Bürokraside kilit noktalarda değişime gidilecek, yeni tasarruf genelgesi duyurulacak!
Topkapı Üniversitesi Rektörü ve EKONOMİ Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Emre Alkin edindiği kulis bilgilerine göre, bürokraside kilit noktalarda değişim hazırlığı gündemde. Alkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın değişime gideceğine dair haberler alındığını, bununla birlikte tasarruf genelgesi ile yeni bir sayfa açılabileceğini dile getirdi.
İLHAN DUMAN
Nasıl Bir Ekonomi TV’de yayınlanan Ekonomi Masası’nda EKONOMİ Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, gazeteci Barış Esen ve Berfin Çipa’nın bugünkü konukları Topkapı Üniversitesi Rektörü ve EKONOMİ Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Emre Alkin ve kripto para uzmanı Helin Çelik oldu. Helin Çelik, Bitcoin yarılanması sonrası kripto para piyasasını değerlendirdi. Fahiş fiyat ve kamu tasarrufu konusunda açıklamalarda bulunan Emre Alkin de bürokraside değişim sinyali olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bürokraside kilit noktalarda değişime gideceğine dair haberler olduğunu dile getiren Alkin, bununla birlikte hazırlanacak tasarruf genelgesi ile yeni bir sayfa açılabileceğinden bahsetti.
KRİPTO PARA UZMANI HELİN ÇELİK:
Bitcoin’de 70.000 doların üzerini yeniden görebiliriz
Bitcoin yarılanmasına dair beklentiler devam ediyor ancak bunun hemen gerçekleşmesi mümkün değil. Çünkü piyasadaki arz talep mekanizmasının oturması gerekiyor. Fed’in geçen hafta yarılanma öncesinde hamlelerini değiştirebileceği beklentisi ortaya çıktı. Bu yarılanmadan önce madenciler kazdıkları blok başına 6,25 adet ödül aldığını biliyorduk. 4 yılda bir yarılanmanın olması ödüllerin yarıya düşürülmesi anlamına geliyor. Madenciler kazdıkları blok başına 3,12 adet Bitcoin almış olacak ve bunu da dolaşıma sokacak. Böylece arz mekanizması yarıya düşürülecek. Arzın yarıya düşmesi fiyatlarda pozitif yönlü eğilim yaratır. Bitcoin piyasaya 2008’de çıktı ve ilk yarılanma 2012’de gerçekleşti. Madenciler 50 BTC ödül alıyordu. 2012’den sonra her 4 yılda bir yarıya düşürüldü ve bugün geldiğimiz nokta 3,12’ler.
Talep artıyor ve arz daralıyor. Buradan çıkacak sonuç fiyatlara pozitif yönlü eğlim kazandırılması olur. Yarılanma öncesindeki ve sonrasındaki verileri bizim için çok önemliydi. Yarılanma sonrasında Bitconin’in enflasyon oranı yüzde 1,7’den 0,85’e kadar düştü ilk anda. Tabii doğrudan piyasaya pozitif etki etmesini bekleyemeyiz. Sert bir gerileme olmadı. Burada Fed’e rağmen Powell’ın birkaç gün önce yapmış olduğu açıklamalara rağmen ciddi bir gerileme olmadı. Öncesinde çünkü belli bir fiyatlamaya ulaşmıştı. İsrail-İran gerilimi, Fed’in haziranda beklenen faiz indiriminin en iyi ihtimalle son çeyreğe ötelemesi, zaten halving’e giderken bir kısıtlama yaratmıştı. Kârını realize etmek isteyen kârını realize etmişti. Burada tek endişemiz madenciler. Bitcoin üretmenin bir maliyeti var. Doğal olarak 1 Bitconi, 50.000 doların altına gerilerse madenci zarar eder. Çıkardığı Bitcoin’i satmak istemez. Rezerv biriktirir. Biz bu aşamayı takip ettik. Fiyatlar ne derece geriler? Madencinin kârı-zararı ne olur? Kazmaya devam eder mi halving sonras? Çünkü bir önceki halvingde 10 dakikada çıkartılan blok 32 dakikada çıkartılamadı. Madenci kazmaya isteksizdi. Fiyatlar maliyetini karşılamadı. Ancak bu halving’de önceki durum yaşanmadı. Madenci öncesinde hazırlığını sattı. Powell’ın açıklaması, İsrail-İran gerilimi gibi sebepler riskli varlıklardan kaçışı tetikledi. Bu anlık olarak 60.500 seviyelerini test edip halving öncesi toparlanmaya yüz döndü diyebilirim.
Yatırımcı ‘bekle gör’ politikasına yöneldi
Dolayısıyla halving sonrası da şu an itibariyle 67.000 dolar civarında fiyatlanan Bitcoin görüyoruz. Bunun zaman içerisinde yükselmesini bekleyebiliriz. Ama hem Powell’ın açıklamaları hem de makro veriler yatırımcı için çok önemli. Halving sonrasında Tether’in pazar payında gözle görülür derecede artış yaşandığı görülüyor. Bu ne demek? Hemen halving öncesinde Bitcoin'in fiyat hareketinden yararlanmak isteyen yatırımcı son dakikaya kadar bekledi. Ethereum ve Solana’dan çıkış yapan yatırımcı Bitcoin’e geçiş yaptı. Bitcoin'in dominant oranı yüzde 56’yı geçmiş vaziyetteydi. Şu an burada biraz gevşeme görüyoruz. Tether’in pazar payının arttığını gözlemliyoruz. Tether stabil coin. Dolara endeksli. Aslında piyasanın nakdi olarak yorumlayabiliriz. Yani faizlerin uzun süre yüksek kalacağı beklentisiyle yatırımcı reel piyasada dolara ya da faiz getirisi olan ürüne yönelirken kripto para piyasasında da bazı çekimser durumlardan kaçınmak için Tether’e dönmüş. Biraz daha bekle gör politikasına yöneldiğini anlıyoruz yatırımcının. Bitcoin’de 67.000-68.000 bandı görülürse yeniden 70.000 doların üzerini görebiliriz yakın vadede.
TOPKAPI ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ VE EKONOMİ GAZETESİ YAZARI PROF. DR. EMRE ALKİN:
Kamunun ‘dev’lerden kaçınması gerekiyor
Adil fiyatı bulmak çok mümkün değil. Aslında vatandaşın satın alabileceği düzeydeki her fiyat adil fiyattır. Satın alma seviyesini geçmişse fahiş olur. Fakat bu fahiş bazen yasa zoruyla da ortaya çıkarıyorsunuz. Örnek vereyim: 2014 Ağustos ayından itibaren uygulanan ithalat vergileri var. Korunma önlemleri. “Kimi koruyoruz?” diye merak ettim. Sonra bu iş “Türkiye'de üretilmeyen mallara da hadi ithalat vergisi koyalım”a dönüşmüş. Maliyet muhasebesi yapılırken hesap hatası yapıyoruz. Mesela dönerin satış fiyatının sadece et fiyatıyla ilgisi yok. Dönercinin istihdamı, ödediği elektrik faturası, kirası. operasyonel maliyetleri var. Daha evvelden dükkan kurarken ortaya çıkardığı maliyeti var. Bir de rakibinin aynı kalitedeki rakipleri uğradığı fiyatlar var. Şimdi böyle baktığınız zaman 1000 yıl öncesinin iktisat tezleriyle ortaya çıktığımızda iş çığrından çıkıyor. Yasa zoruyla da fiyatlara tavan koyduğumuz zaman ya mal gelmiyor, ya da mal karaborsaya düşüyor. Dolarda da aynı şey olmuştu. “Dövizin fiyatı budur” dedik, döviz bulamayacak hale geldik. Dolayısıyla bu işin çözümü serbest piyasa. Fakat serbest piyasa demek başıboş bırakılmış piyasa anlamına gelmiyor. Devletin düzenleyici otorite olarak vazife yaptığı piyasalardır bunlar. Devletin bu gücü var. Devlet akışkanlığı sağlamak istiyor. Sonsuz sayıda alıcıyla güçlü satıcı, karşı karşıya geldiği zaman devlet araya girerek ne yapıldığını denetler. Bunları yapmayınca otomatik olarak nispi fiyat dengesi bozuluyor. Kiranın fiyatı farklı artıyor, dövizin fiyatı farklı artıyor, domatesin fiyatı farklı artıyor. İnsanlar kazandığı parayla her ay daha az mal ve hizmet satın almaya başlıyor, isyan ediyor. İsyanını da mal ve hizmet satıcılarından çıkarmaya çalışıyor.
İşin bir de kamu tasarrufu boyutu var. 2001 krizini atlatmaya çalışırken mecliste erken seçim kararı alındı. Seçim yapılana kadar Bülent Ecevit, Başbakan olarak göreve devam ederken 2002 yılının hemen başlarında bir tasarruf genelgesi çıkardı. Tasarruf genelgesinde şunlar vardı: Kamu kurum ve kuruluşları yıl içerisinde zorunlu haller dışında yeni proje teklifinde bulunmayacak. Yurt dışı geçici görevlendirmeler zorunlu hallerde yapılacak. Görevin süresi ve sayısı en az düzeyde tutulacak. Ülkemizin yurt dışı tanıtımının yapılacağı ve sonunda ticari bağlantıların söz konusu olduğu etkinlikler haricinde sergi, fuar gibi yurtdışı faaliyetler için personel görevlendirilmeyecek. Yabancı dil kursu amaçlı görevlendirmeler yapılmayacak. İl özel idaresi ve belediyeler hariç hiçbir şekilde binek, arazi binek, station wagon cinsi taşıt edinilmeyecek.
Tasarrufta tavsiye değil, talimat için Cuhurbaşkanlığı Genelgesi gerekiyor
57’nci hükümetten sonra ilk kurulan AK Parti hükümeti de bunu kullandı. Yani birkaç yıl boyunca biz bu tasarruf genelgesini kullandık. Kamuda tasarruf meselesi, döndü dolaştı bugün de önemli mesele haline geldi. Ama daha evvelki tasarruf genelgesini Hazine Ve Maliye Bakanı göndermişti. Hiçbir etkisi olmadı. Çok iyi hatırlıyorum. Eski bir valimiz “Gücün olmadıktan sonra talimatın tavsiye eden öteye geçmez” diyordu. Güçlü bir ses tarafından bu metnin yazılması gerekiyor. Demek ki Cumhurbaşkanlığı Genelgesi olarak bunun yayınlanması gerekir. Aksi takdirde yine tavsiye niteliğinde olacak. 2002’nin şartları ile bugünün şartlarını karşılaştırdığımızda bakın nelerimiz var: Devasa binalarımız var. Muazzam demirbaşlarımız var. Bunların sadece sevk ve idaresi için harcanan para, en tasarruflu haliyle bile astronomik düzeyde. Dev gibi hastane binalarımız, adliye saraylarımız var. Kamunun elinde inanılmaz büyük metrekarelerde binalar var. Bakım gerektiren çok sayıda ulaşım aracı var. Uçaklar var, hava araçları var ve beslenmesi gereken dev gibi bir dijital altyapı var. Rekor üzerine rekor kıran kamu harcamalarını dizginlemek çok önemli. Bunu anlıyorum. “Neyi fahiş olarak görüyoruz?” sorusunun yanına “Tasarruf olarak neyi kastediyoruz?” sorusunu da eklemek gerekiyor. Kamu, neyi önemsiz sayacak? Bir de bütçe içerisinde alınmasından vazgeçilen 1,5 trilyon lira var. Dolayısıyla bunlardan da vazgeçmek gerekiyor.
Bu hafta kulislere sızan bir haber var. Onu takip ediyorum. Kilit noktadaki bürokratlar ile alakalı sayın Cumhurbaşkanının bir tasarrufta bulunması bekleniyor. Eğer bu gerçekleşirse o zaman topyekun bir beyaz sayfa açma ihtimali var. Birçok kilit noktadaki bürokratın yeri değiştirilecek. Belki de görevden alınacak yerine bir başkası atanacak. Dolayısıyla yeni atanan bürokratların hemen arkasından büyük ihtimalle bu genelge yayınlanacak. Bu arada da etkin piyasa denetimleriyle fahiş fiyat kontrolü yapılır. Ben yine de meselenin kilitlendiği yerin burası olmadığını, Türkiye'nin serbest piyasa mantığından çok hızlı bir şekilde uzaklaştığını, aslında serbest piyasayı engellemek adına yapılan tüm adımların piyasayı başıboş bıraktığını, bozguncuların fırsat bulduğunu düşünüyorum.