Korkma!
Mehtap Yıldız, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde DÜNYA gazetesi için bir yazı kaleme aldı.
Mehtap YILDIZ
İş hayatında kadın olmanın zorlukları zaman zaman bana da sorulan bir soru.
Bu sorunun cevabını her düşündüğümde yapabileceklerime inancımın cinsiyeti olmadığını fark ediyorum. Mühendislik yaptım, fabrika yönettim, Çin’de yıllarca her biri Türkiye kadar yüz ölçümüne sahip Çin’in bölgeleri arasında ingilizce bilmeyen şoförlerle uzun seyahatler yaptım. Bunları yaparken kadın olduğumu ve bu yüzden erkeklerden daha dezavantajlı olduğumu hiç hissetmedim. Daha doğrusu bu hissi kabul etmedim, çünkü biliyordum ki aslında zordu. Ben kadın kimliğimden bağımsız bir dünya insanı olarak var olma çabası gösteriyor olsam da bana bakanlar sadece güzel bir kadın olarak beni görüyor olabilirdi. Beynimin üstünlüğü, farklılığı veya güzelliği cinsiyetimin gölgesinde kalabilirdi.
Zor olduğunu kabul edersem “korku” hemen gelecekti, pusuda bekliyordu.
Birgün Çin’de iki bölge arasında önceden pazarlığını yapıp bindiğimiz bir taksi 2 saat sonra “benim diğer bölgeye geçme ruhsatım yok” diyerek bizi otoban üzerinden indirmeye çalışmıştı. O an çok korktuğumu hissettim, çünkü arabayı otobanda arıza şeridine çekti ve Çince konuşmaya başladı, hemen Çin’li kontaklarımdan birini arayıp şoförü ek bir para ile devam etmesine ikna ettirmeyi akıl ettim ama o 10 dakikada gözümün önüne o günlerde 7 yaşında olan oğlumun yaşlı masmavi gözlerinin geldiğini ve “ben ne yapıyorum burada Allah aşkına!?” diye sorduğumu da hatırlıyorum kendime.
Yine bir gün metro ile şehrin dışında bir otele gidiyordum. Bilen bilir, Çin’de korsan taksi şoförleri kendilerini seçmeniz için insanın üstüne yürüyerek ısrar ederler, metro istasyonundaki bekleyen hemen herkesin erkek korsan taksi şoförleri olduğunu bir anda hepsi üstüme yürüyüp seslenmeye başladığında fark ettim, ürktüğümü belli etmemeye çalıştım ama anladılar ve bir anda işin rengi değişti, o an etrafımı taksilerden birini seçmemden daha farklı bir sebeple çevrelemeye çalıştıklarını hissettim, gülmeye ve birbirlerine Çince şakalar yapmaya başlamışlardı. Yine orada hem korktum, hem de beni korkutabildiklerine çok üzüldüm, çünkü kadın olduğumu ve korkmam gerektiğini hissettirmişlerdi.
Bazen bu uç örneklerdeki gibi fiziksel olarak üzerinize yürünebildiği gibi bazen ruhunuza ve psikolojinize de sözlü veya davranışsal ataklar görebilirsiniz. Bu ataklar bazen rekabetten dolayı bilinçli bir şekilde yapılırken, bazen de erkeğin veya kadın hem cinsinizin ailesinden ve toplumdan öğrendiklerinden ve kadının yeri konusunda bilinçaltlarına işlenen kodlamalardan dolayı olabilir ve her seferinde istisnasız yapılmaya çalışılan sizin korkmanız ve yerinizi bilmenizdir.
Bazen de hayallerinizin peşinden gittiğinizde iyi bir anne, iyi bir eş olmayacağınızdan kendiniz korkarsınız. Çok destekci bir eşiniz bile olsa, etrafınızda sizi yüreklendiren insanlar bile olsa aynen girişimcilikteki gibi sizin öncelikle o ilk hamleyi yapmanızı bekleyeceklerdir, bunu unutmayın. O hamleyi yapma aşamasında iç sesiniz “ya ailemi ihmal edersem ” demeye başlarsa, yine başa sardınız demektir, korku yine iş başındadır. Çalışan, kariyer hayalleri olan bir kadın olarak anne olmak hiç kolay değil ama asla da ikisi birbiriyle beraber yürüyemeyecek roller değil, pedagog desteği alın, çocuklarınızla hayallerinizi paylaşın, onu da hikayenizin içine alın. Bir çocuğun en çok görmek isteyeceği şey ayakları yere sağlam basan, özgüvenli ve mutlu bir anneye sahip olmaktır. Temel ihtiyaçlarımızı karşılarken kendi benliğini , hayallerini kaybetmiş annelerimizi düşünün, ne hissediyorsunuz? Keşke başka türlü olsaydı değil mi?
Biz kadınların yine çalıştığımız kurumda ortada bir kariyer fırsatı varsa bir adım öne çıkma ve bunu talep etme korkusu yaşadığını da görüyorum. Bunun da arkasında hem eş, hem anne, hem çalışan kadın olmanın getirdiği “acaba daha fazlasını kaldırabilir miyim? becerebilir miyim?” endişesi yatıyor. Oysa doğanın bize hediyesi çok fonksiyonluluk, bizim becerebildiğimizin yarısını yaparak yeni fırsatlar için talepkar olan, parmağını hemen kaldıran erkeklere bakın, nasıl ilerlediklerini fark edeceksiniz. Yeni bir role soyunmak için mükemmel olmak zorunda değilsiniz, her şeyi bilmeyi bekleyerek zaman kaybetmeyin, mahcup olurum korkusu size sürekli zaman kaybettiriyor. Görmüyor musunuz?
Özetle, dışarıdan da gelse, içimizden de gelse “korku” biz kadınların en büyük bariyeri. Cesaretimizi toplayıp yola çıktığınızda yolun aydınlığı korkunun karanlığını yenecek. Korkmayın! Korkmayalım!