Babacan'dan Erdoğan'a: 13 sene boş teneke ile mi çalıştınız
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "CHP’nin arkasında boş teneke" sözlerine "Sayın Erdoğan; siz 13 sene 'boş teneke' ile mi çalıştınız? Bunca yıl niçin boş tenekeyle çalıştınız? Babacan 2009’da istifa mektubunu verdiğinde, 2011’de ayrılmak istediğinde, 2019’da istifa ettiğinde niçin kalması için ısrar ettiniz" diye yanıt verdi.
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Esenyurt Olağan İlçe Kongresi’dne yaptığı konuşmada hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi. Babacan, "Sayın Erdoğan; bırakın uydurduğunuz o hikayeleri. Belki beş yüzüncü kez tekrar ediyorum, masalarınıza büyük harflerle şunu yazın: Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer. Günde on kere tekrar edin bunu" dedi.
Babacan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
'Partisinin adını adalet koyanlar ülkeden adaleti sildi'
"İki ay evvel buraya geldiğimde ülkemizde işlerin nasıl kötü olduğunu söylemiştim. Bugün daha da kötü. Ama bu gidişle, bu iktidar kaldığı sürece yarın daha da kötü olacak. Tam halkımız diyor ki ‘Dibi gördük, bundan kötüsü olmaz herhalde’, iktidar hemen hamlesini yapıyor, durum daha da kötüleşiyor. Adeta, ülkeyi sürekli olarak kötünün de kötüsüne sürükleyen bir iktidar var artık. Bu kötüye gidişin, bu bozulmanın en önemli sebeplerinden birisi ne biliyor musunuz? Bunlar hukuku da adaleti de ayaklar altına aldılar. 21 sene evvel yola çıkarken hak için, adalet için yola çıkanlar, partinin adını koyarken önce adalet kelimesini kullananlar, ülkeden adaleti sildi.
'Tarihimizde ilk kez AB Türkiye'ye ihlal prosedürü başlatıyor'
Bakın, geçtiğimiz gün Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi toplandı. Tarihimizde ilk kez, Avrupa Konseyi, Türkiye’ye karşı ihlal prosedürü başlatıyor. Yaptırım uygulayabileceğini söylüyor. Peki, bu neden oldu arkadaşlar? Bir vatandaşımızı haksız, delilsiz cezaevinde tutma inadı yüzünden oldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘Hukuku çiğniyorsunuz’ dedi. İktidar ise umursamadı, çiğnemeye devam etti. Hükümet, altında Türkiye’nin imzası olan sözleşmeyi ihlal ediyor. Şimdi arkadaşlar, böyle bir ülkede adalet olur mu? Hukuk kalır mı? Böyle bir ülkenin sözüne güven olur mu? Sonra da ‘Ekonomik Kurtuluş Savaşı’. Sen sözünü tutma, yasalara uyma, kendi anayasanı ihlal et, altına imza attığın sözleşmeleri yok say; sonra da ekonomi batınca istiklal savaşındayız de. Yatırım, üretim, istihdam ancak hukukla olur. Güvenle olur. Her türlü hukuksuzluğu yapıp, yatırımcıyı korkutup, ekonomiyi batırınca; başlıyorlar masal anlatmaya, ‘Dış güçler yüzünden’ diyorlar. İtibarimizi iki paralık ettiniz ya. Sayın Erdoğan; bırakın uydurduğunuz o hikayeleri. Belki beş yüzüncü kez tekrar ediyorum, masalarınıza büyük harflerle şunu yazın: Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer. Günde on kere tekrar edin bunu.
'Konuşma metninin dışına çıksa aklına ben geliyorum'
Biliyorsunuz, Erdoğan bu aralar, bize daha sık sataşmaya başladı. Ne zaman konuşma metninin dışına çıksa, aklına ben geliyorum galiba. Bir kere, biz deva partisi olarak kimsenin arkasından gitmiyoruz. Onu geçelim. Kendisiyle çalışırken de arkasından gitmedim. Daima yan yana çalıştım. Yanlışların peşinden gitmedim. Ne demiş 'Boş teneke' demiş. Sayın Erdoğan; siz 13 sene 'boş teneke' ile mi çalıştınız? Cumhuriyet tarihinin en uzun süre bakanlık yapmış kişilerinden biriyim. Bunca yıl niçin boş tenekeyle çalıştınız? Millete bir de bunu anlatın bakalım. Üstelik, Ali Babacan 2009’da istifa mektubunu verdiğinde, 2011’de ayrılmak istediğinde, 2019’da istifa ettiğinde niçin kalması için ısrar ettiniz, diye soruyorlar kendisine. Bizler, partimiz, hiç kimsenin kuyruğunda veya arkasında değiliz. Esas siz kimlerle berabersiniz? Siz kimin arkasına takıldınız? Onu bir anlatın hele. Şimdi konuşma sırası bende. Küçüğün küçüğü bir ortağınız var. Perinçek ne diyor 'Hükümetin rotasını ben çiziyorum' diyor. E sizin de dümen Çin’e dönmüş. Çin tipi ekonomik model diyorsunuz. Ekonomide Perinçek modelini anlatıyorsunuz insanlara. Siz kimin arkasından gittiğinizin farkında mısınız ya? İş gücünü ucuzlatmaya dayalı; emeği, alın terini istismara dayalı bir modelden bahsediyorsunuz. Ne konuştuğunuzun farkında mısınız? Öte yandan, şu anda sizin iktidarınızın anahtarı kimde? Daha düne kadar size ve size oy verenlere etmediği hakareti bırakmayan, krizlerin ortağı Sayın Bahçeli de değil mi? Sizi zamanında tehdit eden mafya ve çete liderlerini, makamında ağırlayan Bahçeli de değil mi iktidarın anahtarı?
'Dolar kuru şimdiden 14'e yaklaştı'
İki ay önce, eylül ayında, Resmi Gazete’de 3 yıllık bir Orta Vadeli Ekonomik Program açıkladılar. Altında kimin imzası var? Cumhurbaşkanın imzası var. Bu programda; 2022 kur hedefi: 9,30, 2023 kur hedefi: 9,80, 2024 kur hedefi: 10,30. Yahu dolar kuru şimdiden 14’e yaklaştı. Bu nasıl plandır, bu nasıl programdır? Arkadaşlar, bu ülkenin çıkışı DEVA ekonomisindedir. Güçlü, sürdürülebilir, kapsayıcı ekonomik büyüme modelimizle ülkemizi düzlüğe çıkaracağız.
'Bu kadar değersizleşmeyi hak etmiyoruz'
Bakın, bu hukuk tanımaz iktidar yüzünden, bugün ülkemizde milyonlarca insan, açlık sınırının altında kalan bir asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Asgari ücret, artan kur karşısında pula döndü. Şu anda 180 euro civarında. Edirne girişinde, çarşıda pazarda Bulgar vatandaşların kuyruğunu görüyoruz. Ucuz pazar için geliyorlar. Çünkü bizim üreticimizin, bizim çalışanımızın alın teri ucuzladı. Bulgarlara fiyatlar sudan ucuz geliyor. Aynı ürünü Bulgaristan’dan daha ucuza buluyorlar. Mutfak alışverişini bile buradan yapmak daha avantajlı geliyor onlara. Yazık, ülkemiz bunu hak etmiyor. Bu kadar değersizleşmeyi hak etmiyoruz.
'Yoksulluğu silmiştik yine sileceğiz'
Bugünkü iktidar orta sınıfı yok etti. Ülkeyi dar gelirliler ve kendi etraflarındaki zenginler olarak ikiye ayırdı. İş gücünü, alın terini, akıl terini, emeği ucuzlatınca, marketlerdeki fiyatları patlatınca, vatandaşlarımız daha da yoksullaştı. Bu yanlış politikalar nedeniyle ülkemizde yoksulluk ve açlık sınırı altında yaşayan çok aile var, biliyorum. İşte biz, bu açlığı ve mutlak yoksulluğu sona erdirmek için çalışacağız. Daha evvel bu ülkeden mutlak yoksulluğu silmiştik, yine sileceğiz. Vatandaşlarımızın, sosyal yardımlara ihtiyaç duymadan geçimlerini sağlamaları için, var gücümüzle çalışacağız. Tek tek, hane hane çalışacağız. Bugünkü iktidar, kendi partilerinin lütfuymuş gibi, halkımızın onurunu, haysiyetini yok sayarak cüzi yardımlar dağıtıyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. Öyle parti üyelik kartları, parti binalarından talepte bulunmalar falan; bunların hiçbiri olmayacak arkadaşlar. Biz kapı kapı dolaşacağız. Esenyurt’un sokaklarındaki her bir evin aylık geliri neymiş, o eve ayda ne kadar para giriyormuş. O evde kaç kişi yaşıyormuş. Tüm bunları tespit edeceğiz. Bu ülkede hiç kimse, kimsesiz kalmayacak. Devleti kimsesizlerin kimsesi haline getireceğiz.
Eşit vatandaşlık vurgusu
Hedefimiz çok net: Biz bu topraklarda eşit vatandaşlığı hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Biz, hiç kimsenin, etnik kimliği, yaşam tarzı, inancı, dili, cinsiyeti nedeniyle ötekileştirilmediği bir Türkiye hedefliyoruz. Toplumun adalete, hukuka, eşitliğe susamış bütün kesimlerinin, eşit söz hakkına sahip olacağı bir Türkiye hedefliyoruz. Çünkü bu ülkenin insanları, eğitimde, sosyal yardımlarda, iş hayatında, hukukta, eşit vatandaşlık ilkesini görmek istiyor. Çünkü bu ülkenin insanları, hangi ailede, hangi gelir grubunda, hangi dilde, hangi dinde doğarsa doğsun, hayatın her alanında eşit fırsatlara sahip olmayı hak ediyor.”