Cevdet Yılmaz: Beklentiler 1-2 puan değişebilir

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz son günlerde yaşananlara ilişkin yaptığı değerlendirmede "Rezervlerde belli kayıp olduğu ortada. Gerekli bazı proaktif aksiyonlar aldı Merkez Bankamız ve SPK. Bunlar geçici, 3-5 gün diyelim. Bu dönemin tabii ki belli oranda etkisi olacaktır. Kurda bir miktar artış, beklentilerde geçişkenlik olabilir. 1-2 puan diyelim. Kurdaki hareketlenmenin etkileri, onu da göreceğiz." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Cevdet Yılmaz: Beklentiler 1-2 puan değişebilir

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, katıldığı bir canlı yayında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Cevdet Yılmaz'ın açıklamalarından satır başları:

- Bu tutuklamada iki boyut var. Bir yolsuzluk bir de terör boyutu. Dosyada iki önemli başlık. Hukuki bir süreç. Dosyanın içeriğine bakmadan lehte veya aleyhte yorum yapılmasını doğru bulmuyorum. Dosyaların içeriğini, hukuki geçerliğini ortaya koyacak olan bağımsız yargıdır. Yargı dediğimiz bir süreç. Bu süreci hep birlikte takip etmemiz gerekiyor. Bunu siyasi olarak nitelendirmeyi son derece yanlış buluyorum. Ana muhalefet partisi kendi içinde problem yaşıyor. Bu yargı süreci vesilesiyle kedi içinde yaşadığı çatışmaları, kavgaları bir anlamda topluma mal etme çabası olarak görüyorum. Hiçbir şekilde geçerli görmüyorum. Yolsuzluktan dolayı tutuklama kararı sözkonusu. Terör boyutu da var. Terörden tutuklanma olsa sonuçları farklı olacaktı.

"Siyasi olarak nitelendirmek son derece yanlış"

Geçici tedbir olarak belediye meclisi kendi içinden geçici başkan seçmiş olacak. Böyle bir tedbir sözkonusu. Bu tanımlanmış hukuki bir süreç. Bunu siyasi olarak nitelendirmek son derece yanlış. Belediye melcisinin çoğunluğunu CHP üyeleri oluşturuyor. Başından itibaren hem önceki büyükşehir belediye başkanı hem CHP'nin belli kadroları bunu maalesef aşırı siyasallaştırdılar. Ortada bir seçim yok. Şimdiden bir adaylık süreci oluşturdular. Olmayan bir seçim için önseçim yaptılar. Sanki adaylığından dolayı bu işler oluyormuş gibi atmosfer oluşturuldu. Halbuki 2028'de seçim. Niye bu acele o zaman? Herhalde aday olduğum için yapıldı demek için adaylık atmosferi oluşturuldu, algı oluşturuldu. Böyle bir beklentileri vardı. Bunu ön alıcı siyasallaştırma çabası içine girdiler.

"Ekonomiyi belli oranda etkiledi"

Adaylık olması için ortada seçimin olması lazım. Bu tuhaf bir şey değil mi? Seçime 2,5 - 3 sene var, ön seçim yapıyorsunuz. Bir adaylık süreci oluşturup, seçim sürecinde hareketmiş gibi algı oluşturmaya gayret ettiler. Herkesin hukuk kuralları içinde protesto yapma hakkı var. Yargı süreci bitmeden kimseyi suçlamak mümkün değil; ama masum demek de mümkün değil. Bu süreçte şunu yaşadık. Sokaklar maalesef terörize edildi, marjinal gruplarla birlikte. Bu ortam bir zemin oluşturdu. Demokratik protestonun çok ötesine giden manzaralarla karşı karşıya kaldık. Küfür hadiselerinden şiddeti. Bunları tasvip etmek mümkün değil. Demokratik hukuk devletinde itiraz yolları, protesto biçimleri bellidir. Hukuk devletine ve demokrasiye saygı duyuyorsanız tepkinizi, eleştirinizi hukuk ve demokrasi içinde ifade etmek zorundasınız. Son dönemlerde kaos görüntüsü oluşturma, bir istikrarsızlık havası oluşturma gayretleri gördük. Çok şükür burada bir durulma nispi olarak sözkonusu ama, oluşturulan kargaşa ve güvenlik problemi ekonomiyi de maalesef belli oranda etkiledi.

"Bu ülkenin ekonomisini herkesin düşünmesi lazım"

Dış dünyaya verilen mesaj Gezi benzeri bir hareketlilik oluşturma havası oldu. Bunun ekonomiye olumsuz etkisini meydana çıkarma gibi. Bunun böyle olmadığı kısa zamanda görülmüş oldu. Kısa süre içinde o görüntülerin de ortadan kalkacağını düşünüyorum. Ülkemizde huzur ve istikrar var. Bunu bozmaya kimsenin hakkı yok. Bu ülkenin istikrarı ve ekonomisiyle ilgili iktidarı ve muhalefetiyle sorumluluk hissetmesi gerekiyor. Bu ülkenin ekonomisini herkesin düşünmesi gerekiyor. Ekonomiyle güvenlik arasında bir bağlantı gördüğünü ifade etmek isterim. Güvenlik ortamı iyileştirdikçe ekonomideki geçici etkiler de kendiliğinden ortaya kalkıyor.

"Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı yok"

Kim suç işlemişse, yargı buna iktidar muhalefet demeden bakmak durumundadır. Yargının önünde kiminle ilgili deliller, dosyalar, şikayetler varsa yargı ona bakmak durumunda. Kaldı ki, yargının baktığı hususların birçoğu CHP'nin kendi içinden gelen hususlar, şikayetler, ihbarlar, tanıklıklar. Kim suç işlerse işlesin, o kişilere, o yönetimlere hesap sormak durumundayız. AK Parti'nin bir belediye başkanı yanlış yaptı diye bütün AK Partilileri suçlayabilir miyiz? CHP için de aynı. Bu ayrımı çok net yapmak durumundayız. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı yok. Ama herkesin kendini savunma hakkı var tabii ki. Bu süreçte bir cevap verilmiyor, tamamen olayı siyasi arenaya çekme gayreti var. Hukuki olarak kendinizi haklı hissediyorsanız niçin tartışmayı siyasi alana çekiyorsunuz? Hiçbir soruya cevap vermeyip hadiseyi siyasete çekiyorsanız, hukuk alanında elinizin güçlü olmadığını düşünüyorsunuz demek ki?

"Siyasetçi sokağa çağırırken dikkatli olmalı"

Sayın Özel ve üst düzeyin yönlendirmeleri, söylemleri, üslupları. Sosyal medyadan önceden hazırlıklar yapılmış belli ki. Kurumsal değil kendi fikrimi ifade ediyorum. Bu kadar hızlı, belli kalıplar, belli çalışmalar sistematik şekilde toplumsal psikolojiyi yönlendirmeye dönük çaba var diye düşünüyorum. Hükümete ilişkin hukuk ötesinde muhalif kesimler de bunu fırsat bilip, sahaya çıkması sözkonusu. Aslolan siyasetçiler sorumlu davranmalı. Siyasetçi insanları sokağa çağırırken çok dikkatli olmalı. Geçmişte ölenler oldu, yaralanlar oldu, insanların varlıklarına zararlar geldi. Sokakta protestonun yolu ve yöntemi var. 'Ben hukuku tanımıyorum' deyip 'hukuk devletini savunuyorum' demek kendi içinde bir çelişti.

"CHP'de ön seçim sayıları tartışmalı"

O seçim üyeleriyle başlamıştı. Sonra üye olmayanlar dahil edildi. 1 kişi gidip 10 defa oy kullanabilir.Hakim gözetiminde neticeden emin olabileceğimiz bir şey yok. O sayıları doğru görmüyorum. Değişik rakamlar da duydum. Türkiye'de seçim yapıldı. Cumhurbaşkanımız yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanı seçildi. Herkesin demokratik yarıştığı, özgür, adil seçimle çalıştı. CHP istiyor diye memlekette niye seçim olsun. Erken seçim yapmanın koşulları belli. Ya Meclis'te nitelikli çoğunluk olacak ya da Cumhurbaşkanımız karar verecek. Kim aday olacak tartışmalır CHP'nin kendi içindeki tartışmalar. Erken seçim tartışmalarıyla da bir anlamda iç çatışmalarını yumuşatmaya çalışıyorlar herhalde. Bunlar ülkemize zarar veriyor. Bir an önce ana muhalefet partisinin kendi içinde meselelerin bir yere oturttuğu, sorumlu siyaset anlayışıyla hareket ettiğini görmek istiyoruz açıkçası.

"Ekonomide bütün göstergeler olumlu"

Ekonomide bir temeller vardır. Bir de yukarıda olup biten konjonktürel, dönemsel hadiseler var. Ekonomimizin temelleri sağlam. Bütçeye, cari dengesine, enflasyondaki gidişata, istihdama, büyümeye bakarsınız. Bankacılık sistemine, rezervlere bakarsınız. Bütün bu göstergelere baktığımızda hepsinde bir iyileşme var. Cari açığımız tarihi düşük seviyelerde. Bütçe açığı depreme rağmen yüzde 5'ler civarında, kontrol altında. Rezervlerimiz oldukça yeterli seviyelerde. Ciddi anlamda rezerv birikimi sağladı Merkez Bankası. Yüzde 3,2 büyüme kaydettik. İşsizliğimiz tek haneli rakamlarda. Enflasyon oranımız da yüzde 39'lara kadar düşüş eğilimi var. Bankacılık sistemimiz sağlam, sermaye yeterlilik oranları sağlam Konjonktürel etkiler olumlu ya da olumsuz her zaman olabilir. Diğer etkiler kısa vadeli ve sınırlı kalmak durumundalar. Tabii ki etkilendik. Borsa düştü. Kur da Merkez Bankası ve diğer kurumların çabalarıyla oldukça istikrarlı seyre gelmiş durumda. Faiz oranlarında, risk algılarında bir miktar etkilenme oldu. Bunun üzerinde bütçe etkisinden bahsedebilirsiniz. Bunu abartmayalım. Bu olaylar uzun süre devam eder, ülkede kargaşa oluşur o zaman daha köklü bir etkiden bahsedebilirsiniz. Sayın Cumhurbaşkanımızın çok açık ve net programa desteği var. Bu programın arkasında siyasi irade ve toplumsal sahiplenme var.

"Beklentiler 1-2 puan değişebilir"

Rezervlerde belli kayıp olduğu ortada. Gerekli bazı proaktif aksiyonlar aldı Merkez Bankamız ve SPK. Çok da doğru yaptılar. Piyasadaki geçici dalgalanmaya dönük, istikrarı korumaya dönük kurumlarımız belli adımlar attı. Bunlar geçici, 3-5 gün diyelim. Sıcak hadisenin etkilerinin kontrol altına almak için atılan adımlar. Bu dönemin tabii ki belli oranda etkisi olacaktır. Kurda bir miktar artış, beklentilerde geçişkenlik olabilir. 1-2 puan diyelim. Kurdaki hareketlenmenin etkileri, onu da göreceğiz. Büyük değişiklikler beklemiyorum. CHP'nin önceki genel başkanı ve isimleri çıktı televizyona 'Şaibeler dolaşıyor, çıkıp açıklama yapmaları' diyen kendileri. Suç işlendiğine ilişkin bir soruşturma var. Delegelere, parti mensuplarına para karşılığı tercihlerini değiştirmeleri noktasında yapıldığı iddiaları. Bu suç tabii. Eğer cezayla ilgili şey gerçekleşirse, birilerinin parayla oyunu satın almaya çalışan kim yaparsa yapsın cezasını görür. Suç işlenmiş ise birilerine para verilmişse, finansman gücüyle müdahale edilmişse bizim hukukumuza göre kabul edilebilir bir şey değildir.

"Boykot çağrısını çok zararlı görüyorum"

Ana muhalefet genel başkanı boykot çağrıları yapıyor. Hakikaten hayretle izliyorum. Bir yandan ekonomiyle ilgili eleştiriler yapacaksınız bir taraftan bu ülkenin milli yerli şirketlerini hedef göstereceksiniz. Aynı siyasetçiler İsrail soykırım yaparken hiç de boykot havasında değiller. Yerli ve milli şirketlerimize boykot çağrısını zararlı ve tehlikeli yaklaşım olarak görüyorum. Bu Türkiye'ye iyilik değil. Sorumsuz bir siyaset. O şirketlere verdiğiniz zarar. Orada çalışan insanlara, Türkiye'nin üretimine, milli kaynaklarına zarar veriyorsunuz. Bugüne kadar ülkemizin siyasetinde hatırlamıyorum. Bir dönem darbeci dönemde yeşil sermaye söylemleri vardı. Bunlar demokrasimizin, siyasetimizin kalitesine zarar veren söylemler. Çıkarsınız kendi siyasi partiniz olarak vizyonunuzu, politikalarınızı ortaya koyarsınız. CHP'nin ekonomik bir vizyon ortaya koyduğunu gördünüz mü? Zarar verici eylemler içinde olmak dışında. İnanıyorum ki, CHP'nin içindeki sorumlu siyasetçiler de bu tablodan rahatsız, CHP'ye oy veren sorumlu vatandaşalırımız da bu tablodan rahatsız. Bu aynı gemide olduğumuzu unutmak demektir.

"Aynı gemide olduğumuzu unutuyorlar"

Mehmet Bey bu söylentileri yalanlamaktan yoruldu. Zamanının bir kısmını bu yalanlamalarla geçirmek zorunda kaldı. Defalarca bu yapıldı. Mehmet Bey giderse ekonomide güven bozulur diye düşünüyorlar herhalde. Aynı gemide olduğumuzu unutuyorlar. Bu ülke hepimizin. Olmayan şeyler üzerinden dezenformasyonla, yalanlarla, iftiralarla algı oluşturup hükümete zarar verelim, ekonomiye kötüye gitsin, ben iktidara geleyim diyen yaklaşın. Böyle bir partinin iktidara geldiğide hizmet yapma durumu var mı sizce? Mehmet Bey görevinin başında. Sayın Cumhurbaşkanımızın güçü siyasi desteği olmadan bu program yürüyebilir mi? Bütüncül programı hayata geçirme gayreti içindeyiz. Ana muhalefet bu programdan rahatsız olmalı.

"Stopajla ilgili değişiklilik gündemimizde yok"

Merkez Bankamız TL'yi korumaktan sorumlu kurumumuz. Yeni bir takım alanlar açmış durumda. İhtiyaç duyduğu dozajda TL'nin gücünü korumaya devam edecektir diye inanıyorum. Gayet başarılı bir performans. Dövizde bir miktar hareketlilik oldu ama abartılı bir tablo çıkmadı karşımıza. Geldiğimiz noktada bugün nispi olarak oldukça sakinleştiğini ifade edebilirim piyasaların. Stopaj konusuna gelince. Kamu gelirlerini etkileyen bir tarafı var. Bir taraftan mali dengelerini gözetiyoruz. Stopajla ilgili bir değişiklik gündemimizde yok.

"Genel programın tutarlılığını bozmadık"

İmalatçı ihracatçılarımız dünyada rekabet açısından sorunlar yaşadıklarını ifade ettiler. İmalatçı ihracatçılarımıza, emek yoğun sektörlere ne yapabiliri diye tartışıyoruz. İsdihdam kaybı yaşamayan KOBİ'lere çalışan başına 2 in 500 lira destekleri oluşturduk. İstihdam kaybı olmayan başvurduklarına istihdam kaybı yoksa kişi başına 2 bin 500 lira yardım yapacağız. Burada esas ölçümüz, programımızın ana çerçevesini bozmayacak şekilde selektif uygulamalarla destek vermek. Reeskont kredilerinde düşüş yaptık, ihracatçılara vergi oranını farklı uyguluyoruz. Yüzde 20 diyoruz. Hem o kritik gördüğümüz alanı desteklemiş oluyoruz hem de genel programımızın tutarlılığını bozmamış oluyoruz.

"Ekonomik tablo çok daha normalleşecek"

Yabancı dediğimiz daha çok finans piyasaları. Hareketlilik kısa vadeli hesaplarda yaşandı. Bugün itibariyle baktığınızda sakinleşme; hatta belli geriye dönüş sözkonusu. O havanın dağıldığını ifade edebilirim. Kayyum atanmaması, CHP'ni kurumsal kimliği ile bir şey olmadığı anlaşılınca, sokak hareketlerinin sürmeyeceği anlaşıldıkça piyasalar da sakinleşti. Bu arada birçok tedbir de uygulandı. Türkiye içindeki siyasi tartışmalar devam edebilir. Sokaklardaki marjinal grupların Türkiye'yi terörize etmek için yaptıkları hadisenin kalıcı olmadığı görüldükçe ekonomik anlamda tablo çok daha normalleşecektir.

 

"Şu anda bir belirsizlik kalmadı"

Sistematik bir çaba vardı. Dış dünyaya Türkiye'de olumsuz algı yansıtıldı. ABD 'Bu Türkiye'nin iç meselesi' diye açıklama yapıldı. Avrupa'dan soru işaretleriyle açıklamalar oldu. Resmi açıklama yapan 3-4 ülke. Geniş kapsamlı, resmi açıklama olmadı. İlk günün ne olduğunu anlama meselesi. Ana muhalefetin bunu içeride, dışarıda siyasi hadise yansıtma gibi algısında dolayı belki soru işaretleri oluştu. Bunun da giderek dağıldığını görüyorum. İlk gün içeride, dışarıda farklı bir atmosfer yaşandı. Herkes anlamaya çalıştı. O dönemde algı oluşturma çabaları oldu. Bugün geldiğimiz noktada herkes daha bilgili. Ekonomide belirsizlik ölçülemeyen bir şey. Riski görürsünüz. Hesabını yaparsınız. Riske dönüşürse yönetebilir hale gelir. Şu anda bir belirsizlik kalmadı. Hukuki süreç var. Herkes takip edecek.
AK PARTİ İLE CHP BAYRAMLAŞACAK MI?
Bayramlaşmayı partiler yapıyor. Hükümet tarafında değil. Bu ülkenin iktidarı ile ana muhalefeti arasında her zaman bir diyaloğun olmasında yarar görürüm. Bu partilerin karar vereceği bi şey. Benim bayramlaşma konusunda bir bilgim yok.

"Sayın Bahçeli'nin çıkışı tarihidir"

İşin ana çerçevesi Cumhurbaşkanımızın vizyonu Türkiye Yüzyılı. Cumhurbaşkanımız iç cepheyi güçlendirme vurgusunu çeşitli vesilelerle yaptı. Gazze'de yaşananlar, Suriye'de çevremizde yaşananlar. Türkiye'nin iç bünyesini güçlendirmesini, bölgemiz üzerinde oyun kuranlara karşı bütünleşme ihtiyacını öngören vizyon. Sayın Bahçeli'nin çağrısı tarihi çağrı oldu. Terörün kalıcı şekilde sona ermesi, ayakbağı olmaktan çıkması için. Devlet kurumlarımızın bu süreçte çalışmaları sözkonusu oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın elbette siyasi çerçevesini titiz bir şekilde çizdiği çalışmalar yapıldı. Terör örgütünün kurucusu kendi örgütüne 'kendinizi fesh edin' çağrıını yaptı. Bu yeni aşama geçtiğini ifade ediyor. Top tabiri caizse terör örgütü sahasında. Bir kongre tarihi belirleyip, bu kararı alacaklar. Sayın Bahçeli'nin çağrısını 'bir an önce toplanın kararı alın' olarak alıyorum bunu.

"DEM Parti üzerine düşen görevi yapmıyor sanki"

Öcalan İmralı'da belli koşullar altıda. Terör örgütüne bir çağrısı var. Terör örgütünün ipe un serecek durumları yok. Burada DEM Partililerin üzerine düşen görevi yapmıyorlar gibi düşünüyorum. Terör örgütüne 'Örgütünüzün kurucusu kendinizi fesh edin, biz de aynı çağrıyı yapıyoruz' diye açıkça söylemeleri lazım. Bugüne kadar ben bunu duymadım. Demokratik rekabeti savunuyorsanız bunu yapmanız lazım. Terör örgütü fesh olursa kimse DEM'e 'Sen terör örgütüyle dirsek temasıyla siyaset yapıyorsun' demez. Bu silahlar bırakılınca demokrasi ve kalkına için yeni bir perspektif açılacak. Türk, Kürt, Alevi, Sünni olarak çok daha güçlü şekilde yolumuza devam edeceğiz. Demokratik atmosfer içinde rekabetimizi yapacağız. Kritik olan kongrenin toplanması ve bu açıklamanın yapılması.

"Süreç şu ana kadar olumlu gidiyor"

Sürecin şu ana kadar olumlu gittiğini söyleyebilirim. Milletvekillerin istişare yapması olumlu gelişmeler. Bu aşama aşama ilerlemesi gereken süreç. Gecikmemeli bu süreç. En kısa sürede bu çağrının yapılması, bu kongrenin toplanması sağlıklı olacaktır. Bunu da yakıdan takip ediyoruz. Süreçte tıkanıklık yok, devam ediyor. Hızlı bir şekilde yürüsün. Birileri sürece çomak sokmasın. Kendi içimizde bu süreçleri yürütmemiz en doğrusu.

"Aynı şeyi dem parti'den duymuyoruz"

 Devletin yetkili kurumları var. DEM Parti'nin yapması gereken nasıl sayın Bahçeli 'bir an önce toplayın kongreyi' diyor. Aynı şeyi DEM Parti'den duymuyoruz. Başkalarına görev ve sorumluluk yüklemek yerine kendilerine dönüp bakmaları lazım. Yapmaları gereken çağrı yapıp 'kongrenizi toplanın kararı alın' demektir terör örgütüne. DEM Parti ziyaretini yaptı. Görüşmeler yapıldı. Gerekli istişareleri yaptı. En son bir mesaj geldi oradan. Aynı şeyi defalarca konuşmanın bir anlamı yok. Terör örgütünü kuran kişi terör örgütüne 'kongrenizi toplayın ve kendinizi fesh edin' dedi. Önce onu görmek gerek.

"Parçalanmamış bir suriye istiyoruz"

SDG ile Ahmet Şara yönetimi arasındaki anlaşmada çok önemli kritik maddeler var. Bunun uygulanması önemli, dikkatle takip ediyoruz. Suriye'de birlik istiyoruz. Etnik, dini, mezhep grupların bir arada yaşadığı. Parçalanmamış Suriye. İnsani olarak da en doğrusu bu. İstikrarsız bir Suriye Türkiye'ye zarar üretir. Şu anda Türkiye'nin bütün gücüyle yapmaya çalıştığı Suriye'nin parçalanmaması, toprak bütünlüğünün olması. Alevi, Sünni, Türkmen, Arap, Kürdü kapsayan bir yönetişim yapısının oluşması. Bütün kesimleri bir şekilde dahil eden hükümet kurma çabası olumlu bir şey. Orada da provokatif hadiseler yaşadık. Onun üzerinden Türkiye'de provokasyon yapmaya çalışanlar oldu. Orada yaşayan Kürtlerin her türlü hakka, hukuka sahip olması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye için tehdit oluşturan terör yapılanmasına hiçbir şekilde olumlu bakamayız.

"Filistin'in yanında olmaya devam edeceğiz"

Sayın Trump ile sayın Cumhurbaşkanımızın oldukça olumlu bir telefon görüşmesi oldu. Önceden de sayın Cumhurbaşkanımız ile Trump'un hukukları var. Önümüzdeki süreçlerde Amerikan dış politikasının daha fazla ete kemiği büründüğünü göreceğiz. Yeni bir yönetim. Hükümetlerin sahaya yansıyan somut tercihleridir esas olan. Bu çerçevede ilişkilerimizi sürdüreceğiz. Sonuçta NATO üyesi iki ülkeyiz. ABD ile sadece güvenlikte değil ekonomi ve ticarette ilişkilerimizi sürdüreceğiz. Bölgede en önemli risk unsuru İsrail'in Gazze'deki insanlık dışı saldırıları. Netanyahu hükümeti her türlü insanlık dışı saldırıyı yapıyor. Türkiye'nin tavrı son derece net. Sonuna kadar Filistin davasının yanında Türkiye. Cumhurbaşkanımız hayatı boyunca bu mücadeleyi vermiş insan. Ticaretin kesilmesinden her türlü kardeşlerimize destek olucu çalışmalar sözkonusu. Türkiye her zaman Filistin'in yanında olmaya devam edecek. Filistin halkı yaşadığı coğrafyayı, vatanını inşa etsin. Filistin etnik temizlik yaşamasın. Uzun vadede iki devletli bir çözüm oluşsun istiyoruz. BM'nin 1867 sınırlarını esas alan iki devlet. Burada insanlık ittifakı, vicdan ittifakı ile birlikte her türlü baskıyı yapmak gerekiyor İsrail yönetimine. Hukuk tanımayan, insanlık tanımayan İsrail yönetiminin tüm bölge için tehdit oluşturduğu ortaya çıkıyor. Türkiye bu noktada da uzlaşmadan yana. Çatışmadan savaşlardan değil. Ukrayna-Rusya savaşında da böyle Türkiye. Türkiye barış ve istikrardan yana. Uzlaşma arayışına destek veren bir ülke.

Emeklilere bayram ikramiyesi

Bayram ikramiyesi dediğimiz şey 2018 yılında AK Parti'nin getirdiği bir şey. Kanunla verilen bir destek. Belli dönemlerde revize edilen bir şey değil. Otomatik artış düzeni olan uygulama değil. En son 3 bin lira olmuştu. Bu 3 bin lira Pazartesi belli kesimlere başladı. Kanun çıkmadığı için 3 bin yatacak, kanun çıkınca o fark yatırılacaktır. 4+4 şeklinde Ramazan ve Kurban Bayramı olmak üere toplamda 8 bin liraya çıkmış olacaktır. Bu adamın maliyeti bütçeye getirdiği maliyet var. Keşke emekli sayımız daha az olsaydı mevcut emeklilerimize daha fazla sunabilseydik. 16 milyon emeklimiz var. Emeklimizi, yaşam şartlarını anlıyoruz. İmkanlarımızı zorlayarak adımları atıyoruz. Enflasyondaki düşüş devam ettikçe emeklilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Bu adımın maliyeti 28,5 milyar lira. Kayıtlı istihdamı artırmamız lazım bizim. Buralarda uzun vadeli bakış açısı gerçekten çok önemli.

 

 

 

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız
Gündem