Uzmanından kalp hastaları için uyarı: Kalp hastaları Kurban Bayramı öncesi hekimlerine danışmalı
Sıcak hava ve nem kalp damar hastalığı olan kişilerde sağlık risklerine yol açabiliyor. Özellikle 65 yaş üstü kişileri uyaran Prof. Dr. Sebahattin Ateşal, "Bayramda beslenme ve ilaç alım düzeni değişebiliyor. Bu nedenle kalp damar hastaları çok dikkatli olmalı” dedi.
Sıcak yaz günlerine denk gelen Kurban Bayramı’nda kalp ve damar hastalığına sahip bireylerin sağlıklarına dikkat etmesi hayati önem taşıyor. Medicana International İstanbul Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Sebahattin Ateşal, kalp damar hastalığı olan kişilerin, Kurban Bayramı’nda kırmızı et ve tatlı tüketimi ile aşırı sıcak havaya bağlı olarak sağlık riskleriyle karşı karşıya kalabileceği konusunda uyardı:
“Sıcaklık ve nemin arttığı günler kalp ve damar hastaları için tehlikeli olabilir. Yapılan bir çalışmada 65 yaş üzeri kişilerde 20 derecenin üzerindeki her bir derece sıcaklık artışında ölüm oranında yüzde 2 artış olduğu belirtilmiştir. Sıcaklık artışları daha çok erkeklerde 60, kadınlarda 70 yaş ve üzeri hastaları etkilemektedir. Aşırı sıcak ani tansiyon düşmelerine, kalbe giden kan akımı dengesinin bozulması ile kalp krizlerinde artışa, kalp yetmezliği hastalarında yetmezlik belirtilerinin kötüleşmesine yol açar”.
Kalp hastaları Kurban Bayramı öncesi hekimlerine danışmalı
Sıcak nedeniyle aşırı su kaybı meydana gelebildiğine değinen Prof. Dr. Sebahattin Ateşal, “Bayramda beslenme rutini değişiyor. Bu durumda da ilaç alımında düzensizlik ve aksamalar olmaktadır. Bu nedenle bayram tatili sırasında kalp hastalarının daha fazla etkileneceği göz önünde bulundurulmalıdır. Kalp ameliyatı ya da kalple ilgili bir işlem geçirmiş veya geçirecek hastaların genel anlamda tatlı tüketiminden ve kolesterolü yükseltecek yiyeceklerden uzak durması gerekmektedir. Ameliyat sonrasındaki iyileşme periyodunda hastalar genellikle bol sıvı, yüksek kalori ve proteine ihtiyaç duyarlar. Kalp hastalığının derecesi ve ciddiyeti her hastada farklı olduğu için bayramda kırmızı et ve tatlı tüketimi isteyen hastaların kendi durumları hakkında doktorlarını bilgilendirerek, görüş ve öneriler doğrultusunda hareket etmeli ve ilaç düzenlemelerini de doktorları ile birlikte yapmalıdır” dedi.
Kaybolan su ve tuzun yerine konması gerekir
Hava sıcaklığının 32 dereceyi, nemin yüzde 60’ı aşması ile birlikte sıcağa bağlı olumsuz etkilerin gözlendiği “sıcak sendromları”nın geliştiğini ifade eden Prof. Dr. Ateşal, “Sıcak sendromları ağırlık sırasına göre sıcak krampları, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması şeklinde sıralanır ve bunlar çoğu zaman birbiri içine geçmiş olarak görülür. Sıcak sendromları, vücudun henüz sıcaklara uyum sağlayamadığı, sıcakların ilk günlerinde daha fazla görülmekte ve daha tehlikeli olmaktadır. Vücudun, dış ortam ısısının yükselmesine karşı korunmak amaçlı ilk tepkileri terleme ve derideki damarların genişlemesidir. Terleme devam ettiği sürece yeterince su ve tuz almak kaydı ile yüksek ısılara tahammül etmek mümkündür. Nem oranı yükseldiğinde, terleme ile olan sıvı kaybı azalmaya başlar ve böylece sıcak çarpması ihtimali artar. Vücut sıcaklara 1-2 hafta içinde uyum sağlar. Bu süre içinde hem terlemek daha kolaylaşır, hem de terle atılan tuz miktarı azalır. Aşırı sıcak ve nem ile birlikte artan su ve tuz kaybının yerine konamaması halinde, kanın koyulaşması ve pıhtılaşması eğiliminde artış ile birlikte kalp krizleri tetiklenir. Bu süreçte böbrekler kaybedilen suyu tutmak için devreye girer ve damarları büzüştürücü etkisi olan maddeler kan dolaşımına karışır. Bu etki kalbin üzerine daha fazla yük getirirken bir yandan da böbrek fonksiyonları bozulmaya başlar. Kalp yetmezliği olan hastalarda sıcağa adaptasyon zorluğu ile birlikte, hayati organlara kan akımında azalma sonucu hayatı tehdit edici durumlar (kalp krizi, ritm bozukluğu gibi) gelişebilir” şeklinde konuştu.