Merkez Bankası’nın faiz artırımı ekonomiye nasıl yansır?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), piyasaların ve ekonomistlerin yakından takip ettiği kritik bir kararla politika faizini beklentilerin üzerinde bir oranda artırdı. Politika faizi yüzde 46’ya, gecelik borçlanma faiz oranı da yüzde 49’a çıkarıldı.Bu hamle, son dönemde yükselişini sürdüren enflasyonla mücadelede kararlılığın bir göstergesi olarak yorumlanırken, ekonomik büyüme ve istihdam üzerindeki potansiyel etkileri ise tartışma konusu olmaya devam ediyor.

Enflasyonun gölgesinde gelen sert faiz artırımı
Son aylarda gıda fiyatlarındaki artış, kurdaki oynaklık ve küresel enerji maliyetlerindeki yükselişin etkisiyle enflasyon, Türk ekonomisi üzerinde önemli bir baskı oluşturuyordu. TCMB, bu tablo karşısında fiyat istikrarını yeniden tesis etmek ve enflasyon beklentilerini kontrol altına almak amacıyla politika faizinde kayda değer bir artışa gitti. Bu karar, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadelede daha agresif bir tutum sergilemeye başladığına dair güçlü bir sinyal olarak algılandı.

Faiz artırımının temel gerekçesi olarak, artan enflasyonist baskılar ve Türk lirasındaki değer kaybının önüne geçme çabası gösterildi. Yüksek faiz oranlarının, kredi maliyetlerini artırarak iç talebi ve harcamaları soğutması, dolayısıyla genel fiyat seviyelerinde bir düşüşe yol açması bekleniyor. Aynı zamanda, yükselen faizler Türk lirası cinsinden yatırım araçlarını yabancı yatırımcılar için daha cazip hale getirerek, döviz kurları üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturabilir.

Piyasalar TCMB faiz kararına nasıl tepki verdi?
Merkez Bankası'nın faiz artırımı kararı, finans piyasalarında dalgalanmalara yol açtı. Türk lirası, karar sonrası döviz kurları karşısında belirgin bir değer kazanımı yaşarken, Borsa İstanbul'da ise ilk etapta bir miktar satış baskısı görüldü. Ancak, piyasaların orta ve uzun vadede bu karara nasıl tepki vereceği, hem küresel ekonomik gelişmeler hem de Türkiye'nin kendi iç dinamikleri tarafından şekillenecek.

Ekonomistler, faiz artırımının enflasyon üzerindeki etkisinin zaman alacağını ve bu süreçte ekonomik büyümede bir yavaşlama yaşanabileceğini öngörüyorlar. Özellikle krediyle finanse edilen yatırımlar ve tüketim harcamalarının bu durumdan olumsuz etkilenmesi beklenirken, yüksek borçluluk oranına sahip olan kesimler için de artan faiz yükü bir risk oluşturuyor.