraylılara da sitemim var: Söz verdiler, ama tutmadılar, artık gözünüzü insandan yana partiye çevirin, yani bize bakın. Hayvancılıkla geçinen bir kardeşimiz, ağıla da girdim. ‘Her bankadan kredi çektim, şimdi ne olacak halimiz.’ Sandık gelecek, seni bu hale düşürene oy vermeyeceksin. Bir emekliye rastladım. ‘Benim maaşa iki yıldır zam gelmiyor, nasıl bir düzen yaptı, bilmiyorum, şeytanın aklına gelmez’ diyor. Şeytanın aklına gelmez ama bunların aklına gelir." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda çalışan personel var. Çok ciddi sorunları var. Metni sizlere vereceğim. Bu insanların iş güvencesi yok, bir yıllık sözleşmeleri var, her talimata koşulsuz uymak zorundalar, özlük hakları yetersiz… Patates üreticileri… Mallarını aldılar, depoladılar. Dört aydır depoda tutuyor. 400-500 bin ton civarında sadece Nevşehir ve Kırşehir civarındaki patates üreticisinin beklentisi var, alan olacak mı diye. Toprak Mahsulleri Ofisi var. Tarım Kredi Kooperatifi var. Patates üreticilerinin sorunlarını çözsünler. Çözeceklerini sanmıyorum. O patatesler çürürse, o dersi siyasi iktidara vermek zorundasınız. Eğer dersi verirseniz, bir daha bunlar bunu yapmazlar." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: "Eğitim sorunları üzerinde durdum. Şu bir gerçek. Çocuğunu okula gönderen hiçbir anne baba eğitim sisteminden memnun değil. Eğitim sistemini bir deneme tahtasına dönüştüren bu iktidara, bütün anne ve babaların ders verme zamanı gelmiştir ve geçiyor bile. Sadece ve sadece çocuklarınız için gelin bu iktidarı değiştirin, sizin çocuklarınız çok değerli. 20 bin öğretmen ataması yaptılar. Eğitimde tasarruf olmaz. Bizim çocuklarımız gidiyor. İyi eğitilen bir çocuk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne sınıf atlatır. 107 bin öğretmen açığı var. 20 bini atandı, geri kalan açık. 2 milyon 658 bin öğrenci, EBA’ya erişemedi. 6 milyon öğrenci, EBA’yı etkin kullanamadı. Dışarıda milyonlar işsiz, birer tane temizlik görevlisi okullara kadroyu atayın. Hala birleştirilmiş sınıflar var. Ücretli öğretmen garabeti var. Biz yapacağız, öğretmeni en yüksek mertebeye çıkaracağız. Çocuklarımız için yapıyoruz biz bunu."
"Aşının formülünü sormuyoruz"
Geçen hafta, grup toplantısını bitirirken bir soru sorduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Çin’den bir milyon doz aşı bedava alındı mı? Devlet Malzeme Ofisi’ne (DMO) 12 milyon dolardan fatura edildi mi? Habertürk’ten soruyor, ‘aracı var mı yok mu?’ Cevap veriyor. ‘Bu kesinlikle doğru değil, aracı filan yok’ dedi. Ben de aracı olan firmayı açıkladım. Keymen… Koca’dan yanıtı şunun için istedim: Size ‘aracı yok’ diyen kim, o kişi seni aldatıyor. Sana doğru bilgi vermiyor, sana doğru bilgiyi bu kardeşin veriyor. Erdoğan sana doğru bilgi vermiyor, seni aldatıyorlar. Arzu edersen, senin bulamadığın o anlaşmayı sana gönderebilirim. Sayın Bakan, rantın olduğu yerde siyasi akbabalar vardır. Bir milyon doz aşıyı bedava alacaksın, götüreceksin 12 milyon dolara satacaksın. Sonra da ‘ticari sırlar var.’ Ne sırrı? Biz COVİD-19 aşısı hangi formülle yapıldı sormuyoruz ki! Bir milyon doz aşı bedava geldi ve Devlet Malzeme Ofisi’ne 12 milyon dolara fatura edildi… Keymen İlaç, DMO ile anlaşma yapıyor. DMO, haklı olarak ‘bana teminat vereceksin’ diyor. Keymen İlaç, gerekli teminat mektubunu veremiyor. Bunu da Sinovac teyit ediyor. Sayın Bakan’ın bunlardan haberi vardır herhalde. Devlet Malzeme Ofisi, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı. Kimin sırtına yıkıyorlar? Sağlık Bakanı’nın sırtına. Sana bağlı olsa sen zaten sözleşmeyi göreceksin. Bir milyon doz aşı bedava gelseydi ve CHP iktidarda olsaydı, bir milyon doz aşıyı Filistin’e gönderirdi. Gazeteleri var. ‘Kılıçdaroğlu, asılsız iddialarla’, hangi asılsız iddia? ‘Sağlık Bakanlığı’nı ticari sırrı açıklamaya zorladı?’ Hangi sırrı açıkladı? ‘Türkiye’nin hem Sinovac hem Çin ile arasını bozmak istiyor.’ Çin, koskoca Uygur Türklerine yaptığı zulümden aranız bozulmuyor da benim aşı dolayısıyla mı bozuluyor. Havuz gazetesi, merak ediyorsa bütün belgeleri ben kendisine verebilirim." şeklinde konuştu.
"Tüyü bitmemiş yetimin hakkı yenmiştir"
Kılıçdaroğlu, "128 milyar dolar. Küçük rakam olsa üstünde durmayacağım. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı yenmiştir. Bunu uzun süredir dile getiriyorum." diyerek, "Erdoğan, ‘…elimizdeki tüm araçları kullanarak fırsat vermedik, Kılıçdaroğlu’nun sürekli sorduğu dövizlerin önemli bir bölümü işte bu mücadele için kullanılmıştır.’ Gayet güzel. Soru şu… 128 milyar doları kime sattın? Tamamından vazgeçtim. Şu Merkez Bankası internet sitesinde var. 2020 yılı para ve kur politikası, 4. maddesi: ‘Dalgalı döviz kuru uygulaması devam edecektir. Uygulanmakta olan kur rejiminde, döviz kuru bir politika aracı olarak kullanılmamaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın herhangi bir kur hedefi bulunmamaktadır.’ Çünkü ana görevi fiyat istikrarı. Farz edelim, döviz satıyor. O zaman ilgili kurumlardan yetki almak zorundadır. Yetki aldı mı almadı mı?" ifadelerini kullandı.
128 milyar dolar için 5 soru
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: "Erdoğan’a beş soru soruyorum: Birinci soru: Bu satış hangi yöntemle yapıldı? Çünkü Merkez Bankası, liste halinde kamuoyuna duyuruyor. 128 milyar dolarla ilgili hiçbir duyuru yok. İkinci soru: Bu satış hangi tarihlerde yapıldı? Üçüncü soru: Hangi kurdan ne kadar satış yapıldı? Dördüncü soru: Bu ticaretin alıcıları kimlerdir? Beşinci soru: Bu satışın altında kimlerin imzası var? Beş soruyu, Erdoğan’a soruyorum. Damadı tasfiye etti. Böylece kendi temize çıktı. Sen ve damadın el ele verdiniz, Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını, Londra’daki bir avuç tefeciye teslim ettiniz. Sorumlusu sensin. Bazı medyada destekçileri var, ‘efendim, para kaybolmadı el değiştirdi’ açıklamaları yapıyorlar. Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ‘hırsız çaldığında da el değiştiriyor, burada kime ve nasıl olmuş onun açığa çıkması lazım.’ Bahçeli’ye çağrı yapıyorum. Destek veriyorsun. 128 milyar doların nerelere gittiğini araştırmayın diye. Milliyetçilik vatanseverlik bu mu? Kimlere verildi? Yabancılara verildi, yurt dışına çıksın diye. Bakın cevabını da veriyorum. Çıksın ‘yabancılara vermedik’ desin. Listeyi göstersin. Gösterebilir mi? Gösteremez. Asıl soru şu: 128 milyar dolara ne yapılabilirdi? Cari kurdan 932 milyar lira yapıyor. Ne yapılabilirdi? 10 milyon işsizimiz var. Her bir işsize ayda, 3 bin verebilirdik. 1 milyon 300 bin esnafın 13 milyar liralık kredi borcunu silebilirdik. Çiftçilerin bankacılık sektöründen takibe düşen 5 milyar tutarındaki kredi borcu var. Bunun da tamamını kapatabilirdik. Mikro işletmelerin 16 milyar liralık kredi borcu var. Tamamını ödeyebilirdik. Yoksulluk sınırı altında olup doğalgaz kullanan, 1 milyon 600 bin hane var. Kasım 2020 ile Nisan 2021 arasında bunların doğalgaz borçlarının tamamı ödenebilirdi. 50 milyon vatandaşımıza BioNTech aşısı iki doz bedava yapılabilirdi. Uzaktan eğitim sisteminden yararlanamayan 4 milyon 800 bin öğrenciye tablet verilebilirdi. Devletten ayda biner lira destek alan 806 bin 871 esnafa bir yıl boyunca her ay üç bin lira para verebilirdik. Devletten üç ay boyunca biner lira destek alan 432 bin 567 esnafa bir yıl boyunca her ay üç bin lira verebilirdik. Devletten üç ay boyunca biner lira alan 26 bin müzisyene, bir yıl boyunca her ay üç bin lira para verebilirdik. Hâlâ 467 milyar lira para artıyor. Onunla da yatırım yapardık. Aksaray Demir Yolu’nu Mersin’e kadar yapardık. Haydi bakalım. Şimdi diyorlar ki, ‘128 milyar doların önemi ne?’ İşte önemi bu… Kime gitti bu para? Kimin altında imzası var? Bilmiyoruz ama soracağız. 128 milyar doları söyledim. Kime gittiğini biliyoruz. Yurt dışına gitmek isteyenlere verilen rüşvettir. Kimin parasıydı? 83 milyonun alın teriydi. Merkez Bankası negatifte."
"Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu karar yayınlamış, yani TÜİK. 2020 yılında Türkiye, 1.8 oranında büyümüş." diyen Kılıçdaroğlu, "Çiftçi kardeşlerim büyüdünüz mü? Hayvan üreticilerine, esnafa, işsize soruyorum. ‘Kardeşim büyüme var mı?’ Tam tersi, herkes perişan, işsizlik diz boyu. O zaman kim büyüdü? Saray ve beslemelerinin tamamı büyüdü. Onlar o kadar lüks içinde yaşıyorlar ki... Yeri geldiğinde her ay beş yerden maaş alıyorlar… İşin garip tarafı bütün bunlar olurken, ‘yerliyiz, milliyiz’ ayaklarına yatılıyor. Bu tablonun neresi yerli neresi milli? Gayri millilerin arkasından gidiyorsunuz. Türkiye, bir avuç tefeciye çalışır hale geldi." diye konuştu.
Dokunulmazlık eleştirisi
Dokunulmazlıklara da değinen Kılıçdaroğlu, "Bütün bunlar olurken, toplumun dikkatini başka yere çekmek istiyorlar. ‘Dokunulmazlığı getireceğiz’ diyorlar. Dokunulmazlığı kaldırırsanız, siyaset alanını daraltırsınız. Efendim, geldi kaldıracağız, eller kalkacak inecek.’ Dokunulmazlığın kaldırılması için Türkiye’de yargı bağımsızlığının olması lazım. Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde, milletvekilinin dokunulmazlık dışında hiçbir güvencesi yoktur. Milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırabilirsiniz, bizim oyumuza da ihtiyacınız yok. Ama yargıya talimat verip, ‘derhal bunu içeri al’ diyebilirsiniz, diyorsunuz da… Bu teminatın kalkmaması lazım. Milletvekili eleştiri yapmalı. Neden Türkiye’de yargı bağımsızlığı yok. Bir mahkeme Anayasa Mahkemesi’ni tanımıyorsa, yargı bağımsızlığından söz edilebilir mi? İktidar partisinin il ve ilçe başkanları, seçimi kazanamadı, alındı, hakim ve savcı yapıldı. Bir partinin il ve ilçe başkanı hakim olduğu zaman, yargı bağımsızlığından söz edilebilir mi? İktidar, zaman zaman benimle ilgili tazminat davalar açar. Hakimlere talimat veriliyor. ‘Şu mahkemeye düşürün’ diyor. Tesadüf düşmüyor. O zaman hakimler alınıyor, başka hakimler atanıyor. Kendi hayatımda yaşadığım bir şey. Dokunulmazlıklar, siyaseti kendi arzularına göre dizayn etme alanı değildir. İnsanlar ölmüş, aradan 6 -7 yıl geçmiş, şimdi ‘acaba Millet İttifakı’nı nasıl bozabiliriz diye yola çıkıyorlar, fezlekeleri düzenleyelim getirelim CHP zor durumda kalsın.’ CHP adaleti, hakkı hukuku her yerde her ortamda savunur ve asla haksızlıklar karşısında susmaz. Kim olursa olsun. Bir mühendislik aracı kendilerine göre. Siyaseti dizayn edecekler, Milet İttifakını bozacaklar. Ondan sonra diyecekler; bak gördünüz mü CHP'yi... Yok arkadaş, biz bildiğimiz yoldan yürürüz. Anayasa’daki dokunulmazlık ruhuna uygun hareket ederiz." şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Anayasa göre; ‘TBMM gruplarınca yasama dokunulmazlığı ile ilgili karar alınamaz.’ Niçin herkes vicdanına göre karar alsın diye. Her bir milletvekili, vicdanına göre oturur oyunu kullanır. Dokunulmazlık konusunda milletvekillerine sağlanmış, önemli bir güvencedir. Bunu da almak istiyorlar. Bir milletvekilinin dokunulmazlığı bir kişinin iradesine terk edilemez. Bir kişi çıkıp, ‘senin dokunulmazlığını kaldıracağım ve bunun hesabını sana soracağım’ diyemez. Dediği an milli iradeye ihanet etmiş demektir. Talimatla el kaldırıp el indiriyorsanız, orada milli irade yok demektir. Hakarettir milli iradeye... Sayın Erdoğan 'eller iner kalkar' diyor. Ne demek eller iner kalkar? Beyefendi zaten hakim. Kararı vermiş. Hangi mahkemeye düşeceği kararını da ne kadar hapis yatacakları kararını da vermiş. Sonra bu memlekette adaletten söz ediyoruz. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, asla olmayacağız. Kaldı ki milletvekili dokunulmazlığı, bakan dokunulmazlığı gibi değil. Milletvekili bir daha seçilemezse hakim çağırıyor, hakkında dosya var diyor. Bir kişinin dokunulmazlığı kaldırdı ne oldu, bütün partiler oy birliği ile kaldırdılar. Kimse itiraz etmedi. Dokunulmazlıkları siyasi mühendislik aracı olarak, bir ittifakı nasıl bölerim, parçalarım diye yapıyorsanız asla doğru değil, ahlaki de değil." dedi.