Girişimlerde insan etkisi
Borusan Mannesmann İcra Kurulu üyesi ve PWN Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Akkemik, DÜNYA için kaleme aldı.
FIRAT AKKEMİK, Borusan Mannesmann İnsan, Kurumsal Gelişim ve Sürdürülebilirlik GMY, PWN Yönetim Kurulu Üyesi
Farklı tanımları olsa da ben girişimciyi aklını, gönlünü ve hatta parasını koyup, risk alarak, bir işi gerçekleştirmeye girişen kişiler olarak tanımlamak istiyorum. Bu tanımın içinde cesaret, kararlılık, dayanıklılık, yenilikçilik gibi önemli meziyetler bulunuyor.
Şimdi düşünelim, bir girişimci olarak bir iş kurduğumda, girişimimi sürdürebilmek için insana, yol arkadaşlarına ihtiyacım yok mu? İşin devamlılığını sağlayabilmek de bir risk değil mi? Bir girişimci olarak, işimi yaşatmak, geliştirmek için birlikte çalışacağım doğru kişileri seçmek, bu kişilere değer üretebilecekleri ortamı sağlamak ve bu insanların aklını ve gönlünü yüksek motivasyonla ortaya koyabilecekleri bir iklim oluşturamazsam işimi ne kadar devam ettirebilirim?
Girişimler, sadece girişim sahibinin yeteneği veya harika fi kri ile büyüme sağlayabilirler mi? Hiç sanmıyorum. Bugün yıllardır başarı ile faaliyet göstererek işini büyüten girişimlerin, doğru büyüme stratejileri, organizasyonlarını doğru yetkinliklerde insanlarla kurmaları ve insana yatırım yapmaları sayesinde başardıklarını görebiliriz.
Uzun yıllardır faaliyet sürdüren köklü kurumlar, bugünlere gelebilmek için değişen koşullarda ayakta kalabilmek için kültür ve insan kaynağına yatırım yapan şirketler oluyor. Ben bir insan kaynakları profesyoneli olarak kurumlarının başarısının insana bağlı olduğunu ve bunun her geçen gün daha da anlaşıldığını görüyorum. Değişime hızla uyum sağlayan, değişimi başlatabilen, merak eden, sorgulayıp araştıran, sürekli öğrenen, yaratıcı, gerektiğinde risk alan ve yenilikleri denemekten korkmayan kişiler kurumlarda önemli etkiler yaratıyor, iz bırakıyor. Kurumlar bu tür çalışanları bulmayı hedeflese de bu kişileri bulmak, seçmek, hele de tecrübeleri henüz kanıtlanmamış bir deneyimleri yoksa oldukça zor. Kaldı ki, Manpower’ın 2019 yılında yaptığı Yetenek Kıtlığı araştırma sonucuna göre, küresel anlamda yetenek kıtlığı yüzde 54 ile son 10 yılın en yüksek oranında. Yani girişimler ile aranılan yetenekler arasında büyük boşluk var. Gallup’un 140 ülkeyi kapsayan araştırmasında, “bir önceki güne göre ilginizi çeken yeni bir şey öğrendiniz mi?” sorusuna “evet” cevabı veren en düşük 10 ülkeden biri de %26’lık oranı ile Türkiye ne yazık ki.
Sürekli öğrenme becerisini kazanamaz veya kazandıramazsak, bu yetenek boşlukları artacak, yeni girişimler ve büyümek isteyen işletmeler için insan kaynağı büyük sorun olacak. Bu noktada, cinsiyet eşitliği ve işgücü potansiyelinde önemli bir yüzdeye sahip kadınları değerlendirmenin önemi artıyor. Kadınlar öğrenmeye her yaşta daha hevesli.
Rekabet, az sayıdaki nitelikli yeteneklere ulaşmak için giderek artıyor. Bu girişimci ruha sahip yetenekleri kazandığımızda da işimiz bitmiyor, onların kurum içinde yaşamasını ve büyümesini sağlamak için yenilikçi, insana değer veren, samimi bir kültür oluşturmak, iyi bir liderlik sergilemek de çok önemli. Günümüz deneyim ekonomisinde, çalışan deneyiminin önemli bir boyut haline gelmesi de bu sebepten.
Daha dinamik olmanın, birlikte başarmanın ve değer yaratmanın öneminin artığı günümüzde, birlikte kazanmak son derece önemli.
En az yeni girişimler kadar, üretim sanayinde de girişimci ruhun devam etmesinin, hem ülke kalkınması hem de bireyler açısından çok önemli olduğuna, hangi alanda çalışıyor olursak olalım, bir profesyonel olarak girişimciliği desteklemek ve buna uygun ortamı yaratmak konusunda sorumluluk almamız gerektiğine inanıyorum.
Zaman zaman söylerim; insandır özünde, vezir de eden rezil de! Her girişimin “vezir eden insanlar” bulması dileğiyle…