İyilik yaparak para kazanmak mümkün

Ünlü girişimci Björn Strüwer, "Türkiye’de çok sayıda sosyal girişim var; ekosistem sosyal girişimcileri destekleyen bir yapıda değil. En büyük sorun, düşünce yapısı. İyilik yapmak ile iş yapmak kavramlarının birbirinden farklı düşünülmemesi gerekiyor” diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İyilik yaparak para kazanmak mümkün

Didem ERYAR ÜNLÜ

İngiliz Hükümeti 2000 yılında, Sir Ronald Cohen’e şu talepte bulundu: “Fakirlik sorununa girişimci bakış açısıyla çözüm üret.”

Avrupa’nın ilk risk sermayesi şirketi olan Apax Partners’ı kurduktan 30 sene sonra, “Daha önemli işler yapmaya karar verdim” diyerek emekliye ayrılıp, etki yatırımının gelişimine odaklanan Cohen, İngiliz hükümetinden gelen talebi kabul etti ve çalışmasının sonunda sosyal sektörün ciddi anlamda inovasyona ihtiyacı olduğunu ortaya koydu. “İyilik Yap, İyi Yap!” felsefesine odaklanan Cohen, hedefini şöyle tanımladı: “Yatırımcıların bakış açısını değiştirmek.” Yani, risk ve kar odaklı yaklaşımdan; risk, kar ve sosyal etki odaklı yaklaşıma geçmelerini sağlamak.

Son yıllarda sosyal etki yatırımları, toplumsal etkinin finansmanında önemli bir araç olarak ön plana çıkıyor ve iklim değişikliği, eğitim, sağlık ve kalkınma konularında çözümler üreten mal ve hizmetlere erişimi genişletiyor.

Bu trendin en önemli isimlerinden biri de Roots of Impact Kurucusu ve CEO’su, Ashoka’nın sosyal finansman danışmanlarından Björn Strüwer.

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından Sivil Toplum Destek Programı çerçevesinde finanse edilen ve Vehbi Koç Vakfı liderliğinde yürütülen Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı geçtiğimiz günlerde Björn Strüwer’i konuk etti. Strüwer’e etki yatırımının önemini, önündeki engelleri ve geleneksel yatırımcıların bu sürece bakışını sordum. Strüwer’in yorumları şöyle:

Anahtar kelime inovasyon

“Etki yatırımı sosyal sorunların çözümüne odaklanan bir yatırım türü. Başarı ölçütü, toplumsal değişim ve yaratılan fayda. Kâr etmek ise, sürdürülebilir olmasının koşulu. Etki yatırımının yaygınlaşması ve kapsayıcılığı açısından gerekli olan unsur ise inovasyon. Türkiye’de çok sayıda sosyal girişim var; fakat genel ekosistem sosyal girişimcileri destekleyen bir yapıda değil. İngiltere ise, sosyal girişimin en fazla desteklendiği ülke. Etki yatırımının önündeki en büyük sorun, düşünce yapısı. İyilik yapmak ile iş yapmak kavramlarının birbirinden farklı düşünülmemesi gerekiyor. İyilik yaparak para kazanmak mümkün.”

Etki yatırımları mikro finansta kendini ispatladı

“Etki yatırımlarının başarısını ispat ettiği sektörler var. Mikro finans bunların başında geliyor. Kadın girişimcilere yapılan yatırımlar, Afrika başta olmak üzere birçok gelişmekte olan bölgede off-grid enerji yatırımları da bu örneklerden bazıları. Bu süreçte kamu-özel sektör ortaklıkları da eğitim, temiz suya ulaşım gibi alanlarda önemli bir rol üstlenebilir. Etki yatırımlarının diğer sektörlerde de ön plana çıkması sadece zaman meselesi. Bugün bir çok ülkede, sosyal girişimcilik ve etki yatırımları henüz kamu gündeminde değil. Hem ticari açıdan hem de etki açısından pozitif sonuçlar üreten iyi örneklerin çoğalması gerekiyor. Birilerinin ilk adımı atması ve fırsatları ortaya koyması gerekiyor. Bir süre önce Zürih’te katıldığım bir toplantıda, teknoloji ile öğrenci burslarını bir araya getiren bir girişimci ile tanıştım. Bu teknoloji platformu; gelir öğrencilere burs sağlıyor; öğrenciler de iş hayatına atıldıklarında borçlarını gelir düzeyleri doğrultusunda geri ödüyorlar. Bu girişim o gün 5-10 milyon dolar yatırım aldı. Geçen gün gazetede aynı şirketin 1 milyar dolar yatırım aldığını okudum. Bu inanılmaz bir hız. Böyle bir başarı hikayesi Türkiye’den de çıkabilir; çünkü çok fazla fırsat var.”

Sosyal girişimler bankaların dikkatini çekecek kadar “büyük” değil

“Yirmi yıldan fazla bankacılık sektöründe görev aldım. Bankacılık, boyut ve ürünle ilgili; kişiye özel çözümlerle, küçük boyutlu işlerle ilgilenmiyor. Sosyal girişimler ise henüz oldukça küçükler. Dolayısıyla bankaların bu alanla ilgilenmeleri zaman alacak. Fakat bankalar, şirketler gibi bir yaklaşım sergileyebilir. Bugün büyük şirketlerin tedarik zincirlerine sosyal girişimleri dahil etmeye başladığını görüyoruz. Örneğin Doğu Avrupa’da Erste Bank’ın sosyal bankacılık diye bir iş birimi var. Sosyal girişimlere ve yardım kuruluşlarında finansman sağlıyorlar.”

Girişimcilik