Almanya’nın sanayi merkezi start-up’ları bekliyor
Dünya Gazetesi’nin düzenlediği “Değer Zincirinin İki Güçlü Halkası Almanya ve Türkiye’nin Startup’lara Sunduğu Fırsatlar” toplantısında, Kuzey RenVestfalya eyaletinden temsilciler, Türk start-up’ları Almanya’daki dijitalleşmeye ihtiyacı olan KOBİ’lerle işbirliğine davet etti.
21. DÜNYA Gazetesi Türk Dış Yatırımları Paneli, “Değer Zincirinin İki Güçlü Halkası Almanya ve Türkiye’nin Start-Up’lara Sunduğu Fırsatlar” başlığı altında gerçekleşti. Dünya Gazetesi Yöneticisi Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde gerçekleşen çevrimiçi toplantının açılışında konuşan NRW Global Business Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Genel Müdürü Elena Matkina, yeni normal denilen bu dönemde de Türkiye ve Almanya’nın işbirliği yapmaktan vazgeçmeyeceğini vurguladı. Köln Kalkınma Ajansı Genel Müdürü Mihael Josipovic ise “Uzun zaman sonra yurtdışına yaptığımız ilk ziyarette İstanbul’a geldik. Bu, İstanbul’a ve iş ilişkilerine olan ilgimizi de gösteriyor. Türk şirketleri ve özellikle start-upları şehrimize yakından bakmaları ve işbirliği için Köln’e bekliyoruz” dedi.
Son yıllarda yeni teknolojilerle oyun değiştiren veya yeni oyun kuran start-upları değerlendirmeye almaya karar verdiklerini söyleyen NRW Global Business Türkiye Temsilcilik Müdürü Adem Akkaya, start-upların Kuzey Ren-Vestfalya’ya neden gelmesi gerektiğine dair açıklamalarda bulundu. Akkaya yaptığı konuşmada, “Kuzey Ren-Vestfalya, Almanya’nın 16 eyaletten en büyüğü ve büyük potansiyel barındırıyor. 18 milyonluk nüfusun 9,6 milyonu çalışıyor. Toplamda 711 milyar Euro gayri safi yurtiçi hasılası var. 500 km yarıçapında 160 milyon insanın yaşadığı pazara ulaşıyor. Bu rakam, satın alma gücünün yüzde 45’ine tekabül ediyor. Avrupa’ya açılmak, Avrupa’dan dünyaya açılmak istiyorsanız gelebileceğiniz en doğru yer Kuzey Ren-Vestfalya” dedi.
Kuzey Ren-Vestfalya’nın, dünyanın en büyük fuar merkezi olduğuna dikkat çeken Akkaya, ayrıca Almanya’nın en güçlü 100 şirketinden 37’sinin Kuzey Ren-Vestfalyalı olduğunu vurguladı. Akkaya, “En büyük 40 ticaret firmasından 13 tanesi Kuzey Ren-Vestfalya merkezli. En yüksek cirolu 50 şirketin 18’ü Kuzey Ren-Vestfalya merkezli. Yabancı yatırımcılar eyalet için çok önemli bir ekonomik faktör. 20 binin üzerinde yabancı firma Avrupa ve Almanya’daki faaliyetlerini Kuzey Ren-Vestfalya’dan yürütüyor. Almanya’daki şirketlerin yüzde 20’den fazlası Kuzey Ren-Vestfalya’da yer alıyor” diye konuştu. Son dönemde en fazla yatırımın Çin, ABD ve Japonya’dan olduğunu dile getiren Akkaya, “Bunların yanında Türkiye de yer alıyor. Türkiye’den Kuzey Ren-Vestfalya’ya yatırım için 2019 yılında 74 firma, 2020’de 60’ın üzerinde firma geldi. Bu yıl da 50 firmanın üzerine çıkacağız. Türkiye’den 700 firma Kuzey Ren-Vestfalya’da faaliyet gösteriyor. Online ticaret yapan, dijitali kullanan firmalar da var. Amacımız önümüzde dönemlerde onların sayısını artmak” açıklamasını yaptı.
B2B VE B2C İŞİ YAPAN START-UP’LARA TALEP VAR
Start-upların müşteriye ulaşmak için Kuzey Ren-Vestfalya’yı tercih etmesi gerektiğini kaydeden Akkaya, “B2B ya da B2C işler yapıyorsanız en fazla nüfus da en fazla firma da Kuzey Ren-Vestfalya’da yer alıyor. Sanayileşme çok yüksek, makine imalatı, kimya gıda maddeleri, demir-çelik, elektronik, otomotiv önde gelen sektörlerden. Alman ekonomisinin önemli kısmını KOBİ’ler oluşturuyor. Kuzey Ren-Vestfalya’da 711 bin 600 KOBİ yer alıyor. Bunlarda eyaletteki tüm şirketlerin yüzde 99,4’ünü oluşturuyor. Almanya’da bin 800 çok tanınmış firma ayrıca 15 bin 60 orta ölçekli şirket var. Bunlar, 50 milyon ciro yapan 250’nin üzerinde çalışan sayısı olan firmalar. Bunlar start-upların öncelikli müşterileri” diye konuştu.
RUHR BÖLGESİ’NDE BÜYÜK FIRSATLAR BULUNUYOR
Panelde konuşan NRW Ruhr Bölgesi Sözcüsü Mirco Grübel, startup’lar için Berlin’in haklı bir ünü olduğunu fakat Ruhr bölgesinde de önemli fırsatlar bulunduğuna dikkat çekti. Grübel yaptığı konuşmada, “Start-uplar için Berlin’in ünü ama Ruhr bölgesinde de fırsatlar var. Bölge çevresinde çeyrek milyon öğrenci yaşıyor. Mükemmel bir ekosistem burgerimiz var. İşbirliği içinde daha büyük bir lezzet oluşturuyor. Almanya’nın lider 40 firmasından 9’u bu bölgede bulunuyor. Ayrıca diğer start-up bölgeleriyle kıyaslandığında yaşam masrafı düşük ve altyapı çok gelişmiş. Çok önemli limanlarımız var. Kurumlarla iletişimi olan B2C start-up’lara ihtiyacımız var. Bölgede B2C start-upların payı yüzde 43,3, B2B startupların payı ise yüzde 50,2. Bu yüzden buradayız” açıklamasını yaptı.
YÜKSELMEKTE OLAN START-UP ŞEHRİ: KÖLN
Toplantıda söz alan Köln Business Yatırım Destek Ofisi Startup Birimi'nden Dr. Antje Lienert, Köln’ün uluslararası bir şehir olduğuna vurgu yaptı. Lienert, Köln’de 196 ulustan insanın yaşadığına dikkat çekerek, “Ücretsiz hizmet veriyoruz. Yerleşme süreci ve bürokrasi gibi konularda yardımcı oluyoruz. 2019 yılında kurulduk. Şu anda 75 çalışanımız var ve 15 dil konuşuyoruz. Köln’den 100 km yarıçapta 17 milyon insana ulaşabiliyorsunuz. Hızlı şekilde Londra, Paris, Amsterdam’a ulaşabiliyorsunuz. Yakınımızda 3 havalimanı var, güçlü bir kargo merkeziyiz” diye konuştu.
Sektörel çeşitliliğin yüksek olduğunu kaydeden Antje Lienert, eski ve yeni endüstrilerin Köln’de bir arada bulunduğunu söyledi. Lienert, Zoom’un da Köln’ü seçtiğine dikkat çekerek, “Güçlü bir araştırma için 18 üniversite var. Yaklaşık 100 bin öğrenci var ve yetenek bulmak kolay. Biyoteknoloji kampüsümüz var. Köln aynı zamanda dünya lideri fuarlara sahip ve 200’den fazla milletten 3 milyon ziyaretçisi var. Yükselmekte olan bir start-up şehri Köln. 550’den fazla start-up’a sahibiz. Bunların yüzde 60’ı erken aşama start-uplar. Köln’de 12 hızlandırma merkezi, 2 teknoloji merkezimiz, 150’den fazla yatırım fonu ve melek yatırımcı ağları var. Kendileri melek yatırımcı olan girişimciler var. Ayrıca 30’dan fazla ortak çalışma alanları da bulunuyor. Bankalar start-upları destekliyor. PIRATE Summit, DMEXCO, DIGITALX, Gamescom gibi etkinliklere katılabilirsiniz. Ayrıca 5G ve oyun alanında kuluçka merkezimiz de bulunuyor” dedi.
Köln’ün, Almanya’da kişi başına düşen girişimci sayısında üçüncü sırada olduğunu kaydeden Lienert, “İlk ikide Berlin ve Münih var. Son beş yılda Köln'ün start-up ekosistemi 2 kattan fazla büyüdü.
Bunun büyük kısmı oyun sektöründen. Sigorta teknolojisi, sağlık, oyun ve e-ticaret gibi sektörler güçlü olduğumuz alanlar… Yüksek müşteri potansiyeline sahibiz. Doğru tedarikçilere ulaşmanızda, melek yatırımcılara, finansmana erişim için yardımcı oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Girişimciler, firmalarını kurdukları gün global düşünüyor
21. DÜNYA Gazetesi Türk Dış Yatırımları Paneli’nde girişimciler de global deneyimlerini anlattı. Reval Games Kurucu Ortağı Ayşe İnal, “İki start-up denemem oldu. ikisi de battı. Yolum Galata Business Angel ile keşişti, 3 bin girişimci ile konuştuk, 20 yatırım yaptık. Sonra 24 saatte girişimi kurdum ve hisselerimi sattım. Datarow’u kurduk, Amazon’a sattık. Türkiye’den Amazon’a satılan ilk girişim oldu. Ardından Reval Games’i kurduk. Türkiye’de girişimler öncelerde, ilk günden global bakmayı bilmiyordu. Girişimci, dünyanın değişmesiyle, farkındalığın artmasıyla şirketi kurarken global düşünmesi gerektiğini fark ediyor. Ancak destekler gerekiyor. Birçok girişim iş modelinin oturup oturamayacağını, müşteri ile nasıl konuşacağını bile bilmiyor. Girişimcilerin farklı kültürlerdeki iş yapış biçimlerini anlamak açısından desteklenmesi lazım. İş yapmayı öğrenmek de bariyer... Reval, global olarak kurulmuş bir oyun şirketi. Türk oyun şirketlerinin avantajı yüksek. Oyunun nasıl yapılacağını öğrendik. Avrupa, Kanada’da oyunlarımız oynanıyor" diye konuştu.
Birleşerek dünyaya açılmak rekabetin zorluğunu azaltıyor
Enbiosis Biyoteknoloji CEO’su Ömer Özkan, panelde yaptığı konuşmada yeni nesil teknolojiler için birleşerek dünyaya kendini kabul ettirmenin kolay olduğuna dikkat çekti. Özkan, “Sadece tek ülkede savaş vermek yerine savaşı birden fazla şirketin verdiği pazarlarda olmak daha mantıklı oluyor. Bağırsak florasına kişinin kişisel sağlık hizmeti almasına imkan sağlayan biyoteknoloji şirketiyiz, kişiye özel tedavi yöntemlerini geliştirmek için yola çıktık. Bunun farkındalığını artırmak, yayabilmek için Türkiye'de olmak yetmiyor.
Teknolojimizi transfer etmeye başladık. Ayrıca klinik çalışmaları da yapıyoruz. Uluslararası klinik çalışmalar yapınca, daha kabul edilebilir oluyor. İşin dinamiği gereği global olmak zorundayız. İngiltere, Danimarka ve ABD'de varız. Almanya’da da olmak için çalışıyoruz. Yılbaşından önce kullanıcılara açılmış olacağız. Yıkıcı teknolojilere konvansiyonel dirençler gösterilebiliyor. Tek başına yıkmak yerine, bölgenin diğer şirketleriyle birlikte savaş vermek, stratejik olarak daha avantajlı” ifadesini kullandı.
Pazarı uzaktan yönetmek zor, fiilen orada bulunmak gerekiyor
BNY CEO’su Sedef Erdoğmuş konuşmasında, pazarı uzaktan yönetmenin zor olduğuna dikkat çekerek, pazarda fiilen bulunulması gerektiğini söyledi. Erdoğmuş, “Yabancı bankalar için çalışırken, ‘Onlar Türkiye’ye gelirken vizyonla sermayeyle geliyorlar, neden tersini biz yapmayalım’ diye yıllarca düşündüm. Bizde bu düşünce ile yola çıktı. Bee’o propolisi alternatif bir gıda takviye ürünü olarak çıkarttı, 15 ülkeye ihraç etti. ABD’de 10 bin noktada satılıyor. Almanya ayağını da biz yaptık. Pazarı çalıştık. Şirketi nerede kuracağımızı bilmiyorduk. Regülasyon ve hukuk çok önemliydi. Düsseldorf’ta 2019’da şirket kurduk. Almanya’nın şifrelerini çözmek istiyoruz. Zorlukları var, bu konuda tutkunuz varsa engel yok. Yolun başında olarak görüyoruz kendimizi… Bugün perakendecilere gittiğimizde raflarda bir sürü marka görüyoruz; ‘Onlar gittiyse biz neden gitmeyelim’ diyoruz. Globale açılmadan öncelikle iş planını ve pazar araştırmalarının yapılması ürün pazar uyumunun araştırılması ekip maliyet iyi hesaplanması, regülasyonlara bakılması çok önemli. Bundan sonra pazarı uzaktan yönetmek zor. Pazarda fiilen kesinlikle olmak lazım. Almanya regülasyonları kuvvetli bir yer. İyi takip ettiğiniz zaman ilerlemek kolay oluyor” dedi.
e-ihracat için globalde yerelleşmek gerekiyor
Elektronik Ticaret Derneği (ELİDER) Başkanı Fetmi Darbay da son 4 yıldır, ‘İstihdamı nasıl artırabililriz, kolektif olarak nasıl globale gidebiliriz” diye düşündüklerini ve sonunda dernekleşmeye gittiklerini bildirdi. Darbay, “Üye sayımız 2 ayda 200’ün üzerine çıktı. Yılsonunda bine uluşacağımızı düşünüyoruz. Üniversitelerle de işbirliğine gitmek istiyoruz. e-ihracat için globalde lokalleşmek lazım. Kümelenme çok önemli. Globale birleşerek gitmek gerek. Bizim temel amacımız bu” diye konuştu.
Başarı hikayelerini global büyümeyi odağına alan start-up'lar yazıyor
Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) Genel Müdürü İbrahim Elbaşı ise “Farklı seviyelerdeki start-uplara özelleştirilmiş hizmet veriyoruz. Bunun bir ticaret odası tarafından yapılması dünyada bir ilk. Türkiye’de fikirden işe giden süreçte Ar-Ge sürekli vurgulandı. Ancak işleyişte boşluklar oldu. ‘Peki ticaret odası olarak biz neden elimizi taşın altına koymuyoruz?’ dedik ve yola çıktık. 5 yılda bin girişimciye ulaştık, 50 milyar değerlemeye geldik. Girişimcilere, 6 aylık destekler veriyoruz. Dünyadaki ticaret odalarına örnek olduk. Küresel doğan start-uplar var. Onlara özel hızlandırma programımız var. Başarı hikayelerini global büyümeyi odağına alan start-uplar yazıyor” dedi.
ALMAN FİRMALARIN DİJİTAL DÖNÜŞÜM İÇİN START-UP'LARA İHTİYACI VAR
NRW Global Business Türkiye Temsilcilik Müdürü Adem Akkaya, Kuzey ReniVestfalya’da 3 bin 494 orta ölçekli firma olduğunu belirterek, "En fazla orta ölçekli firma Kuzey Ren-Vestfalya’da bulunuyor.Araştırmalara göre orta ölçekli firmalar dijitalleşme ve inovasyon ihtiyacı içinde. Üretim süreçlerini, verimliliklerini artırma ihtiyaçları var. Ancak yeterli vakitleri yok, insan gücü de ayıramıyorlar. Alman hükümeyi start-uplara kırmızı halılar döşüyor. Finansman desteği veriyor. Oluşturduğu platformlarla start-upları KOBİ'lerle buluşturuyor" dedi.