AYM eski Başkanı Kılıç: Suç duyurusu akıl tutulması
Eski Anayasa Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Ceza Dairesi kararıyla hem TBMM’nin hem de AYM’nin görev ve yetki alanına müdahale ettiğini, suç duyurusunun ise 'akıl tutulması' olduğunu belirtti.
Anayasa eski Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına ilişkin Karar Gazetesi’nden Elif Çakır’a değerlendirmelerde bulundu.
Kılıç, AYM’nin Gergerlioğlu kararında belirttiği ifadelerin Can Atalay kararında da söylendiğini belirtti.
Kılıç “AYM, TBMM’ye çağrı yaparak, Anayasanın 83. Maddesiyle 14. Maddeye yapılan yollamanın yasayla açıklığa kavuşturularak milletvekillerinin hangi suçlarının dokunulmazlık kapsamı dışında tutulacağının açıklığa kavuşturulmasını istemiştir. Bu çağrı TBMM’ce herhangi bir işlem yapılmayarak sonuçsuz kalmıştır. Meclis bu belirsizliği ortadan kaldırmış olsaydı bugün yaşanan sorunlar ortaya çıkmayacaktı” ifadelerini kullandı.
Yargıtay Başsavcılığı ne yapacak?
Yargıtay üyelerinin AYM üyeleri hakkında yetki aşımı nedeniyle suç duyurusunda bulunması sonrası Başsavcılığın ne yapacağı da merak konusu. Kılıç ise “Yargıtay 3. Ceza Dairesi de AYM kararını adeta “Temyizen” inceleyerek ihlalin giderilmemesine karar vermiş, daha da ileri giderek AYM’de kararı veren üyeler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Umarım Başsavcılık bu bunu yerine getirmez” şeklinde konuştu
AYM’nin 14. Madde de hangi suçların dokunulmazlık kapsamında olmadığının yasalarda açıkça gösterilmediği sürece, bu ihlal kararlarını vermeye devam edeceğini söyleyen Kılıç’ın sözleri şöyle:
“Anayasa hükümlerini yorumlamak, kapsamının ne olduğunu belirlemek Anayasa Mahkemesinin tekelindedir. Kuşkusuz AYM bu yorumu yaparken Anayasa koyucunun iradesini saptırmadan yapmak durumundadır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi Anayasa’yı yorumlayarak 14. maddenin belirsiz olmadığını söylemekle esasen AYM’nin görevine kendisi el atmıştır. Ceza ya da istisnaları yargı içtihatlarina bırakılmayacak kadar hayati öneme sahiptir. Meclisin kanunla takdir edeceği bu konunun yargının inisiyatifine bırakılmasına “suç ve cezalarda yasallık” ilkesi kesinlikle engeldir. Hele hele milletvekillerine yüzbinlerce insanın sorunlarını özgürce dile getirmeleri için tanınan dokunulmazlık imkanının sınırlarının tesbiti yargı kararlarının insafına ve keyfine bırakılamaz.”
Yetki aşımı yapıldı
Kılıç, Yargıtay Ceza Dairesi bu kararıyla hem TBMM’nin hem de AYM’nin görev ve yetki alanına müdahale ederek haddini aştığını ifade ederek şunları söyledi:
“AYM’nin kararı Yargıtay ceza dairesince temyizen incelenerek etkisiz hale getirilmiştir. Anayasanın 153/1 ve son fıkraları AYM kararlarının kesinliğini ve bağlayıcılığını açıkça ifade eder. Yani AYM kararlarına karşı itiraz, temyiz veya karar düzeltmesi gibi yollar öngörülmemiştir. Ceza Dairesinin durumdan vazife çıkararak adeta temyiz görevi niteliğinde karar vermesi Anayasanın 153. maddesinin yok sayılması anlamını taşır.
‘Akıl tutulması’
“Anayasa Mahkemeleri üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararını “Akıl tutulması” olarak niteliyorum. Mahkemenin çoğunluğunu hedef alan suç duyurularının yasal olarak uygulama kabiliyeti yoktur. Abesle iştigaldir. Umarım Yargıtay Başsavcılığı böyle bir duyuruyu hayata geçirmez. Yargıtay Ceza Dairesinin kararının altında “birikmiş bir öfkenin” varlığı kendini açıkça hissettiriyor. Dünyanın her yerinde AYM’ler ile diğer mahkemeler arasında bireysel başvuru davalarında bu tür anlaşmazlıklar ve çatışmalar olagelmektedir. Bu kurumlar konuşarak diyalog kurarak sorunlarını çözmektedir. Sükûnetle olayları tartışarak çözüm bulmak zor değildir.”