COVID salgını, kadın işgücü ve kadın liderliği
Aygen Leyla Ayözger Özvardar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde DÜNYA gazetesi için bir yazı kaleme aldı.
Aygen Leyla AYÖZGER ÖZVARDAR / Aytemiz Akaryakıt Dağıtım AŞ
Covid salgını ve hayatımıza getirdiği etkilerinin öncelikle sağlık alanında, daha sonra ekonomik ve sosyal alandaki etkilerini yönetmeye odaklandığımız hareketli ve kriz yönetimiyle dolu bir 2020 yılı geçirdik. Bu dönemde VUCA ortamında liderlik, dijitalleşme, organizasyonel gelişim alanında çevik iş yapma modelleri ve sürdürülebilirlik ana konularımız oldu. En önemli konulardan birisi ise işgücümüzü ve paydaşlarımızı bu dönemde salgından koruyacak önlemleri alırken yeni çalışma düzenlerini geliştirmek ve esnek çalışma düzenlerini test etmek idi. 2021 yılı ise aşı konusundaki gelişmelerle birlikte daha iyimser bir yıl olarak gözükse de aşı uygulamalarının salgının kontrolü açısından tam etkisinin görülebilmesi ve ekonomik verilere ilişkin yansımaları 2021 yılının 3. çeyreğinde daha net anlaşılabilecek gibi gözüküyor.
Bu dönemde kamu ve özel sektör, paydaşlarının sağlığını korumak ve salgının ekonomi üzerine olumsuz etkisini atlatmak için çok çeşitli önlemler üzerinde çalıştı. İş gücü politikaları açısından birçok işyeri esnek çalışma vb uygulamaları gündeme geçirmiş olsa da salgının özellikle kadın çalışanlar ve ekonomide kadın katılımı ve kapsayıcılık noktasındaki etkisi vurucu oldu. Salgının, geçmişten bu yana özellikle işgücünde kapsayıcılık ve cinsiyet eşitliği yolunda alınan mesafede gerilemeye yol açabileceği ve son yıllardaki kazanımları tersine çevirmesi ihtimali, bu alanda toplumsal çalışmaları ve araştırmaları yürüten pek çok kuruluşun da odağında yer aldı.
Bu konuda önemli gördüğüm bir çalışma olan UNDP’nin Türkiye’de yaptığı ve salgın boyunca istihdam kaybını irdeleyen 2020 Mayıs ayı araştırması, salgının yoğun olduğu ve evde kalma tedbirlerinin uygulandığı döneme ilişkin çok net bir etkiyi göz önüne koymakta. Araştırmaya göre, küresel salgın öncesinde işi olan kişiler değerlendirildiğinde, çalışan kadınların %31’i iş kaybı riski yaşarken çalışan erkeklerde bu oran %18 seviyesinde. İş ve gelir kayıpları sebeplerini de irdeleyen araştırmada, kadınlarda işten çıkarma ve ücretsiz izin sebepli kayıp oranı %51 iken, erkeklerde bu oran %42 seviyesinde.
TUSİAD, TURKONFED ve UN Women Türkiye Ofisi iş birliğinde yürütülmüş olan ve 339 işletmenin katıldığı salgın döneminde kadın istihdamını inceleyen bir başka araştırma ise, bu dönemde kadın ve erkek çalışanlar tarafından öne çıkarılan sorunlara ışık tutuyor. Buna göre kadınlar ve erkekler tarafından ön plana çıkartılan sorunlarda en büyük fark artan ev işleri ve bakım yükü olarak gözüküyor. İşletmelerin %99’unda kadın çalışanlar, artan ev işleri ve çocuk/yaşlı/hasta bakımı nedeniyle zorluk yaşadıklarını belirtirken belirtilirken, erkek çalışanlarda ise bu oran işletmelerin %25’i ile sınırlı kalıyor.
Toplumsal rollerde kadınların ev işleri ve çocuk/yaşlı bakımında birincil sorumlu olarak görülmesi, salgın döneminde ağırlıklı evden öğrenim ve sağlık sebepleri ile dışarıdan bakım desteği sağlanamaması ile paralel olarak, kadın çalışanın iş yükünün erkeğe göre orantısız bir şekilde artmasının istihdamı olumsuz etkileyerek toplumsal eşitsizliği artırdığı verilerden net olarak görülmekte.
Yurtdışındaki araştırmalarda da salgının aynı şekilde kapsayıcılık ve eşitlik noktasında geriye götüren bir etkisi oluşturduğu ortaya çıkmakta. McKinsey’in aynı zamanda kadın liderliği üzerine daha da spesifik bulgular içeren ABD özelindeki araştırması, vurucu sonuçlar içeriyor. Buna göre, salgın dinamikleri ile artan ev-iş yükü ile kadınların %25’i, kariyerlerini iş-özel hayat dengesini daha iyi sağlayabilecekleri daha düşük bir pozisyon, daha düşük saatler veya tamamen işten ayrılma olarak yeniden değerlendirme noktasında olduklarını belirtmiş. Özellikle, kadın iş gücünün orta ve üst düzey seviyelere yükseldikçe temsilini daha da azaltan cam tavan etkisi düşünüldüğünde, iş gücündeki bu kadın çalışan kaybının önümüzdeki dönemde kadın üst düzey yönetici ve kadın liderliğindeki kazanımları kaybetmemize yol açacağı, dolayısıyla toplumsal ve ekonomik kalkınmaya etkisinin de oldukça olumsuz olacağı aşikar. Aynı araştırmanın kadın üst düzey yöneticiler için ortaya çıkarttığı sonuç da aynı şekilde vurucu. Salgın dinamikleri sebebiyle kariyerinde gerek ara vermek gerekse diğer şekillerde vites düşürmeyi planlayan üst düzey yönetici kadın oranı erkeklere göre 1.5 kat daha fazla. Bu istatistiklerin işgücü ve liderlik kompozisyonuna yansıması durumunda, geçmiş dönemde atılan adımlar ve toplumsal eşitlik noktasında alınan yolda ciddi bir darbe alma riski göz önüne çıkmakta. Özellikle kadın liderliğinin, şirketlerdeki kapsayıcılık ve toplumsal eşitlik politikalarının geliştirilmesinde öncü olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu etkinin kar topu etkisiyle organizasyonların her seviyesinde eşit temsili olumsuz etkileyeceği açık.
Yapılan araştırmalarda üst yönetiminde kadınların eşit temsili bulunan şirketlerin rakiplerine göre %50 daha iyi performans gösterdiği öz önüne alındığında konunun toplumsal refaha ve ekonomik kalkınmaya vuracağı darbenin önemli boyutta olacağı gözüküyor.
Salgın dolayısıyla kadın işgücünün temsilinde alınan darbenin azaltılması, eşit temsile yönelik çalışmaların artırılmasında özel sektör ve kamu el ele vermeli. Bu dönemde en önemli etken olarak ortaya çıkan bakım yükünün, toplumsal rol olarak eşit bir şekilde algılanmasını ve paylaşılmasını teşvik edecek politikalar geliştirilmesi, bakım desteğinin tabana yayılarak toplumun tüm kesimi için erişilebilir kılınması en önemli adımlar olacaktır.
Ref:
UNDP - Covid-19 Küresel Salgın Sürecinde Türkiye’de Bakım Ekonomisi ve Toplumsal Cinsiyet Temelli Eşitsizlikler
Tüsiad, Turkonfed, UNwomen – Covd Salgınının Kadın Çalşanlar Açısından Etkileri
McKinsey & Company - Women in Workplace 2020