Akşener: Rekabetçi kur masalı adeta bir korku filmine dönüştü

Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Akşener, "AK Parti kadrolarının elinde ekonomimiz can çekişiyor. 6 aydır öve öve bitiremedikleri rekabetçi kur masalı, gelinen noktada, adeta bir korku filmine dönüştü. “Beştepe Sokağı’nda Kâbus…” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Akşener: Rekabetçi kur masalı adeta bir korku filmine dönüştü

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasında iktidarın ekonomi yönetimini eleştiren Akşener, şunları söyledi: 

"AK Parti iktidarının, Akıl ve bilimden uzak, Cumhuriyet değerlerimizle de sorunu olan yönetim anlayışı -hele Atatürk'le de sorunlarını bir türlü çözemediler- artık iyice hastalıklı bir hâl aldı. Machiavelli’yi gururlandıracak türden bir bakış açısına sahip, üstün liyakatli AK Parti kadrolarının elinde, ekonomimiz can çekişiyor. 6 aydır öve öve bitiremedikleri rekabetçi kur masalı, gelinen noktada, adeta bir korku filmine dönüştü. “Beştepe Sokağı’nda Kâbus…

Gelin hafızamızı birlikte tazeleyelim: Sayın Kruger ve arkadaşlarının, “yeni” ekonomi modeli neydi? Politika faizini düşür. Türk lirasının değerini düşür. İhracatı artır. Cari fazla oluştur. Ve bu şekilde enflasyonu düşür. Model buydu değil mi? Üstelik; Bay Kriz’in, Nobellik teorisini temel alan bu model, hem Nas ile, hem de ittifakın minik ortağının, hayallerini süsleyen, Çin görünümlü Bangladeş modeliyle de uyumluydu, değil mi? Peki ne oldu? Milletimize kurtuluş reçetesi olarak pazarlanan, bu sözüm ona modele geçişin üzerinden, 6 ay geçti... Faizler düştü mü? Düşmedi. Bir tek, Merkez Bankası faizleri düştü, diğer tüm faizler göklere çıktı. Faiz lobileri bayram etti. Peki Türk Lirası değersiz hâle gelince, ihracatımız arttı mı? Doğrudur arttı. Ama ithalatımız daha da fazla arttığı için, bu hiçbir işe yaramadı... Üstelik daha az miktarda malı, daha fazla para ödeyerek ithal ettik. Peki cari fazla verip, enflasyonu düşürdük mü? Bırakın cari fazlayı, son 4 yılın en yüksek cari açığını verdik. Peki enflasyon düştü mü? Maalesef o da hayır…Hatta AK Parti’nin, iktidarı devraldığı zamankinden, daha yüksek bir enflasyonla, karşı karşıyayız. Üretici fiyat enflasyonu, yüzde 100’ün üzerinde. Tüketici enflasyonu da, yüzde 50’nin üzerinde. Üstelik TÜİK’e göre… Peki ekonomik büyümeye ne oldu? Yavaşlama sinyalleri veriyor. Yani; hem cari açık yükseldi, hem enflasyon arttı, hem de büyüme yavaşladı. Maşallah üçü bir arada…

"İyiye giden tek bir ekonomik gösterge bile yok"

Ez cümle; Bay Kriz ve arkadaşlarının bu dahiyane ekonomik modelleri sonucunda, iyiye giden, tek bir ekonomik gösterge bile yok. Ama ilginçtir; Milletimiz böyle ibretlik bir tabloyla karşı karşıyayken; Bu arkadaşlar hala bizleri, ısrarla, her geçen gün ağırlaşan sorunlarımızın, aslında var olmadığına, ikna etmek için uğraşıyorlar. Yani ekonomik modeller gelip geçiyor, ama ikna siyaseti tam gaz sürüyor…

Nitekim geçtiğimiz günlerde, Bay Kriz çıktı; “Bizim Ayçiçek yağı, zeytin yağı gibi sorunlarımız yok.” dedi. Şaşırdık mı? Şaşırmadık. Çünkü, kendisine göre, ülkemizde zaten; Evine ekmek götüremeyen de yok. Akaryakıt kuyruğu da yok. Ekmek kuyruğu da yok. İşsizlik de yok. Yoksulluk da yok. Yolsuzluk da yok. Hatta Türkiye’de hiçbir sorun yok, milletçe Şirinler Köyü’nde yaşıyoruz… Bu arkadaşımıza göre, bizler nankörlük ediyoruz. Milletçe toplanmışız, kafamızdan sorun uyduruyoruz. Hiç sorunumuz olmamasına rağmen; sırf üşendiğimizden, evimize ekmek götürmek istemiyoruz. Her şey güllük gülistanlık olmasına rağmen; biz tembeliz, milletçe iş beğenmiyoruz.

Aslında, herkes çok mutlu ama; Sırf onu gıcık etmek için, milletçe mutsuzmuş gibi yapıyoruz. İşte Sayın Erdoğan’ın fantastik dünyasında, her şey bu sistemle işliyor. Yani, bırakın sorunlarımızı çözmeyi, daha sorunlarımızın varlığını bile, kabul etmiş değiller.

Bu kafayla attıkları her adım da, Maalesef ,milletimizin ve memleketimizin zararına sonuçlanıyor. Nitekim, bunun son örneğini, Cumhuriyet tarihinin, en büyük vurgunlarından biri olan, Türk Telekom’da gördük..."

"Türk Telekom'un kârını ceplerine indirip götürdüler"

Akşener, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:

"90'lı yılların ortasında 25-30 milyar dolar arasında değer biçilen Türk Telekom'un yüzde 55'ini ailece muhabbet kurdukları -onlarla da tatil yapmışlar mıydı ben hatırlamıyorum. En son bildiğim 'kardeşim esadla' bir tatil yapılmıştı sonra 'katil esed' olmuştu. Demek ki bunlar hala dostluğu devam ettiriyor- Lübnanlı Hariri'ye özelleştirme yapıyoruz, yabancı sermaye giriyor tezahüratları eşliğinde 6.5 milyar dolara sattılar. Sözleşme gereği söz verdiği hiçbir yatırımı Hariri yapmadı. Dönüp tek bir laf etmediler, edemediler. Türk Telekom'un kârını ceplerine indirip götürdüler, 'Sen ne yapıyorsun' diyemediler.

Soygun bitmedi. Sözleşme 2026 yılında sona ereceği için hisseler 2026 yılında zaten ücretsiz olarak devlete geçecekti. Onlar ne yaptı? 2026'yı beklemediler, Varlık Fonu'na 1 milyar 650 milyon dolara çaktılar. Yani milletin kesesinde 24.5 milyonu daha zarar hanesine yazdılar.

Pandemide vatandaşına, ancak 10 milyar liralık, nakit desteği verebilen Bay Kriz, eski dostu Mösyö Hariri için, 24 buçuk milyar lirayı bir çırpıda harcadı. Dile kolay… 24 buçuk milyar lira. Hani, “kaynak kaynak” diye geziyorlar ya… Bu parayla, 1 yıl boyunca, ilköğretimdeki çocuklarımıza, bedava kahvaltı ve öğle yemeği verebilirdik. Bütün çocuklarımıza, okul öncesi eğitim sağlayabilirdik. Çiftçilerimize verilen desteği, iki katına çıkarabilirdik. Tüm öğrencilerimize, bir yıl boyunca, bedava internet verebilirdik. Derin yoksullukla mücadele eden 4 milyon kadına, bir yıl boyunca, ayda 500 lira gelir desteği sağlayabilirdik. Şu vicdansızlığa bakar mısınız? Yazıklar olsun.

Meclis grubumuz, bu konuyla ilgili önergemizi verdi. İnsanlarımızın, derin yoksullukla mücadele ettiği, Vatandaşımızın, enflasyon canavarına, göz göre göre ezdirildiği, Annelerin, bebek bezi yerine, naylon poşet kullanmak zorunda bırakıldığı, böyle zor bir dönemde; milletimizin gözünün içine baka baka yapılan, bu rezilliğinin peşini bırakmayacağız."

 

 

Gündem