21. Yüzyıl kadınların ve duygusal zekanın yüzyılı olacak
Doğan Holding Yönetim Kurulu Danışmanı, Arya Kadın Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Özge Bulut Maraşlı, “Konu her girişimciliğe geldiğinde Guy Kawasaki’nin cümlesi gelir aklıma; ‘Girişimcilikle ilgili iyi haber, kaderin senin elinde. Kötü haber, kaderin senin ellerinde!’ Gelecek vaat eden bir girişimci olmak için iyimser olmalısınız ve başarılı olmak için hesaplanmış riskler almalısınız” diyor.
Didem ERYAR ÜNLÜ
Doğan Holding Yönetim Kurulu Danışmanı Özge Bulut Maraşlı, 30 yıllık iş hayatını geride bırakan, bir iş kadını, girişimci ve yatırımcı. Aynı zamanda, kadınların yönetimde daha fazla temsil edilmesi ve ekonomik güçlenmesi adına önemli çalışmalara imza atan bir isim. Arya Kadın Platformu’nun yanı sıra, Yönetim Kurulunda Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Bulut Maraşlı, “20. yüzyılın son 30 yılında dünyaya gelen 21. yüzyıla girme heyecanıyla dolup taşan bir neslin temsilci olarak, iş hayatının değişimine ve evrensel değerlerin günümüzde gelene kadar geçirdiği evrimine tanıklık edenlerden oldum” sözleri ile tanımlıyor kendisini.
“Bütün bu dönüşümün içerisinde kavramlar yerlerinde dururken içleri yeniden dolmaya başladı. Öncelikler değişti. Endüstriler dönüştü, yenilerini beraberinde getirdi. İş modelleri farklılaştı” yorumlarını yapan Özge Bulut Maraşlı, en büyük değişimin insan aklının ve duygularının sınırlarını ölçen IQ – Entellektüel Zeka ve EQ – Duygusal Zeka’da olduğunu söylüyor.
“21. Yüzyıl ön plana çıkan ve ‘kadın liderliği’ için bir kaldıraç görevi gören konuların merkezinde Duygusal Zeka bulunuyor” diyen Maraşlı, duygusal zekayı, “Hem kişisel ilişkilerde hem de iş ilişkilerinde, kişinin kendi duygularını ve diğer insanların hissettiklerini algılayabilme, tanımlayabilme, duygularını kullanarak kendini motive edebilme ve yönlendirebilme kapasitesine sahip olmasıdır” sözleri ile açıklıyor ve şu soruyu soruyor? “Peki 21. Yüzyılda IQ’yu geride bırakıp depar atan EQ'nun farkları nelerdir?” Maraşlı’nın yorumları şöyle:
EQ: Durumları bir bütün olarak algılama
“Tanımları akademik makalelerden alarak aktarmam gerekirse: IQ, entelektüel becerilerdir ve toplumda zeka denilince ilk anlaşılandır. Akademik başarı potansiyelini gösterebilir. Bilgiyi ölçer, problem çözme, planlama, bellek, sıralama, parça-bütün ilişkisi kurma gibi bilişsel becerileri gösterir. EQ ise duygusal zekadır. Sosyal zekadır. Düşünce süreçlerine etki eden duyguları da hesaba katar. Bireyin empati yeteneğini, duygularını ayarlamasını, hangi uyarana nasıl tepki vereceğini veya vermeyeceğini belirleyen kapasitedir. Durumları bir bütün olarak algılama, motivasyon ve sosyal ilişkileri yürütebilme becerisidir. EQ’nun temel ilkelerinin iş yaşamına uygulanmasına dair birkaç örnek vermek gerekirse öncelikle; anlaşmazlıklar tırmandığında, oluşabilecek gergin ortamları yatıştırabilme, farklı görüşleri değerlendirerek buradan aldığı bilgileri ilerleme için kaynak olarak kullanabilme yeteneği EQ düzeyi yüksek bir çalışanın becerileri arasındadır. Diğer taraftan müşterileri, ihtiyaçları anlamak EQ gerektirmez mi? Yöneticisini anlamak, hissedarı anlamak ve çalışanını anlamak empati ve anlamların yönetiminden geçmiyor mu? Tabii ki her iki sorunun da cevabı aynı! Evet.”
Yüksek EQ, avantaj yaratıyor
“EQ’su yüksek bir çalışan, kişisel ve sosyal yeteneklerini iş hayatına uygulamada başarılı olur. Sosyal yetenekleri açıklarken, iki nokta öne çıkar: Bunlar empati ve sosyal becerilerdir. Empati, kişinin karşısındaki insanı kendi yerine koyması ve onun duygularını, ihtiyaçlarını ve kaygılarını algılayabilmesidir. Hizmet sektörünün her alanında öne çıkan bu EQ özelliği müşteriye, anlaşıldığının, yardım edildiğinin ve önemsendiğinin hissettirilmesi açısından şarttır. Belki de bu nedenle hizmet sektöründe kadınların varlığını ağırlıklı olarak görüyoruz. Diğer taraftan; düzgün dinlemek pek çok insanın sahip olmadığı bir sanattır. Bu konuda yapılan araştırmalar; kadınların dinlemek konusunda daha başarılı olduğunu söylüyor. İş dünyasında kadınların veya erkeklerin birbirlerinden daha iyi ya da kötü olmaları söz konusu değil. Ama bir farktan söz edilebilir. Ben kadınların duygusal zekalarının yüksek olmasının onlara bir avantaj yarattığını düşünüyorum. 21. Yüzyıl kadınların ve duygusal zekanın yüzyılı olacak.
“Girişimcilikle ilgili iyi haber, kaderin senin elinde. Kötü haber, kaderin senin ellerinde”
Konu her girişimciliğe geldiğinde Guy Kawasaki’nin cümlesi gelir aklıma; ‘Girişimcilikle ilgili iyi haber, kaderin senin elinde. Kötü haber, kaderin senin ellerinde!’ Biliyorsunuz; girişimcilerin dünyası belirsiz dünyada yol çizmek, inanmak ve inandırmak. Bu nedenle girişimciler umudu kaybettiği ve kötümser hale geldikleri sayısız durum yaşarız. Yarısı boş değil, bardağın dolu tarafını görenler arasında olmak duygusal zeka gerektiriyor. Gelecek vaat eden bir girişimci olmak için iyimser olmalısınız ve başarılı olmak için hesaplanmış riskler almalısınız. İş dünyası, ne pahasına olursa olsun başarılı olmanız gereken acımasız bir pazar. Bu bitiş için bir yarış ve sadece üstünlük arzusu olan ve ışığı tünelin sonunda görebilenlerdir, başarılı olanlar.”
Robotlara EQ eklemek henüz başarılmış değil
“Bu yüzyılı konuşup da Robotlara atıfta bulunulmaz mı? Beynin bilgiye dair makine düşünmesi ve tepkisini akıllı tasarımlarla sağlayabiliyoruz ama robotlara EQ eklemek henüz başarılmış değil. Ancak duyguların fiziksel belirtileri, örneğin heyecanlanınca kalp atışının artması veya gülümseyen kişinin yüzündeki kasların ve gözlerin konumunu analiz ederek belki duyguları da anlayabilirler, sesimizi duyup duygularımızı anlatayabiliyorlar, ama empati, şefkat veya dürtülerin denetimi gibi sosyal durumlar robotlara henüz aktarılmış değil.”